Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/214 E. 2022/871 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/214 Esas
KARAR NO : 2022/871

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2013
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
YAZIM TARİHİ : 06/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının tacir sıfatına haiz olduklarını, müvekkilinin kendi bünyesinde un değirmeni-un fabrikası imal eden bir firma olduğunu, davacı davalının müvekkilinden kendi müşterisine …..’da un değirmeni satıp kurmak için un değirmeni satın aldıklarını, tarafların bu satım aktine ilişkin yazılı sözleşmesi taraflaeın yetkilileri tarafından imza edildiğini, bu sözleşmeye göre davalı firmanın ödemeleri hangi tarihte yapması gerektiğinin sözleşmede belirlendiğini, sözleşmenin imza tarihinin 12/03/2003 olduğunu, ilk ödeme gününün 23/03/2003 olması sebebiyle ilk ödeme dahil olmak üzere diğer ödemeleri için 10 yıllık zamanaşımı süresinde davayı açtıklarını, borcun vadesinin, ödeme gününün belli olduğunu, borcun muaccel olduğunu, tarafların 12/03/2003 tarihinde imzalanan temsilcilik sözleşmesi ile müvekkilinin davalıya …..’da kendi firmasının temsilciliğini verdiğini, sözleşmenin 4. Maddesine göre montaj ekibinin masrafları ve giderlerinin yemtara ait olacağını da kararlaştırdıklarını, davalının sözleşme ile vadesi belli ödemeleri, muaccel ödemeleri geçiktirerek ödeme yapmayarak temerrüt faizine girdiğini, satılan malların bedelinde ise kendi insiyatifi ile sözleşmeye aykırı olarak kesinti yapıldığını, yapılan kesintinin işçilik bedeli olarak harcandığını bildirdiklerini, işçilik masraflarının yapılan sözleşmelerde davalı tarafından ödeneceğini kabul ettiklerini, taraflar arasında 25/07/2003 tarihli ek protokol yapılarak müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda 39.000,00-USD’nin ödeneceğine dair 25/07/2003 düzenleme tarihli bono verdiklerini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı tarafın 25/07/2003 tarihinden sonra da ödeme yaptıklarını, davalının 10/12/2010 tarihinde müvekkiline ihtarname yollayarak bono borcunu talep ettiğini, vadesinde ödenmeyen borçların temerrüt faizinin tespiti ve hüküm altına alınmasını, bakiye kalan ek sözleşme ve bono ile taahhüt edilip bakiye alacaklarının faizi ile ödenmesini bu nedenlerle iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin toplam 168.413,00-USD karşılığı 6 adet fatura düzenleyip gönderdiğini, müvekkili şirketin ise 157.000,00-USD ödeme yaptığını ayrıca davacı şirket adına 9.155,00-USD harcama yapıldığını, bu miktarın düşülmesi ile davacının 159.258,00-USD alacağı kaldığını, müvekkili şirket tarafından ödenen 157.000,00-USD düşüldüğünde, davacının 2.258,00-USD alacağı kaldığını ve bu miktarı kabul ettiklerini, müvekkili şirket tarafından verilen bononun arkasında sözleşmenin teminatı olarak düzenlendiğinin yazılı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki davanın daha önce mahkememizde yapılan yargılaması sonunda mahkememizce verilen 11/09/2013 tarih ve ……. E-K sayılı kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay …. H.D.’nin 25/03/2014 tarih ve ….. E-K sayılı kararı ile Mahkememiz kararı bozulmuş, Mahkememizin 17/03/2015 tarih ve…., …. Karar sayılı direnme kararının davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/07/2020 tarih ve ….. Esas, ….. Karar sayılı kararı ile Mahkememizce verilen direnme kararı da bozulmuş, Mahkememizce Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden B formları, …. Bankası ….. Şubesinden ….. nolu hesabın 2003 ve 2004 yılı hesap hareketleri getirtilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olup, tarafların üzerinde anlaşamadığı konunun taraflar arasında bağıtlanan sözleşme kapsamında davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa tutarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesi olup, gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda bu sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı süresi kural olarak 5 yıldır. Davalı taraf cevap dilekçesi ile zamanaşımı savunmasında bulunmuştur.
HMK’nin 222. maddesinin birinci fıkrasında, mahkemenin, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği, ikinci fıkrasında ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında
ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre, davacı tarafın iddiasının dayanağı olarak sunduğu 2003, 2004 ve 2010 yıllarına ait ticari defterlerinin yöntemine uygun tutulmadığı bilirkişi tarafından saptanmış, davalı tarafça da ticari defterlerinin yanmış olduğu belirtilerek 2003 ve 2004 yılları TL cari hesap ekstrelerini sundukları bilirkişi tarafından belirtilmiştir. HMK’nin 222. maddesi uyarınca davacı tarafın ticari kayıtları yasaya göre eksiksiz ve yöntemine uygun olarak tutulmadığından yargılamada kanıt olarak değerlendirilmesi olanaklı görülmemiş, davalı tarafça da ticari defterleri sunulmadığından defterler üzerinde inceleme yapılamamıştır. Yine de bilirkişi tarafından taraflarca sunulan ticari belgeler üzerinde yapılan incelemede davacının 2.568,30-USD olabileceği belirtilmiştir.
Davalının zamanaşımı savunması gözetildiğinde, davacının ticari defterleri kanıt olarak değerlendirmeye alınamayacağından, zamanaşımını kesen bir nedenin olup olmadığının bu kayıtlardan yola çıkarak saptanması olanaklı bulunmamıştır. Dosya arasına alınan belgelere göre, davalı tarafından yapılan ödemelerin 2003 yılında olduğu bilirkişi raporuna yansımış, dosya arasına getirtilmiş banka kayıtlarında davalının 50.000,00-USD ve 17.000,00-USD ödeme yaptığı, tarafların cari hesap kayıtlarına göre davalının 40.000,00-USD ödeme yaptığı, davacı tarafın sunduğu cari hesap kaydına göre davalının yine 50.000,00-USD ödeme yaptığı, yani davalının toplamda 157.000,00-USD ödeme yaptığı bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Davanın açıldığı 26/03/2013 tarihi itibariyle davalının cevap dilekçesinde belirttiği 20/11/2008 tarihli yazışma örneği ve yine davalı tarafından sunulan 25/10/2004 tarihli belgeye göre davalı tarafından davacı adına yapılmış 9.155,00-USD harcamayı davacının kendisinden olan alacağına mahsup ettiği tarih, davalının kayıtlara yansıyan 2003 tarihindeki ödemelerinin tarihleri yönlerinden yeniden başlayacak süre de göz önüne alındığında davacının alacak isteminde zamanaşımı süresinin dolduğu düşünülecekse de, davacı tarafından sunulan ve davalı tarafça da itiraz edilmeyen 12/03/2003 tarihli sözleşmeye teminat amacıyla 25/07/2003 düzenleme tarihli bono düzenlenip verilmesi yönünde ek sözleşme imzalandığı, bu durumda sözleşmedeki yükümlülükler ek sözleşme ve buna konu bono ile teminat altına alındığından başlayacak yeni zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu kabul etmek gerekmiş ve bu nedenle dava tarihi itibariyle davalının zamanaşımı savunmasını kabul etmek olanaklı görülmemiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile davacının düzenlemiş olduğu faturaların toplam tutarının 168.413,00-USD olduğu belirtmiş, kendisi tarafından yapılan 157.000,00-USD ödeme ile davacı şirketin kendisinden olan alacağına mahsup ettiği ve davacı şirket adına yapmış olduğu 9.155,00-USD davacının düzenlemiş olduğu faturalardan indirildiğinde davacının 2.258,00-USD alacaklı olduğunu kabul etmektedir. Davacı tarafından sunulan sözleşmede belirtilen işin ihraç kayıtlı olduğu hüküm altına alındığından ve davalının sunmuş olduğu faturalara davacının bir itirazı olmadığı gibi davacı tarafından sunulan bir kısmı davalının sunmuş olduğu faturalar olan faturalarda da ihraç kaydının yer aldığı ve ayrıca ihraç kayıtlarına ilişkin belgelerin davalı tarafından sunulduğu gözetildiğinde, kanıt değeri olmayan davacı ticari defterlerine göre bilirkişi tarafından ihraç kayıtlı olarak hesaplanan 193.126,81-TL’lik hesaba itibar edilmemiştir. İhraç kayıtlı faturaların 24.403,51-USD’lik KDV’si düşüldüğünde davalının kabulünde olan tutara yakın bir fatura tutarı çıkmaktadır. Dosyaya sunulan fatura tarihlerine bakıldığında biri dışında diğerlerinin sözleşmede yazılı ödeme tarihlerinden daha sonraki tarihli oldukları görülmektedir. Asılları dosyada bulunmayan davacının davalıya karşı düzenlediği ihtarnamenin bakiye borcun istenmesine yönelik olması, dolayısıyla davacının isteminde belirttiği ödemesi yapılan tutarların hangi tarihlerde hangi alacak için ödenmesi gerektiği yönünde dosyaya yansıyan bir kanıt bulunmaması, yani vade tarihlerinden sonra ödenmesi nedeniyle davalının ödenen tutarlar yönünden davacının hangi alacağı için hangi tarihte temerrüde düştüğüne ilişkin dosyada bir kayda da rastlanmaması nedeniyle, bu haliyle davacının temerrüt faizine ilişkin isteminin kabulü olanaklı bulunmamıştır.
Davacının ticari defterlerinin kanıt niteliği bulunmadığından değerlendirmeye alınmamıştır. Davacının iddiasını kanıtlar nitelikte dosyaya yansıyan başkaca kanıta da rastlanmamıştır. Davacı tarafından sunulan tarihsiz belgeye göre, 12/11/2008 tarihli …. sayılı sözleşmeye atıfta bulunularak davacının 254.657,00-USD alacaklı olduğu, davalının buna karşılık 223.999,00-USD borç ödemesinde bulunduğu görülmektedir. Ancak, davacının sunduğu belgede geçen 12/11/2008 tarihli …. sayılı sözleşmeye rastlanmamıştır. Yine dosya kapsamından, davacının belirttiği tutarda alacağı olduğu da saptanamamıştır. Bu itibarla, davalının savunmasını doğrular nitelikte davalı tarafından davacıya 157.000,00-USD ve 9.155,00-USD ödemeler yapıldığı dosya kapsamından belirlenmiş, davacı tarafça sunulan belgeye göre davalının daha fazla ödeme yaptığı, ama davalının 166.155,00-USD ödeme yaptığını belirtmesi, ancak davacının kendi alacak iddiasını kanıtlayamadığı ve davalının kabulünde olan 168.413,00-USD davacı alacağı olduğu ve buna göre yapıldığı saptanan ödemeler düşüldüğünde davacının davalıdan 2.258,00-USD alacaklı olduğu, davacının belirlenen alacağının döviz cinsinden olması ve davacının TL olarak alacağını istemesi nedeniyle belirlenen bu tutarın dava tarihindeki …. efektif satış kurunun 1,8199-TL olduğu gözetildiğinde, davacının davalıdan (2.258,00-USD x 1,8199-TL) 4.109,33-TL olduğu sonucuna varılmıştır. Taraflar tacir olmakla, davacının ticari faiz istemi yerinde görüldüğünden, dava tarihinden itibaren kabul edilen tutara avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 4.109,33-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 280,71-TL harçtan peşin alınan 853,90-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 573,19-TL fazla harcın davacıya geri verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 280,71-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 24,30-TL başvurma harcı, 3,75-TL vekalet harcı, 5,90-TL vekalet pulu, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 255,45-TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam 1.289,40-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 105,97-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 7,50-TL vekalet harcı, 5,90-TL vekalet pulu, 37,25-TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam 50,65-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 46,48-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.109,33-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan avansların karar kesinleştikten sonra yatırana geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2022

Katip …….
e-imzalıdır

Hakim …….
e-imzalıdır