Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/213 E. 2022/596 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/213 Esas
KARAR NO : 2022/596

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/07/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu aleyhine Bakırköy .. İcra Dairesinin … Esas dosyasından fatura cari alacağa ilişkin icra takibi başlatılmış olup davalı borçlunun icra takibine yaptığı itiraz sonucu takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğunu, Davalı borçlu ile davacı şirket arasındaki ticari ilişki sonucu doğmuş olan fatura alacağı cari hesaplarda ve Vergi Dairesi kayıtlarında sabit olup bilirkişi incelemesi sonucu tespit olunacağını, Belirtili sebeplerle davalı borçlu tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile davalı borçlunun icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve alacağa ticari faiz işletilmesini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan ve mahkememizce resen gözetilecek nedenlerle Davanın kabulü ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasına yapılan kötü niyetli itirazın iptaline, İtiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden takibin kaldığı yerden devamına, ticari faiz işletilmesine, Haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere İcra İnkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;Davalı adına dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen dava tarafça cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili duruşmadaki sözlü ve aşamalardaki yazılı beyanları ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 26.013,50 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların BA ve BS formları celbedilerek incelenmiştir.
Davalı şirket yetkilisi isticvap beyanında; “davacı şirketten streç film ve naylon poşet siparişi vermiştik. Ürünler bize teslim edildi. Bizde müşterilerimize teslim ettik. Ancak ürünlerin ayıplı olduğu dönüşü yapıldı. Bunun üzerine ayıplı ürünleri davacı tarafa iade edip, iade faturası düzenleyip gönderdik. Bizim kaşemizin olduğu mutabakat belgesinde ki kaşenin üzerinde ki imza bana ait değildir. Muhasebecilerimizden ….’e aittir. Bu şekilde hatalı işlemler yaptığı için işine son verdik. Biz davacıyla da görüşüp ayıplı olduğunu söyledik. Onlar da hatalarını kabul etti.” demiştir.
Dosyanın tarafların ticari defter ve belgelerinin ihtilaf kapsamında incelenmesi ve rapor alınmasına karar verilmiş, 21/10/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı yan tarafından inceleme Davalı yan tarafından incelemeye sunulan 2020 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı, Ticari defterlerinin HMK 222 mad. gereğince davalı lehine delil niteliğinin sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu, Davalı yanın incelenen ticari defterlerinde, Davacı …a 20/01/2021 İcra takip tarihi itibariyle bir borç veya alacağının bulunmadığı, davacı yan tarafından inceleme günü olan 16.09.2021 tarihinde ticari defterlerin incelemeye sunulmamış olduğu, Davacı yan tarafından mail ile sunulan hesap ekstresine göre, davacı yanın 20/01/2021 icra takip tarihi itibariyle 24.514,50 TL Alacaklı olduğu, Taraflar arasındaki cari hesap farkının, davacı tarafından davalı yana düzenlenen 08.10.2020 tarihli … No.lu 24.514,50 TL’lik E-Arşiv faturasının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklanmış olduğu, işbu faturanın dayanağı olan 08.10.2020 tarihli …. No.lu irsaliye düzenlenmiş olduğu, ancak davalı yana teslim edildiğine ilişkin bir belge görülmemiş olduğu, ancak, davacı tarafından inceleme sırasında tarafıma sunulmuş EKİM 2020 BA BS mutabakatında davalı tarafından işbu fatura için mutabıkız yazılarak, kaşelenip imzalanarak cevap verilmiş olduğu, fakat davalı yanın işbu faturayı ticari defterlerine kayıt etmeyip, BA Bildirimini de bildirmemiş olduğu, Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davacı … lehine karar alınması durumunda, Davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 20/01/2021 tarihinden itibaren asıl alacağına, Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi, ticari (avans) faizi talep edebileceği, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” Hükmü düzenlenmiştir.
Somut davada; taraflar arasında satım sözleşmesi olduğuna dair bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından dava konusu faturadaki ürünlerin davalıya teslim edildiği, ancak davalı tarafından bedelinin ödenmediği iddia edilmiştir. Davalı tarafından ise dava konusu ürünlerin kendilerine teslim edilmediği ve davacıya borçlu olmadıkları savunmasında bulunulmuştur.

Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davalı şirketin defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve kendi lehine delil niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça defter ve kayıtlar bilirkişi incelemesine sunulmamış, davacı tarafça cari hesap ekstresi sunulmuştur. Davacı tarafından sunulan hesap ekstresinde davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 24.514,50-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalının ticari defter ve kayıtlarında davalının davacıya borcunun olmadığı tespit edilmiştir. Tarafların defter ve kayıtları ve cari hesap ekstreleri arasındaki bu farkın; davacı tarafından davalıya düzenlenen 18/09/2020 tarihli 24.514, 50-TL bedelli faturanın davalı tarafından defter ve kayıtlarına işlendikten sonra davalı tarafından 21/09/2020 tarihli ve 24.514, 50-TL bedelli iade faturası düzenlemesi ve bu iade faturasının davacı tarafından defter ve kayıtlarına işlendikten sonra davacı tarafından tekrardan davalı tarafa 08/10/2020 tarihli 24.514,50-TL bedelli fatura düzenlenmesi ve bu faturanın davalı tarafından kayıtlarına alınmamasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davalı şirket yetkilisi isticvap beyanında davacı tarafından kendilerine 18/09/2020 tarihli 24.514, 50-TL bedelli faturadaki ürünlerin teslim edildiğini, ancak söz konusu ürünlerin ayıplı çıkması sebebiyle davacı tarafa iade edildiğini, davacı tarafından düzenlenen 08/10/2020 tarihli faturaya konu ürünlerin davalı tarafa teslim edilmediğini beyan etmiştir. Gerçekten de davacı tarafından davalıya teslim edilen 18/09/2020 tarihli 24.514, 50-TL bedelli faturadaki ürünlerin davalıya teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyesi sunulduğu, söz konusu sevk irsaliyesinde yanlış ürün sebebiyle ürünün araca geri yüklendiğinin belirtildiği ve buna istinaden davalı tarafından davacıya 21/09/2020 tarihli ve 24.514, 50-TL bedelli iade faturası düzenlemesi ve bu iade faturasının davacı tarafından defter ve kayıtlarına işlendiği görülmüştür. Davalı tarafından düzenlenen iade faturasının davacı tarafından defter ve kayıtlarına işlenmesi ile faturaya konu ürünlerin davacı tarafça iade alındığı karine olarak ispat edilmiştir. Söz konusu iade faturasından sonra davacı tarafından davalıya 08/10/2020 tarihli 24.514,50-TL bedelli fatura düzenlenmiştir. Ancak söz konusu faturadaki ürünlerin davalı tarafa teslimine ilişkin davacı tarafından sevk irsaliyesi dosyaya sunulmamıştır. Ayrıca davacı tarafça icra takibine dayanak olarak 18/09/2020 tarihli 24.514, 50-TL bedelli fatura gösterilmiş, oysa söz konusu faturaya ilişkin davalı tarafından düzenlenen iade faturası davacı tarafça kabul edilerek defter ve kayıtlarına işlenmiştir. İade faturasının defter ve kayıtlarına işlenmesinden çok sonra tekrar davalı tarafa cari hesap borcuna sebep olan 08/10/2020 tarihli 24.514,50-TL bedelli fatura gönderilmiştir. Ancak faturaya konu malların davalıya teslimine ilişkin dosyaya geçerli ve kesin bir delil sunulmamıştır. Davacı tarafça sunulan mutabakat belgesi davalı şirket yetkilisi tarafından kabul edilmemiştir. Tek başına fatura veya mutabakat belgesi fatura konusu ürünlerin karşı tarafa teslim edildiğini ve alacaklı olunduğunu kesin bir şekilde ispatlayacak nitelikte değildir. Davacı vekiline delil olarak dayandığı yemin delili hatırlatılmış, ancak yemin deliline dayanmayacaklarını beyan etmiştir. Davacı tarafça dava konusu faturadaki ürünlerin davalıya teslimi olgusu ve alacaklı olduğu ispatlanmadığından açılan davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden ve kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
-Kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının 288,58 TL peşin harçtan mahsubu ile 207,88‬‬ TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır