Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/125 E. 2021/837 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/125 Esas
KARAR NO : 2021/837

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :19/10/2021
Davacı vekili tarafından açılan Menfi Tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin içinde bulundu zorlu ekonomik durumdan kurtulmak üzere üçüncü kişilerin tavsiyesiyle davalıdan 100.000,00 TL borç para talep ettiğini, aldığı borcun karşılığını durumu iyileştiğinde ödeyeceğini söylediğini, ancak davalı, müvekkilin içinde bulunduğu ağır ekonomik koşullardan ve tecrübesizlikten faydalanarak fahiş miktarda kazanç elde etmek amacıyla müvekkiline boş senet imzalattığını, müvekkilinin, aldığı borcun karşılığı olarak 35.000,00 TL’si banka hesabına 165.000,00 TL’si elden olmak üzere toplam 200.000,00TL’yi son olarak 04/05/2018 tarihinde davalıya ödediğini, ancak müvekkili tarafından imzalanan boş senet, davalı tarafından sonradan 30/06/2017 vade tarihli, 350.000,00 TL bedelli olarak tanzim edildiğini, 04/07/2019 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … numaralı icra dosyası ile takibe konulduğunu, halihazırda ağır ekonomik yıkımla yüz yüze olan müvekkilinin, bu takip nedeniyle borç sarmalının içine girdiğini, takibe konu borcu ödemesinin imkansız hale geldiğini, müvekkilinin tecrübesizlik, basiretsizlik, bilinçsizlik ve içinde bulunduğu diğer tüm olumsuz koşullardan faydalanarak fahiş miktarda kazanç elde etmek amacıyla davalı tarafından gerçekleştirilen ödünç para verme işlemi neticesinde tefecilik suçunun sübut ettiğini, tefecilik suçunun sübut etmesi nedeniyle davalının cezalandırılması talebiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına …soruşturma numarasıyla taraflarınca suç duyurusunda bulunulduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde 13/02/2020 tarihli iddianame düzenlenmiş ve Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyasıyla kovuşturma aşamasına geçildiğini, davalı tefecilik yapmak suçundan halen bahse konu dosyada yargılanmaya devam edildiğini, maddi durumu elvermeyen müvekkilin iş bu davayı etkin bir şekilde sürdürmesini sağlamak için adli yardım zorunlu olduğunu, öncelikle adli yardım taleplerinin kabulüne, ardından davalı tarafından keşide edilen 30.05.2017 keşide tarihli bononun, TBK 27/1 maddesi uyarınca kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırılık nedeniyle geçersiz olacağı gerekçesiyle dava konusu bononun hukuken geçerli olmadığının tespitine, davaya konu bononun haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine konu edilmesi nedeniyle 20′ den az olmamak kaydıyla davalı aleyhine kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının hakkında açmış olduğu davaya öncelikli olarak yetki yönünden itiraz ettiğini, adresinin …/…. olduğunu, davanın İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini, davanın öncelikle yetki yönünden reddini talep ettiğini, davacının davası usul yönünden de yanlış açıldığını, bu davanın yeni bir ticari dava olduğunu, bu davalarda öncelikli olarak dava şartı olarak önce Arabulucuk kurumuna başvurma şartı olduğunu, bu arabuluculukta bir çözüm olmazsa davacının Mahkemede dava açabileceğini, davacının bu dava şartını yerine getirmediğini, davanın bu sebeple usulden reddi gerektiğini, davacıların davasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacıların kendilerini haklı çıkarmak için hakkında yaptığı tefecilik iddiasını da kabul etmediğini, böyle bir faaliyetinin olmadığını, davacıların kredi çekecek durumlarının olmadığı için eşinin üzerine …bank …. şubesinden 60 aylık ödemeli olarak 150.000 TL lik bir kredi çıkarttığını, davacıların bu kredinin yarısını ödediğini, yarısının halen durduğunu, bankaya ödenmeyen krediyi kapatmak zorunda kaldığını, davacıların delil olarak sunmuş olduğu banak dekontlarının davacıların her tarafa borçlu olması sebebiyle ödemeyi adına göndertdiklerini, kendisinin de çekip onlara verdiğini, davacıların davasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, davacıların haksız borca itirazlarından dolayı %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesi uyarınca takibe konu bono nedeniyle başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacılar aleyhine 30/06/2017 vade tarihli 350.000,-TL bedeli bonoya dayalı olarak 150.000,00-TL asıl alacak ve 10.250,00-TL işlemiş faiz alacağı üzerinden kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığı anlaşılmıştır.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına konu bononun incelenmesinde; düzenleme tarihinin 30/05/2017 tarihi, vade tarihinin 30/06/2017 tarihi, davacıların düzenleyen davalının lehdar olduğu, bedelinin 350.000,00-TL olduğu, senette ödeme ve düzenleme yerinin gösterilmediği ve düzenleyenlerin adreslerinin de belirtilmediği görülmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu sebeple Mahkememizce ilk önce somut uyuşmazlıkta görevli olup olmadığımız hususu incelenmiştir.
6102 sayılı TTK 16/1. maddesine göre; “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmü düzenlenmiştir. Bu kanun hükmü gereğince davacı ile davalının tacir olduklarına dair bir iddia bulunmamaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesinde “Bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu”, 4. maddesine göre, “Bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı” hükmü düzenlenmiştir.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK’nın 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, bono ve icra takip dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; tarafların tacir oldukları yönünde bir iddia bulunmadığı ve uyuşmazlığın kaynağının senette ödeme ve düzenleme yerinin gösterilmediği ve düzenleyenlerin adreslerinin de belirtilmemesi sebebiyle kanunda zorunlu yasal unsurları bulunmayan bono olduğu, kanunda yasal unsurları bulunmayan bononun kambiyo senedi niteliğinde olmadığı ve yazılı delil başlangıcı sayılması (HGK’nın 20.02.2008 gün ve 2008/3-159 E. – 2008/158 K. sayılı ilâmı), bononun verilmesine esas temel ilişkinin ödünç akdi olması sebebiyle somut uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde bulunmadığı (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/8698E.- 2016/9227K.sayılı ilamı) ve bu nedenle davanın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekeceğinden Mahkememizce görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 Sayılı HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-6100 Sayılı HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.