Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1126 E. 2023/573 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A K A R A R
ESAS NO : 2021/1126 Esas
KARAR NO : 2023/573

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
YAZIM TARİHİ : 20/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin olduğunu, müvekkili şirketin ticari ilişki kapsamında davalıya satmış olduğu ürünler için kesilen fatura bedellerinin bir kısmının ödendiğini, ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının mal kaçırma ihtimaline karşı davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tekstil sektöründe ticari faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, davacının edimini gerektiği gibi yerine getirmediğini, müvekkili şirket tarafından ayıplı ifaya karşılık resmi fatura düzenlendiğini, müvekkili tarafından reklamasyon faturalarının davacıya bildirildiğini, ancak davacının faturaları tebliğ almasına rağmen ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, davacı tarafın ürünlerinin ayıplı olduğunu, bu ürünlerin kabul edilmesi için müvekkiline baskı yapıldığını, müvekkilinin baskıya direnmesi sonucu davacının müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, icra takibine itiraz ettiklerini, itiraz sonucu takibin durdurulduğunu, davacının iş bu davayı açtığını ve davacının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararının uygulandığını, banka ve araç hacizlerinin dışında fiili haczin de uygulandığını, bu nedenle müvekkilinin itibarının zedelendiğini, işçilerin haczi öğrenmesi sonucunda işi bırakma girişimde bulunduklarını, bir kaç işçinin işten ayrıldığını, bir kısım müşterilerinin duyduğu güvensizlikten dolayı müvekkili şirkete sipariş vermediğini, müvekkilinin mağdur edildiğini beyan ederek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yapılan açık yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası UYAP aracılığıyla dosya arasına alınmıştır.
Davalı tanığı …, “Ben davalı şirkette yaklaşık 2 yıldır çalışmaktayım, hatırladığım kadarıyla 2021 yılının Nisan ayından beri davalı şirkette yönetici olarak çalışmaktayım, genelde alımları yaparım, planlamaları yaparım, davacı taraftan kumaş satın alıp bunu işleyip satmaktayız, davacı taraftan kumaşları almış olduğumuz siparişlere göre alırız, davacı taraftan almış olduğumuz kumaşlar genelde davacı tarafın standart kendi kumaşıdır, az da olsa bizim kendi taleplerimiz de olabiliyor, mesela penye değilde karde kumaş isteyebiliyoruz, yine bu durumda da davacı tarafın kendi üretmiş olduğu standart kumaşını istemekteyiz, biz özel olarak ne şekilde kumaş üretilmesine yönelik bir yönlendirmemiz veya bir istemimiz yoktur, kumaşları bu şekilde alırız, ben kumaş üretimi kökenliyimdir, 20 sene kumaşçılık yaptım, davacı taraftan alınan kumaşların kesilip, işlenirken defolu olduğunu gördüm, davacı şirketteki arkadaşları çağırdık, onlar da kumaşları gördüler, sonra bu kumaşları işleyip, üretip yurt dışına gönderdik, daha doğru … Tekstil’e verdik, onlarda yurt dışına gönderdiler, ürünleri ihraç kayıtlı olarak satmaktayız, biz ürünleri sattıktan 2-3 ay sonra … Tekstil bize ürünlerin kusurlu olduğunu söyledi, biz de durumu davacı firmaya ilettik, davacı firma yetkilisi … Bey davalı şirkete gelerek bizzat benimle görüştü, kendisi de dinlenirse bu durumu doğrulayacaktır, ürünlerdeki kusuru kabul etmişti, ürünlerin yarı ücretini almayacağını ve kalan yarı ücretini de daha sonraki yapılan ticaretlerde kar oranından düşeceğini söyleyerek telafi edeceğini belirtmişti, sonrasında da dava açıldı, Ürünlerde ilk olarak defo tespit ettiğimizde davacı şirket yetkilileri gelip kontrol etmişlerdi ve ürünlerdeki defoyu kabul etmişlerdi, benim bilgim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, açık hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ile davacının icra inkar tazminatı, davalının kötü niyet tazminatı istemlerine ilişkindir.
Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklısının dosyamız davacısı olduğu, borçlusunun dosyamız davalısı olduğu, 160.571,90-TL asıl alacak yönünden ilamsız takip yapıldığı, icra takibinin cari hesap alacağına dayandığı, davalının icra takibine 27/11/2021 tarihinde itiraz ettiği, davacının davalı tarafından icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali için süresinde dava açtığı anlaşılmıştır.
İcra takip dayanağı cari hesap dökümünde 11 adet fatura kaydının yer aldığı görülmekle, bu fatura tutarlarının davalının B formlarına göre bağlı bulunduğu Vergi Dairesine bildirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davalı tarafın faturalardan bilgi sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafça, davacı tarafın iddia ettiği gibi taraflar arasında ticaretin gerçekleştiğini beyan ederek, taraflar arasındaki ticari ilişki inkar edilmemiştir. Fakat davalı ticari ilişkiye konu ürünlerin ayıplı olduğunu iddiasında bulunarak, davacıya bu hususta bildirim yaptığını savunmaktadır. Davacı vekili tarafından ön inceleme duruşmasında süresinde ayıp bildirimi yapılmadığı beyan edilmiştir.
Davalı vekili, davacı taraftan alınan kumaşların işlenerek yurtdışına gönderildiğini, yurtdışına gönderilen ürünlerdeki boyada daha sonra sorun tespit edildiğini ve bu boya sorununun kumaştan kaynaklandığının ortaya çıktığını, bu sorunu davacı tarafın da kabul ettiğini ve davalı ile anlaşmış olmasına rağmen sonradan sözünde durmadığını, bahsi geçen sorun sebebiyle davalıya 112.214,00-TL tutarında reklamasyon keşide edildiğini ve bu tutar kadar davalıya eksik ödeme yapıldığını, ürünlerin birçoğunun davalıya iade edildiğini, kumaşlar ayıplı olduğu davalının ödeme yapmayı kabul etmediğini, davacının kusurlu kumaşları kabule zorladığını savunmuştur.
Davalı vekilinin ayıp nedeniyle keşide edildiğini iddia ettiği faturaya bakıldığında, dava tarihinden sonra 21/01/2022 tarihinde düzenlendiği ve faturanın hangi ürünlere veya neye ilişkin olduğu açık olarak yazmamakla birlikte, vergi istisna muafiyet sebebi olarak uluslarası taşımacılık notu düşüldüğü görülmektedir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından ayıplı ürünlerin birçoğunun kendilerine iade edildiği beyan edilmişse de, 23/02/2023 tarihli dilekçesi ile ayıplı olduğunu iddia ettikleri ürünlerin İngiltere’de olduklarını beyan etmiştir.
Davalı tarafın ayıp iddiasına konu ürünlere ilişkin, ayıbın ne şekilde anlaşıldığını, kaç adet üründe ayıp olduğu, ayıbın türünü, niteliğini gösterir bir rapor, analiz veya tespit yönünden dosyaya yansıyan bir kanıta rastlanılmamıştır.
Dosya kapsamından, davalı şirkette yönetici olarak çalışan ve alımları yaptığını beyan tanık anlatımı da göz önüne alındığında taraflar arasındaki ticari ilişkinin satış sözleşmesine dayandığı anlaşılmaktadır. TTK’nin 23/1-c maddesi hükmü uyarınca, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmeli, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK’nin 223/2 maddesi hükmünde ise, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği, bildirilmezse satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı ifade edilmiştir.
Davalının ayıp iddiası karşısında, davacı tarafça süresinde ayıp bildiriminde bulunulmadığı beyan edilmiştir. Davalı vekilinin iddiasına göre, ürünlerdeki ayıp gizli ayıptır. Bu durumda davalının ayıp bildirimini ayıbın tespiti üzerine hemen davalıya bildirmelidir. Dosya kapsamında davacıya ayıp bildirimi yapıldığını gösterir bir kanıt bulunmamaktadır. Dinlenen tanık davacıdan satın alınan kumaşların kesilip, işlenirken defolu olduğunu gördüğünü, davacı şirket yetkililerini çağırdıklarını ve onların da kumaşları gördüklerini, ürünlerdeki defoyu kabul ettiklerini, sonra kumaşların işlenip, üretilip yurtdışına gönderildiklerini, ürünleri sattıktan 2-3 ay sonra kusurlu olduğunun söylendiğini, durumun davacı firmaya iletildiğini, davacı firma yetkilisinin davalı şirkete bizzat gelerek görüştüğünü, ürünlerdeki kusuru kabul ettiğini, ürünlerin yarı ücretini almayacağını ve kalan yarı ücretini de daha sonraki yapılan ticaretlerde kar oranından düşeceğini söyleyerek telafi edeceğini belirttiğini beyan etmiştir. Davalı vekili tarafından ürünlerin kesilip dikildiği, daha sonra boyandığı ve devamında paketlenerek siparişi veren firmaya teslim edildiği, yurtdışına gönderilen ürünlerdeki boyada daha sonra sorun tespit edildiğini ve boya sorununun üretilen kumaştan kaynaklandığının ortaya çıktığını, bu sorunu karşı tarafında kabul ettiğini beyan etmişse de, dinlenen tanığın ürünlerdeki ayıbın ilk olarak kesilip işlenirken anlaşıldığı ve ürünlerin işlenip yurtdışına gönderildiği şeklindeki beyanı karşısında süresinde ayıp bildiriminde bulunulmadığı gibi, ürünlerin işlenerek satılması göz önüne alındığında, ürünlerin davalı tarafça kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça iddiasının ispatı yönünden yemin kanıtına dayanılmış, davacı şirketi temsile yetkili kişi yemin teklifini yöntemine uygun olarak eda etmiş, davalı tarafla ayıp konusunda bir anlaşma yapmadığını, ödeme yapılmayınca davalı tarafın işyerine giderek görüşüldüğünü ve kumaşta sıkıntı olduğunun söylendiğini, ürünlerin yurtdışında olduğunu söylediklerini, davalı tarafa kumaşlarının iade etmelerini söylediğini ancak kumaşların kesildiğini, kumaşlara farklı işlemler yaptıklarını söylediklerini, kumaşlar hatalıysa kesilip işlem yapılmadan önce haber verilmediğini, ödeme yapılmayınca alacağının 50.000,00-TL’sini ödemeyin 110.000,00-TL’sini ödeyin dediğini, ancak ödeme yapılmadığı için alacağının tamamını istediğini beyan etmiştir.
Bu itibarla, davalı tarafın davacıyla ayıp konusu ürünlere ilişkin anlaşma yapıldığını yöntemine uygun kanıtlarla ispatlayamadığı, ayıp iddiasına konu ürünlere ilişkin reklamasyon faturasının dava tarihinden sonraki bir tarihe ilişkin olması, ayıp iddiasına konu ürünlerde bulunulan ayıbın türü, niteliği, derecesi ve ayıbın ne şekilde anlaşıldığına ilişkin dosya kapsamından bir kanıta rastlanmaması, davalı şirkette yönetici olduğunu, alımları yaptığını, kumaş üretimi kökenli olduğunu ve 20 sene kumaşçılık yaptığını beyan eden tanığın kumaşlardaki ayıbın kesim işlemi yapılırken fark edildiği yönündeki beyanı hep birlikte değerlendirildiğinde davalının süresinde ayıp bildirimi yapıldığını yöntemine uygun kanıtlarla ispatlayamadığı sonucuna varılarak davalının savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı taraf davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi kabul ettiğinden ve alacak tutarına bir itirazı olmadığından, ödeme yapmamasının nedeninin ticari ilişkiye konu kumaşların ayıplı olması olduğu beyan etmesine göre ve icra takibine konu alacaklara ilişkin bir ödeme belgesine dosyada rastlanmadığından davacının icra takibine konu ettiği açık hesaba dayalı ticari ilişkiden dolayı alacaklı olduğu kanaatiyle davanın kabulüyle, davalı tarafından bilinebilir ve belirlenebilir nitelikte olan alacağa yapılan itirazın haksız olduğu sonucuna varıldığından davacı lehine davalı aleyhine kabul edilen alacak tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın KABULÜ ile; davalının Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasına itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden aynı koşullarla devamına,
İİK’nin 67/2 maddesi hükmü uyarınca 32.114,38-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2-Alınması gereken 10.968,67-TL harçtan peşin alınan 2.742,17-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 8.226,50TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 2.742,17-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvurma harcı, 235‬,00-TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam 294,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 25.085,79-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan avansın karar kesinleştikten sonra davacıya geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı şirket temsilcisinin, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır