Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1114 E. 2022/844 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1114 Esas
KARAR NO : 2022/844

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03.10.2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nun …. Belediyesi’nde zabıta memuru olarak çalıştığını ve herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin, kendisi ile hiçbir hukuki ilişkisi ve işi olmayan merhum … tarafından düzenlenip yine bu şahsın cirosu ile diğer ciranta alacaklılar tarafından imzalanmış 550.000 TL değerindeki senette borçlu olarak gözüktüğünü, düzenlenen bu kambiyo senedinin akıbetinin şüpheli olduğunu, keza kanaatlerince senedin doğru bir biçimde düzenlenmediğini ve tahrif edildiğini, senedin değeri göz önünde bulundurulduğunda aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmayan kişiler arasında bu kadar büyük bir borcun olmasının hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğunu, müvekkilinin yıllardır kendisinin borçlu ve sorumlu olmadığı bir icra takibine haksız bir biçimde maruz kaldığını, söz konusu kambiyo senedinin sahteliğine ilişkin resmi belgede sahtecilik suçundan savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını ve bu konuda soruşturmanın devam ettiğini, tahsil edilemeyen kısım için menfi tespit davalarının, tahsil edilen kısım ile ilgili ise istirdat davalarının kabulünü ve tahsil edilen kısmın taraflarına faiziyle iadesini, Çatalca İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülen …. Esas sayılı dosyada davaya konu kambiyo senedindeki imzanın …’a ait olmadığının tespitini ve tespit sonucunda ciro silsilesinin bozulmuş olduğundan bahisle söz konusu kambiyo senedinin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan faiz ve fer’ilerinin iptalini, yine aynı dosyadaki söz konusu senedin üzerindeki imzanın borçlu olarak gözüken müvekkili …’na ait olmadığının tespitinin bilirkişi ve adli tıp kurumlarınca yapılmasını, haksız ve kötü niyetle başlatılan icra takibinin müvekkilini maddi manevi zarara uğratmış olması sebebiyle en az %20 olmak üzere müvekkil lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, söz konusu alacak ile ilgili her ay müvekkilinin maaşından kesinti yapılmasının müvekkilini ekonomik olarak zor duruma düşürdüğünü bu sebeple müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması için, öncelikle teminatsız olarak takibin durdurulmasını ve icraya yatırılan paranın yargılama sonuna kadar alacaklıya verilmemesini, mahkememiz aksi kanaatte ise uygun görülecek bir teminat karşılığı takibin durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava şartı olan arabuluculuk başvurusunu yapmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, dava esas değerinin 550.000 TL olarak eksik gösterildiğini, dava esas değerinin icra takip çıkışı 772.011,64-TL üzerinden nispi harç yatırılması gerektiğini, davacı borçlunun Çatalca İcra Hukuk Mah. … esas nolu açtığı imzaya itiraz davasında verdikleri cevap dilekçesinde belirttikleri üzere müvekkilinin dava konusu kambiyo senedini ciranta …’tan alarak meşru hamil olduğunu, ciro silsilesinin … (Keşideci), … ( Lehtar), … (Ciranta), … (Meşru Hamil) şeklinde olduğunu, ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk olmadığını, zincir halinde senedin müvekkili …’ya ulaştığını, Davacı tarafın her ne kadar açıkça kabul etmese de keşideci imzasının …’na ait olduğunu bildiğini ve kabullendiğini, lehtar imzasının sahte olup olmadığını bilecek durumda olmayan müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu, lehtar imzasının geçersizliği iddiasının müvekkilince bilinemeyeceğinden, bu iddiaya ilişkin hakkında bir beyanları olmadığını, ancak bu imza geçersiz olsaydı dahi kanun hükmünün açık olduğunu, müvekkili …’nın, kendisine bu senedi cirolayıp veren … haricinde senette adı olan keşideci …’nu ve Lehtar …’u tanımadığını, dolayısıyla bu kişiler ile herhangi bir hukuki veya ticari bir ilişkisinin olmamasının doğal, hayatın akışına uygun ve olağan bir durum olduğunu, Müvekkilinin senedi kendisine veren ….’ı tanıdığını ve sadece kendisiyle hukuki işlem yaptığını, alacağını …’tan tahsil edemeyen müvekkilinin bu senedi alacağına mahsuben …’tan aldığını, sonrasında vekil olarak müvekkili adına senedi icraya koyduklarını, … adlı kişiden başka müvekkillerinin de alacağı olduğunu, bunları tahsil edemediklerini, bu nedenle senet üzerinde adresi, imzası ve TC no’su olan birinci dereceden kambiyo senedinden sorumlu olan keşideci … borçlu gösterilerek icra takibi başlatıldığını, imzayı inkar eden …’nun imza örneklerine çıplak gözle dahi bakıldığında, senetteki imzanın kendisine ait olduğunun aşikar olduğunu, davacı borçlunun talebi üzerine imza incelemesi yapan Adli Tıp Kurumu Fizik ihtisas Dairesi’nin imzanın …’na ait olduğunu rapor ettiğini, ayrıca Çatalca CBS tarafından alınan Polis Kriminal Laboratuvarı Uzmanlık Raporu’nda; “Tetkike konu senedin arka yüzü 2. ciranta hanesindeki … ibareli el yazıları ve yanında atılı ciranta imzası ile … isimli şahsı mevcut mukayese el yazıları ve imzaları arasında uygunluklar bulunduğu müşahede edilmekle bahse konu el yazılarının ve ciranta imzasının … isimli şahsın elinden çıktığı” ; “Tetkike konu senedin arka yüzü 3. ciranta hanesindeki … İbareli el yazılari ve altında atılı ciranta imzası ile … isimli şahsın mevcut Mukayese el yazıları ve imzaları arasında uygunluklar bulunduğu müşahede edilmekle bahse konu el yazılarının ve ciranta imzasının … isimli şahsın elinden çıktığı” ; “Tetkike konu senedin ön yüzündeki borçlu imzası ve arka yüzü 1.ciranta hanesindeki ciranta imzası ile … … ve … isimli şahısların mevcut mukayese imzaları arasından kaligrafi ve grafolojik Diyar itiyadi hususiyetler yönünden ilgi ve irtibat tespit edilemediğini” ; “Tetkike konu senedin ön yüzündeki tanzim ile ilgili el yazıları ve arka yüzü 1. Ciranta hanesinde kim el yazıları ile … ve … isimli şahısların mevcut mukayese el yazıları arasında kaligrafik ve grafolojik diğer itiyadi hususiyetler yönünden ilgi ve irtibat tespit edilemediği” kanaatine varıldığını; raporda görüleceği üzere dava konusu kambiyo senedinin, davacı-borçlu …’nun ürünü olduğunu, müvekkili …’nın yetkili hamil olarak attığı imza ve yazı haricinde diğer yazılar ile bir bağlantısının olmadığının gösterildiğini, yukarıda açıkladıkları üzere müvekkili …’nın, dava konusu senedi alacağına karşılık dava dışı …’dan devraldığını, … haricindeki kişileri yani keşideci … ile lehtar …’u tanımadığını, dolayısıyla iyiniyetli hamil olduğunu, bu nedenle kendisinden dava sonucunda kötüniyet tazminatı talep edilmeyeceğini, ancak davacı borçlunun icra takibine haksız yere itiraz ettiğinden dolayı İİK 72 gereği alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmadığından davanın bu yönden reddine, dava esas değeri eksik gösterildiğinden, eksik harcın 772.011,64-TL üzerinden tamamlattırılmasına, senet üzerindeki imza kendisine ait olan keşideci borçlunun açmış olduğu haksız davanın reddine, İyiniyetli hamil olan müvekkili aleyhine istenen kötüniyet tazminatının reddine, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan dava nedeniyle müvekkili zarara uğratıldığından davacı-borçlunun alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili 22/09/2022 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirdiği, davacı vekilinin bu hususta yetki içeren vekaletnamesinin bulunduğu, davalı vekili de 20/09/2022 tarihli dilekçesi ile vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını bildirdiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davadan feragatin gerçekleştiği safhaya göre alınması gereken 1/3 oranındaki 26,90 TL karar harcının alınan peşin harçtan mahsubu ile 9.365,73 TL bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Talep edilmediğinden davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi ve İİK 263. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 03.10.2022

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.