Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1086 E. 2022/684 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1086 Esas
KARAR NO : 2022/684

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06.07.2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şirket tüzel kişiliği ve davalı ile şirket ortağı olan müvekkiller arasında gelişen olaylar ve maddi vakıalara ilişkin ayrıntılı açıklamalara ve delillere ileride yer verilecek olmakla birlikte, şirketin müdürü olarak atanması yapılan davalı …’in birtakım hileli, haksız ve kötü niyetli eylemleri neticesinde, var olan dava süreçlerinde şirketin bekası ve ticari hayatına devam edebilmesi için her şeyden önce ve ivedilikle halen şirket hissedarı olan müvekkillerin haklarının korunması adına, şirket tarafından yapılan ve/veya yapılacak iş ve işlemler için denetim ve yönetim kayyımı atanması gerektiğini, davalı müdürün yönetmeye çalıştığı “…. Denizcilik Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.” adlı şirket 2012 yılında müvekkillerden …. ve … ile daha önce çalışma arkadaşları oldukları ve mevcut müdür olarak görünen …’in eşi … ve …. tarafından kurulduğunu, dava konusu şirket liman operasyonları, boğaz operasyonları ve denizcilik sektöründe uzmanlaşmış bir denizcilik şirketi olduğunu, şirket kuruluş esas sözleşmesine göre …, ilk 20 yıl için (2032) tek şirket müdürü seçilmiş olup, münferit imzası ile şirketin temsil ve ilzamına en geniş şekilde yetkili kılındığını, daha sonra şirketin ortaklarından ve aynı zamanda …’in kuzeni olan ….’ye ait olan %20 oranındaki hisse, 11.12.2013 tarihinde müvekkillerin bilgisi ve onayı olmaksızın, …’in eşi davalı …’e devredildiğini, davalı …’in müdür olarak atanması kararından önce ise, hissedar müvekkillerden …. ile …’in ortaklık sıfatları devam etmesine rağmen şirketin o dönemki müdürü ve hissedarı … tarafından, haksız ve kötü niyetli bir şekilde şirketten uzaklaştırılmaya çalışılmaları, şirketin iyi bir şekilde yönetilememesi ve dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklanan diğer birçok sebeple taraflarınca şirketin feshi talebi ile bir dava ikame edildiğini, İşbu davanın Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden derdest olarak görüldüğünü, Şirketin feshi talepli davanın ikame edilmesinden önce ise hissedarlardan …’in hayatını kaybettiğini, dosyaya taraflarınca ibraz edilen somut deliller ile haklı görülmüş ve şirket malvarlığının eksiltilmesinin önüne geçilebilmesi için şirket adına kayıtlı taşınır araç ve taşınmazların kayıtlarına tedbir konulduğunu, dava süreci devam ederken, müvekkiller ile şirket tüzel kişiliği arasında bir sulh ortamı oluştuğunu ve sulh görüşmeleri yürütülmeye başlandığını, bu sırada şirketin ana hissedarı ve imza yetkilisi ….’inde vefat ettiğini ve hisseleri eşi … ve çocuklarına intikal ettiğini, şirketin böylece müdürsüz kaldığını, mali yükümlülüklerini ve faaliyetlerini devam ettirememe tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, Hemen akabinde şirketin ana hissedarı müteveffa …’ in eşi ve mirasçısı davalı … müdürlük sıfatını kazanması şartı ile taraflar arasındaki sulh görüşmelerini sürdüreceğini ilettiğinii, müdürlük ve imza yetkisinin kendisine verilmesi kaydıyla kendisi ile anlaşıldığını,öyle ki, sürecin hukuka uygun ve tarafların iradesini en güçlü yansıtacak şekilde yürütülmesi için, çok daha kuvvetli ve barışçıl bir çözüm yöntemi olan Avukatlık Kanunu m.35/A’ya göre bir anlaşma yapılmasında taraflarca mutabık kalındığını, akabinde, şirket vekili meslektaşın ofisinde gerek asiller (….,…., …, ….., gerekse de taraf vekilleri (Av. …., Av. …..) ve (şirketin muhasebe yetkilisi ….) ile 10.06.2021 tarihinde fiziken toplanıldığını, asillerin medeni bir şekilde anlaştığını ve akabinde vekiller nezdinde 35/A protokolü imzalandığını, yasal ve asgari düzenlemeler ile birlikte davalı …’in müdür atanmasına ilişkin genel kurul toplantısında hiçbir şekilde çağrı usulüne uymadığını, bunun yanında olağanüstü olarak toplanan genel kurula tüm paydaşlar da katılmadığını, bu nedenle, alınan karar butlan olup, geçersiz olduğunu ayrıca davalı şirket müdürü tarafından son derece kötü niyetli bir şekilde sulh görüşmeleri baltalanmış olmakla birlikte bunun yanında, kötü niyetli birçok iş ve işlem de yapıldığını, şirketin yeni yöneticisi olan …’in ve …’in diğer mirasçılarının ise denizcilik sektörü ile ve hatta herhangi bir ticari şirket ile uzaktan yakından en ufak bir bağlantısı yahut tecrübesi bulunmadığını, gerek Türk Ticaret Kanunu’nun ana prensibi olan şirketlerin ticari hayatına devam etmesi önceliği, gerek üçüncü kişiler ve gerekse de müvekkillerin haklarının korunması yalnızca sayın mahkemece verilecek tedbir kararı ile mümkün olabileceğinden haklı sebeplerin varlığı nedeni ile öncelikle tedbiren dava dışı şirketin yapmış olduğu ve/veya yapacağı iş ve işlemlerin denetlenebilmesi ve bu tarihten sonrası için de yapılacak işlemlerin yürütülmesi için re’sen denetim ve yönetim kayyımı atanmasına, davalı …’in müdürlük sıfatının sona erdirilmesi ve azli ile müvekkil ….’nın şirket müdürü olarak atanmasına, işbu talebimiz kabul görmez ise, mahkemenin re’sen seçeceği bir müdür yahut müdürler kurulunun şirket yönetimi için seçilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların iş bu davada olumlu oy kullandıklarını, genel kurul kararının iptali ile mevcut müdürün azli ile şirkete kayyım atanmasını talep ettiklerini, işbu yönüyle dava TTK 4/1 gereğince mutlak ticari davalardan olup, TTK m. 5/A hükmü gereğince arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğunu ancak huzurdaki yargılamada dava şartı yerine getirilmemiş olup, işbu nedenle dava şartı yoksunluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafça müvekkilin müdür olduğu … Denizcilik Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. adlı şirkete kayyım atanması ve genel kurul kararının iptali talep edilmiş ise de; husumetin yalnızca müvekkile yöneltildiğini, oysa işbu davalarda husumet tüm ortaklarla birlikte kayyım atanması istenen şirkete de yöneltilmek zorunda olup, davacı tarafça şirkete ve diğer hissedarlara husumet yöneltilmediğini, İşbu nedenle pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, TTK madde 445 uyarınca, genel kurul kararının iptali davasının karar tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerekitiğini, iptal davasını açma süresi hak düşürücü süre niteliğine sahip olup bu süre emredici hüküm olması sebebiyle esas sözleşme ile kısaltılmaz ya da uzatılamaz olduğunu ancak huzurdaki dava 22.12.2021 tarihinde ikame edildiğini, iptali istenen kararın ise 23.06.2021 tarihli olduğunu, İşbu karara katılarak müvekkilin müdür atanmasını talep eden davacının iptal isteme hakkı olmadığı gibi, her halukarda huzurdaki davayı da hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame etmiş olup, işbu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacıların genel kurul kararının iptalini isteme hakkı bulunmadığını, derdestlik itirazlarının da mevcut olduğunu, davacılar tarafından her ne kadar huzurdaki davada şirkete kayyım atanması istenmiş ise de; aynı talep hali hazırda bakırköy … asliye ticaret mahkemesi’nin … e. sayılı dosyasından devam eden davanında konusunu oluşturduğunu, bu husustaki tedbir talebinin reddedildiğini , esasa ilişkin davanın derdest olduğunu bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını beyan ettiklerini, itirazları doğrultusunda davanın reddini talep ettiklerini, davacıların şirketin kötü yönetildiğine ilişkin beyanları gerçek dışı olup, dava dışı şirkete kayyım atanmasını gerektirecek bir husus bulunmadığını, halihazırda da davacıların , müvekkilin hissedarı olduğu dava konusu … isimli şirkete rakip olarak (haksız rekabet amaçlanarak) 28/08/2019 tarihinde … Denizcilik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi isimli şirketi kurduklarını ve aynı işi yapmaya başladıklarını hatta bu şirketi kurduktan sonra müvekkilin müdür olduğu şirketin çalışanı …..’yi ayartmak sureti ile istifa ederek ayrılmasını sağladıklarını ve kendi şirketlerinde çalıştırmaya başladıklarını, ortakları oldukları şirket ile aynı sektörde haksız rekabete giren, işçilerini ve müşterilerini ayartmaya çalışan davacıların, sözde … isimli şirketin menfaati için şirkete kayyım atanmasını talep etmediklerini, davacıların temel amacının şirkete kayyım tayin ettirerek işbu kararla şirketin müşterileri nezdinde itibarını zedeleyerek, müşterileri kendi şirketlerine aktarmaya çalışmaktan ibaret olduğunu, zira davacının “şirket yönetilemiyor” adı altında ortaya attığı tüm iddialar gerçek dışı olduğunu, davacıların para vermeden ortak olduklarını ve yıllarca işbu şirketin gelirinden istifade ederek zenginleştiklerini şirketin ise şimdi yok edilerek tüm müşterilerini kendi şirketlerine aktarabilmek için huzurdaki davayı ikame ettiklerini, lakin, dava dışı şirket müvekkil tarafından eksiksiz olarak yönetilmekte olup uluslararası alandaki tüm faaliyetlerini kusursuz olarak ifa ettiğini, müvekkil müdür olarak tayin edildikten sonra şirket borçlanmadığını ve aksine önceki kredi borçlarının neredeyse tamamına yakınınının ödediğini, vadesi gelmiş hiçbir borcu bulunmayan şirketin, kamu kurumlarına da tek kuruş borcu olmadığını, arz olunduğu üzere davacıların kötü yönetim iddiaları gerçek dışı olup, müvekkilin azli ve kayyım tayini hususundaki taleplerinin reddine karar verilmesini bu nedenlerle davanın şartı yoksunluğundan davanın reddine, hak düşürücü süre geçtikten sonra dava ikame edilmiş olması, Husumet yoksunluğundan, Genel Kurula katılıp olumlu oy kullanan davacıların dava açma hakkı bulunmadığından haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacılar vekilinin 05.07.2022 havale tarihli dilekçesi ile tarafların anlaşmaları üzerine davadan feragat ettiklerini, davalı taraf ile yapılan görüşmeleri neticesinde taraflar arasındaki uyuşmazlık 35/A protokolü kapsamında giderildiğini ve bu sebeple huzurdaki davanın konusuz kaldığını, davacılar vekilinin bu hususta yetki içeren vekaletnamesinin bulunduğunu ayrıca davalı vekilinin hiçbir yargılama gider ve vekalet ücreti talebinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70- TL harcın 59,30 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 21,40 TL bakiye harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Talep edilmediğinden davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 06/07/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır