Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1046 E. 2023/510 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1046 Esas
KARAR NO : 2023/510

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/07/2023
Davacı vekili tarafından açılan tazminat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” Müvekkili ile … Şirketi ve Danimarka’da faaliyet yürüten … arasında 25.04.2021 tarihinde 2 yıl süreli olmak üzere her ay 30.000 adet tulumun teslimi yönünde sözleşme akdettiğini, davacı şirketin davalı şirketten yukarıdaki sözleşmeye istinaden 30.000 adet tulum aldığını, Alınan tulumlar da yukarıdaki şirketlere direkt olarak … Lojistik ile gönderildiğini, … Lojistik ürünleri davalı şirketten teslim almış olup malların gümrük işlemleri yapıldıktan sonra mallar Danimarka’ya teslim edilmek üzere gönderilmiş ve malların ayıplı olduğu Danimarka gümrüğünde teslim almadan önce yapılan kontroller aşamasında ortaya çıktığını, 26.05.2021 tarihli …. nolu faturaya konu tulumların 6.400 adedi, 01.06.2021 tarihli … nolu faturaya konu tulumların 17.550 adedi, 09.06.2021 tarihli … nolu faturaya konu tulumların 6.400 adedi ayıplı çıktığını, Üç parti halinde giden tüm malların ayıplı çıkması sonucunda karşı şirket …. malların bir, iki, üçüncü seferinde de ayıplı çıkmış olduğundan bahisle mMüvekkil şirketle yapmış olduğu sözleşmeyi feshettiğini belirttiğini, müvekkilinin 113.246,00 TL aylık kazanç kaybı meydana geldiğinin, müvekkilinin davalıdan almış olduğu tulumların ayıplı çıkması sebebiyle maddi zarara uğradığını, yukarıda arz ve izah edilen nedenler ile; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalarının kabulüne; Müvekkilinin …. şirketine göndermiş olduğu ancak ayıplı çıkan mallardan kaynaklı olarak … şirketi ile yapmış olduğu sözleşmenin feshine sebep verdiğinden ve buna ilişkin müvekkil şirketin aylık maddi kazanç kaybı olan 113.246,00 TL nin ve bilirkişi tarafından hesaplanacak olan tüm kazanç kaybının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.”
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı şirket ile müvekkili şirketin ticareti 05.03.2021 Tarihinde başladığını, Davacı şirket yetkilisi aynı zamanda tazminini istediği ürünleri sadece müvekkil firmadan değil başka firmalardan da satın aldığını, Davacı vekili dava dilekçesinde üç adet fatura numarası yazarak üç parti halinde ürünlerin ayıplı çıktığını ileri sürdüğünü, İlk önce belirtmek gerekir ki davacı vekili fatura numaralarının iki tanesini aynı yazmış ve 1 adet faturayı dava dilekçesinde göstermediğini, Davacı şirketin 09.06.2021 tarihli …. numaralı 24.192 ,00 TL bedelli faturanın bedelini ödemediğini, Yasal süre içinde ayıp ihbarının yapılmaması alıcının Kanundan doğan seçimlik haklarına başvuramaması sonucunu doğurduğunu, bu durumda, alıcı tacir malı satın aldığı hali ile kabul etmekte ve seçimlik haklara başvuru hakkını kaybettiğini, Malların ayıplı olduğu kabul edilmiş olsa dahi süresinde bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacı şirket bu durumda hiçbir hakkını da kullanamayacaklarını, Müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki ticaretin – 05.03.2021 ve 26.05.2021- 01.06.2021-09.06.2021 tarihlerin de devam etmiş olması ise malların ayıplı olmadığını gösterir bir vaziyet olduğunu , yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve yargılama sırasında ortaya çıkacak nedenler ile; fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere müvekkil aleyhine açılmış bulunan işbu davanın reddine, yargılama giderleri, harçlar ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.”
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki tulum emtiası satım sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacıya satılarak teslim edilen kumaşların ayıplı olduğu iddiası ile uğranılan maddi kazanç kaybı zararının tazminine ilişkindir.
Davacı şirket yetkilissi … beyanında;”Bizim yurtdışı müşterimiz tarafından bize tulum sipariş edildi. Siparişler birer hafta arayla 3 kez edildi. Biz davalıdan tulumları tedarik edip yurt dışına gönderdik. Davalı firmada bize tulumları siparişimize istinaden birer hafta ara ile üç sefer de gönderdiler. Bizim yurt dışı firmasına teslim süremiz azaldığı için davalı ürünleri taşımayı yapacak olan … Lojistikin deposuna direk gönderdi. İlk önce bize teslim edilmedi. Biz sadece ihracat işlemlerini yaptık. Yurt dışı firması tarafından gümrükte yapılan kontrolde ürünler ayıplı çıktığı için teslim alınmadan tamamı iade edildi. Yurt dışına teslimden iki gün sonra ürünler iade edildi. Davalı firma Türkiye Gümrüğünden ürünleri teslim aldı. Bizim zararımız davalı firma tarafından karşılanmamıştır. Yurt dışı firması ürünlerin ayıplı çıkmasından dolayı sözleşmeyi fesh etmiştir. Yurt dışı firması ile aramızda her ay 30.000 ürün ihracatına ilişkin tedarik sözleşmesi imzalanmıştır. Bunun üzerine sözlü olarak davalı ile her ay 30.000 tulum üretecekti ve bize teslim edecekti. Ben tulumları davalının ürettiğini biliyorum. Yurt dışı firması ürünler ayıplı çıkınca sözleşmeyi fesh etmiştir.” demiştir.
Tarafların ba-bs formları, sgk kayıtları, dava konusu eşyanın davalıya teslimine ilişkin gümrük kayıtları celbedilerek incelenmiştir.
Taraflar arasındaki yazışmalar, dava konusu ürünler, tarafların BA ve BS formları ile tüm dosya kapsamının incelemek suretiyle; tarafların arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, tarafların edimleri, davalı tarafından davacıya teslim edilen faturalara konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıbın gizli mi açık mı ayıp olduğu, davacı tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, ürünlerin ayıplı olması halinde davacı tarafın zararı, yurtdışı firması tarafından iade edilen ürünler ve davacı ile yurtdışı firması arasındaki sözleşmenin feshedilip feshedilmediği, feshedilmiş olması halinde davacının zararı ve kazanç kaybının ne kadar olduğu, tarafların tüm iddia, savunma ve talepleri hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına karar verilmiş , 27/03/2023 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın düzenlediği satış faturaları: 2021 yılında davacı tarafın dava dışı … şırketine düzenlediği 3 adet ve 332.957,60 TL tutarında faturanın olduğu, faturaların açıklama kısmına … diye yazıldığı, toplam adet miktarının 30.350 olduğu, birim fiyatlarının belirtildiği, İş bu faturaların davacı tarafın ticari defterlere işlendiği, 2021 BS FORMU ile davacı tarafın DAVA DIŞI … ŞİRKETİNE ait 5 adet 534.262,00 tutarında fatura beyan ettiği, Davalı tarafın düzenlediği alış faturaları: 2021 yılında davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği 3 adet ve 183.927,50 TL tutarında faturanın olduğu, faturaların açıklama kısmına tulum-tela tulum-tela tulum diye yazıldığı, toplam adet miktarının 30.350 olduğu, birim fiyatlarının belirtildiği, İş bu faturaların davacı tarafın ticari defterlere işlendiği, 2021 BA FORMU ile davacı tarafın davalı tarafa ait 4 adet 262.057,00 TL tutarında fatura beyan ettiği, 2021 BS FORMU ile davalı tarafın davacı tarafa ait 4 adet 262.057,00 TL tutarında fatura beyan ettiği, … lojistik şirketinin düzenlediği navlun faturaları: 2021 yılında … lojistik şirketinin davacı tarafa düzenlediği 3 adet ve 35.784,00 TL tutarında fatura olduğu, faturaların açıklama kısmına NAVLUN diye yazıldığı, İş bu faturaların davacı tarafın ticari defterlere işlendiği, 2021 BA FORMU ile davacı tarafın … lojistik şirketine ait 9 adet 90.684,59 TL tutarında fatura beyan etti 2021 BS FORMU (karşılaştırma ekranında) ile … lojistik şirketinin davacı tarafa ait 9 adet 90.684,59 TL tutarında fatura beyan ettiği, Davacı taraf Dava Dışı … Şirketine düzenlediği SATIŞ FATURA tutarından, kendisine davalı tarafından düzenlenen ALIŞ FATURA tutarı ile yine kendisine dava dışı … lojistik şirketi tarafından düzenlenen NAVLUN FATURA tutarı arasındaki 113.246,10 TL fark tutarını kazanç kaybı olarak hesaplandığı, Davacı tarafın Dava Dışı … Şirketine düzenlediği SATIŞ FATURA tutarının 332.957,60 TL, davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği ALIŞ FATURA tutarının 183.927,50 TL, dava dışı … lojistik şirketinin davacı tarafa düzenlediği NAVLUN FATURA tutarının 35.784,00 TL Olduğu, 332.957,60 TL – 183.927,50 TL – 35.784,00 TL = 113.246,10 ‘TL Aylık kazanç kaybı: 113.246,10 x 30.000 / 30.350 = 111.940,13 TL Bu minvalde/doğrultuda davacı tarafın aylık kazanç kaybının 111.940,13 TL olarak hesaplandığı, Sözleşme Süresince Kazanç Kaybı Hesabı, 25.04.2021 Tarihli Sözleşme, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu 25.04.2021 tarihli sözleşmede, davacı tarafın satıcı, … şirketinin acente, …. şirketinin alıcı konumda yer aldığı, İş bu sözleşmenin 2 yıl boyunca geçerli olacağı, her ay 30.000 adet teslim yapılacağının beyan edildiği, sözleşmenin davacı, dava dışı … şirketi ve dava dışı … şirketin tarafından imzalandığı,06.07.2021 tarihli belge, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu 06.07.2021 tarihli belgede, dava dışı … şirketi tarafından “ölçü ve paketlerdeki uyumsuzluk ve 10.06.2021-16.06.2021-24.06.2021 tarihindeki 3 başarısız teslimattan dolayı” iş anlaşmasını feshedilmek istendiğinin beyan edildiği, İş bu belgenin iş anlaşmanın fesih ihbarı olarak teslim alındığının teyit edilmesinin talep edildiği, 111.940,13 TL * 24 ay = 2.686.563,12 TL Sözleşme süresi boyunca oluşabilecek kazanç kaybı 2.686.563,12 TL bu minvalde/doğrultuda davacı tarafın aylık kazanç kaybının sözleşmede belirtilen 2 yıla (24 ay) oranlanması ile sözleşme süresince oluşabilecek kazanç kaybı 2.686.563,12 TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Somut davada; davacı vekili, taraflar arasındaki tulum emtiası satım sözleşmesi kapsamında davalı tarafından kendilerine satılıp teslim edilen emtianın kendileri ile aralarında 2 yıl süreli sözleşme bulunan yurtdışı firmasına satıp teslim ettiklerini, ancak söz konusu emtianın ayıplı çıkması sebebiyle yurtdışı müşterileri tarafından sözleşmelerinin feshedildiği ve bu sebeple kazanç kaybına uğradıklarını, davalı tarafın ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ederek ürünleri gümrükten teslim aldıklarını, ürünlerin ayıplı çıkması sebebiyle kazanç kaybı maddi zararlarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ile aralarında dört adet faturaya dayalı olarak iş yapıldığını, bir faturadan kaynaklı alacaklarının da ödenmediğini, davacının ayıp iddiasının soyut olduğunu ve davacı tarafından usulüne uygun ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ve davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Taraflar arasında dava konusu ürünlerin davalı tarafından davacıya satılarak teslim edildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, ayıp sebebiyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış olması halinde miktarı hususlarındadır.
Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterler ve kayıtlara dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri, faturalar ve sevk irsaliyeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacının 2019 ve 2021 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve davacı lehine delil niteliğinde olduğu, 2020 yılına ilişkin ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafından ticari defter ve kayıtları bilirkişisi incelemesine sunulmamıştır. Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 176.241,70 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Tarafların ba ve bs formları arasında fark bulunmadığı, davalı tarafından düzenlenen dört adet faturanın davacı tarafından bs formlarında beyan edilmiştir. Zaten davalı tarafından düzenlenen faturalara konu ürünlerin davalı tarafından davacıya teslim edildiği hususuda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacının ticari defter ve kayıtlarında ayrıca davalıdan satın alınarak yurtdışı firmasına teslim edilen dava konusu ürünlere ilişkin fatura düzenlendiği ve yurtdışı firmasına sevki için nakliye firması tarafından davacıya düzenlenen faturaların kaydedildiği ve ba-bs formlarında beyan edildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın özü davalı tarafından davacıya teslim edilen dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı olması halinde gizli mi açık mı ayıplı olduğu ve ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı noktasındadır. Bu hususların irdelenmesi için taraf vekillerine ürünlerin bilirkişi incelemesine sunulması ihtar edilmiş, davacı vekili ürünlerin yurtdışı firması tarafından iade edildiğini ve ürünlerin tamamının davalı tarafından Gümrük Müdürlüğü’nden iade alındığını beyan etmiş ve ürünleri bilirkişi incelemesine sunamamıştır. Davalı vekili kendilerinde ürün olmadığını beyan etmiştir. Ancak Muratbey Gümrük Müdürlüğü cevabi yazısına göre ve davalı şirketin sgk kayıtlarına göre çalışanı olan …. ile yapılan …. yazışmalarına ve ürünlerin alınması için gönderilen nakliye ücretleri dikkate alındığında dava konusu ürünlerin davalı şirket tarafından teslim alındığı anlaşılmıştır. Buna rağmen davalı tarafından dava konusu ürünlerin bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Davacının yurtdışı müşterisi tarafından davacıya gönderilen sözleşmenin feshi ihbarında dava konusu ürünlerin ölçü ve paketlerinde uyumsuzluk ve başarısız teslimat nedeniyle iade edildiği belirtilmiştir ve sunulan fotoğraflarda da söz konusu tespitlerin yerinde olduğu görülmüştür. Söz konusu ayıp niteliği itibariyle açık ayıp niteliğindedir. Davalı tarafından Gümrük Müdürlüğü’nde bulunan dava konusu ürünler davalı tarafından itiraz edilmeksizin teslim alınmış ve ayıp iddiası kabul edilmiştir.
Davalı vekili tarafından ayıp ihbar süresine uyulmadığı savunulmuştur. 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK’nun 223. Maddesinde; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu hükümler dikkate alındığında dava konusu ürünlerin açık ayıp niteliğinde olduğu, ürünlerin teslimi sırasında davacı tarafından kontrol yapılması halinde tespitinin mümkün olduğu, ancak davacı tarafından ürünler kontrol edilmeden doğrudan yurtdışı firmasına gönderildiği ve süresinde ayıp ihbarının yapılmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte 6098 Sayılı TBK’nun 225. maddesi; “Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” hükmünü içermektedir. Söz konusu hüküm uyarınca ağır kusur halinde alıcı, ticari satımdaki ayıp ihbar sürelerine uyulmaksızın, kanundan doğan haklarını kullanabilir. Ağır kusur kavramı, satılanın ayıplı bir şekilde devrinde satıcının ağır ihmal halini kastetmektedir. Ağır ihmal halinde ise hukuka aykırı sonuç bilinmemekte, istenmemekte; ancak bu sonuç, anlayışlı ve normal dikkatli her insanın aynı durum ve şartlar altında alınmasını gerekli göreceği en ilkel (iptidai) tedbirlerin alınmaması, en basit özenin gösterilememesi yüzünden gerçekleşmektedir. (YAVUZ, Cevdet, Meslekten Satıcının Ayıptan Sorumluluğu, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 6-2, Güz 2019, s.113). Somut olayda; davalının teslimden önce yapacağı kontrollerle dahi ürünlerde var olan ayıbı kolaylıkla tespit etmesi mümkün olduğu halde, fotoğraflarda görüldüğü üzere ürünleri, mesleki bilgi ve donanımları gereğince bilmesi gereken ayıplarla birlikte teslim etmesi nedeniyle davalının ağır kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle 6098 sayılı TBK 225. maddesi hükmü gereğince davalı tarafın davalının muayene ve ihbarda bulunma külfetini süresinde getirmediği iddiası yerinde görülmemiştir ve davalı vekilinin ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunmasına Mahkememizce itibar edilmemiştir. Bunun yanında 6098 Sayılı TBK’nun 227. Maddesinde alıcının seçimlik hakları düzenlenmiş ve 227/2 maddesinde alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu belirtilmiştir. Alıcı söz konusu maddede düzenlenen seçimlik haklarını kullanmasa bile ayıp sebebiyle uğradığı zararın genel hükümlere göre tazminini talep edebilecektir. 6098 Sayılı TBK’nun 112. Maddesinde; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Somut davamızda davacı ayıplı ifa sebebiyle tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı tarafından davacıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu ürünlerin davalı tarafından teslim alınması ile de kabulünde olduğu ve dosyaya sunulan fotoğraflar, yurtdışı firmasının sözleşmenin fesih ihbarı ile de sabit olduğundan ve davacının ayıplı ifa sebebiyle zarara uğradığı ve sözleşmenin feshi sebebiyle uğradığı zararı talep edebileceği aşikardır. Bilirkişi heyeti tarafından davacının talep ettiği ve müspet zarar içerisinde yer alan aylı maddi kazanç zararı 111.940,13 TL olarak tespit edilmiştir. Ancak davacı davalı tarafından kendisine farklı tarihlerde dava konusu ürünler teslim edilmesine ve yurtdışı firmasına farklı tarihlerde gönderilen ürünler daha önce ayıplı çıkmasına ve yurtdışı firması tarafından bu durum kendisine bildirilmesine rağmen davalıdan sonraki tarihlerde aldığı ürünleri basiretli bir tacir gibi davranıp kontrol etmeden yurtdışı firmasına göndermiş ve zararının artmasına sebep olmuştur. Bu sebeple davacının zararının artmasında % 50 kusuru olduğu kanaatine varılarak davacının zararından Mahkememizce % 50 oranında müterafik kusur indirimi yapılmış ve davacının zararı hüküm altına alınmış, davacı tarafından dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiğinden dava tarihinden itibaren işlemek üzere yasal faize hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında edimini ayıplı olarak ifa etmesi sebebiyle davacının uğramış olduğu 55.970,06 TL kazanç kaybı maddi zararının dava tarihi olan 13/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 3.823,31 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 1.933,96 TL peşin harcın mahsubu ile 1.889,35‬ TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.933,96 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.993,26‬ TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 2.068,64 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin 652,34 TL sinin davalıdan tahsili ile, 667,66 TL sinin ise davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
9-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.06/06/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır