Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1022 E. 2022/906 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1022 Esas
KARAR NO : 2022/906

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
YAZIM TARİHİ : 28/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03/03/2021 tarihinde Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi ile tasfiye halinde …. Kurumun A.Ş.’deki …. nolu hesabında bulunan 15.850,05-EURO alacağını davalı şirkete temlik ettiğini, sözleşmeye göre davalı şirket, müvekkiline 15.850,00-EURO’yu 28/06/2012 tarihinden başlamak üzere 60 ay taksitle ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak ilk taksitten sonra ödemelerin yapılmadığını, bunun üzerine İstanbul …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığını, Mahkeme kararı ile ödenmesi gereken 60 aylık taksitin takip tarihine kadar olan 23 taksit karşılığı 6.072,00-EURO’nun ödenmesine karar verildiğini, söz konusu karar ile icra takibine devam edildiğini, davalı borçlu tarafından 23 taksit bedelinin ödendiğini, geriye kalan 37 taksit bedelinin ödenmediğinden Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun bu icra takibine de itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmede taraflar arasında çıkacak ihtilaflarda yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri olarak belirlendiğini, bu nedenle açılan işbu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, reddinin gerektiğini, dava konusu, iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, söz konusu alacağın hukuken henüz talep edilebilir durumda olmadığını, sözleşme konusu, davacı tarafa ait kar-zarar katılım hesabının bulunduğu Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, tasfiye süreci devam etmekteyken davacı katılım hesabı sahibinin tasfiye sonucunu beklemeden icra takibi başlatılması, dava açması vs yollarla talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığını, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin tasfiye işlemlerinin devam etmesi nedeniyle katılım hesabı sahibi davacının alacağının henüz muaccel hale gelmediğini, ancak tasfiye sonunda bir alacak kalırsa hesap sahibi davacının hak talebinde bulunacağını, beyanla davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılamada, Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası UYAP aracılığıyla dosyamız arasına alınmış, davacının İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Başkanlığından ve Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğünden davacının sicil kayıtları getirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Eldeki davada, davacı taraf alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi uyarınca davalıya karşı bakiye alacağının tahsili için icra takibine girişmiştir. Söz konusu sözleşmeye konu tutar, davacının dava dışı … A.Ş.’den olan katılım hesabı alacağına ilişkin olduğu, dolayısıyla uyuşmazlık konusu olan tutarın, doğrudan doğruya davalı tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nin 3/1 maddesi hükmünde, yasada düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğunun belirtilmiş, aynı yasanın 4/1 maddesi hükmünde de, ticari dava ve işler sayılmıştır.
TTK’nin 12/1 maddesi hükmüne göre, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir dendiği belirtilmiş, aynı yasanın 15/1 maddesi hükmünde, ister gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanın ve geliri yasanın 11 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişinin esnaf olduğu, yasanın 11 maddesinin birinci fıkrasında ticari işletmenin, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu, ikinci fıkrasında ise, ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın, Cumhurbaşkanı kararıyla belirleneceği düzenlenmiştir.
Davacının bağlı bulunduğu vergi dairesi kayıtlarına bakıldığında, davacının 213 sayılı yasanın 178. maddesinde belirtilen ikinci sınıf tacir olduğu, işletme hesabına göre defter tuttuğu, bu durumda 213 sayılı yasanın 177. maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkar sayılacakları, dolayısıyla belirtilen limitlerin esnaf veya tacir sayılma sınırları belirlenirken göz önüne alınacağından, davacının vergi dairesinden gelen kayıtlarına göre tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekecektir. Davacının vergi kayıtlarındaki, dönem içinde elde edilen hasılat, dönem içinde satın alınan emtia, giderler ve diğer gelirler tutarları 2020 yılı döneminde belirlenen 213 sayılı yasanın 177 maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 280.000,00-TL’nin veya satışların tutarı 390.000,00-TL’nin ve (3) numaralı bendinde belirtilen 280.000,00-TL’lik tutarın yarısını aşmadığı, yine (2) numaralı bendde yer alan 140.000,00-TL’lik tutarı da aşmadığı anlaşılmaktadır. O halde, eldeki kayıt ve verilere göre, davacının tacir olduğunu söylemek güçtür.
Yine davaya konu edilen uyuşmazlık TTK’nin 4/1 maddesinde yazılı davalardan da değildir.
Bu durumda, sözleşmeye konu alacağın niteliğine göre dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı sonucuna varılmakla, uyuşmazlığın çözümünün Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır. Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, göreve ilişkin dava şartı sağlanmadığından davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK’nin 114/1-c ve 115/2 maddeleri hükmü gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
2-Karar kesinleştikten sonra iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ gönderilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususlarının görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nın 20/1. maddesi gereğince süresinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılması yönünde karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır