Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/976 E. 2022/13 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/976 Esas
KARAR NO : 2022/13

DAVA : İtirazın İptali (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2020
KARAR TARİHİ : 06/01/2022
YAZIM TARİH : 04/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. abone numaralı davalı/borçlunun mobil telefon iletişim hizmetlerini müvekkili şirketten aldığını, davalı/borçlunun müvekkil şirket nezdinde muaccel hale gelmiş ve fakat ödenmeyen 13.796,25 TL borcunun varlığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin davalıya söz konusu faturaya dayalı alacağın ödemesi için talepte bulunduğunu ancak davalının muaccel hale gelmiş olan borcunu ödemediğini, başlatılan icra takibine haksız ve dayanaktan yoksun olarak salt takibi durdurmak niyetiyle itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu belirterek, takip dosyası tahtında yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın soyut bir borç iddiasından dolayı yapmış olduğu icra takibinde kötü niyeti olduğunu açık bir şekilde ortaya konduğunu, müvekkilin borçlu olduğu aradaki ticari ilişki sebebiyle verilen hizmet karşılığı gerekli ödemelerin müvekkil tarafından gerçekleştirilmediği iddia edilmişse de aradaki ilişkiden kaynaklı tüm hizmet bedellerinin davacı tarafa ödendiğini, müvekkili tarafından ödenmeyen miktarın arada herhangi bir hizmet ilişkisine dayanmayan tamamen davacı tarafça soyut iddialar ile ortaya konulmuş bir bedel olduğunu, herhangi bir hukuki ilişkiye dayanmayan bu alacaklar için davacı tarafından öncelikle müvekkilin böyle bir borcu olduğu ispatlanması, ancak buna ilişkin somut bir delil ileri sürülmediğini belirterek, haksız ve hukuka aykırı olan huzurdaki bu davanın reddine, davacı aleyhine dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas …. Karar sayılı ilamında; davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açıldığı, Mahkemelerinin Ticaret Mahkemesi sıfatının bulunmadığı, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması gerektiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu kararına göre Büyükçekmece adli sınırlarına giren ticari davalara bakma görevinin, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğu ve Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesi ile dava dosyası mahkememize gönderilmiştir.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası UYAP aracılığıyla dosyamız arasına alınmış, tarafların bağlı bulundukları vergi dairesi müdürlüklerinden B formları getirtilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve davacının icra inkar tazminatına, buna karşılık davalının davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden davaya konu edilen hizmet kullanımına ilişkin 31/12/2018 tarihli abonelik sözleşmesi olduğu, bu aboneliklerin davalı şirket adına olduğu anlaşılmıştır. Davalı şirket adına olan aboneliklerin kapatılmasına yönelik dosya arasına girmiş herhangi bir belge veya kayıt bulunmadığından, davalı şirketin davaya konu abonelik sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğunun devam ettiğinin kabulü gerekmiştir. Bu kapsamda davalı taraf, her ne kadar, hem davacı taraf ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle verilen hizmet karşılığı borçlu olduğu ödemelerin yapılmadığı iddiası karşısında aradaki ilişkiden kaynaklı tüm hizmet bedellerini davacı tarafa ödediğini, hem de ödenmeyen miktarın herhangi bir hukuki ilişkiye dayanmayan davacı taraça soyut iddialar ile ortaya koyulduğunu savunmuşsa da; davacı tarafın icra takibine konu ettiği faturaların aynı abonelik tesisine ilişkin olduğu, dosya arasında başkaca bir abonelik ilişkisi olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı, davalının aradaki ilişki nedeniyle aldığı hizmet karşılığı ödeme yaptığını beyan etmesine göre farklı bir abonelik tesisi olmayan ve abonelik ilişkisinden sonraki ilk 2 hizmeti karşılayan faturalara ilişkin arada hukuki ilişki olmadığına yönelik savunmasına değer verilmemiştir. Diğer yandan dosya arasında yer alan abonelik sözleşmesine gerek icra takibine itiraz aşamasında gerekse de yargılama aşamasında herhangi bir itiraz da söz konusu olmamıştır. Davalı taraf ödeme savunmasında bulunmuşsa da, dosya kapsamından icra takibine konu faturalardan dolayı ödeme yaptığına ilişkin bir veriye veya kanıta rastlanmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalının savunmasının kabulü olanaklı görülmemiştir. Davalı tarafın yargılama aşamasında dile getirdiği bir diğer itirazı da, faturaların kendisine gönderilmediğine yöneliktir. Taraflar arasında abonelik sözleşmesinin varlığı, sözleşmede faturada belirtilen son ödeme tarihinden önce tebligat adresine ulaşacak ve belirli bir ödeme süresini içerecek şekilde fatura gönderileceği düzenlenmiş ve davalının faturaların kendisine gönderilmediği savunmasına karşın önceki savunmalarında ödeme yaptığını beyan etmesi göz önüne alındığında bu yöndeki savunmasına da değer verilmemiştir.
Davacı taraf icra takibi ile faturalarda belirtilen son ödeme tarihlerinden farklı bir tarihten itibaren 6183 sayılı yasanın 51. maddesi kapsamında faiz işletmiştir. Abonelik sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin 5.6 maddesinde faiz oranı yönünden açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca davacı taraf faturanın tebliği yönünden beyanda bulunmak üzere süre istemişse de, bu konuda beyanda bulunmadığından davalıya faturayı ne zaman tebliğ ettiği de dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu nedenlerle takip öncesi temerrüt olgusunun gerçekleşmediği kanaatiyle davacının işlemiş faiz istemi yerinde görülmemiş, tarafların tacir olmaları göz önüne alınarak takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
İcra takibine bakıldığında işlemiş faiz istemi dışında, asıl alacak olarak 13.163,62-TL ve gecikme bedeli olarak 0,78-TL takip isteminde bulunulmuşsa da; faturalara bakıldığında ….. nolu fatura tutarının 118,00-TL olduğu ve …. nolu fatura tutarının 13.046,40-TL olduğu görülmekle davalının faturalardan dolayı 13.164,40-TL borçlu olduğu sonucuna varılmış, 0,78-TL’lik tutarın faturaya dahil tutar olduğu kabul edilerek 13.164,40-TL üzerinden icra takibinin devamına karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulü ile davalı tarafın itirazında haksız olması ve icra takibine konu alacağın faturaya dayalı olması gözetildiğinde belirlenebilir nitelikte olduğu kanaatiyle davacı lehine davalı aleyhine kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının İstanbul … İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasına itirazının 13.163,62-TL asıl alacak ve 0,78-TL gecikme bedeli olmak üzere toplam 13.164,40-TL yönünden iptali ile takibin bu tutar üzerinden yıllık %24’ü geçmeyecek şekilde takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
İİK’nin 67/2 maddesi uyarınca 2.632,88-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2-Alınması gereken 899,26-TL karar harcından peşin alınan 177,42-TL peşin harcın indirilmesi ile geriye kalan 721,84-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Arabuluculuk masrafı olan 1.320,00-TL’nin, 1.259,54-TL’sinin davalıdan alınarak ve 60,46-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 177,42-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 12,30-TL vekalet pulu, 550,00-TL bilirkişi ücreti, 210,25-TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam sarf edilen 834,75-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 796,52-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 8,50-TL vekalet harcı ve 13,40-TL vekalet pulu olmak üzere toplam 21,90-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 631,85-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan avansın karar kesinleştikten sonra davacı tarafa geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
06/01/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır