Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/946 E. 2021/636 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/946 Esas
KARAR NO : 2021/636

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2020
KARAR TARİHİ : 28/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/072021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının eski eşi olan dava dışı ……. ile davalı ………, anne bir baba ayrı kardeştir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki kurulurken davalı taraf, müvekkilimin eski eşinden olan faizli alacağına ve gene eski eşi için davalının verdiği teminat mektubunun paraya çevrilmesi üzerine buna karşılık olarak müvekkilimin evini basmış, eski eşini darp etmiş, müvekkilime de zorla senet imzalatmıştır. Bu konuda müvekkilimce Büyükçekmece C. Savcılığı nezdinde………… sor. Sayılı dosya ile soruşturma başlatılmıştır. Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalının müvekkilini eski eşini tehdit ve cebrine dair Kadıköy ……. Sulh Ceza Mahkemesi’nin ……….. E. Sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, müvekkilinin daha sonra, davalının icra takibi başlattığını haricen öğrendiğini, Bakırköy …İcra Müdürülüğü’nün……………… sayılı dosyası ile takibe koyduğu bono hali hazırda görülmekte olan İstanbul Anadolu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ………… E. …….. K. Sayılı menfii tespit davası bulunduğunu, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin ……… E. Sayılı dosyası ile arşivde incelenmek üzere beklediğini, bu davada davalı tarafa müvekkilinin borcunun bulunmadığını, senedin zorla imzalatıldığı ileri sürdüğünü, müvekkiline yukarıda anılan icra dosyası ile bono hiç bir zaman tebliğ edilmediğini, buna karşılık icra dairesinde de uzun bir süre bono aslına ulaşılamadığını, dosyada UYAP ortamına taranması suretiyle varlığı daha sonradan tespit edilemediğini, bononun incelenmesinde, bono metni üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşıldığının, çıplak gözle bile vekaletnamedeki imza ile bono metnindeki imzanın açık farkı karşısında işbu davayı açtıklarını, senet metnini incelemeye yeni olanak doğduğu için ve de daha öncesinde icra dairesi nezdinde bu olanak tanınmadığı için bononun sahteliğini ileri sürdüklerini, Bono metninde bir diğer hukuka aykırılık ise bonon unsurlarından keşide yerinin yer almadığını, bonodaki adres de müvekkilimin adresi değildir, yukarıda anılan icra dosyasında yapılan tebligat da müvekkili tarafından tebellüğ edilmeden, müvekkilinin adını kullanan bir kişi tarafından ve gene tebliğ mazbatasında görüleceği gibi müvekkilinin imzası dışında bir imza ile müvekkilinin dışındaki bir kişi tarafından tebliğ alındığını, müvekkilim bu yönden de mağdur olmuş, takipten çok geç haberdar olduğunu, takibe konu bono dışında da cebir suretiyle tehdit ve yağma suçu işlenerek farklı bonolar alındığı için müvekkilinin bu bonolardan biri olabileceği düşüncesi ile bu konu ve vakıa menfii tespit davasında konu edilmiş, bononun sahteliği ise bono metni incelendiğinde anlaşıldığını, müvekkilinin sürekli haciz baskısı altında ve haksız icra takibi nedeniyle davalının yarattığı mağduriyetin içinde kaldığını karşısında anılan icra takibinin tedbiren durdurulmasını talep ettiğini, görülmekte olan bir davanın veya icra takibinin dayanağını teşkil eden senet hakkında sahtelik iddiasında bulunulabildiğini, adi senetlerde sahtelik iddiası icra takibinde itiraz olarak veya davada savunma sebebi olarak ileri sürülebildiğini, resmi senedin sahte olduğu ise ancak ayrı bir menfi tespit davası açılarak ileri sürülebildiğini, ancak, her halükarda sahtelik iddiasının somutlaştırılması gerektiğini, sahte olduğu iddia edilen adi senetler gerek icra takibinde gerekse davada hiçbir işleme esas alınamadığını, buna karşılık, resmi senetler sahte oldukları mahkeme kararıyla tespit edilinceye kadar, davalarda ve icra takiplerinde işlemlere konu olabildiğini, HMK.m.209 uyarınca gerek hukuk mahkemesinde açılan sahtelik davası gerekse ceza mahkemesinde görülen sahtecilik davası açıldığında, icra takibi kendiliğinden duracağını belirtmiştir. Davacı vekili davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını arz ve talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının senedi rızası ile imzladığını,imzanın kendisine ait olduğunu ,aynı konuda açılan davayı kaybettiğini belirtip derdestlik itirazında bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Yapılan yargılama sonucu dosya mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle İİK 72 maddesinde düzenlenen menfi tespit davası olup,davacı yan Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile davalının davacı aleyhine keşidecisi davacı lehtarı davacı olan 01/08/2007 düzenleme 10/09/2007 ödeme tarihli 200.000 TL bedelli senetten dolayı takip başlattığı anlaşılmıştır.
Davalı derdestlik itirazında bulunduğundan 6100 sayılı HMK nın dava şartları ve ilk itirazlar başlıklı 114/1-ı maddesi mahkememizce değerlendirildiğinde davacı tarafından mahkememize dava açılmadan önce davalı aleyhine İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi ……. Esas …… Karar sayılı dosyası ile aynı icra takibine konu aynı senetten dolayı menfi tespit davası açıldığı iş bu davanın reddedildiği ve Yargıtay aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit davasındaki kararı henüz şekli anlamda kesinlik kazanmamış olması red kararının kesinleşinceye kadar geçen süreç içerisinde derdest kalmaya devam edeceğinden davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan menfi tespit davasında derdestlik olumsuz dava şartının olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 115/2 Maddesi uyarınca derdestlik olumsuz dava şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
3-Alınması gereken 59,30-TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL- harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.
28/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır