Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/917 E. 2020/807 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/917 Esas
KARAR NO : 2020/807

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya üzerinden resen inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Geleceğin meslekleri projesi kapmasında 10 adet video hazırlanması için davalı Üniversitenin reklamını yapması için müvekkili şirkete başvurduğunu, 35.000,00 TL +KDV karşılığında müvekkili şirketin 10 adet videoyu yapması konusunda Üniversite danışmanı ……’ in onayıyla anlaşmış olduklarını, müvekkili şirketin bu anlaşma gereği olarak üzerine düşen görevi yerine getirdiğini, proje tamamlandıktan sonra davalı – borçluya anlaşma gereği 25/02/2020 tarihli olarak fatura kesildiğini, ancak karşı yanın haksız ve hukuka aykırı olarak faturayı Beyoğlu ….. Noterliği 19/09/2020 tarihli …. nolu ihtarname ile iade ettiğini, bu nedenle Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’ nün …… esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın başlatılan icra takibine itiraz ederek takibin durdurulmasına neden olduğunu, bu nedenle takibe yapılan itirazın kaldırılarak takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalının %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Bu noktada öncelikle HMK. 114. maddesi gereği dava şartı olan görev hususunun değerlendirilmesi gerekmekte olup bu hususun Yargıtay HGK gereği dosya üzerinden irdelenmesi usulen mümkün görülmüştür.
Ticari davanın tanımlandığı TTK’nun 4. maddesine göre ;
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b)Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme İşi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı olan üniversite kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve davacı üniversite özel üniversite olsa dahi bu çerçevede kamu hizmeti icra etmektedir. (Yargıtay 4.HD’si 2014/13050 E.-2014/11547 K.sayılı kararı).
Somut olayda, iddia olunan ilişkinin bakım ilişkisini de içermesi itibari ile taraflar arasında eser sözleşmesinin esas olarak bulunduğu, aynı zamanda ürün satımının bu durumu değiştirmediği, esasen bu yön itibari ile atipik sözleşme olduğu kabul olunsa dahi özü itibari ile taraflar arasında bir eser sözleşmesinin varlığının ağır bastığı kabul edilmiştir. Bu çerçevede davacı üniversitenin iş sahibi, davalının yüklenici konumunda bulunduğu, davalı şirketin uyuşmazlık konusu bakım ve montajı kendi ticari işletmesi ile ilgili olmak üzere yaptığın hususlarında tereddüt yoktur.
Oysaki yukarıda açıklandığı üzere her iki tarafın birinci sınıf tacir olduğu, her iki tarafın ticari işletmesinden doğan bir eser akdinin bulunmadığı açık olduğu gibi, taraflar arasında TTK’da sayılan veya diğer özel kanunlarda sayılan bir akdi ilişki tarzının da taraflar arasında bulunmadığı, bu itibarla davanın ticari bir dava niteliği arzetmediği anlaşılmıştır. (Yargıtay 15 HD’si 2014/7329 E.sayılı kararı).
Bu noktada ayrıca belirtilmelidir ki 6762 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası hükmünde, 21. maddenin 1. fıkrasına yapılan ve karışıklıklara yol açan, bu sebeple de görüş birliği halinde eleştirilen gönderme kaldırılmış, bu suretle 6102 sayılı Kanunun m. 4/f.1 hükmü öğretide ve yargı kararlarında kabul gören eleştirilere uygun olarak düzeltilmiş, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava olarak düzenlenmiştir. Oysaki somut olayda her iki taraf birinci sınıf tacir olmadığı gibi her iki tarafın da ticari işletmesi yoktur.
Toplanan deliller ve yapılan açıklamalar karşısında,Mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının görevli Bakırköy nöbetçi asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine, HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine, başka mahkemede davanın devam edilmesi söz konusu olmadığında ve talep durumunda dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin taraf vekillerine ihtarına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
4-Başka mahkemede davanın devam edilmesi söz konusu olmadığında ve talep durumunda dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin taraf vekillerine ihtarına,
5-Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) tarafların yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2020

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.