Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/892
KARAR NO : 2021/8
DAVA : Yöneticinin Sorumluluğu ve Ticari Şirkete Kayyım Atanması
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 05/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin … Mah. … Cad. No… ….- … adresinde faaliyete bulunan …. Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’nin %50 hissedarı ve müşterek imza yetkisine sahip temsilcisi olduğunu, … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketinin faaliyet adresindeki taşınmazın aynı zamanda maliki olduğunu, bu adreste …. Otel markası altında turizm-otelcilik faaliyeti yürüttüğünü, şirketin geri kalan %50 payı ve diğer müşterek imza yetkisinin … adlı davalı ortağa ait olduğunu, … ‘nin daha önce profesyonel yönetici olarak bildiğini söylediği davalı …’ı otel müdürü olarak işe aldığını, müvekkilinin kendi esas işinin tekstil olması ve ortağının otel yönetimine profesyonel olduğunu belirttiği davalı …’ı getirmiş olması nedeniyle, otelin işletilmesine fazla müdahil olmadığını, … ‘nin şirketin her bir banka işlemi için iki imzayı ikmal etmenin her zaman mümkün olmadığını söyleyerek şirketin internet hesaplarının şifrelerinin kendisinde olmasını istediğini, ortağına güvenen müvekkilinin bu teklifi uygun gördüğünü, ancak, şirketin internet hesaplarının şifrelerini alan … ‘nin bir süre sonra müvekkiline bilgi vermemeye başladığını, şirketin faaliyetleri konusunda hesap verilmemesi ve herhangi bir kar payı dağıtımı yapılmaması üzerine müvekkilinin kendi imkanları ile şirketin banka ve muhasebe kayıtlarına ulaşmaya çalıştığını, müvekkili ulaştığı sınırlı belgeler üzerinde yaptığı incelemede, … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’nin hesaplarına gelen tüm paraların gelir gelmez … ve … ‘nin hesaplarına aktarıldığını, yine …’ın müvekkiline ait şirketin adresinde kendi adına … adında bir şirket kurduğunu ve bu şirketi sahte belgelerle müvekkilinin ortağı ve temsilcisi olduğu … şirketine kiracı gibi gösterdiği, böylece konaklama yapan müşterileri bu şirketin müşterileri gibi göstererek otel gelirlerini bu şirket üzerinden oluşmuş gibi gösterdiğini, … ‘nin kazancını bu şirkete aktardığını, yine … ve … ‘nin şirket paralarına uhdelerine aktarmaları nedeniyle … şirketinin vergi ve banka borçlarının ödenmediğini, şirketin 4.000.000TL’nin üzerinde vergi SGK borcunun oluştuğunu, Yapı Kredi Bankasına olan borcu nedeniyle yasal takibe alındığını, şirketin adeta batma noktasına geldiğini gördüğünü, müvekkilinin tespit ettiği bu usulsüzlükler nedeniyle şirketin Denizbank ve … Bankası nezdindeki hesaplarının internet işlemlerine kapatılması için başvurduğunu, durumu haber alan … ve … ‘ın müvekkiline haber göndererek müvekkilinin artık şirkete adım atamayacağını, şirketten kimsenin kendisine bilgi vermeyeceğini, şirkete gitmeye kalkarsa başına geleceklerden sorumlu olmayacaklarını ve istediği yere başvurabileceğini söylediklerini, bu nedenlerle davanın kabulü ile, öncelikle ve ihtiyati tedbir olarak davalı … ‘nin … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’ni temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılmasına, müvekkilinin şirkete tek yetkili temsilci olarak atanmasına, bu talepleri kabul edilmez ise davalı … ‘nin … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’ni temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılarak yerine kayyım tayinine, davalı …’ın … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi ve … adına işlem yapma yetkisi ile temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılmasına, yerine kayyım tayinine, davalı … ‘nin … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’ndeki ve davalı … ‘ın …’indeki hisselerinin devir temlikinin engellenmesine, her iki şirketin defter ve kayıtlarının güvenli bir şekilde muhafazasına, HMK m. 107 uyarınca hesaplandığında arttırılmak üzere davalı … ‘nin şirket hesaplarından usulsüz bir şekilde uhdesine geçirdiği 75.000,00TL’nin, davalı … ‘ın şirket hesaplarından usulsüz bir şekilde uhdesine geçirdiği 75.000,00TL’nin, dava tarihi itibariyle ticari avans faizi oranında faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’ne ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, şirket yöneticisine ve şirkete ait otel müdürüne ve diğer şirkete karşı tazminat talebine ilişkindir.
Davacı …, … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’nin ortağı ve yöneticisi olup, diğer ortak ve yönetici davalı …’ye karşı şirketini yöneticisinin sorumluluğu hükümlerine göre, diğer davalılar … ve …’ne karşı ise haksız eylemleri ile yönetici ile birlikte … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’ne verdikleri zarar nedeniyle dava açmış ve tazminatın … Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi Anonim Şirketi’ne verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 553. Maddesine göre; Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.
Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.
Aynı kanunun 555. Maddesine göre; Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.
Davacı ortak; … ve …’ne karşı davayı yönelterek şirketi uğrattıkları zarar iddiasıyla tazminatın şirkete ödenmesini talep etmiştir. TTK 553 ve 554 maddelerindeki düzenlemede, ortağın şirkete verilmek üzere dava açabileceği hususu ancak yöneticilere karşı açılan sorumluluk davası için geçerlidir. Bunun dışında ortağın üçüncü kişilere karşı şirket adına dava açabilmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla üçüncü kişi konumundaki … ve … yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle bu davalılar yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Bilindiği üzere, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası ile “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü getirilmiştir.
Yine aynı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen “Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesinde ” (1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, bu hususta dava dilekçesine bilgi ve belge de eklenmediği anlaşılmıştır. Davacı vekili daha sonra sunduğu dilekçede davalıların eylemleri TCK m. 155/2 ve 158/1-h’de düzenlenen ticaret nedeniyle güveni kötüye kullanma ve niteliki dolandırıcılık suçlarını oluşturmakta olup, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuka tabi iş veya işlemlerden olmadığını ve kayyım talebi bulunduğundan davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını ileri sürmüşse de, davacının davalı şirketlere kayyım atanması talebi asıl taleplerin yanında feri talep olup zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmama açısından asıl taleplerin nazara alınması gerekmekte olup, yöneticinin sorumluluğuna dayalı tazminat talebi yükarıda belirtildiği üzere zorunlu arabuluculuğa tabidir.
Bu açıklamalar ışığında davacının yöneticinin sorumluluğu davası kapsamındaki talebinin ise arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın arabuluculuk dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı … ve …. Turizm Otelcilik Ltd. Şti. Yönünden aktif husumet nedeniyle reddine,
3-Alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıdan tahsiline,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın mevcut avans kullanılarak taraflara tebliğine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliğiyle karar verildi. 05/01/2021
Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.