Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/852 E. 2021/1093 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/852 Esas
KARAR NO : 2021/1093

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/11/2020
KARAR TARİHİ : 29/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taşeron şirket bünyesinde 2007-2010 yılları arasında çalışan ….’ın kıdem tazminatı alacağı ile ilgili arabuluculuk kurumuna başvurması üzerine 16.07.2020 tarihinde yapılan vekil edenin (Üst İşveren Sıfatı ile) de işveren taraf olarak bulunduğu arabuluculuk toplantısı sonunda anlaşmaya varılmadığını, davalı taraf işçisine kıdem tazminatı ödemesi gerekirken, her hangi bir ödeme yapmadığını, ancak işçi ….’ın dava açması halinde, üst işveren olarak yasal sorumluluk sahibi vekil eden, yasal faiz ve avukatlık giderleriyle birlikte ileride daha fazla ödemesi söz konusu olacağından ihtiyari arabuluculuk ile 07.08.2020 ve 31.08.2020 tarihinde 2 taksit olarak ….’a toplam 100.252,54 TL kıdem tazminatı ödemesi hususunda anlaşıldığını, davalı taraf her hangi bir ödeme yapamayacağını arabuluculuk tutanağında belirttiğini, … A.Ş. İşletmesinde Doldurma, Paketleme, İstifleme, Nakliye, Bakım – Onarım ve Tankerlere Su Taşıma İşçilik Hizmet Alım Sözleşmesi’nin 5. Maddesi, Teknik Şartnamenin 3. Maddesinin 11. Bendinde Yüklenici olan davalının personelin ihbar, Kıdem ve diğer işçilik alacaklarından sorumlu olduğunun hükme bağlandığını beyan edip, dava dışı işçi ….’a ödenen 13.932,00 TL Kıdem tazminatının davalıdan rücen tahsilini talep ve dava etmiştir.

CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Doldurma, Paketleme, İstifleme, Nakliye, Bakım – Onarım ve Tankerlere Su Taşıma İşçilik hizmet sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafça çalıştığı dönem içinde tüm özlük hakları davacı tarafından düzenlendiği ve kendisinin uhdesinde tuttuğunu, davacı şirketin hizmet alımı hususunda sistem değişikliğine giderek 17.12.2010 tarihinde ibra yapılarak ikale sözleşmesi düzenlendiğini ve aynı tarihte … A.Ş. taşeron işçi uygulamasına son vererek bütün işçileri kendi bünyesine dahil ettiğini, müvekkili şirketin hizmet alım sözleşmesi devam ederken, sözleşme bitmeden sözleşme feshedilerek bütün işçileri özlük hakları davacıda olmak üzere fesih ve ikale sözleşmesi yapıldığını, müvekkili şirketin, davacı üst işveren … A.Ş. nin ödediği Kıdem tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını beyan edip haksız ve yersiz davanın reddini savunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

İş bu dava üst işveren davacının alt işveren (taşeron) davalıya karşı açtığı rücuen alacak davasıdır.
2007-2010 yılları arasında davalı teşron şirket bünyesinde çalışan dava dışı ….’a davalı işveren de çalıştığı döneme yönelik davacı tarafından yapılan 13.932,00 TL’lik kıdem tazminatı ödemesinin rücuen tahsilinde davacının haklı olup olmadığına yönelik yapılan yargılamada;
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan ” … A.Ş. İŞLETMESİNDE DOLDURMA,PAKETLEME,İSTİFLEME,NAKLİYE,BAKIM-ONARIM VE TANKERLE SU TAŞIMA İŞÇİLİK HİZMET ALIMI SÖZLEŞMESİ” nin 13/12/2007 tarihinde akdedildiği görülmüştür.
Davacı yanın dava dışı …. ile yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonucunda yaptığı ödemelere ilişkin dekontlar dosya arasında yer almaktadır.
Davalı yan 17/12/2010 tarihinde davacı yan taşeron işçi uygulamasına son vererek işçileri kendi bünyesine aldığını ,kendilerinin hizmet alım sözleşmesi devam ederken sözleşmeyi fesih ettiği ve bütün işçilerin özlük haklarını uhdesinde aldığını savunmuştur.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da, davacı ile davalı şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rucüen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.(T.C.YARGITAY13. Hukuk Dairesi E.: 2016/17309 K: 2018/10319 )

Dava dışı …ın SGK hizmet dökümü dosya arasına alınmış davalı şirket nezdinde çalıştığı dönem ve dosyaya ibraz edilen özlük dosyası üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
11/08/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;
1. Seçenek: Davacı … Kaynak Suları San. Tur. Ve Tic. A.Ş. davalı …. Restorasuon İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nden Tamamından rücu hakkının bulunması durumunda;13.932,00 TL olacağı,
2. Seçenek: Davacı … Kaynak Suları San. Tur. Ve Tic. A.Ş. davalı … Restorasuon İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nden Yarısından rücu hakkının bulunması durumunda; (13.932,00 /2) = 6.966,00 TL olacağı, – Faiz başlangıcının 31.08.2020 son ödeme tarihi olarak kabul edileceği, sonuç ve kanaattir.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 5.maddesinin atfen teknik şartnamaeye atıf yaptığı taraflar arasındaki teknik şartnamenin 3 maddesinin 11 .bendinde “yüklenici elemanları ile ilgili ihbar ve kıdem tazminatı ,yıllık izin,İş kanunu ,SSK kanunu ,Vergi Kanunu ve diğer bütün kanunlardan doğacak mesuliyet ,mükellefiyet, ve borçlar yükleniciye aittir”şeklinde taraflar arasında düzenlenme mevcuttur.
İş bu sebeple yukarıda anılan yargıtay ilamı doğrultusunda dava dışı işçiye ödenen ve bilirkişi tarafından da ayrıca kadri marufu hesaplanan 13.932,00 TL nin tamamının davalıya rücu edilebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-13.932,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-492 Sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 951,69 TL karar harcı peşin alınan 237,93- TL harcın mahsubu ile 713,76‬- TL bakiye harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 237,93- TL peşin harç olmak üzere 292,33‬-TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat ve müzekkere,bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 933,50- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 5.100,00 TL- vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk masrafı olan 1.320,00-TL’ nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır