Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/747
KARAR NO : 2021/94
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasından görülmekte olan konkordato davasında Davalı …’nin konkordato projesinin İİK md.305 şartlarını taşıdığı gerekçesiyle tasdikine 17.09.2020 tarihinde karar verildiğini, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, davalı …’nin Bankamızın …. Kurumsal/… Şubesi arasında Genel Nakdi ve Gayrınakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, Davalı ….,’nin 7.8.2020 tarihinde …. Hotel& ….’da gerçekleştirilen Adi Alacaklılar Kurulu Toplantısında yapılan konkordato teklifi oylamasında müvekkili banka alacağı 10.936.180,07 TL, Rehinli Alacaklılar Kurulu Toplantısında ise 20.000.000,00 TL olarak dikkate alındığını, toplam 30.936.180,07TL alacaklarının kabul edildiğini ve oylamada dikkate alındığını, mahkemenin konkordato tasdik tarihinde müvekkilinin anapara alacağının 24.145.465,30 TL olduğunu, ayrıca işbu dava tarihi itibarı ile 26.482.231,68 TL anapara, 335.755,08 TL masraf, 1.928.141,94 TL tahakkuk etmemiş faiz, 44.775,86 TL BSMV, 18.813.785,67 TL temerrüt faizi ve 940.689,91 TL temerrüt faizi BSMV’i olmak üzere toplam 48.545.380,14 TL güncel alacaklarının bulunduğunu, bildirilen anapara alacağının altında bir miktar ile alacak nisabına dahil edilmelerinin hukuki bir izahı bulunmadığını, temerrüt faizinin işletilemeyeceği süre içerisinde anapara alacaklarının borçlunun kabul ettiği ve mahkemenin hükme esas aldığı miktardan çok daha yüksek olduğunu, bu nedenle mahkemece eksik inceleme ile tesis edilen hükmün kaldırılması gerekmekte olup, kabul edilmeyen alacaklarının yönünden İİK m.380/b gereğince konkordato tasdik kararının ilanından itibaren bir aylık süre içerisinde alacaklarının tespitini teminen mahkememize başvuru zorunluluğu doğduğunu, … Mağazacılık A.Ş.’nin geçici mühlet tarihi olan 18.01.2019 tarihi itibariyle müvekkili bankanın toplam nakdi riski 22.870.707,68 TL ve toplam gayrinakdi riski 12.008.486,83 TL olmak üzere toplam 34.879.194,51 TL alacağı bulunduğunu, bu nedenlerle davalı ….’den olan 3.943.014,44 TL tutarındaki müvekkili alacağının, davalı şirket, konkordato komiserliği ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından verilen karar ile kabul edilmeyen kısmı olan 3.943.014,44 TL’nin tespitine ve 18.01.2019 geçici mühlet tarihinden itibaren yıllık %38,40 temerrüt faizi ile birlikte (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Mahkemenin tasdik kararından önce davacı banka tarafından İİK 299 uyarınca komiser heyetine alacak bildiriminde bulunulduğunu, ancak davacı bankanın bildirdiği alacak miktarının bir kısmı müvekkili şirketçe reddedildiğini, işbu ret beyanına davacı bankanın itiraz etmesi üzerine ise Mahkemece, ”davacı bankanın geçici mühlet ve rapor tarihi itibariyle alacağının bilirkişi marifetiyle tespitine” karar verildiğini, işbu rapora göre; davacı bankanın rapor tarihi itibariyle (27.07.2020) toplam alacağı 30.936,180,07 TL iken, rehinle temin edilen alacağı 20.000.000 TL, konkordatoya tabi adi alacağı ise 10.936.180,07 TL olarak tespit edildiğini, dolayısı ile davacının, rehinle temin edilen 20.000.000 TL alacağının İİK 302/V uyarınca konkordato nisabında dikkate alınmamış olup 10.936.180,07 TL alacağı tasdik edilen konkordato projesine tabi olduğunu, davacı bankaca bildirilen çekişmeli alacak hakkında yasal düzenlemeye uygun olarak mahkemece, hükme ve denetime elverişli bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiğini, 27.07.2020 tarihi itibariyle davacı bankanın müvekkili şirket uhdesinde faiziyle birlikte toplamda 30.936,180,07 TL alacağı bulunmakta olup davacının fazlaya ilişkin kötüniyetli taleplerinin reddi gerektiğini, 27.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı bankanın rehinle temin edilen 20.000.000 TL alacağı bakımından 6.883.130 TL faiz hesaplaması yapıldığını, söz konusu 6.883.130 TL faiz tutarı konkordatoda nisabına da dahil edildiğini, davacı bankanın 4.053.050,77 TL adi alacağı bakımından ise yasal düzenleme uyarınca mühlet içerisindeki dönem için faiz hesaplaması yapılmadığını, açıklanan nedenlerle davacı bankanın gerek mühlet kararı öncesi gerek ise mühlet içerisinde tahakkuk etmemiş faiz talepleri haksız ve kötüniyetli olduğunu, bu nedenle davacı bankanın kendi defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda hükme ve denetime elverişli 27.07.2020 tarihli rapor ile davacının rapor tarihi itibariyle 20.000.000 TL rehinli ve 10.936.180,07 TL adi (konkordatoya tabi) alacağı bulunduğu, müvekkil şirketten başkaca nakdi nitelikte alacağı bulunmadığı tespit edildiğinden, müvekkili şirket geçici mühlet tarihinden (18.01.2019) önce temerrüde düşürülmediğinden ve mühlet içerisinde ise adi alacağa faiz işletilemeyeceğinden, Konkordato nisabına esas alınan 27.07.2020 tarihli raporda rehinle temin edilen alacağa kanuna uygun olarak faiz işletildiğinden ve hesaplanan faiz tutarı konkordato nisabına dahil edildiğinden, davacı bankanın, Bakırköy … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından alınan 27.07.2020 tarihli hükme ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edilen haricinde müvekkili şirketten başkaca alacağı bulunmadığından haksız ve kötüniyetli davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası ile “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü getirildiği,
Yine aynı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen “Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesinde ” (1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünün yer aldığı,
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, bu hususta dava dilekçesine bilgi ve belge de eklenmediği, 29/01/2021 havale tarihli dilekçesiyle iş bu davada arabuluculuk başvuru zorunluluğunun bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dava ticari kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkin olup, yukarıda belirtildiği üzere alacak davaları zorunlu arabuluculuğa tabidir. Her ne kadar davalı hakkında Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasından görülmekte olan konkordato davasında davacının alacağının davalı tarafça kabul edilmediği, bu nedenle arabuluculuğa tabi olmadığı ileri sürülmüşse de; konkordato davalarında alacağın tespitine ilişkin işlemler tasdik projesinin oylanmasına yönelik olup alacağın kesin mahiyette varlığına veya yokluğuna ilişkin eda hükmünü içeren karar niteliğinde değildir. Bu nedenle İİK m.380/b maddesinde alacak iddiasında bulunanların alacak davası açabilecekleri düzenlenmiştir. Bu durumda iş bu davanın arabuluculuğa tabi olma bakımından diğer alacak davalarından bir farkı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın arabuluculuk dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin alınan 67.336,83 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın mevcut avans kullanılarak taraflara tebliğine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğin tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/02/2021
Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.