Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/705 E. 2021/360 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/705 Esas
KARAR NO : 2021/360

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2020
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkile ait ….. İlçesi, … Mahallesi … Sokak No:.. pafta, .. ada, … parselde 1.Kat 11. Nolu bağımsız bölümün maliki iken bina …’da 26/09/2019 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar almıştır. İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda ağır hasar tespiti yapılmış olup tahliyesine karar verilip mühürlenip bina yıktırılmıştır. Müvekkil bu bina ile ilgili 6305 sayılı kanun kapsamında zorunlu olarak davalı … Sigorta A.Ş.’den Dask Poliçesi ile Dask Sigortası yaptırmışlardır. Sigorta şirketlerine müracaat ettiklerinde hasar bedellerinin ödenmesi ile ilgili olumsuz cevap almışlardır. Meydana gelen hasar deprem nedeniyle olup hasarın poliçe kapsamında davalılar tarafından tazmini gerekmektedir. Davacı vekili davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş ve 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu kapsamında faaliyetlerine devam eden kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurumdur. Müvekkil Kurum, davacı sigortalının hasar talebini , eksper raporlarının tesbitlerine göre değerlendirmiştir. Binada meydana gelen hasarın deprem sebebiyle meydana gelip gelmediğinin nasıl ve kimlerce yapılacağı ise yasal düzenlemelerle (Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları, Doğal Afet Sigortaları Kurumu Çalışma Esasları Yönetmeliği) açıkça belirlenmiştir. Binanın yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklere uymaması nedeni ile yıkılıp yapılması yasal olarak iyileştirme olup Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında değildir. Zorunlu deprem sigortası poliçeleri sigortalıların beyanlarına göre oluşturulmakta, poliçedeki teminat miktarı DASK’ın sorumluluğunun üst sınırını teşkil etmekte ve zararın meydana geldiği tarihteki serbest piyasa rayiç birim fiyatlarına göre hasar bedelinin (davacıya ait konutun yeniden yapım maliyetinin) belirlenmesi gerekmektedir. Sigorta poliçesindeki deprem rizikosunun amacı deprem nedeniyle meydana gelen hasarın yani riziko nedeniyle oluşan gerçek zararın giderilmesi olup, rizikonun yapının yapım eksikliğinden mi yoksa depremden mi meydana gelip gelmediği, zararın Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında bulunup bulunmadığının tesbiti gerekmektedir. Taraflar arasındaki ilişki her iki taraf için ticari iş niteliğinde olmadığından avans faizi talebi de yasaya aykırıdır. Müvekkil Kurum her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Davalı vekili davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKÇE;

Davacı yan davalı sigorta şirketini aracı kılarak bağımsız bölüm niteliğindeki konutuna Doğal Afet Sigortası yaptırmakla meydana geşen deprem sonrası tazminat talepli açılan iş bu dava uyarınca ;
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m.114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m.115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin 1/L bendinde Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” şeklinde tanımlanmıştır. Bu madde hükmüne göre davacı ile davalı kurum arasında düzenlenen sigorta sözleşmesi tüketici işlemi niteliğindedir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisindedir.
Asliye Hukuk Mahkemesi ile Tüketici Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup mahkemece; o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılarak yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.”
“Taraflar arasında mesken nitelikli taşınmaz nedeniyle düzenlenen zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı hukuki ilişki bulunduğu, bu hukuki ilişki uyarınca davacının tüketici, taraflar arasındaki sigorta ilişkisinin de tüketici işlemi sayılacağı ve davacı vekilince, deprem sigortası teminatının tahsiline yönelik tazminat talebinde bulunulduğu gözetildiğinde, dava tarihi olan 09.11.2016 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.(“T.C. ERZURUMBÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2018/1789
KARAR NO : 2019/446 ) yine benzer mahiyette ( T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ17. HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/8 Esas KARAR NO : 2021/339 ) sayılı ilamı ile Tüketici Mahkemesince verilen kararı esastan incelediği görülmekle ;
Yukarıda anılan içtihatlar uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklı olduğu ve de Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) tarafların yokluğunda , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.

05/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır