Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/694 E. 2023/477 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/694 Esas
KARAR NO : 2023/477

DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 30/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :11/07/2023
Davacı vekili tarafından açılan tazminat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “….ın ,müvekkili firma olan …San.ve Dış Tic.Ltd.Şti.’nin kurucu ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğunu, müvekkili firmanın ambalaj imalatı ihracatı ve ithalatı dahil olmak üzere bu işin ticaretini yapan sektörde öncü bir şirket olduğunu, davalı …. şirket ise ,yine müvekkili firma ile birebir aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, bu şirketin yetkilisinin … olduğunu, diğer davalı … ise müvekkili firma nezdinde yıllardır müdürlük görevini icra ettiğini, İşbu davalı , müvekkili firmada uzun bir süre müdürlük görevini icra ederken aynı zamanda müvekkili şirket ile …. nın aleyhine haksız rekabet hükümlerine aykırı olarak haksız fiiller icra etmeye başladığını, davalılarınh müvekkil şirketin ismine birebir benzeyen … San.Tic.Ltd.Şti’ni kurduklarını, Neticeten hem müvekkil firmaya maddi ve manevi zararlar verdiklerini, davalılar uzun yıllar boyunca fikir birliği içinde hareket ederek müvekkilini kötülemişler, müşteri çevresini aldatıcı davranışlarla kandırdıklarını, davalılardan … aynı zamanda müvekkili şirkete müdürlük yaptığı için müvekkile ait bilgi, meslek ve ticari sırlarından faydalanarak müşteri kazanmaya çalıştıklarını, davalı müvekkiline ait bilgi ve belgeleri, müşteri adres ve bilgilerini kullanarak onları kendilerine çekmiş bunu yaparken de mükerrer kez müvekkilini kötüleme gayretinde bulunduğunu, müvekkilinin ticari itibarı zedelenmiş, maddi olarak zarar uğradığını, davalıların bu yollarla haksız kazançlar elde ettiklerini, yukarıda izah edilen nedenlerle; Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla evvela davalarının kabulü ile davalılar tarafından işlenen fiiller neticesinde haksız rekabetin gerçekleşmiş olduğunun tespit edilmesine, işbu tespitten sonra haksız rekabet eylemlerine son verilmesini; Fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,TL Maddi tazminat ve 100.000.TL Manevi tazminat talebimizin uygulanacak Ticari Temerrüt Faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, TTK.md.59 uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine” karar verilmesini talep ve dava etmiştir.”
Davalı …. Makina ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin ticaret unvanın tescilli olduğunu, terkin edilinceye kadar hukuka aykırı olamayacağını, …. kelimesiyle başlasa bile devamını farklı olduğunu, yanıltıcı olmadığını, fikir birliğinin olmadığını, tek yetkilinin … olduğunu, tek hissedarın da o olduğunu, diğer davalı … ile bir ilgilerinin olmadığını, sadece sektörden tanıdıklarını, davacının sektörde tanınmadığını, hatta kendilerinin sonradan kurulsa da daha çok tanındığını, kendi emekleriyle bugüne geldiklerini, davacının müşteri çevresine ihtiyaçları olmadığını, faturada …’ın imzasının olmasının hukuken bir anlamı olmadığını, tesadüf olabileceğini, gerçekliğinin tartışılabilir olduğunu, …’ın müdür sorumluluğunun kendileriyle ilgisinin olmadığını, isim benzerliği olsa dahi tek başına tazminat için yeterli olmadığını, davacının haksız ithamlarda bulunduğunu” beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin diğer davalı şirketle bir ilişiği olmadığı, davacı şirkette müvekkilinin ortağı olduğunu, sorunlar yaşamaya başlayınca ayrıldığını ancak bunun ticaret sicil kayıtlarına yansımadığını, diğer davalının yalnızca …. ibaresinin aynı olduğunu, rekabette bir kelimenin önemli olmadığını düşündüğü için harekete geçmediğini, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmak istediğini, davacının buna yanaşmadığını, …. ibaresinin tescilinin müvekkiline ait olduğunu” beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıların haksız rekabet eylemlerinin tesipiti ve men’i ve son olarak meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
Tarafların ticaret sicil kayıtları, sgk kayıtları, marka tescil kayıtları celbedilerek incelenmiştir.
Davacı tanığı … beyanında; ” Ben davacı şirkette 11 yıldır çalışıyorum. … programcısı olarak çalışıyorum. Davalı … da davacı şirkette çalışıyordu. Davalı … ege bölgesindeki pazarlama işine bakıyordu. Davalı … ….ta davacı şirketin ortağıydı. Davacı şirket makina imalatı yapmaktadır. Davalılar … ve …. bizim firmamız adına 4 tane makinanın satımı için anlaşma yapmışlar. Bu anlaşmayı yaptıktan sonra davalı …. makina şirketini kurup imalatı davalı şirkette yapıp, satmışlar. Kendileri pazarlamacı oldukları için müşteri portföyü ile davalılar ilgileniyordu. Daha sonrasını bilmiyorum. Bizim şirket ilk başta …. makine olarak çalışıyorduk. Davalılar … ve … ise … çalışıyordu. Biz … yedek parça yapıyorduk. Bu vesile ile tanıştılar. Davalılar birlikte iş yapalım dediler ve davacı şirket kuruldu. 3 ay maaşımızı müşteri kaybından dolayı alamadık. Tanıklık ücreti istemiyorum.” demiştir.
Davacı tanığı … beyanında ;” Ben davacı şirkette 9 yıl çalıştım. … operatörlüğü yaptım. Davalı … davacı şirketin eski ortağıydı. …da davacı şirkette pazarlamacı olarak çalışıyordu. Ara sıra montaj işi de yapıyordu. Davalı şirketi … ve …ın kurduğunu biliyorum. Davalı … ve …. davacı şirkette çalışırken müşterilerden aldıkları makina talebini kendi şirketlerinde üretip satmışlar. Ben bunu duydum. Ayrıca müşteriler de iki şirketi karıştırıyorlar. Bizim kargolarımız onlara, onların kargoları bize geliyordu. Ayrıca iki şirketin …. olarak internet siteleri var. Her iki şirkette aynı makina üretimi yapmaktadır. Davalı … şirkete de gidip gelmiyor. Davalı şirketin kimi idare ettiğini bilmiyorum. Her iki şirketin sektörü aynı olduğu için müşterilerimizle çakışıyor. 3 ay maaşımızı müşteri kaybından dolayı alamadık” demiştir .
Davacı tanığı … beyanında; ” Ben davacı şirket kurulduğundan beri çalışıyorum. Şirketin kurucularından biriyim. Makinaların imalatına bakıyorum. Davacı şirketin kuruluşunda … da yer almıştır. … ise hatırladığım kadarıyla 2015 yılında Ege ve Akdeniz satış bölge sorumlusu olarak şirkette çalışmaya başlamıştır. Daha sonra … davacı şirketin kurucularından …a şirketi kapatalım dedi. …. bey şirketi kapatmak istemeyince …, davalı … ile birlikte davalı …. makinayı kurdular. Bizim şirket nezdinde sipariş verilen makinaları kendi şirketlerinde üretip sattılar. Bizim şirket nezdinde sipariş veren firmalar malatyadaki … Süt Ürünleri, … ve Erzurumdaki adını tam olarak hatırlamadığım bir firmadır. Ayrıca müşterilerimiz de davalı tarafa kaymıştır. Mesela Çanakkalede bulunan …. Süt Ürünleri bizden makina aldıktan sonra davalı taraftan da makina almıştır. Samsundaki …. Unlu Mamüllerine bizim sattığımız makinaya bizden habersiz davalı şirket bakım yapmıştır. İzmirde bulunan davalı … nın amcasının şirketine makina satmıştık. Sonrasında bizim iznimiz olmadan bakım yaptılar. Makinalar bizim garantimiz altındadır. Bu nedenle 2 yıllık garanti süresinde bakımını bizim yapmamız gerekiyordu. Ayrıca her iki şirkete gelen kargolarda karıştırılmaktadır. Bize gelen kargoyu davalı şirkete, davalı şirkete gelen kargoyu bize getirmektedirler. Birkaç kere kargomuzu gidip davalı şirketten aldık. Davacı şirkette bize gelip kargolarını almışlardır. Davacı şirket ve davalı şirketin isimleri benzemekte, logoları ve internet siteleri birebir aynıdır. Her iki şirkette birebir aynı makinaları üretip, üretim aşamasında da aynı malzemeleri kullanmaktadırlar. Biz gıda paketleme makinaları üretiyoruz. Mesela biz … firmasına peynir paketleme makinası verdik. Davalı şirkette bizden sonra birebir aynı makinayı vermiştir. Biz davalı şirket sebebiyle büyük bir müşteri kaybına uğradık. Dükkanımız daha öncesinde büyüktü. Müşteri kaybından dolayı kira ödeyemedik ve daha küçük bir işyerine taşındık. 3 ay maaşı alamadık. Davalı şirket kurulmadan önce 8-9 kişi çalışıyorduk. Şuan da 11 kişi çalışıyoruz. O dönem işçilerin 3 aylık ücretlerini ödeyemedik. Davalı … davacı şirketin resmi ortağıdır ancak 2017 yılından beri bir kere bile şirkete gelmemiştir. Bildiğim kadarıyla davalı şirket resmi olarak … üzerine kuruldu. Yine bildiğim kadarıyla … ve … tarafından yönetilmektedir. “demiştir.
Davalı tanığı … beyanında; ” Ben davacı şirkette 2013 ve 2017 yılları arasında makina imalatı ve bakımında çalıştım. Davacı şirket yetkilileri …. ve … maaşımı veremeyeceklerini söylediler. Benimle birlikte birkaç kişi daha vardı. Neden maaşımı veremediklerini bilmiyorum, sormadım. Sonuçta her yerde iş bulunabilir. Maaşımı veremedikleri için çıktım. Davalı … makinada çalışmam için bana teklifte bulundu. Bende 2017 yılından beri ….. makinada çalışıyorum. Davalı ….. makinayı … yönetmektedir. … bizim firmada çalışmamaktadır. Bizim firmayla ilgisi yoktur. Nerede çalıştığını bilmiyorum. Müşteriyi siz seçmezsiniz, müşteri sizi seçer. Mesela ….’in müşterisi ya da başka bir firmanın müşterisi aynı olabilir. Davacı ve davalı şirketlerin müşterileri aynı mı bilmiyorum. Her iki firmanın kargolarının karıştırılıp karıştırılmadığını bilmiyorum. …. kalıp diye bir müşterimiz yoktur. “demiştir.
Davalı tanığı …. beyanında; ” Ben davacı şirket ve davalı şirketi bilmiyorum. …ı da tanımıyorum. Ben giyim, tekstil üzerine e ticaret yapıyorum. Ayrıca Bayrampaşada mağazamız vardır. İşyerinin adı …. isimli işyerim vardır. Resmiyette benim üzerime kayıtlıdır. … ile kar ortaklığı yapıyorum. … resmiyette kayıtlı değildir. Taraflar arasındaki dava konusu olayları bilmiyorum. …ın başka yerde çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. 4 yıldır … ile tanışıyorum. 2-2,5 yıldır da birlikte iş yapıyoruz. … para olarak bana yardımcı oldu. Bu sebeple kar ortaklığı yapıyoruz. Resmiyette kayıtlı değildir.” demiştir.
Davalı … tanığı … beyanında; ” Ben davacı şirketi ve davalı … aktaşı biliyorum. Ancak …. ve davalı şirketi tanımıyorum. Ben, … ve … davacı şirketten önce …. isimli işyerinde birlikte çalışıyorduk. Ben …ta 10 yıla yakın çalıştım. Burada da makine montajı yaptım. … ve … de uzun yıllar çalıştı. Ancak tam olarak ne kadar çalıştılar bilmiyorum. … ve …. parktan ayrıldıktan sonra …. ile birlikte davacı şirketi kurdular. Ben bu davacı şirkette yaklaşık 6 yıl çalıştım. Ancak bu çalışmam kesintili bir şekilde olmuştur. Bir süre çalışıp daha sonra çıkıp, daha sonra tekrar işe girmem şeklinde olmuştur. Ben davacı şirkette makine montajı yapıyordum. Bildiğim kadarıyla … halen davacı şirketin ortağıdır. …ın davacı şirketten ayrıldığını biliyorum. Şuan da …ın Bayrampaşa …. mahallesinde tekstil üzerine mağazası vardır. Davalı şirketi bilmiyorum. Kim tarafından kurulduğunu bilmiyorum. ” demiştir.
Tarafların tüm defter ve belgeleri ve tüm dosya kapsamı değerlendirmek suretiyle ,davacı vekilinin iddia ettiği gibi haksız rekabetin koşullarının oluşup oluşmadığı ,oluşması halinde davacının uğradığı maddi zarar miktarı ,davalı tarafın zamanaşımı iddiası ve tarafların tüm talepleri hakkında rapor alınmasına karar verilmiş, 19/07/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacının 2017,2018,2019,2020 ve 2021 Ticari defterlerini dosyamıza sunduğu, 2021 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davalı Tarafların Ticari defterlerine dosyamıza sunmadığından inceleme yapılamadığı, Davalılardan …. SAN TİC LTD ŞTİ.nin markasal kullanım ve ticaret unvanı kullanımı gibi vasıtalarla davacı şirketle karıştırılmaya sebebiyet verecek eylemlerle rekabete aykırılık teşkil ettiği, Davalılardan …’ın davacı şirketteki ortak ve müdür sorumluluğu nedeniyle TTK hükümlerindeki özel sorumluluğu ve yine TTK m.55 uyarınca davacı şirkete karşı rekabete aykırılık teşkil ettiği, Davalılardan …’ın, davalı şirketteki yetkilisi olması sebebiyle cezai sorumluluğu dışında kişisel bir haksız rekabet eylemi olmaması sebebiyle haksız rekabet ve tazminattan sorumlu tutulamayacağı, Sorumlu tutulacak davalılar bakımından zamanaşımının dolduğuna dair bir delil olmadığı, haksız rekabet eylemlerinin sürdüğü, Eğer Mahkememizin takdiri, Davacının Dava konusu hususunda zarara uğradığı ve bu zarara Tazminat verilmesi doğrultusunda oluşursa , Tazminat miktarı için davacı şirketin uğradığı zarar (yoksun kalınan kazanç veya doğrudan fiili kayıp) somut olarak hesaplanamamakla birlikte müşteri çevreleri ve iştigal alanlarının aynı olması sebebiyle davalının varlığı sebebiyle davacının yıllık cirosunun %5’i bir kayıp yaşaması muhtemel olduğundan; davalıların eylemleri nedeniyle ; Davacının zararının , dava tarihi 09.10.2020 tarihi itibariyle yıllar itibariyle cirosunda % 5 kayıp karşılığı toplam 332.289,00 TL kayıp yaşandığı bu ciroda sektörel bazda ne kadar bir kar oluşacağının heyet uzmanlık alanı dışında kaldığından kar ve bu kar üzerinden faiz hesabının heyetimizce yapılamadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir. 16/02/2023 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; Kök rapora olan itiraz değerlendirildiğinde, davalı …’ın zaten marka tecavüzünden değil müdür ve ortak sorumluluğundan dolayı haksız rekabete aykırılık filinden sorumlu tutulduğu, Marka hakkına tecavüzün ise diğer davalı …. şirketi açısından söz konusu olduğu, Kök raporda hesaplanan davacı şirketin uğradığı zarar (yoksun kalınan kazanç veya doğrudan fiili kayıp) somut olarak hesaplanamadığı da vurgulanan sonuç bölümünde hesaplanan tazminat miktarının davalı taraftan kaynaklı olup olmadığı konusunda da denetlenebilir bir veri olmadığı (Sosyal şartlar, hayat pahalılığı, firma içi olgular gibi) bu konuda yorum yapmanın da mümkün görülemeyeceği; bu hususta ancak sektör tecrübelerine yer verildiği sonucu bildirilmiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Davalılar … ve …. Makina vekili tarafından Mahkememizin görevsiz olduğu gerekçesi ile görev dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine ve Mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi talep edilmiş ise de; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir. Somut davamızda taraflar arasındaki ihtilafın haksız rekabetten kaynaklandığı, haksız rekabetin 6102 Sayılı TTK’nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, bu haliyle davanın mutlak ticari dava olduğu ve Mahkememizin iş bu yargılamada görevli olduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin davanın görev dava şartı eksikliği sebebiyle reddine karar verilmesi taleplerinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalılar vekilleri tarafından Mahkememizin yetkisiz olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine ve Mahkememizin yetkisizliğine karar verilmesi talep edilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi uyarınca genel yetkili Mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, aynı Kanunun 7/1 maddesi uyarınca davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağının hüküm altına alındığı, yine haksız rekabetin haksız fiilin bir türü olması sebebiyle aynı Kanunun 16. maddesinin haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, somut davamızda davalı şirketin adresinin ve haksız rekabet eylemlerinin de gerçekleştiği davalı şirket adresinin yargı çevremiz sınırları içerisinde olduğu ve Mahkememizin iş bu yargılamada yetkili olduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin yetki itirazlarının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalılar vekilleri tarafından davalı … ve davalı …’ın davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı ve bu sebeple davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacı tarafça davalı …’ın davacı şirketin ortağı olarak haksız rekabet eylemlerinin ve davalı … ve davalılar Hasan ve davalı şirketin haksız rekabet eylemlerini iş birliği içerisinde gerçekleştirdiklerinin iddia edildiği, bu sebeple davalıların davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin bu yöndeki savunmalarına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalılar vekilleri tarafından davaya ve ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı defi ileri sürülmek suretiyle dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğu gerekçesi ile davanın ve ıslah edilen kısmın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; 6102 Sayılı TTK’nun 60/1 maddesinde; “56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu süreler haksız rekabet teşkil eden fiillerin sona ermesinden itibaren işleyecektir. Her ne kadar yasa metninde 1 ve 3 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüş ise de haksız rekabet eylemleri devam ettiği sürece haksız rekabetten kaynaklanan davaların açılmasının mümkün olduğu ve eylemlerin sona ermediğinden sürelerin henüz işlemeye başlamadığı, dava ve ıslah tarihi itibariyle ve karar tarihi itibariyle tespit edilen haksız rekabet eylemlerinin devam ettiği ve davanın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla davalılar vekillerinin bu yöndeki savunmalarına Mahkememizce itibar edilmemiş ve zamanaşımının dolduğu gerekçesi ile davanın ve ıslah edilen kısmın reddine karar verilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Somut davada, davacı vekili, davalıların birlikte hareket ederek davacıya karşı dava dilekçesinde belirtilen haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirdiklerini, bu sebeple haksız rekabet eylemlerinin tespitinine ve men’ine karar verilmesini, ayrıca davalıların haksız kazanç sağlamak ve davacıyı maddi olarak ve ticari itibarını zedelemek suretiyle manevi zarara uğrattıkları iddiası ile maddi ve manevi zararlarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalılar … ve …. Makina vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin diğer davalı ile birlikte hareket ederek iddia edilen haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin diğer davalıler ile birlikte hareket ederek iddia edilen haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirmediğini, …. kelimesinin davacıdan önce davalı adına tescilli olduğunu, davalı şirketin resmi kayıtları incelendiğinde davalının diğer davalılar ile ilgisinin olmadığının anlaşılacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 54/2 maddesinde; “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmü düzenlenmiş, yine aynı Kanunun dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55/1-a maddesinde; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek”, aynı Kanunun 55/1-c maddesinde; “Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
aynı Kanunun 55/1-d maddesinde; “Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olacağı aynı Kanunun 55/1-e maddesinde; “İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olacağı” hüküm altına alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 39. madddesinde; ” Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorunda” olduğunu, aynı Kanunun 45/1 maddesinde; “Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılacağını”, yine aynı Kanunun TTK’nun 46. maddesinde; “(1) Tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunmamak, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla; her ticaret unvanına, işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan kişilerin kimliklerini gösteren ya da hayalî adlardan ibaret olan ekler yapılabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 613. maddesinde; “(1) Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz.
(2) Ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Şirket sözleşmesiyle, ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
(3) Müdürler hakkında rekabet yasağı öngören 626 ncı madde hükümleri saklıdır.
(4) Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler. Esas sözleşme birinci cümledeki onay yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.” hükmünün düzenlendiği, yine Aynı Kanunun 626. maddesinde ;”Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
(3) Müdürler de ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, 6098 Sayılı TBK’nun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Somut davamızda; davalı …, davacı şirketin ortağı ve müdürüdür. Davalı … davalı şirketin yetkilisidir. Davacı vekili tarafından davalı …’ın kendi ortakları ve müdürleri olmasına rağmen davalılar ile iş birliği yaparak ve davalı şirketin gizli ortağı olarak hareket edip davacı şirketin menfaatleri ile çatışır şekilde eylemlerde bulunduğu, davacıdan öğrendiği bilgi, meslek ve ticari sırları davalı lehine kullandığı iddia edilmiştir. Tanık beyanlarından davalı … ve davalı …’ın daha önce birlikte davacı şirkette çalışmaları sebebiyle birbirlerini tanıdıkları ve birlikte hareket ettikleri ve davalı şirkete gelen faturanın davalı şirket adına davalı … tarafından teslim alındığı dikkate alındığında davalılar …. ve …’ın birlikte hareket ederek davalı şirketi idare ettikleri ve davacı aleyhine haksız rekabet eylemlerinde bulundukları, yukarıda belirtilen haksız rekabet hükümlerini ihlal ettikleri kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı şirketin unvanında kullandığı … markası ve şekil davalı … adına 7. sınıfta, davacı adına ise 35 ve 37 sınıflarda tescillidir. Söz konusu marka davacıdan önce davalı … adına tescillidir. Dolayısıyla davalı …’ın marka ihlali eylemi ve bu yönden haksız rekabet eylemi söz konusu olmayıp, marka sebebiyle davalı …’ın da herhangi bir haksız rekabet eylemi söz konusu değildir.
Davalı şirket yönünden ise; … kelimesi hem davacı şirket, hem de davalı şirket yönünden unvanlarında ayırt edici kelime olarak kullanılmıştır. Tarafların ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirket davacı şirketten sonra kurulmuş ve söz konusu unvanı almıştır. Her iki şirketin faaliyet konusu da aynı alandadır. Söz konusu kelimenin müşteriler ve bu işi yapanlar nezdinde tarafların karıştırılmasına sebep olduğu ve olacağı aşikardır. Nitekim davacı tarafından dosyaya sunulan müşteriler ile yazışmalar, internet sitesinde yapılan arama sonrasında çıkan sonuçlar, taraflara gelen kargoların yanlışlıkla birbirlerine gelmeleri tarafların somut olarak da karıştırıldığını ortaya koymaktadır. Davalı … ve davalı …’ın daha önce birlikte davacı şirkette çalışmaları, aynı iş kolunda çalışmalarına ve bu nedenle davacıyı ve unvanını bilmelerine rağmen unvanlarında yukarıda belirtilen yasal mevzuat gereği karıştırmaya yol açmayacak şekilde ek kullanmakla ve davacının unvanını kullanmamakla yükümlü olmalarına rağmen, söz konusu kelimeyi ek olarak kullanmaları karışıklığa sebep olmak ve davacının müşteri portföyünden yararlanmak amacıyla kasten hareket ettiklerini göstermektedir. Bunun yanında davalı tarafından kullanılan logonun da davacının logosu ile karıştırılmaya sebep olacak şekilde benzer niteliktedir. Davalı şirket tarafından kullanılan unvan, logo, internet sitesindeki açıklamalar, davacının unvanı, logosu, internet sitesindeki açıklamaları ile aynı nitelikte olup müşteriler nezdinde davacı ile karışıklığa yol açacak niteliktedir. Davacıyı çok iyi bilen davalıların davacının unvanı, logosu, internet sitesindeki açıklamalarını bilmesine rağmen kendilerinin de aynı şeyleri kullanarak davacının ticari itibarı ve müşteri portföyünden yararlanmak kastı ile hareket ettiklerini göstermektedir. Davalıların adı geçen haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirdikleri yukarıda yapılan tespitler ile sabit olduğundan söz konusu haksız rekabet eylemlerinin tespitine ve men’ine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından davalının karışıklığa yol açacak unvanının silinmesi talep edilmediğinden bu yönde Mahkememizce hüküm kurulmamıştır.
Davacı vekili tarafından davalıların haksız rekabet eylemleri sebebiyle maddi tazminat talebinde bulunulmuş ve ıslah dilekçesi sunulmak suretiyle bilirkişi raporunda tespit edilen bedelin maddi tazminat olarak hüküm altına alınması talep edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 56/1-d maddesi uyarınca haksız rekabet sebebiyle kusur varsa zarar ve zıyanın tazmininin talep edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak haksız rekabete ilişkin maddi tazminat talepli davalarda kesin bir şekilde sadece davacının defter ve kayıtları ile davacı zararı tespit edilememektedir. Bilirkişi raporunda yapılan tespit de kesin olgulara göre yapılamamıştır. 6102 Sayılı TTK’nun 56/e maddesi uyarınca Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak davalı şirket tarafından ticari defter ve kayıtlar bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Bu sebeple maddi tazminat talebi yönünden bu husus da değerlendirilememiştir. Ancak davalıların haksız rekabet eylemlerinin yukarıda anlatıldığı şekilde sabit olması, davacının müşterilerinin davalı şirkete yönelmesinin davacının müşterileri ile yapmış olduğu yazışmalar, kargo karışıklıkları, faturalar ile sabit olması ve davacının maddi zarara uğradığının anlaşılması karşısında davacının maddi zarara uğradığı aşikardır. 6098 sayılı TBK’nun 50/2 maddesinde düzenlenen Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler hükmü uyarınca bilirkişiler tarafından yaklaşık olarak belirlenen tazminat miktarı ve davalıların eylemlerinin ağırlığı, davacının müşteri kaybı dikkate alınarak davacı lehine 50.000,00 TL maddi tazminat takdirine, davalıların temerrüt tarihleri dikkate alınarak ve davacının ıslah dilekçesindeki maddi tazminat talep ettiği davalılar dikkate alınarak maddi tazminatın 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 09/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 40.000,00 TL sinin ıslah tarihi olan 14/03/2023 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından davalıların haksız rekabet eylemleri sebebiyle ticari itibarlarının zarara uğradığı iddiası ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur. 6102 Sayılı TTK’nun 56. maddesi, haksız rekabet sebebiyle ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimseye, 6098 Sayılı TBK’nun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığı halinde manevi tazminat isteme hakkı tanımıştır. 6098 Sayılı TBK’nun 58. maddesi daha geniş anlama sahip olan şahsi menafftin ihlali esasına dayandığı halde, 6102 Sayılı TTK’nın 56. maddesi ekonomik menfaat bakımından zarar uğranılmasına ve hatta böyle bir tehliye maruz kalınması esasına dayanmaktadır. Her iki Kanun hükmü birlikte değerlendirildiğinde haksız rekabet eylemi nedeniye manevi tazminata hükmedilebilmesi için davacının ekonomik menfaati yönünde zararın veya tehlikenin ve kusurun mevcudiyeti yeterlidir. Somut davamızda yukarıda anlatıldığı şekilde davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri ve davacının müşteri çevresini kaybetmesi sebebiyle maddi zararı oluştuğu ve ticari itibari zedelendiğinden manevi tazminat koşullarının oluştuğu kanaatine varılmış ve davalıların eylemlerinin ağırlığı, davacının müşteri kaybı dikkate alınarak davacı lehine 50.000,00 TL manevi tazminat takdirine, manevi tazminatın dava tarihi olan 09/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından aynı davada haksız rekabetin tespiti ve men’i ve maddi ve manevi tazminat talep edildiğinden ve davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) söz konusu olduğundan davacının her bir talebi yönünden hüküm kurulmuş ve her bir talebi yönünden vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi tazminat talepli dava yönünden;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalı …’ın davacı şirketin müdürü ve ortağı olarak 6102 sayılı TTK’nun 613. ve 626. maddelerine aykırı davranmak suretiyle ve davalı şirketin gizli ortağı olarak hareket etmesi sebebiyle ve davacı şirketin müşteri çevresine yönelik haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirdiğinin tespitine ve bu eylemlerinin men’ine,
-Davalı …nin ve davalı …’ın davacının ünvanı ile karışıklık yaratacak şekilde “…..” kelimesini ünvanında kullanması ve iltibas yaratması, davalının internet sitesinde kullandığı markasal logonun davacının logosu ile aynı şekilde olması ve iltibas yaratması, davalı şirketin internet sitesindeki görsellerin davacı şirketin internet sitesindeki görsellerle aynı olması ve iltibas yaratması, davalı şirketin ve davalı …’ın davalı … ile birlikte hareket ederek davacı şirket aleyhine hareket etmesi ve davacı şirketin müşteri çevresine yönelik eylemleri sebebiyle 6100 Sayılı TTK’nun 55. maddesinde belirtilen haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirdiklerinin tespiti ve bu eylemlerin men’ine,
-Davalı …nin internet sitesindeki logosunun ve davacının internet sitesinde yer alan görseller ile aynı olan görsellerin kaldırılmasına ve söz konusu logonun ve görsellerin kullanımının men’ine,
2-Davacı lehine takdiren 50.000,00-TL maddi tazminat takdiri ile takdir edilen maddi tazminatın 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 09/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 40.000,00 TL sinin ıslah tarihi olan 14/03/2023 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-6102 Sayılı TTK’nu 59. maddesi uyarınca Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben gideri davalılardan müştereken ve müteselsilen karşılanmak suretiyle kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ve yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 3.415,5‬0 TL nispi karar harcının daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 170,78 TL peşin harçtan ve 5.503,90 TL ıslah harcından mahsubu ile 2.099,18 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden haksız rekabetin tespiti ve men’ine ilişkin dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talepli dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarında kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılar … ve …’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı lehine 6098 Sayılı TBK’nun 50/2 maddesi uyarınca maddi tazminat takdir edildiğinden red edilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 3.415,50 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.469,90TL harcın davalılar … ve …’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 5.179,60 TL yargılama giderinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (Davacı lehine 6098 Sayılı TBK’nun 50/2 maddesi uyarınca maddi tazminat takdir edildiğinden ve yargılama giderleri haksız rekabetinin tespiti ve maddi zarara ilişkin olduğundan tüm yargılama gideri davalılardan tahsil edilmiştir.)
10-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, (Davacı lehine 6098 Sayılı TBK’nun 50/2 maddesi uyarınca maddi tazminat takdir edildiğinden ve yargılama giderleri haksız rekabetinin tespiti ve maddi zarara ilişkin olduğundan tüm yargılama gideri davalılardan tahsil edilmiştir.)
11-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,

B)Manevi tazminat talepli dava yönünden;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davacı lehine takdiren 50.000,00-TL manevi tazminat takdiri ile takdir edilen manevi tazminatın dava tarihi olan 09/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 3.415,5‬0 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 1.707,75 TL peşin harcın mahsubu ile 1.707,75 TL bakiye karar harcının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalılar kendilerini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 10/2 ve 13/1 maddeleri dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile tüm davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.707,75 TL peşin harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflar tarafından manevi tazminat talepli dava yönünden ayrıca bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … ve davalı ….. Makina vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır