Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/619 E. 2022/468 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/619 Esas
KARAR NO : 2022/468

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2020
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :23/05/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ….. Alışveriş Hiz. Tic. Ltd. Şti. Tarafından davalı aleyhine 339.831,55 TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili amacı ile Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü ….. E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı borçlu tarafından tebliğ alınan ödeme emrine karşı itiraz edilmesi üzerine işbu itirazla takibin durdurulmasına kar verilmiş, uyuşmazlığın çözümü adına arabulucuya başvuru gerçekleştirilmiş, davalı şirketin Türkiye Ticaret Sicil ve İstanbul Ticaret Odası sorgulaması yapılarak davalı şirketin tasfiye olarak gösterilen adresine ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Tasfiye Memuru olan ….’e sayın arabulucu …. tarafından toplantı saat ve tarihi iadeli taahhütlü posta yolu ile gönderilmiştir. Ancak iadeli taahhütlü geri dönüş bilgisi davalı şirketin adresten taşınmış olduğu yönünde olup, davalı şirkete ulaşılamadığından müzakere sonucu görüşme yapılamadan anlaşmama ile sonuçlanmıştır. 19/09/2016 tarihli ve 9157 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilan ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün İstanbul/…. sicil numarasında kayıtlı bulunan davalı/borçlu şirketin 30/06/2016 tarihinde tasfiyeye girdiği, 26/07/2016 tarihinde de tasfiye kararının tescil edildiği ilan edilmiş, yine 03/10/2016 tarihli ve 9167 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde aynı şekilde 3. İlan yapılmış, bu tarihten itibaren herhangi bir ilan bulunmamakta olup, Ticaret Sicil kaydından silinmediği ve tasfiyenin sonlandırılmadığı görülmekte olup, herhangi bir borcu bulunmadığına ilişkin beyanları gerçeğe aykırı olup; davacının alacaklı olduğu mübrez deliller ile sabit olduğu, ticari defter ve kayıtlar ile de teyit edileceği, davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasında süregelmekte olan ticari ilişki taraflar arasındaki Ticari Şartlar Anlaşmaları çerçevesinde devam ettirilmiş ve bu kapsamda karşılıklı edimler üstlenilmiş ve davacı şirket tarafından işbu sözleşmeye istinaden tüm edimler üstlenilmiş ve davacı şirket tarafından işbu sözleşmeye istinaden tüm edimler eksiksiz olarak yerine getirilmiş olmasına rağmen, davalı borçlu tarafından edimlerin ifasından kaçınılmış dava ve icra takibine konu borcu oluşturan faturalardan oluşan cari hesap bakiyesi kadar davacıya borcu muaccel olmuştur. Taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde ekte mübrez cari hesap ekstresi oluşmuş olup, borçlu davalının, davacı şirkete icra takibi tarihi itibari ile 339. 831,55 TL işbu davanın ikame edildiği, tarih itibari ile ise 335.947,60 TL tutarında borcunun bulunmakta olduğu, cari hesap üzerinden sürdürülen ilişki kapsamında kesilen faturalar tarafların imzaladığı sözleşmelere dayanmakta olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olan davalı, sözleşme kapsamındaki hak ve sorumluluklarının bilincinde olduğu şeklinde beyanda bulunulmuştur.
CEVAP;Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında davacının edimini yerine getirmesine rağmen davalının edimlerini yerine getirmemesi iddiası sebebiyle alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası UYAP üzerinde celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 335.947,60 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki dava, cevap, deliller tüm dosya kapsamı ile tarafların 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde, inceleme yapılarak; dava konusu hususunda, davacının davalıdan takibe konu alacağının bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 26/10/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; tespit ve değerlendirmeler neticesinde, dosya kapsamındaki tüm delillerin takdiri mahkemenin takdir ve tensiplerine ait olmakla kaydı ile; dosya kapsamı içindeki bilgi ve belgeler gözetilerek yapılan tetkik ve incelemeler neticesinde; davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasında süregelmekte olan ticari ilişki taraflar arasındaki Ticari Şartlar Anlaşmaları çerçevesinde devam ettirilmiş olduğu, dava ve icra takibine konu borcu oluşturan faturalardan oluşan cari hesap bakiyesi kadar davacıya borcunun olmuş olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde; 335.947,60 TL, davacı şirkete icra takibi tarihi itibari ile 339.831,55 TL, davanın ikame edildiği tarih itibari ile ise 335.947,60 TL tutarında borcunun bulunmakta olduğu, davacı şirket ticari defter kayıtları ve buna bağlı cari hesap muavin defter detay dökümleri ve buna bağlı fatura, sevk irsaliyesi, kargo teslim makbuzları ve satış sözleşmeleri üzerinden yapılan incelemeler sonucunda tespit edilmiştir. Davalı vekili tarafından yapılan ödeme emrine itiraz ve sonrasında verilen karar tamamen yargı makamının takdirinde olup, bu konuda ki değerlendirmenin ve takdirin tamamıyla yargı makamına ait olduğu, tüm delillerin takdiri ve 6754 sayılı bilirkişilik kanunu’nun 3/2 maddesi uyarınca; tüm hukuki değerlendirmelerin keyfiyeti, 6100 sayılı HMK 282 hükmü’de gözetilmek kaydı ile ve HUMK 266/c.2 uyarınca bilcümle hukuki tasvip, takdir ve kanaatin şüphesiz, mahkemenin takdirinde kaldığı, kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut davada; davacı tarafça davaya ve takibe konu faturalardaki ve cari hesap ilişkisi kapsamında ürünlerin davalıya teslim edilmesine rağmen davalı tarafça bakiye bedelin ödenmediği ileri sürülmüştür. Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve davacının ticari defter ve kayıtlarının yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafça defter ve kayıtlar bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Davacının defter ve kayıtları, faturalar ve sevk irsaliyelerine göre taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğu, davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 335.947,60-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafça ihtara rağmen defter ve belgeler dosyaya sunulmamış, dava konusu alacağın ödendiğine ilişkin de geçerli bir delil dosyaya sunulmamıştır. Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan alacaklı olduğu sabit olduğundan davanın kabulüne, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Davalı borçlunun Bakırköy …. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı icra takip dosyasındaki takibe yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 335.947,60-TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında (67.189,52-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 22.948,58 TL nispi karar ve ilam harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 4.037,99 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18.910,59 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 31.966,33 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 4.037,99 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 4.092,39 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.848,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.