Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/611 E. 2021/912 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/611 Esas
KARAR NO : 2021/912

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/06/2013
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :10/11/2021
Davacı vekili tarafından açılan Menfi Tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ şirketin adresinde bulunan … tesisat no.lu elektrik sayacının kullanıcısı olduğunu, bu adreste lokanta işlettiğini, müvekkile ait işyerinde elektrik enerjisi ile çalışan 2 adet buzdolabı, 1 adet bulaşık makinası, l adet klima ve havalandırma ve aydınlatma lambalarının mevcut olduğunu, diğer davalı … ‘nın ise diğer davacı şirketin ortağı olduğunu, bu müvekkilin aleyhine fatura tahakkuk ettirmesinin de usul ve yasalara aykırı olduğunu, tahakkuk ettirilen faturalarda çarpan 1 yerine 2 yazıldığını, EPDK nın 122 sayılı kararının H.maddesi uygulanmak suretiyle kaçak tarifesi üzerinden hesaplama yapıldığını, müvekkilin elektrik sayacına müdahalesi sözkonusu olmadığını, 25.04.2008 tarihli 1.024,23 TL bedelli, 28 05.2008 tarihli 1.027,77 TL bedelli, 23.06.2008 tarihli 1.042,78 TL bedelli, 28.07.2008 tarihli 1.366,19 TL bedelli, 25.08.2008 tarihli 1.345,51 TL bedelli, 22.09.2008 tarihli 1.307,28 TL bedelli, 27.10.2008 tarihli 1.242,11 TL bedelli, 14.01.2009 tarihli 2.966,59 TL bedelli, 03.03.2009 tarihli 2.413,29 TL bedelli, 26.06.2009 tarihli 1.445,34 TL bedelli, 26.06.2009 tarihli 1.676,34 TL bedelli toplam 11 adet faturadan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti ile işbu faturaların iptalini talep ederek menfi tespit davası açmıştır.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusunu teşkil eden 11 adet faturanın müvekkil kurumca davacılar adına tahakkuk ettirilmediğini, müvekkil kurum kayıtlarında, dava dilekçesinde belirtilen tarih ve bedelli faturalar ın mevcut olmadığını, davacı …. Gıda Tur. Ltd. Şti.’ne ait ödenmeyen bir kısım elektrik faturalarının tahsili için Bakırköy …. icra Müdürlüğü …. E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosya borcunun davacı şirket tarafından ödendiğini, davacılara ait kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan faturaların tahsili için Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacıların müvekkil kurum tarafından tahakkuk ettirilmeyen, yani gerçekte var olmayan faturalardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini bunun m hukuki dayanağı olmadığını, davanın reddiyle, davacılar aleyhine %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yansıtılan elektrik tüketim faturaları ve kaçak ve kaçak ek tahakkukuna yönelik fatura bedellerinden kaynaklı menfi tespit talebine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının 11 adet faturadan dolayı borçlu olup olmadığı, iş yerinde kullanılan elektrik aletleri göz önüne alındığında bu kadar elektrik tüketip tüketilemeyeceği, kaçak elektrik kullanımı olup olmadığı hususlarındadır.
Mahkememizin …. esas … karar sayılı kararı ile reddine dair verilen karar davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtaya gönderilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı ilamında; davalı kurum tarafından, davacı şirket hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, 2008/4 ila 10 dönem faturaları takibe konu edilmiş, Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında ise fatura dönemi belirtilmeksizin “elektrik tüketim faturası ve kaçak elektrik bedeli” açıklaması ile elektrik borcuna ilişkin takip başlatılmış ve her iki taraf beyanında bu borçların ödenmiş olduğu açıklanmıştır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalı kurum tarafından, davacı şirket hakkında 2008 yılı 4,5,6,7,8 ve 9. dönem (aylar) için otomatik dönem tahakkuku altında fatura düzenlediği, 10. aya ilişkin olarak ise 16/10/2008 tarihli otomatik dönem tahakkuku, 16/10/2008 tarihi için ise endeks esaslı ek tahakkuk açıklaması ile iki farklı fatura düzenlendiği, yine 2009 yılında da 14/01/2009 ve 03/03/2009 tarihli iki adet kaçak faturası tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu faturalar ile kurum kayıtlarında yer alan fatura bilgileri karşılaştırıldığında, dilekçede yer alan 26.06.2009 tarihli iki adet faturaya kurum kayıtlarında rastlanmadığı görülmektedir. Bunun dışındaki diğer faturalarda ise, davacı talebi ile kurum kayıtları tarih olarak birbiri ile örtüşmekte olup, miktar itibari ile uyuşmadığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında düzenlenen 06.06.2012 elektirk bilirkişisi raporunda, davacı tarafın ödemekle yükümlü olduğu bedel 12.703,20 TL olarak tespit edilmiş, 08.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise bu bedel 16.692,33 TL olarak belirlenmiştir. Bunun üzerine mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için doysa üç kişiden oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişiler arasındaki görüş farklılıkları nedeni ile bilirkişi kurulu tarafından iki farklı rapor sunulmuştur. Bilirkişi kurulunda yer alan elektrik mühendisi …. tarafından düzenlen ve hükme esas alınan tekli bilirkişi raporunda, davacı tarafça iddia edilen tarih ve miktarlarda 11 adet faturanın tarafların mahkemeye sundukları belgeler içinde bulunmadığı ve buna göre davacı tarafın menfi tespit talebinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşıldığı belirtilmiş, mahkemece iş bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ne var ki yukarıda da açıklandığı üzere, dava dilekçesinde açıklanan dava konusu faturaların (26/06/2009 tarihli hariç) tarih itibari ile kurum kayıtlarında yer aldığı anlaşılmasına karşın bilirkişi raporunda bu hususa hiç değinilmediği, ayrıca raporda davalı kurumun davacı şirket hakkında düzenlediği, olağan tüketim faturaları ile kaçak tüketim faturalarındaki tahakkukların (hesaplamaların) ilgili yasal düzenlemeler uygun olup olmadığı ve davacının bu faturalardan ne miktarda sorumlu olduğu hususunda herhangi bir inceleme yapılmadığı, bu haliyle bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı açıktır. O halde mahkemece yapılaca iş, öncelikle dava dilekçesinde belirtilen faturaların miktarlar olarak kurum kayıtları ile neden farklılık arz ettiği hususu davacıya açıklatılarak, ardından dava konusu otomatik dönem ve kaçak dönemi faturalarına ilişkin, tüm tahakkuk evrakları ile ödeme belgelerinin dosyaya celp edilmesinden sonra, dosyanın üç kişilik yeni bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, kurum tahakkuklarının usulüne uygun olup olmadığı ile davacının sorumlu olduğu olağan tüketim ve kaçak tüketim borcunun ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması için rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır, gerekçesiyle bozulmuştur. Yapılan yargılama sonucu mahkememizin … esas … karar sayılı kararı ile kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin …. esas …. karar sayılı ilamında; Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve …. E., …. K.; 17.02.2010 gün ve … E.,… K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; dosya içerisinde 1 adet kök 3 adet ek rapor alındığı, alınan raporların ise normal tüketim tahakkukların doğru olup olmadığına yönelik hesaplama içermediği sadece fahiş tahakkuk yaptırılmadığı bu sebeple söz konusu bedellerin davalı kurumca istenebileceği yönünde görüş bildirildiği, kaçak tahakkukları yönünden ise davalı kurumca elektriğin kesildiği hususu ispat edilemediği gerekçesi ile kaçak tahakkuku hesaplaması yapılmadığı, sadece sayaçtaki kayıt altında olan kwh üzerinden hesaplama yapıldığı tespit edilmiş ise de 23.12.2018 Tarihli kaçak tutanağında mühürsüz sayaç üzerinden elektrik kullanıldığı hususunun sabit olduğu, ancak bu tutanak yönünden kaçak ve kaçak ek tahakkukuna yönelik hesaplama yapılması gerektiği halde hesaplama yapılmadığı, bozma ilamında belirtilen söz konusu hususları içermeyen, eksik, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bilirkişi raporu ve ek raporları doğrultusunda karar verilmiş olup, bu hali ile mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereği yerine getirilmemiştir. O halde mahkemece; dosyanın önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdii ile, davalı kurumun, davacı taraftan isteyebileceği bedelin duraksamasız belirlenmesi noktasında, bozma ilamına uygun biçimde, dava konusu otomatik dönem tahakkuk faturaları yönünden söz konusu bedellerin dönem tarifelerine uygun biçimde hesaplanıp hesaplanmadığı ayrıca 23.12.2018 Tarihli kaçak tutanağı yönünden ise kaçak tutanak tarihinin tutulmuş olduğu dönem yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararına uygun hesaplamayı içerir rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, gerekçesiyle bozulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında ve Yargıtay’ın bozma ilamlarında belirtilen hususlarda elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 24/02/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; izah edilen tespitlere göre ikili anlaşma olduğu, tüketimin doğru tespit edilmesi engellenmeden sözleşmeli sayaçtan elektrik tüketimi yapıldığı, ölçü sistemine müdahale yapılmadığı için sayaçtaki tüketim endeksleri kabul edildiği, davalı kurumun 7 adet faturayı normal tüketim tarifesi üzerinden faturalandırma yaptığı, 7 adet fatura için ilgili yıllardaki EPDK tarifeleri kabul edilerek bedel hesaplandığı, davalı kurum 4 adet faturayı kaçak elektrik tüketim tarifesi üzerinden faturalandırma yaptığı, 4 adet fatura için ilgili yıllardaki EPDK tarifeleri kabul edilerek davalı kurumun elektrik kestiğine dair bildirimde bulunmadığından normal tüketim tarifesi üzerinden bedel hesaplandığını, hesaplamalar ilgili yıllardaki Faturaya dayalı normal elektrik tüketim tarifesi üzerinden EPDK nın yayınlamış olduğu tarife fiyatlarından (563,694 5961, 74) toplam 6525.43 TL olarak hesaplanmış olup davalı kurumun davacıya bu bedeli iade etmesi gerektiği kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, icra dosyası, davalı kurum cevabi yazıları, bozma ilamları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce alınan 24/02/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davacının dava konusu iş yerinde tüketimin doğru tespitinin engellenmediği ve sözleşmeli sayaçtan geçirilmek suretiyle ve ölçüm sistemine müdahale yapılmadan elektrik kullanıldığı tespit edilmiştir. Davalı kurum tarafından davalıya tahakkuk ettirilen faturalar fatura tarihlerindeki EPDK tarifeleri uyarınca hesaplanmış ve davacının davalıya fazla tahakkuk ettirdiği bedelin 6.525,43-TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce söz konusu rapor usul ve yasaya ve dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınmış ve davacının davalıya fazla ödediği 6.525,43-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davacı tarafından davalıya fazla ödenen 6.525,43-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 445,75 TL nisbi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 210,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 235,55.TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini davada vekil olarak temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 15,60 TL başvurma harcı, 210,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 225,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 2.250,26 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 239,24 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
9-Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben dosyamız arasında bulunan Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas ve Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyalarının merciine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Mahkememize verilecek veya başka bir Mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.