Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/571 E. 2023/30 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/571 Esas
KARAR NO : 2023/30

DAVA : İtirazın İptali (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili asıl dava, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı/borçluya çatı bakım tadilat izolasyon ve imalat hizmeti sunduğu ancak davalının müvekkiline faturaya ve sözleşmeye konu alacaklarını ödemediği, bunu üzerine müvekkili tarafından davalıdan alacağı tahsili zımnında Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası ile cari hesaptan kaynaklanan 830.429,20-TL tutarındaki bakiye alacağı için ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itirazda bulunduğunu, davanın kabulü ile itirazın iptaline, 830.429,20-TL alacak ile alacak üzerinden de takibin ticari avans faiziyle birlikte devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle takip durmuş olduğundan alacağın %20’sinden az olmayacak şekilde davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı – karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dosyaya ibraz ettiği sözleşme teknik şartname ve idari şartname eklerindeki sözleşmenin imalat ve malzeme birim fiyatları ile yapılacak bloklara ilişkin eklerinin bulunmadığı, site yönetiminin KMK 38 gereği yönetici kat maliklerine karşı aynen vekil gibi sorumlu olduğu ve müvekkilinin menfaatlerinin korumakla yükümlü olduğu, vekil ile işlem yapan üçüncü kişiler de yaptığı işlemlerde hayatın olağan akışına aykırı ve kötü niyetli çıkar ilişkisi içeren işlemlerin tarafı olmuş iseler bundan dolayı sorumlu oldukları, taraflar arasında geçerliliği iddia edilen akdin geçerli olarak kabulü anlamına gelmemek üzere Mahkemece aksi yönde bir değerlendirme yapılması halinde davacı tarafça yapılan iş geçerliliği iddia edilen sözleşmeye uygun olarak yapılmadığı, davacının sitedeki hangi blokların işini yaptığı ve ne kadar malzeme sarf ettiğini ispatla yükümlü olduğu, nedenleri ile davanın eski yöneticilerine ihbarına ve davanın reddine, karşı dava yönünden ise dava konusu alacağın varlığına ilişkin dayanak gösterilen sözleşmeyi imzalayan site yönetiminin yukarıda belirtilen Yargıtay Kararı çerçevesinde özensiz hareket ettiği, vekil ilişkisi kapsamının dışına çıktığı, yapılan işin ve harcanan malzemenin sarf ve teslim tutanaklarının bulunmadığı, yapıldığı iddia edilen işin ve/veya harcanan malzeme fiyatlarının çok fahiş olduğu ve birden fazla yükleniciden teklif alınıp değerlendirme sonucunda bu teklifte karar kılındığına dair hiçbir kayıt bulunmadığı, yapılan bazı eksik ve ayıplı işler olmasına rağmen kesin kabul yapılmaksızın bir takım tutarların ödenmiş olması gibi tüm işler ve eylemlerde vekillerin özensiz hareket etti ği ve bu durumdan davacının da bilgisi dahilinde olduğu, geçerliliği iddia edilen sözleşmenin siteyi bağlamadığı ve müvekkil site açısından geçerli olmadığı nedenleri ile gizli ayıplı ve eksik işlerin yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenebileceğinden bedelden indirim talebinin belirsiz alacak davası olarak kabulü ile şimdilik 10.000,00TL’nin yapılan iş bedelinden indirimi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davacı – karşı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın karşı davaya konu talep ve iddialarının zaman aşımına uğradığını, somut olayda davalı/karşı davacı tarafın müvekkil şirketten muaccel bir alacağının bulunmadığı, karşı davada , davacı tarafın gizli ayıp, eksik iş , malzemede belirsizlik iddialarının ve bu sebeplere dayalı olarak bedelde indirim isteminin hukuka uygun olmadığı, davalı taraf aleyhine icra takibi başlatıldığı ve davalı taraf itiraz dilekçesinde ayıptan bahsetmediği BK md 477/2 ‘ de iş sahibinin gözden geçirmeyi ihmal etmesi durumunda, işi kabul etmiş sayılacağı, açıklanan tüm bu sebeplerle, ön inceleme aşamasının tamamlanarak tahkikat aşamasına geçilmesine, delillerin toplanmasına, asıl davanın kabulü ile itirazın iptaline, 830.429,20-TL alacak ile alacak üzerinden de takibin ticari avans faiziyle birlikte devamına, davalının %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karşı davanın reddine, karşı dava sebebi ile %20’den az olmamak üzere tazminat ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Çatı Bakım Tadilat İzolasyon sözleşmesi nedeni ile davacının edimini yerine getirdiği, alacaklarının ödenmemesi nedeni ile icra takip konusu yapıldığı takibe itirazın haksız olduğundan itirazın iptali, karşı dava ise imalatların ayıplı ve eksik olması nedeni ile bunların tespiti ve yapılan iş bedelinde indirim talebine ilişkindir.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 830.429,20 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
6502 sayılı TKHK 3/1. Maddesinin k bendinde, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, olarak; ı bendinde tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan ve kanunda belirtilen her türlü sözleşme ve hukuki işlemini ifade eder şeklinde tanımlandığı ve Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, bir davanın tüketici mahkemesinde görülebilmesi için taraflardan birinin satıcı-sağlayıcı, karşı tarafın ise tüketici olması ve uyuşmazlığında tüketici işleminden kaynaklanması gerekir.
Somut davamızda; Çatı Bakım Tadilat İzolasyon sözleşmesi nedeni ile edimlerin tam olarak yerine getirildiği ancak davalı … yönetiminin yapılan işler karşılığında ödemesi gereken bedeli ödememesi sebebi ile icra takibi başlatıldığını iddia ettiği anlaşılmış olmakla, davacı şirket, mesleki ve ticari amaçla hareket eden ve inşaat ve benzeri hizmetleri sunan özel hukuk tüzel kişisi; davalı … ise, sitede bulunan bağımsız bölüm maliklerinin menfaatleri için hareket eden ve onları vekaleten temsil eden site yönetimi konumunda olup bu yönü ile tüketici sıfatını haizdir. 6502 sayılı kanunun 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/5931 Esas, 2016/927 Karar; İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi’nin 2022/2274 Esas, 2022/2046 Karar sayılı ilamı vd.)
Bu sebeple dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, Mahkememizin görevsizliğine, Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bakırköy Tüketici Mahkemeleri görevli olması sebebiyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde taraflardan birinin müracaatı halinde dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde 6100 Sayılı HMK’nun 6/1 maddesi uyarınca resen DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNİN İHTARINA,
3-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarında görevli Mahkemece karar verilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde talep üzerine bu hususlarda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair davacı – karşı davalı vekili Av. …’ın, Davalı – karşı davacı vekili Av. …’ın, ihbar olunan … vekili Av. …’ın, ihbar olunanlar … ve …’ın yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/01/2023

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.