Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/567 E. 2020/775 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/567 Esas
KARAR NO : 2020/775

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlunun oğlu …. arasında 28/04/2016 tarihinde mal alım- satım sözleşmesi imzalandığını, davalı borçlunun da bu sözleşmede ipotekli taşınmaz sahibi olarak imzasının bulunduğunu, davalı borçlunun oğlunun sözleşmeye riayet etmediğini, müvekkili şirkete olan borçlarını ödemediğini, davalınında taşınmazı danışıklı bir şekilde ipotekli olarak 3. Şahıslara devrettiğini, davalı borçluya ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmediğini, bu nedenle de Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan takibe itiraz ettiğini, bu nedenle davanın kabulü ile yapılan itirazın iptaline karar verilerek, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesinini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafça müvekkili tarafından yapılan itirazın davacı tarafça dava tarihinden 1 yıl önce öğrenildiğini, davacı tarafından huzurdaki davanın yasal süresi içinde açılmamış olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafından dava dilekçesinde de beyan edildiği üzere dava konusu icra takibine konu taşınmazların müvekkili tarafından takip öncesinde ipotekli olarak devir edildiğini, bilinmesine rağmen sadece ipotek sahibi müvekkili ve asıl borçlu yönünden takip başlatılmışsa da taşınmazı devir alan yönünden takip başlatılmadığını, takip dosyasının usul yönünden hatalı olduğunu ve bu davanın sonucunda itirazın iptalinin hukuken değişikliğinin ortaya çıkarmayacağının açık olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesine gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
HMK 115. Maddeye göre dava şartları bakımından yapılan inceleme sonucunda;
Davalının tacir olmadığı , Öte yandan taraflardan biri tacir olsa da her iki tarafın tacir olması gerektiği gibi ticari işletmesiyle ilgili bir davada olmayıp; hangi davaların ticari dava olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4.maddesinde sayılmıştır. Bundan başka, özel kanunlarda bazı davalara ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir (TTK.m.5). Bu hükümlerde sayılan ticari davalar mutlak ve nisbi ticari dava olmak üzere ikiye ayrılır. 6102 sayılı TTK’nun 4.maddesi gereğince, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekir.
Dava 6102 sayılı TTK’dan değil alacak davası olup genel hükümler uyarınca genel mahkemelerde dava açılabileceğinden HMK’nın 2/1. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. 6335 sayılı Kanun ile 5. maddede değişiklik yapılmış ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, “işbölümü” ilişkisi olmaktan çıkarılıp, “görev” ilişkisine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Yukarıda anlatıldığı üzere,davalının tacir olmadığı dava konusunun da mutlak ticari davalardan olmadığı, dava konusu talebin davacı ile davalının oğlu arasındaki ticari iş sebebi ile davalının şahsına ait taşınmazın ipotek verilmesi ,davalının oğlunun sözleşmeye aykırı davaranarak borçlarıını ödemediği bu sebeple ipotek veren davalıdan tahsili talepli olduğu, görevli Mahkeme’nin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2020

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.