Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/55 E. 2020/474 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/55
KARAR NO : 2020/474

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı … Elektrik Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ve onun imzaya yetkili müdürü … ile müvekkilinin halihazırda sigortalı olarak çalıştığı … Hırdavat Demir Çelik Ltd. Şti arasında uzunca bir süre devam eden bir ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin, … Hırdavat Demir Çelik Ltd Şti’nin imzaya yetkilisi müdürü olarak çalışmaya devam ettiğini, davalı … ‘in müvekkiline “ Birikimlerini değerlendirelim sana da kârını verelim” şeklinde teklifte bulunduğunu, müvekkilinin de uzun zamandır tanıdığı ve ticaretle uğraştığını bildiği davalı …’in bu teklifini güven ilişkisi çerçevesinde kabul ettiğini, müvekkilinin birikmiş parasını değerlendirmek için davalı …’e farklı tarihlerde peyderpey olarak toplam 1.150.000,00 TL para verdiğini, ancak müvekkiline, ilk zamanlar kar payı verirken müvekkilinin teslim ettiği bedel yükseldikçe beklediğinin çok altında ödeme yapıldığını ve çoğu zaman hiç ödeme yapılmadığını, müvekkilinin kâr elde etme düşüncesinden vazgeçerek en azından vermiş olduğu 1.150.000,00 TL paranın kendisine geri verilmesini davalıdan talep ettiğini, davalının birçok kez çeşitli bahanelerle müvekkilini oyalamış ve müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini, müvekkilinin alacağını güvence altına almak ve gelecekte bir uyuşmazlık çıktığı takdirde alacağını ispat edebilmek amacıyla davalıdan kendisine senet verilmesini talep ettiğini, davalının müvekkiline senedin ön yüzünde hem şirket kaşesi üzerine hem de kaşenin dışına imza atmak suretiyle, hem şahsen hem de şirket adına sorumluluk altına girecek şekilde tanzim edilen, her yönüyle şekil unsurları tam olan bir bonoyu verdiğini, davalının vadesi gelmiş bonoyu ödemekte temerrüde düşünce, müvekkilinin alacağına kavuşmak amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü …. E sayılı dosya ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından senetteki imzaların sahte olduğu iddiasıyla imzaya itiraz edildiğini ve işbu itirazı kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verildiğini, somut vakıada da görüleceği üzere, müvekkilinin alacağını güvence altına almak ve gelecekte olası uyuşmazlıklarda alacağını ispat edebilmek için alacağını senede bağlanmasını sağlayarak gerekli tüm dikkat ve özeni gösterdiğini, bu nedenlerle müvekkilinin 1.150.000,00 TL tutarındaki alacağının tespit edilerek dava tarihinden itibaren avans faiz işletilmek üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacı ve müvekkili … ‘in tacir olmadığını, diğer müvekkili …nin ise tacir olduğunu, davanın dayanağı yapılan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası dayanağı sahte olarak düzenlenmiş ‘08.04.2017 düzenleme ve 15.04.2017 vade tarihli 1.150.000 TL sı bedelli senet” olup; bu senede karşı müvekkillerden … tarafından Anadolu … İcra Mahkemesinin …. Esas sayılı, … tarafından aynı Mahkemenin …. Esas sayılı dosyasıyla açılmış imza inkarı davaları kabul edilerek 17.12.2019 tarihinde icra takibinin durmasına karar verildiğini, senetteki imzanın sahte olduğu Mahkeme kararıyla belirlendiğinden, davacının iddia ettiği alacağının miktar itibariyle, HMK nın 200 üncü maddesi gereğince yazılı delille ispatlanması gerektiğini, bu nedenlerle yazılı delil başlangıcı olmaması ve senetle ispat zorunluluğu nedeniyle tanık dinletilmesine muvafakatlerinin olmadığı da dikkate alınarak davanın reddine ve yargılama giderlerinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak davasıdır.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için davanın her iki tarafının tacir ve uyuşmazlığın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
Somut olayda; davacı; kendisinin çalıştığı şirket ile davalının yetkilisi olduğu şirketin ticari ilişkileri bulunduğunu, bu vesile ile davalı gerçek kişiyi tanıdığını, biriktirdiği parayı peyder pey davalı gerçek kişiye parasının işletilerek kar payı verilmesi için verdiğini, parasını iade almak istediğinde, davalı gerçek kişinin kendisine bono düzenleyerek verdiğini, yaptığı icra takibi üzerine, bonodaki imzaya itiraz edildiğini ve yapılan imza incelemesinde imzanın davalıya ait olmadığının tespit edildiği beyanla, alacağının tahsili istemiyle iş bu davayı açmıştır. Görüldüğü üzere davacının talebi ödünç verilen paranın iadesi talebine ilişkin olup, davacı ile davalı gerçek kişi arasında ticari bir ilişki olmadığı gibi, davacı ile davalı şirket arasında da ticari bir ilişki mevcut değildir. Bunun yanında davacı ve davalı gerçek kişi tacir de değildir. Davacının alacak talebi bonoya dayalı olmayıp, kar payı elde etmek amacıyla işletilip iade edilmek üzere davalı gerçek kişiye verildiği iddia edilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Bu nedenle iş bu davada görevli mahkeme genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Bu durumda somut davada göreve ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğu anlaşılmakla;

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri ve gider avansı konusunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı . 23/09/2020 11:55

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.