Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/481 E. 2021/874 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/481
KARAR NO : 2021/874

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/07/2020
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı firmada 25 oranında pay sahibi olduğu, 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının erteleme sonrasında 08.05.2020 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin genel kurul toplantısına bizzat katıldığını, gündem maddeleri ile ilgili görüş ve itirazlarını ilettiğini, toplantı tutanağına itirazlarını işlettiğini, ayrıca ek olarak muhalefet şerhine dair beyanlarını da yazılı olarak sunduğunu, genel kurul toplantısının bakanlık temsilcisinin huzurunda yapıldığını, toplantı açılışında genel kurul toplantısında bulunması zorunlu defterlerden pay defterinin hazır edilmediği ve hazır bulunanlar listesinin pay defteri kayıtları ile kontrol edilmediğini, toplantı devam ederken getirilen pay defteri incelendiğinde, hazır bulunanlar listesi ile pay defterindeki kayıtların birbiri ile uyumlu olmadığının tespit edildiği, pay defterinde 2019 yılında yapıldığı iddia edilen pay devri ile ilgili hiçbir kayıt olmadığı toplantı tutanağının 2. maddesine şerh düşülmüş ise de bakanlık temsilcisine de yaptıkları başvuruya rağmen hazır bulunanlar listesinde yer alan pay sahiplerinin pay defterine aykırılığının tespiti için pay defterini mevcut halinden bir kopya alınması, usulsüz ve hatalı düzenlenen hazır bulunanlar listesinin hatasının tespitinin mümkün olmadığını, muhtemelen toplantıdan sonra da davalı şirket tarafından gerekli önlemler alınarak pay defterindeki eksik kayıtların düzeltildiği, toplantı tutanağına işlettikleri itiraz şerhlerinin hazır bulunanlar listesinin hukuka ve usule uygun olmadığı, davalı şirketin yönetim kurulunun şirket resmi defter ve kayıtlarını düzgün tutmayarak sorumlu olduğunu, bu şekilde toplantı nisabı ile ilgili kayıtların da yanlış olması sebebiyle genel kurul toplantısının batıl olup alınan kararların iptali gerektiğini, genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesinde müzakere edilen yönetim kurulu faaliyet raporuna karşı itirazlarının olduğu, toplantı tutanağı içerisine ve ek olarak muhalefet şerhi beyanı yazılarak genel kurula iletmiş bulunduklarını, yönetim kurulunun sorulan sorulara tatminkar ve detaylı açıklamalarda bulunmadığını, sadece inkar etmekle yetindikleri, her ne kadar toplantı tutanağına lüzumu halinde müvekkile bilgi verileceği beyan edilmiş ise de bugüne kadar müvekkile soru sorulan hiçbir konuda bilgi verilmemiş olup müvekkili şirketin 625 ortağı olarak bilgi edinme hakkının ihlal edildiğini, toplantının 4 numaralı gündem maddesi olan 2019 yılı finansal tablolarının müzakeresi altında müvekkil finansal tablodaki rakamlar ve şirket mal varlıklarının rayiç değerinin altında gereksiz ve yanlış kararla satışı ile uğranılan zarar hakkında yönetim kuruluna sorular yöneltmiş ancak sorular cevaplandırılmayarak zaten yönetim kurulunu oluşturan 4 ortağın birlikte hareket etmesi ile şirket finansal tablolarının oy çokluğu ile onaylandığı, müvekkil açıklama istediği ve itirazlarını beyan ettiği konularda özel denetçi incelemesi talebinde bulunmuş ise de bu talebin oy çokluğu ile reddedildiği, bu hususta da davalı şirkete karşı dava açacaklarını, müvekkil yönetim kurulu üyelerinin hukuka, yasal düzenlemelere, esas sözleşmelere aykırı şekilde işlem yaparak şirketi zarara uğrattıkları, şirketin mal varlıklarını düşük bedelle, zararına ve gayrimenkul piyasasının en dipte olduğu bir dönemde, ayrıca Şirketin bu satışlardan gelecek nakit paraya ihtiyacı da bulunmazken yapılan varlık satışlarına itiraz ederek Yönetim Kurulu üyelerinin ibra edilmemesi yönünde oy kullanıldığı, yönetim kurulu üyelerinden tijen alkan’ın genel kurul tarafından ibra edilmediğini, gündemin 6. maddesinde şirketin elde ettiği geçmiş dönem karlarının yasal düzenlemelere istinaden dağıtılmasının müzakere edildiği, mali kayıtlara göre 2019 yılı faaliyet döneminde şirket bir önceki yılın çok altında olmakla beraber 27.000.000 TL kar elde eden ve 2018 yılı karının da çok az bir kısmı dağıtılarak iç kaynaklarda tutulduğu düşünüldüğünde şirket ortaklarına kar dağıtabilecek durumda iken yönetim kurulu’nun “öz kaynakların güçlendirilmesi amacıyla” kar dağıtımı yapılmaması yönündeki önerisi ile şirket ortaklarına kar payı dağıtılmadığı, şirket müvekkil haricindeki diğer 4 ortağı şirket yönetim kurulu üyesi olarak yüklü huzur hakkı ve ücret aldıklarından kar payı ödemesini aylık şekilde tahsil ettikleri, müvekkilinin de 25 ortaklık payına rağmen şirketten bir kuruş para almaması için her yıl bu şekilde karar alarak müvekkilinin maddi açıdan zor durumda bırakılmak istenildiği, yönetim kurulunun en azından yasal açıdan %25 kar payı dağıtıyor olmasının şirket mali tabloları incelendiğinde şirket öz kaynaklarına olumsuz bir etki yapmayacağının ortada olduğu, yönetim kurulu genel kurul toplantısında haklı ve makul bir gerekçe göstererek kar payı dağıtılmaması önerisi ile ilgili bir açıklama yapmamış, elinde bulundurduğu çoğunluğun gücü ile oy çokluğu ile yönetim kurulu teklifinin kabulü yönünde karar alındığı, müvekkilinin yasal düzenlemeye, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı alınan karara olumsuz oy kullanılarak muhalefet şerhi koyduğu, her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın da nihai amacının kar elde edip ortaklarına dağıtmak olduğu, şirketin mevcut 4 ortağı aynı zamanda şirketin yeni yönetim kurulu üyeleri olmakla, kendilerine aylık ücret ve huzur hakkı tahakkuk ettirmiş olduklarından, kar payı dağıtımından tek etkilenen ortağın müvekkili …’nun olduğu, bu sebeple itiraz ve muhalefet şerhlerinin dikkate alınarak genel kurul toplantısında alınan kararların iptalinin talep etme zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle davalı şirketin erteleme sebebiyle 08.05.2020 tarihinde toplanan 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan hukuka ve yasal düzenlemelere, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı kararların butlanının tespiti ile iptallerine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri şirketin … Makina San. ve Tic. A.Ş.’nin 1996 yılında davacının babası … tarafından kurulduğu, şirketin kuruluşu aşamasında müvekkil şirketin kurucusu …, sadece oğlu olması sebebiyle davacı …’na emek ve sermaye katkısı olmaksızın şirketten 610 pay verdiği, sonrasında 15.08.2013 tarihinde yine müvekkil şirketin kurucusu … şirkette sahip olduğu paylardan davacı oğlu ile dava dışı kızına ayrı ayrı ‘*615’er pay verdiği, neticede davacının şirketteki payının 025’e çıktığı, davacının gerek kuruluş aşamasında sahip olduğu 10 oranındaki pay için gerekse de 2013 yılında gerçekleşen 15’lik pay devrinden dolayı babası …’na herhangi bir ödemede bulunmadığı, müvekkil şirketin paydaş yapısına bakıldığında bir aile şirketi olduğu hususunun açıkça görüldüğü, ticaret sicil kayıtlarıyla sabit olduğu üzere Davacı …’nun şirketin kuruluşundan 19.04.2019 tarihine kadar aralıksız bir şekilde şirketin yönetim kurulunda bulunduğunu, davacı tarafın 08.05.2020 tarihli genel kurul toplantısında pay defterinin bulunmadığı ve hazır bulunanlar listesinin pay defteriyle uyumlu olmadığı ve bu nedenle de yapılan genel kurul toplantısının batıl olduğu yönündeki iddialarının gerçek dışı ve hukuken kabul edilebilir olmadığı, hazır bulunanlar listesi ve genel kurul tutanağı ile sabit olduğu üzere müvekkil şirketin 08.05.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında tüm paydaşların asaleten veya vekaleten hazır bulundukları, müvekkilinin çok ortaklı bir şirket olmadığı, müvekkil şirketin bir aile şirketi olduğu, bu durumda toplantı yeter sayısıyla ilgili bir sorun olmadığı, pay defterinin toplantıda hazır olmadığı, pay defteri ile hazır bulunanlar listesinin uyumlu olmadığı yönündeki iddianın doğru olmadığı, şirket paydaşlarından …’nun sahip olduğu paylardan bir kısmını yine şirket paydaşlarından …’a devrettiği, yapılan pay devri işleminin şirket ana sözleşmesi ve TTK hükümleri çerçevesinde yönetim kurulu kararıyla pay defterine işlendiği, genel kurul toplantısının tüm paydaşların katılımıyla yapıldığı, kararların şirkette hali hazırda 25 paya sahip davacı … ile şirkette 40,25 paya sahip …’nun muhalefetine rağmen 074,75 paya sahip diğer paydaşların kabul oyuyla olmak üzere oy çokluğuyla alındığı, netice itibariyle genel kurul toplantısının üyelerin tamamının katılımıyla yapıldığı, kararların oy çokluğuyla alındığını, dava konusu edilen genel kurul toplantısının davacı tarafından 2-4 ve 6 numaralı gündem maddelerine itirazda bulunulduğu, ayrı ayrı yazılı muhalefet şerhi verildiği, muhalefet şerhleri incelendiğinde gündemin 2. ve 4. maddesine ilişkin verilen muhalefet şerhinin içerik itibarıyla aynı veya benzer olduğu, gündemin 2. maddesine ilişkin verilen muhalefet şerhinin aynı zamanda gündemin 6. maddesine ilişkin verilen muhalefet şerhini de kapsadığı, sonuç olarak 4. ve 6. maddelere ilişkin muhalefet şerhlerinin eksiksiz bir şekilde 2. maddeye ilişkin verilen muhalefet şerhinin içerisinde yer aldığı, davacı tarafından verilen muhalefet şerhlerine karşı müvekkil şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı …’ın yönetim kurulu adına gerekli açıklamada bulunduğunu, müvekkili şirketin bağımsız denetime tabi bir şirket olduğu, mevzuat gereği her yıl ayrıntılı bir şekilde bağımsız denetçi tarafından denetlenip rapor oluşturulduğunu, dava konusu yapılan genel kurul gündeminin 6. maddesinde şirket karının kullanım şekli görüşülmüş, davacı ve şirket paydaşlarından davacının eşi …’nun muhalefetine rağmen genel kurul’un çoğunluk oyuyla 2019 yılı için kar payının dağıtılmamasına karar verildiğini, bu nedenlerle davacı tarafın 08.05.2020 tarihli genel kurul kararlarının iptali yönündeki taleplerinin iyi niyetle izahının mümkün olmadığı, işbu yöndeki talepler hukuka aykırı olmakla müvekkili şirkete dava süresince kayyım atanması yönündeki davacı yan talebinin de iyi niyetten uzak ve hukuka aykırı bir talep olduğu, böyle bir talebin hukuki ve ekonomik açıdan izahı ve kabulünün mümkün olmadığı, bu sebeple sayın mahkemece müvekkili şirkete kayyım atanması yönündeki haksız, yıkıcı ve tahrik edici talebin evveliyatla reddi gerektiği, arz edilen nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti ve genel kurul kararlarınnı iptaline ilişkin olup, uyuşmazlık, davalı şirketin 08/05/2020 tarihli 2019 yılı olağan genel kurulunda alınan kararlarının butlanı ve iptali şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarındandır.

Taraflar dayanmış oldukları delillerinin dosyaya ibraz etmiş, davalı şirketin ticaret sicil kaydı ve ekleri dosyaya celbedilmiştir.
Prof. Dr. …, Bağımsız Denetçi … ve Mali Müşavir …’den rapor alınmasına karar verilmiş, 31/05/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle;”1- Davalının 2019 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde tutulmuş olduğu,
2- Davacının da yönetim kurulu üyesi olarak yer aldığı 2018 yılı takvim yılında karar altına alınan aylık toplam huzur hakkının 192.000,00 TL olduğu, 2019 yılı takvim yılı için karar altına alınan aylık toplam huzur hakkının ise 140.000,00 TL olduğu, 2019 yılı aylık olarak ödenen toplam huzur hakkının 140.000,00 TL’yi aşmadığı, 2019 takvim yılında karar altına alınan huzur hakkı tutarının bir önceki yıla göre aylık bazda (192.000,00 – 140.000,00=) 52.000,00 TL daha düşük olduğu, dolayısıyla önceki yıla göre düşüş gösteren 2019 yılı huzur hakkı tutarının, işbu dosya kapsamı bağlamında yüklü (Yüksek) olduğunun söylenemeyeceği,
3- Davalının 2019 yılına ilişkin satış tutarları, alışları, satışların maliyeti, brüt ve net kârlılık hesaplamalarının; bağımsız denetim raporu, YMM kurumlar vergisi tam tasdik raporu ve kurumlar vergisi beyannamesi ölçüt alınmak suretiyle, defter ve belgelerle örnekleme yöntemiyle mukayese edildiği, inceleme sonucunda eleştiriyi gerektiren bir hususa rastlanmadığı, heyetimizce bir bütün olarak yapılan değerlendirmede gerek Bağımsız Denetim Raporuna, gerekse YMM Tam Tasdik Raporunda yer alan mali bilgilerin gerçekliğine itibar edilebileceği, 2019 yılı mali tablolarının gerçeği yansıttığı,
4- Dava konusu genel kurul hakkında hazırlanmış olan hazirun cetveli ile pay defterinin birbirine uyumlu olduğu ve bu nedenle alınan kararların geçersizliğine neden olacak bir hukuka aykırılık bulunmadığı,
5- 1 nolu genel kurul kararının yokluğunu, butlanını ya da iptalini gerektiren herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı,
6- 2 ve 3 nolu kararlarda genel kurulun herhangi bir irade beyanının bulunmadığı bu nedenle kararların yok hükmünde olduğu; buna karşılık söz konusu gündem maddelerine ilişkin olarak genel kurulun karar alınması yönünde bir irade beyanı var ise ve fakat söz konusu irade beyanı toplantı tutanağına işlenmemiş ise alınan kararın batıl olduğu;
7- Finansal tabloların onaylanması ve özel denetim talebinin reddi kararlarının yokluğunu, butlanını ya da iptalini gerektiren herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı,
8- Yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin olarak alınan 5 nolu genel kurul kararında oydan yoksun olan yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmış olması ve ibra kararlarının bu oylar sayesinde alınmış olması nedeniyle, alınan ibra kararlarının iptal edilebilir olduğu,
9- Kar payı dağıtılmaması hakkındaki 6 nolu genel kurul kararının yokluğunu, butlanını ya da iptalini gerektiren herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı,
10- Kar payı dağıtılmaması hakkındaki 6 nolu genel kurul kararının yokluğunu, butlanını ya da iptalini gerektiren herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı,” kanaati bildirilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde, toplantı nisabına ilişkin kayıtların yanlış olmasından bahisle davaya konu edilen genel kurulda alınan kararların geçersiz olduğunun tespitini; 2, 4 ve 6 nolu genel kurul kararlarının ayrıca içerik itibariyle hukuka aykırı olduğunu ifade ederek bu kararların batıl olduğunun tespitini, butlan sebepleri oluşmamışsa iptalini talep etmektedir. Bilirkişi heyeti ve mahkememizce dava konusu genel kurul kararları hem yokluk ve butlan hem de iptal edilebilirlik yönünden değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; TTK 622. maddesinin yollaması ile limited şirketlerde de uygulanması gereken anonim şirket genel kurul kararlarının butlan ve iptaline ilişkin TTK 445 vd maddeleri hükümlerine göre toplantıya katılıp da olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri ile toplantıya katılsın veya katılmasın, olumsuz oy kullansın veya kullanmasın çağrının usulüne uygun yapılmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği, katılma yetkisi olmayanların toplantıya katılıp oy kullandığı, toplantıya katılmasına veya oy kullanmasına haksız şekilde izin verilmediği ve bunların genel kurul kararının alınmasına etkili olduğunu iddia eden her pay sahibi genel kurul kararları aleyhine kararın alındığı tarihten itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesine dava açıp iptal veya butlan talebinde bulunabilirler.
İptal davasının, genel kurul kararının alınmasından itibaren üç ay içerisinde açılması zorunlu olup, kanunda öngörülen bu süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Üç aylık sürenin başlangıcı kararın alındığı gün olup, üçüncü ayın sonunda bu güne tekabül eden gün davanın açılması için son gündür. Dava konusu genel kurul kararları 30.04.2019 tarihinde alınmış olup, dava dilekçesi 30.07.2019 tarihli olduğundan davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle dava konusu genel kurula ilişkin yapılan genel değerlendirmede; çağrının yetkili kişiler tarafından yapılmadığı, çağrının hiç yapılmadığı ya da bazı pay sahiplerine yapılmadığı yönünde çağrının mevcudiyetine ilişkin herhangi bir iddia ileri sürülmemekle birlikte; davacı, toplantı nisabına ilişkin olarak kayıtların yanlış olduğunu ileri sürmüş olup, toplantı nisabı, genel kurul kararlarının mevcudiyeti için aranan şartlardan birisi olduğundan ve toplantı nisabı oluşmaksızın yapılan toplantıda alınan genel kurul kararları yok hükmünde olduğundan bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin olarak hazırlanmış olan hazirun cetveli ve bu belge üzerinde yer alan imzalar incelendiğinde, tüm pay sahiplerinin genel kurul toplantısına katıldığı, bilindiği üzere pay defteri ile özellikle en son tarihli hazirun cetvelinde yer alan bir veya birkaç pay sahibinin paylarının sayısı birbirlerine uymuyorsa, pay defterine mi yoksa hazirun cetveline mi üstünlük tanınacağı noktasında Yargıtay’ın kökleşmiş içtihadı son hazirun cetveline üstünlük tanımak yönünde olduğu, davalı şirketin pay defterinin incelenmesi neticesinde, davalı şirketin pay defterinde görülen pay sahipliği yapısı ile hazirun cetvelinde görülen pay sahipliğinin birbirini tuttuğu görüldüğünden söz konusu iddianın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacınını tüm genel kurula ilişkin yokluk iddiasında ve iptal talebinde bulunduğu anlaşılmakla genel kurulda alınan kararların yok hükmünde ya da batıl olup olmadığının tespiti için her bir kararın tek tek incelenmiştir.
1. nolu karar, genel kurulda toplantı başkanlığının seçimine ilişkin olup, dosya münderecatından, alınan kararın yok hükmünde ya da batıl olmasını gerektirecek herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
2 numaralı paragraf, yönetim kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun okunup müzakere edildiğine, 3 nolu paragraf ise bağımsız denetçi raporunun okunup müzakere edildiğine ilişkindir. Paragrafların devamında ise davalı şirketin pay sahiplerinden … ve ….’nun faaliyet raporunun içeriğine ilişkin itirazları ve bu itirazlara ilişkin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı …’ın cevapları yer almaktadır. Genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, yönetim kurulunun faaliyet raporuna ilişkin (olumlu ya da olumsuz) bir karar alındığına ilişkin bir kaydın düşülmediği görülmektedir.
Bilirkişi raporunda bu konular hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar alınmamış ise, davalı şirketin konuya ilişkin olarak bir irade beyanında bulunduğundan bahsetmek mümkün olmadığından, kararın yok hükmünde olduğu sonucuna varmak gerektiği , buna karşın, genel kurulda bir karar alınmış ve fakat bu karar toplantı tutanağına işlenmemiş ise kararın batıl olduğu sonucuna varılması gerektiği kanaati bildirilmişse de; dava konusu genel kurulun gündeminde; ilgili konuların ; 2) Yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi. 3) Bağımsız Denetçi raporlarının okunması şeklinde belirtildiği bu konularda bir karar alınmasına ilişkin bir ibare bulunmadığı, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin Gündem başlıklı 13 – (1) maddesi’nde de Olağan genel kurul toplantısının gündeminde sırasıyla bulunması gereken hususlar sayılırken; ” … b) Yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi. , c) Denetçi raporlarının okunması. … ” şeklinde düzenlendiği, buna göre; söz konusu yönetmelikte de; yıllık faaliyet raporunun okunmasını ve müzakeresini, Denetçi raporlarının ise okunmasını şart koştuğu, Anonim şirketlerde gerek yıllık faaliyet raporu, gerekse de denetçi raporu için genel kurulun onayına-tasdikine sunulması doğrultusunda yasal bir zorunluluk bulunmadığı, dava konusu 08.05.2020 tarihli genel kurulda da bu şekilde uygulama yapıldığı değerlendirilmekle bu yönüyle bilirkişi raporuna itibar edilmemiş, 2 ve 3 nolu paragraflar yönünden yokluk ve butlana tabi bir durum oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Genel kurul toplantı tutanağının (4) nolu paragrafında esasen iki farklı genel kurul kararı bulunmaktadır. Bunlardan ilki davalı şirketin finansal tablolarının onaylanması kararı, diğeri ise pay sahiplerinden … ve …’nun özel denetim talebinin reddi kararı olup; bilirkişi heyetince yapılan mali ve teknik incelemede finansal tabloların usulüne uygun düzenlenmiş olmasının yanı sıra bu tabloların içeriğine ilişkin olarak alınan kararın yok hükmünde ya da batıl olmasını gerektirecek herhangi bir husus tespit edilmediği ve öte yandan kararın alınış şekli bakımından da kararın yok hükmünde ya da batıl olmasını gerektirecek herhangi bir husus teskit edilemediği, özel denetim talebinin reddi kararı bakımından da kararın batıl olmasını gerektirecek herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
(5) nolu karar, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmeleri hakkındadır. Bu ibra “açık ibra” niteliğinde olup, söz konusu karar uyarınca, yönetim kurulu üyelerinden … haricindeki yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiş olup, …’ın ibra edilmemesine karar verilmiştir. Söz konusu karar incelendiğinde, kararın yok hükmünde ya da batıl olmasını gerektirecek bir husus tespit edilmemiş olmakla birlikte; iptal edilebilirlik yönünden yapılan incelemede; Yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin olarak alınan 5 nolu kararda, yapılan oylamalarda, pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, ancak diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullandıkları görülmektedir. Bilindiği üzere TK m. 436/2 hükmünde ibra kararında oydan yoksunluk hali özel olarak düzenlenmekte olup, bu hükme göre bir anonim şirkette yönetimde görevli olan kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar. Davalı vekilince bilirkişi raporuna itirazlarında yönetim kurulu üyelerinin birbirinin ibralarında oy kullanamamaları durumununda yönetimde olmayan ortaklar tarafından bu durumun kötüye kullanılabileceği, dolayısıyla yönetim kurulu üyelerini diğer yönetim kurulu üyelerini ibrasında oy kullanabilmeleri gerektiği yönünde itiraz edilmişse de, bu konuya ilişkin olarak hukukumuzda, yönetimde yer almış kişilerin sadece kendilerinin ibralarında değil, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında da oy kullanamayacakları kabul edilmektedir. Yargıtay kararlarında da yönetim kurulu üyelerinin birbirinin ibralarında oy kullanmasının hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir. Bilirkişi raporunda bu hukuka aykırılığını yaptırımının iptal edilebilirlik olduğu kanaati bildirilmiş olup, mahkememizce de bu görüşe itibar edilerek; davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan …, …, …, … birbirlerinin ibralarında oy kullanmış olduğundan ve ibra kararı oydan yoksun paylar sayesinde alındığından, alınan kararın iptaline karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Kar payına ilişkin olarak 6 nolu kararda pay sahiplerine kar payı dağıtılmamasına karar verildiği görülmektedir. Anonim ortaklıkların amacı kar elde ederek bunu pay sahiplerine dağıtmak olsa da, elde edilen karın ne şekilde kullanılabileceği TK m 507 vd. hükümlerinde düzenlenmektedir. Bu hükümler uyarınca elde edilen karın bir kısmı kanunda ya da esas sözleşmede öngörülen yedek akçelere ayrılmak zorundadır (TK m. 523/1). Kanunda ya da esas sözleşmede öngörülen yedek akçelerin yanı sıra TK m. 523/2 uyarınca: i) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, ii) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ya da esas sözleşmede öngörülmemesine rağmen, karın yedek akçelere ayrılmasına karar verilebilmesi mümkündür.
Kar payına ilişkin olarak alınan genel kurul kararı 08.05.2020 tarihinde alınmış olduğundan, 7244 sayılı “Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 12. maddesi ile TK’ya eklenen Geçici 13. Madde hükmü uygulama alanı bulacaktır. Bu hükmün ilk fıkrası uyarınca “Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez.”
Kanunda öngörülen bu sürenin uzatılması konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki verilmiş olup, 17.09.2020 tarih ve 2948 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile bu süre üç ay uzatılmıştır. Yani huzurdaki davaya konu edilen genel kurulda kar payı dağıtımı kararı alınmış olsaydı dahi en fazla 2019 yılında elde edilen karın yüzde yirmi beşinin dağıtılmasına karar verilebilirdi.
Davaya konu 6 nolu genel kurul kararında, davalı şirketin kar payı dağıtmama kararı aldığı görülmekte olup, yönetim kurulu üyesi … tarafından ilgili genel kurul toplantı başkanlığına sunulan yazıda, alınan kararın genel kurulun yapıldığı tarih itibariyle dünyada ve ülkemizde yaşanmakta olan koronavirüs (COVID-19) salgınının etkilerini azaltmayı ve davalı şirketin öz sermayesini korumayı amaçladığı ifade edilmiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, yaşanmakta olan salgının etkileri göz önünde bulundurularak, ülke çapında tüm sermaye şirketleri açısından kar payı dağıtımı kararının alınmasının sınırlandırıldığı görülmektedir. Hal böyle iken ve TK m. 523/2 hükmünde de düzenlendiği üzere bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa kar payı dağıtmama kararının alınması ve elde edilen karın yedek akçelere ayrılmasına karar verilebilmesi mümkün olduğundan, dava konusu 6 nolu kararın hukuka aykırı olmadığı ve iptal edilebilirlik sebeplerinin oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu bağlamda yönetim kurulu üyelerine sağlanan ücretin miktarına yönelik itiraz hakkında yapılan mali inceleme sonucunda söz konusu ücretin iddia edildiği gibi yüklü miktarlarda olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerine verilen ücret, kar payı dağıtmama kararını hukuka aykırı hale getirmeyeceği gibi, kar payı dağıtmama kararını dürüstlük kuralına aykırı da kılmaz. Dolayısıyla kar payı dağıtmama kararının iptal edilmesini gerektirecek herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bağımsız denetçinin seçilmesine ilişkin olarak oybirliği ile alınan (7) nolu karar bakımından herhangi bir hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu genel kurulun 2 ve 3 nolu paragraflarına konu hususların yok hükmünde oldukları ve ya butlanla malul oldukları yönündeki bilirkişi görüşünü mahkememizce itibar edilmemiş, bu paragraflara konu itibar edilmemiş; Yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi ile Bağımsız Denetçi raporlarının okunması şeklindeki uygulamanın mevzuata uygun olduğu, bu konularda tastik kararı alınması zorunluluğu bulunmadığı anlaşılmakla, genel kurulun bu kısımları yönünden bir hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir. Diğer değerlendirmeler yönünden bilirkişi raporu doğrultusunda sonuca ulaşılmış, bilirkişi raporunda ve yukarıda açıklandığı üzere, 5 nolu kararın iptal edilmesi gerektiği, diğer kararlar ve genel kurulun çağrı, toplanma ve karar alma çoğunluğu yönünden usule ve esasa ilişkin bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla diğer talepler yönünden davanını reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,
Davalı şirketin 08/05/2020 tarihinde yapılan 2019 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 5 nolu kararın iptaline, diğer taleplere ilişkin davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcından daha önce peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiyesinin davalıdan tahsiline,
3-Davacı kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 29/09/2021 11:15

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.