Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/459 E. 2021/1022 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/459
KARAR NO : 2021/1022

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/11/2008
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … AŞ ile … AŞ ‘nin … Doğalgaz hattı projesi için adi ortaklık kurduklarını ve işe başladıklarını, işin yapımı esnasında müvekkilleri adi ortaklık ile davalı arasında 20/07/2006 tarihli satış sözleşmesinin aktedildiğini, sözleşme uyarınca davalının edimlerini 2.336.400,00 USD bedelle ifasının kararlaştırıldığını, edimin ifası kapsamında bedelin kısmen ifa edildiğini, aynı dönemde diğer davacı … LTD.ŞTİ ‘nin adi ortaklığın taşeronu olarak iş yapımına iştirak ettiğini, ancak adi ortaklığın mali sorunları ve iş veren … ‘ın muvafakatı ile müvekkili … … LTD.ŞTİ ‘nin asıl yüklenici sıfatıyla işe devam ettiğini, davalı ile yapılan görüşmeler kapsamında müteahitlerin … nezdinde mevcut alacakları karşısında 2.044.250,00 USD lik kesin hak edişin Ankara …. Noterliğinin 01/08/2006 tarihli evrakı ile davaya devir ve temlik edildiğini, bu temlike rağmen davalıya 1.700.000.,00 TL fazla ödeme yapıldığını, 04/11/2007 tarihinde işin geçici kabulünün yapıldığını, eksiklerin tespit edildiğini, davalının ise hak edişlerinin ödeneceğinin garanti edilmesi halinde eksiklerin giderileceğini bahane ederek işi tamamlamadığını, bu nedenle davalıya işin teminatı saadetinde …Bank … Şubesine ait 480.480,00 TL ve … bank … Şubesine ait 180.000,00 USD ve 37.695,00 USD bedelli 3 çek verildiğini, davalının yine işi tamamlamadığını ve çeklerin tahsil saadetinde Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyaları ile icra takibine başlandığını, müvekkilinin işin teslim edilmemesi nedeniyle … ‘a cezai şart ödemek zorunda kaldığını, sözleşmenin 5/3 maddesine göre davalının müvekkiline vermesi gereken 100.000,00 USD teminat tutarını müvekkiline vermediğini ileri sürerek Küçükçekmece … İcra müdürlüğünün … ve …. esas sayılı dosyaları ile mevcut icra takibi kapsamında talep edilen tutar kadar borçlu olmadıklarının tespiti ile anılan çeklerin müvekkiline verilmesini istemiştir. Bilahare de davasını tamamen ıslah ederek davalının tamamlayacağını taahhüt ettiği eksik işlerin bedelinin kesin hakedişten tahsil edilememesi halinde davalının alacağının garantisi olarak üç adet çekin teslim edildiğini, davalının buna rağmen işe devam etmeyerek geçici kabul eksiklerini tamamlamadığını, çekleri icra takibine koyduğunu belirterek davacıların davalıya çeklerden dolayı borcu bulunmadığının tespitine, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;uzun süreli hukuki ilişki doğuran sözleşmelerin açıkça feshedilmemesi halinde hukuki münasebetin devam ettiğinin kabul edileceğini, taraflardan birinin menfi tespit davası açmak suretiyle borçlu olmadığının tespiti talep edemeyeceğini, esasen müvekkilinin işin sadece % 1 ‘ne tekabül eden kısmını ifa edememek durumunda olduğunu, bunun müsebbibinin ise davacılar olduğunu, bu hususta birçok kere davacılara ihtarname gönderdiklerini, temlike rağmen davalıya 1.700.000,00 USD fazla ödeme yapıldığı ile işin teminatı saadetinde dava konusu 3 çek verildiği iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin işin % 99 ‘nu 1 yıl önce bitirdiğini, temlik kapsamında henüz müvekkiline ödenen bir para olmadığını, davacının teminat amacıyla çek vermediğini, çeklerin ödeme amacıyla verildiğinin açıkça belli olduğunu, bugüne kadar sözleşme bedelinin ancak % 65 ‘nin tahsil edilebildiğini, BK 81 md uyarınca kendi edimini ifa etmeyenin diğer sözleşenden edimini ifa etmesini talep edemeyeceğini, 100.000,00 USD teminat tutarının mesnetsiz olup sözleşmeye göre teminatın kesin kabule kadar verileceği yönünde hüküm bulunduğunu, henüz kesin kabulün yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, menfi tespit talebine ilişkin olarak açılmış, daha sonra eser sözleşmesinden kaynaklı tarafların karşılıklı hak, alacak ve borçlarının tespiti ile sözleşmenin tasfiyesi, muarazanın giderilmesine, karşılıklı hak ve borçların belirlendikten sonra mahsubu, tasfiye neticesinde dava konusu çeklerden dolayı menfi tespit talebine ilişkin olarak ıslah edilmiştir.
Mahkememizin …esasında yapılan yargılamada; Mahkememizce “davanın açıldığı 2008 yılından ıslah tarihine kadar geçen süre dikkate alındığında ıslahın kötüniyetle yapıldığı sonucuna varıldığı, ayrıca bir ıslah harcı da yatırılmadığı” gerekçesiyle HMK’nın 182. maddesi gereğince ıslah dikkate alınmadan yargılamanın sürdürüldüğü belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine; Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 23.10.2014 tarihli ve … E.- … K sayılı ilamı ile; ” … Mahkemece, davacılar vekilinin ıslah talebi bu madde hükmüne dayanılarak kötüniyetli ıslah olarak kabul edilip ıslah dikkate alınmadan karar verilmiş ise de; davacıların menfi tespit talebinin içinde davalıya verilen çeklerin teminat olarak verildiği iddiasının yanında çek bedellerine hak kazanılmadığı iddiası da bulunmakta olup bu durumda ıslahın HMK’nın 182/1. maddesinde belirtildiği şekilde kötüniyetli ve davayı uzatma amaçlı yapıldığından sözedilemez. Bu durumda mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 178/1. maddesi gereğince “ıslah sebebiyle geçersiz hale gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararlarını karşılamak üzere” taktir edilecek teminatın da ıslah eden davacılara yatırtılması suretiyle ıslah talebi doğrultusunda, gerekirse konusunda uzman teknik bilirkişiler marifetiyle mahallinde keşif yapılarak davalı tarafından gerçekleştirilen imalâtlar ve davalıya yapılan ödemeler tespit edilerek işin tasfiye kesin hesabının çıkartılması, bu konuda bilirkişilerden Yargıtay denetimine elverişli ve gerekçeli rapor alınması ve oluşacak sonuç çerçevesinde davanın sonuçlandırılması gerektiği.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, Mahkememizin …. esasında yapılan yargılamada; bozma kararına uygun olarak yeni bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi raporuna itiraz üzerine de ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında özetle:” Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yapılan tasfiye kesin hesabına sonucunda davalı … A.Ş.’nin toplam hak ediş tutarının dava tarihi itibariyle 2.962.403,93 TL olduğu, davacının davalılara yaptığı ödemelerin dava tarihi itibariyle 4.144.037,84 TL’ye ulaştığı, davacının yaptığı fazla ödemenin 1.181.633,91 TL olduğu” bildirilmiş, tarafların bilirkişi ek raporlarına yaptığı itirazlar rapor içeriğine göre yerinde bulunmamış, bilirkişi rapor ve ek raporları gerekçesine ve hesap tarzına göre kabule şayan bulunarak hükme esas alınmış, uyulan Yargıtay bozma kararı gerekçesine nazaran uzman teknik bilirkişilerce davalı tarafından gerçekleştirilen imalâtlar ve davalıya yapılan ödemeler tespit edilerek işin tasfiye kesin hesabının çıkartılması sonucunda davacının davalılara fazla ödemesi bulunduğu saptandığından talebiyle bağlı kalınarak ve ödeme tarihleri itibariyle avans faizi uygulanmak suretiyle yapılan fazla ödemenin istirdadına, sonuç olarak davanın Kabulü ile 859.000,00 TL alacağını davalıdan istirdati ile davacıya verilmesine iş bu miktar alacağın 92,346,41 TL’sine ödeme tarihi 28/01/2014 tarihinden, 212.883,30 TL’sine ödeme tarihi 07/01/2013 tarihinden, bakiyesine ise 25/12/2012 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının taraf vekillerince temyizi üzerine; Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … E.- … K sayılı ilamı ile; ” … Mahkemece bozma ilamından sonra yeniden oluşturulan bilirkişi kurulunca düzenlenen ve hükme esas alınan 25.08.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda, dava dışı iş sahibi …’ın işin zamanında bitirilmemesi ve gecikmesi nedeniyle davacı yüklenici iş ortaklığına toplam 1.086.693,19 Dolar gecikme cezası kestiği, bu cezanın 181.126,15 Dolarının davalı taşeronun payına düştüğü belirtilerek, yapılan tasfiye kesin hesabında 181.126,15 Doların TL karşılığı olarak hesaplanan 274.569,13 TL yüklenici alacağına dahil edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 20.04.2006 tarihli sözleşmenin “ceza” başlıklı 6. 1 maddesinde “… kalekalıp tarafından … ve işverene verilecek olan malzeme temin programı ve iş programında oluşacak gecikmelerde … ile işveren arasında yapılmış olan sözleşmenin 10 nolu maddesinde belirtilen cezai hükümler uygulanacaktır” hükmüne yer verilmiştir. İş sahibi … ile davacı yükleniciler arasındaki sözleşmenin 10.2.1 maddesinde ise “idarece verilen süre uzatımı hariç, iş zamanında bitirilemediği taktirde geçen her takvim günü için yüklenicinin hakedişinden sözleşme bedelinin %…,06 ‘sı (onbinde altısı) oranında gecikme cezası kesilir” hükmü yeralmıştır. Bu maddede düzenlenen gecikme cezası, işin belirlenen zaman ve yerde tamamlanıp teslim edilmemesi halinde ödenmek üzere kararlaştırıldığından, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/II maddesinde tanımlanan ifaya ekli cezadır. Aynı maddenin son cümlesinde, alacaklının bu hakkından açıkça feragat etmiş olması veya ihtirazî kayıt dermeyan edilmeksizin edanın kabul edilmesi halinde cezanın düşeceği hususu düzenlenmiştir. Sözleşmede ihtirazî kayıt ileri sürülmesine gerek olmaksızın cezai şartın isteneceğine dair hüküm bulunmamaktadır. Dosya kapsamından, davalı taşeron tarafından yüklenicilere eksik de olsa işin teslim edildiği anlaşılmakta olup, davacılar tarafından da dava dışı iş sahibi …’a 04.11.2007 tarihinde işin teslim edilerek geçici kabulün yapılmış olduğu sabittir. Davacılar tarafından işin ihtirazî kayıt ileri sürülerek teslim alındığı iddia edilip kanıtlanmadığından davacıların cezai şart isteme hakkının düştüğünün kabulü gerekir. Yine taraflar arasındaki sözleşmede dava dışı iş sahibinin yüklenicilere uygulayacağı cezanın taşerona oransal olarak yansıtılacağına dair bir hüküm yer almamaktadır. O halde bilirkişilerce hesaplanan cezai şart tutarının tasfiye kesin hesabında yüklenici alacağına dahil edilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda “verilmesi gereken 100.000,00 Dolar teminat miktarı” da yüklenici alacağına dahil edilmiştir. Sözleşmenin 5.3 maddesinde, “kalekalıp sözleşme kapsamındaki istasyonlar için kesin kabule kadar 100.000,00 Dolarlık banka garantisi verecektir” hükmüne yer verilmiş olup, bu hükümde yer alan 100.000,00 Dolar kesin teminat niteliğindedir. Sözleşmede kesin teminatın taşeronun borcundan mahsup edilmeyeceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, eksikliklerin giderim bedeli hesaplandığından, ayrıca taşeron tarafından yüklenicilere verilmeyen 100.000,00 Dolarlık banka garantisinin kesin hesapta taşeron borcu olarak yüklenici alacağına dahil edilmemesi gerekirken, 100.000,00 Doların da tasfiye kesin hesabında yüklenici alacağına dahil edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Diğer yandan, mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, taşeron tarafından yapılan işlerdeki eksikliklerin giderim bedeli hesaplanırken, dava dışı iş sahibi …’ın eksikliklerin giderilmesi için 2012 yılında 3. kişilere yaptırdığı işler nedeniyle 3. kişi şirketlerce kesilen fatura tutarları dikkate alınmıştır. Oysa, davalı taşeron tarafından eksiklikleri ile birlikte olsa dahi sözleşme konusu iş dava dışı iş sahibine teslimin yapıldığı 04.11.2007 geçici kabul tarihinden önce teslim edilmiştir. Bu durumda ise eksiklikler en geç geçici kabul tarihi itibariyle öğrenildiğinden giderim bedelinin bu eksikliklerin tespit edildiği tarihe dava açmak için gerekecek makul sürenin eklenmesi ile bulunacak tarihteki mahalli piyasa rayiçleri ile hesaplanıp yüklenici alacağına dahil edilmesi gerekirken, 2012 yılında dava dışı iş sahibi …’ın yaptığı harcamalara göre ve 2012 yılı fiyatları ile hesaplanarak tasfiye kesin hesabında yüklenici alacağına dahil edilmesi de doğru görülmemiştir.
Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda, tasfiye kesin hesabı çıkartılırken davalı taşeron tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. ve …. sayılı takip dosyaları ile yapılan icra takiplerinde, asıl alacak ile birlikte işlemiş faiz, karşılıksız çek tazminatı ve komisyon alacağı kalemleri de dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Anılan icra takip dosyalarına yapılan ödemelerle ilgili çıkartılacak tasfiye kesin hesabında, takibe konu olan alacak asıllarının ödemelere dahil edilerek hesaplama yapılması ve bunun sonucuna göre fazla ödeme olduğu kanaatine varılması halinde, fazla ödeme yapılan takip dosyası ve dayanak belgesi ile ilgili menfi tespit ve istirdat kararı verilmesi gerekirken, bu takip dosyalarında takibe konu alacakların tahsil edilen fer’ileri ile birlikte hesaba katılması da yanlış olmuştur.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan yukarıda belirtilen hususlarla ilgili gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp değerlendirilerek davanın sonuçlandırılmasından ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine; Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … E.- … K sayılı ilamı ile; ” … 1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle tasfiye kesin hesabı çıkartılırken icra dosyasında takibe konulan çeklerle ilgili yapılan ödemelerde, takibe konu çek miktarlarının ödemelere dahil edilerek hesaplama yapılması gerekmekte olup, fazla ödeme yapıldığı ve çeklere dayalı yapılan takipler yönünden borçlu bulunulmadığının saptanması halinde istirdada dönüşen davada ödenen çek bedelleri ile fazladan ödenen fer’ilerinin de istirdadına karar verileceğinin tabii bulunmasına göre davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme talepleri yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Dairemizin 15.11.2018 gün ve … Esas, …. Karar sayılı bozma ilamının 2. bent dördüncü paragrafında belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin “ceza” başlıklı 6. 1. maddesi yollaması ile uygulanması gerekli dava dışı iş sahibi ile davacı yükleniciler arasında imzalanan sözleşmenin 10.2.1. maddesinde “İdare tarafından verilen süre uzatımı hariç, iş zamanında bitirilemediği takdirde geçen her takvim günü için yüklenicinin hakedişinden sözleşme bedelinin %…,06’sı (onbinde altısı) oranında gecikme cezası kesilir.” hükmü, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 158/II. maddesinde tanımlanan ifaya ekli cezadır. Aynı maddenin son cümlesinde alacaklının bu hakkından açıkça feragat etmiş olması veya ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin edanın kabul edilmesi halinde cezanın düşeceği hususu düzenlenmiştir. Hüküm emredici nitelikte olmadığından sözleşmede kararlaştırılmış ise, ihtirazi kayıtsız kabul halinde dahi ceza-i şartı isteme hakkının düşmeyeceği kabul edilmektedir (Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 01.11.2007 gün 2006/3234 Esas, 2007/6830 Karar sayılı ilamı).
Sözleşmenin 9. 2. maddesinde “Taraflardan herhangi birinin iş bu sözleşmeden ve/veya kanundan doğan bir hakkını kullanmamış olması o hakkını/yetkisini kullanmaktan açık veya örtülü geçici veya daimi olarak vazgeçtiği şeklinde yorumlanamaz; ilgili taraf sözkonusu haklarının her zaman kullanabilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yapılan bu düzenleme ile, hakların saklı tutulmamış olmasının daha sonra talepte bulunulmasına engel teşkil etmeyeceği kabul edilerek sözleşmede aksi kararlaştırılmış olduğundan, teslimde ihtirazi kayıt ileri sürülmemesine rağmen davacı yüklenicilerin ceza-i şartı isteme haklarının bulunduğu kabul edilerek davacı yüklenicilerin alacağına katılması gerekli ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda ceza-i şartla ilgili yapılan hesaplama doğrudur.
Bu durumda, ceza-i şartı isteme hakkı düştüğü gerekçesiyle bozma yapılmaması gerekirken, sözleşmenin 9. 2. maddesi hükmü gözden kaçırılarak bu yönden de bozma yapıldığı bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından, davacıların buna yönelen karar düzeltme talebinin kabulü uygun bulunmuştur.,” şeklinde karar verilmiştir.

Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş. Yargıtay bozma ilamı ve karar düzeltme ilamında belirtilen bozma gerekçeleri tek tek irdelenerek gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınması için dosyanın bozma öncesi rapor sunan bilirkişi kuruluna tevdine karar verilmiş, alınan bilirkişi raporunda özetle;”
1- Davalı … ın sözleşme kapsamında yaptığı işlerin toplam hakediş bedeli dava tarihi (10.11.2008) itibarı ile 2.852.973,88 ye baliğ olmuştur.
2- Davacının …… yaptığı ödemeler (defter kayıtları + icra ödemeleri) toplam dava tarihi itibarı ile TL olarak 3.300.321,63 TL ye baliğ olmuştur.
3- Davacı tarafından yapılan fazla ödeme dava tarihi ( 10.11.2008) itibarı ile 447.374,75 TL olarak hesaplanmıştır.
4- Davacının icra dosyalarına yaptığı fazla ödemeler (ana para hariç ferler ve sair ödemeler) toplamı da 843.716,21 TL olup bunun menfi tespit ve istirdata dönüşüp dönüşmeyeceği yüce mahkemenin takdirindedir.” kanaati bildirilmiştir.

Yargıtay …. Hukuk dairesi 15.11.2018 tarih ve … esas ve … karar sayılı bozma ilamı ve 18.12.2019 tarih ve …. esas ve … karar sayılı karar düzeltme ilamı birlikte incelendiğinde;
A- Bozma ilamında; Davacının davalının yaptığı işi ihtirazi kayıt düşülmeden teslim alındığı belirtilerek ceza isteme hakkının düştüğünü, bilirkişilerin cezai şartı hesabının davacı alacağına dahil edilmesinin doğru olmadığı belirtilmiş, fakat karar düzeltme ilamında ;sözleşmede cezai şart bulunduğu ve davacının teslimde ihtirazi kayıt koymamasının hakkını kaybettirmeyeceği, davacıların cezai şart isteme haklarının bulunduğu, ve bilirkişinin yaptığı hesabın doğru olduğu değerlendirmesi yapılarak, bu bozma sebebinin düzeltildiği,
Bozma ilamında ayrıca;
B- Davalının vermesi gereken 100.000,00 USD teminatın kesin teminat niteliğinde olduğu, dosyada banka garantisi kesin teminatın taşeronun borcundan mahsup edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, bu sebeple bu miktar teminat alacağının davacı kesin hesap alacağına dahil edilmesinin doğru olmadığı,
C- Taşeron tarafından eksik bırakılan işlerin giderimi yapılırken ve … ın yaptığı harcamaların 2012 yılına ait olduğu ve 2012 yılı fiyatları ile yapıldığı, oysa iş sahibine yapılan teslim tarihi olan 04.11.2007 tarihli geçici kabul tarihinden önce olması gerekeceğinden, bu tarihe makul sürenin de eklenmesi ile bulunacak tarihteki piyasa rayiçlerine göre hesaplanarak davacı alacağına dahil edilmesi gerektiği, dolayısı ile … ın 2012 yılı fiyatları ile yapılan harcamaların davalı borcu sayılmasının yanlış olduğu,
D- Davalı taşeron tarafından Küçükçekmece icra müdürlüğü … ve …. sayılı icra takiplerinde asıl alacak ile birlikte işlenmiş faiz, çek tazminatı, ve komisyon alacağı kalemlerinin de davacı alacağına dahil edildiği, yapılan ödemelerin fazla olması halinde menfi tespit ve istirdata karar verilmesi gerekirken yapılan ödemlerde bu ferlerin davacı hesabına dahil edilmesinin doğru olmadığının belirtildiği ve karar düzeltme ilamında bu konularda düzeltmeye gerek olmadığı ve olduğu şekli ile onandığı anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmeler ve hesaplamalar Yargıtay bozma ilamıyla karşılaştırmalı olarak incelendiğinde;
Bozma öncesi yapılan hesaplamanın Yargıtay kararı ile de doğru bulunması nazara alınarak, Bu işte ödenen toplam gecikme cezasının 1.086.693,19 USD olduğu, …. sözleşmesi 3.5 maddesinde “ …. işbu sözleşmede belirtilen mal tedarik, servis, ve kurulum hizmetini eksiksiz ve zamanında yerine getirmekle yükümlüdür.” dendiği, … tarafından davacı (yüklenici) ye kesilen ve ödenen gecikme cezasından işlerin eksik yapılması ve gecikmesi sonucu davalı … (taşeron) firma payına düşen miktarın, yaklaşık maliyette hesaplanan eksik işler bedeli 583.610,76 USD den 101.052,64 USD doları bedelin davalı nam-ı hesabına olup bunalar ceza ile oranlanırsa ; (….173150) oranına göre, 1.046.060,00 USD gecikme cezasından davalı … payına düşen gecikme cezası miktarının 181.126,15 USD olduğu tespit edildiği,
Davalının vermesi gereken 100.000,00 USD kesin teminat hakkında; Yargıtay bozma ilamında, teminatın kesin teminat niteliğinde olduğu, dosyada banka garantisi kesin teminatın taşeronun borcundan mahsup edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, bu sebeple bu miktar teminat alacağının , davacı kesin hesap alacağına dahil edilmesinin doğru olmadığı yönündeki kararı doğrultusunda hesaplarda davacı alacağına eklenen bu teminat miktarı bu kere hesaplardan çıkarılarak , davacı alacağı bu yönde revize edildiği,
Eksik işlerin giderilme bedelleri hakkında; bozma öncesi hesaplamanın 2012 yılı fiyatları ve bu dönemdeki döviz kurları nazara alınarak yapıldığı; fakat Yargıtay bozma ilamında, taşeron tarafından eksik bırakılan işlerin giderimi yapılırken ve … ın yaptığı harcamaların 2012 yılına ait olduğu ve 2012 yılı fiyatları ile yapıldığı, oysa iş sahibine yapılan teslim tarihi olan 04.11.2007 tarihli geçici kabul tarihinden önce olması gerekeceğinden, bu tarihe makul sürenin de eklenmesi ile bulunacak tarihteki piyasa rayiçlerine göre hesaplanarak davacı alacağına dahil edilmesi gerektiği, dolayısı ile … ın 2012 yılı fiyatları ile yapılan harcamaların davalı borcu sayılmasının yanlış olduğu, şeklinde değerlendirme yapıldığından bu kere yargıtayın bu ilamı doğrultusunda hesabın revize edildiği, buna göre 04.11.2007 tarihi olan geçici kabul teslim tarihine, eksikliklerin giderilmesi için verilecek makul süre ( bu büyüklükte ve değişik şehirlerdeki istasyon işler için en az 2 ay) süre verileceği değerlendirilmiş olup süre sonu 04.01.2008 olarak belirlendiği, … ın yaptığı eksik işler giderilme bedelleri 2012 yılında olup bedelleri karne katsayıları ile 2008 yılına geri tevil edilerek hesaplama yapıldığı, yapılan hesaplamada Eksik işlerin giderilme bedellerinin toplamda 110.931,80 USD olarak hesaplandığı,
Kesin hesabın Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda revize edilerek yapılması kapsamında ;bozma öncise kök ve ek rapordaki hesap tablolarında yapılan revizyon sonrası davacının nükseden alacağının; Eksik işlerin giderilme bedelleri 110.931,80 USD + Gecikme cezası payı 181.126,15 USD + Verilmesi gereken teminat miktari … USD olmak üzere toplam : 292.057,95 USD olduğu, taraflar arasında sözleşme bedeli ve hesaplar USD üzerinden yapıldığından, kesin hesap işlemleri ve tarafların alacak verecek durumları USD üzerinden yapıldığı, ancak dava tarihi itibarı ile TL ye çevrildiği, buna göre dava tarihi olan 10.11.2008 tarihi itibarı ile merkez bankası döviz efektif kur USD/TL 1,5255 kuru üzerinden TL ye çevrildiğinde, davacının eksik bırakılan işlerden nükseden alacağı 292.057,95 x 1,5255 = 445.534,40 TL olduğu,
Davalı Kale Kalıp’ın üstlendiği işlerin yapımı için davacıya kestiği toplam fatura bedeli 3.298.508,28 TL olduğu, yukarıda hesaplanan eksik bırakılan işler ve gecikme cezası payı toplamı olan 445.534,40 TL düşüldüğünde, davalı Kale-Kalıp firmasının yaptığı işlerin toplam hak edilen bedelinin dava tarihindeki efektif kur ile 2.852.973,88 TL olarak hesaplandığı,
Diğer taraftan davacı tarafın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. sayılı dosyalarında başlattığı icra takipleriyle ilgili olarak; Yargıtay bozma ilamında “… yapılan ödemelerin fazla olması halinde menfi tespit ve istirdata karar verilmesi gerekirken yapılan ödemlerde bu ferilerin davacı hesabına dahil edilmesinin doğru olmadığı, .” şeklinde belirtildiği nazara alınarak; … esas sayılı dosyada; asıl alacağın 480.480,00 TL bedelli çekten kaynaklandığı, bu icra dosyasındaki toplam tahsilatın 1.072.619,26 TL olduğu, aradaki farkın 592.139,26 TL olduğu, 2008/7839 esas sayılı dosyada ise; asıl alacağın 217.695,00 USD tutarındaki 2 adet çekten kaynaklandığı ve takip tarihindeki karşılıklarının toplam 331.033,50 TL olduğu, bu icra dosyasındaki toplam tahsilatın 582.610,45 TL olduğu, aradaki farkın 251.576,95 TL olduğu, sonuç olarak ; İcra dosyalarında ödenen asıl borcun 480.480,00 TL +331.033,50 TL = 811.513,50 TL olarak hesaplandığı, bu bedelin kesin hesapta davacı ödemelerinden sayılacağı, fazladan ödenen feriler ve sair ödemeler; 592.139,26 TL + 251.576,95 TL = 843.716,21 TL olup bunun menfi tespit ve istirdata dönüşüp dönüşmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu,
Tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre; davacıların davalı tarafa ödemeler toplamının 2.488.808,13 TL olduğu, icra dosyalarına yapılan ana para ödemeler toplamı olan 811.513,50 TL ile toplandığında, davacı tarafın toplam ödemelerinin 3.300.321,63 TL olduğu, Öte yandan, tasfiye kesin hesabına göre davalı … A.Ş.’nin toplam hakedişinin 2.852.973,88 TL TL olduğu göz önüne alındığında davacı tarafın; 3.300.321,63TL – 2.852.973,88TL = 447.374,75 TL fazla ödemeden dolayı alacaklı kaldığının tespit edildiği anlaşılmakta olup, bilirkişi raporunda Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlarda tek tek değerlendirme yapıldığı ve bozma öncesi hesaplamaların buna göre revize edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde sonuç olarak; icra takip dosyalarına konu edilen asıl alacak miktarları kesin hesaba dahil edildiğinde davacı tarafın 447.374,75 TL fazla ödeme yaptığı, ayrıca icra takip dosyalarında asıl alacak miktarı dışında toplamda 843.716,21 TL feri ve sair ödemeler yapıldığı tespit edilmiştir. Davacılar vekili bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde ; Bilirkişi raporundaki hesaplamanın özü itibariyle doğru olmakla birlikte eksik hesaplama yapıldığı, icra takip dosyasındaki çeklerin (Anaparanın) takip tarihi itibariyle tutarları toplamının 811.513,50 TL olduğu, bilirkişi raporuna göre davacıların bu çeklerden dolayı anapara itibariyle 447.374,75 TL borçlu olmadığı açık olduğundan takip tarihi itibariyle müvekkilinin bu çeklerden dolayı borcunun 811.513,50 – 447.374,75 = 364.138,75 TL olup bu hesaplamaya göre müvekkilin borcunun çeklere oranı (Borçluluk Oranı) 364.138,75 / 811.513,50 = ….4487 müvekkilin Borçsuzluk Oranıırı ise 447.374,75 / 811.513,50 = ….5513 olduğu, buna rağmen bilirkişi heyetince her iki icra dosyası için ödenen toplam tutarın 1.655.229,71 TL’sına baliğ olduğu tespit edilmiş olup bunun içerisinde faiz, masraf vs fer’iler de olduğu, müvekkilinin anapara borcuna göre anapara ve fer’ilerinden sorumlu olduğu tutarın : 1.655.229,71 X ….4487= 742.701,57 TL olup, müvekkilinin borçluluk oranına göre hesaplama yapıldığında iadesi gereken miktarın; 1.655.229,71 – 742.701,57 TL = 912.528,14 TL olduğu, müvekkilin borçsuzluk oranına göre hesaplama yapıldığında iadesi gereken miktarın; 1.655.229,71 X ….5513 = 912.528,14 TL olup hangi açıdan hesaplanırsa hesaplansın müvekkilinin fazla ödemesinin da (592.139,26 TL + 251.576,95 TL ) 843.716,21 TL değil, 912.528,14 TL olduğu itirazında bulunmuştur.
Bilirkişi raporunda icra dosyasına konu asıl alacağın tümü olan 811.513,50 TL kesin hesapta davacı ödemesi olarak nazara alınmış olup, davacılar tarafından icra dosyalarında toplam 447.374,75 TL asıl alacak yönünden fazla ödeme yapıldığı tespit edildiğine göre, asıl alacağın ferilerinin de asıl alacağa bağlı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla davacı fazla ödediği 447.374,75 TL’nin ferilerinden de sorumlu olmayacak, başka bir deyişle icra takibine konu toplam 811.513,50 TL asıl alacağın 811.513,50 – 447.374,75 = 364.138,75 TL’lik kısmı zaten davacı tarafın sorumlu olduğu borcu olduğuna göre, bu miktarın ferilerinden de davacı taraf sorumlu olacaktır. Buna göre davacı vekilinin bu yöndeki itirazı ve hesaplamasının yerinde olduğu değerlendirilerek, davacının istirdatını talep edebileceği fazla ödemesinin 447.374,75 TL ve ferileri olarak yukarıda hesaplanan 912.528,14 TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı vekili mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamına göre, müvekkilinin borçlu olmadığı anapara miktarına göre fazla ödemesinin 912.528,14 TL olduğunun tespiti ile bu miktarın ödenmesine karar verilmesini talep etmişse de; davacı vekilinin davasının menfi tespit davası olarak 859.000,00 TL üzerinden harçlandırarak açtığı, daha sonra davasını eser sözleşmesinden kaynaklı tarafların karşılıklı hak, alacak ve borçlarının tespiti ile sözleşmenin tasfiyesi, muarazanın giderilmesine, karşılıklı hak ve borçların belirlendikten sonra mahsubu, tasfiye neticesinde dava konusu çeklerden dolayı menfi tespit talebi olarak ıslah ettiğinde başkaca bir dava değeri bildirip ayrı bir harç yatırmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce davacı tarafın davasını 28/08/2012 tarihinde ıslah etmiş olduğu, fakat dava değerine ilişkin herhangi bir beyan veya ek harç yatırılmasının söz konusu olmadığı anlaşılmakla bu konudaki talebini açıklamak için süre verilmiş, yine sonrasında davacılar vekiline ıslah dilekçesindeki menfi tespit talebinin devam edip etmediği, menfi tespit dışında alacak talebinin bulunup bulunmadığını açıklamak ve varsa taleplerine göre eksik harcı yatırmak üzere süre verilmiş, davacı vekilince beyanlarında özetle; başlangıçta menfi tespit istemli olarak açılan davanın devamı sırasında müvekkilinin icra tehdidi altında ödeme yapmak zorunda kaldığı için müvekkilinin ödediği miktar olan 912.528,14 TL’nin istirdatına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu durumda bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi heyetince yeniden hesaplama yapılarak davacı tarafın istirdatını talep edebileceği miktar hesaplanmış ve mahkememizce yukarıda açıklandığı üzere bu miktarın 912.528,14 TL olduğu kabul edilmişse de; davacı tarafça harcı yatırılarak dava konusu edilen 859.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça davacı tarafın dava ehliyetleri bulunmadığından bahisle itirazda bulunmuşsa da; davalı vekilinin bu itirazlarını bozma öncesi temyiz dilekçesine de konu ettiği, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin …. E.- …. K sayılı bozma ilamında; bu hususla ilgili olarak ” 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle karar başlığında davacı şirketlerin eski ticaret unvanları yazılmışsa da bu hususun mahallinde her zaman düzeltilmesinin mümkün olmasına göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.” … “SONUÇ Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine,” şeklinde değerlendirme yapılarak davalı vekilinin bu husustaki itirazlarının temyiz incelemesinde reddedildiği, davalı vekili söz konusu itirazlarını karar düzeltme talepli dilekçesinde de ileri sürdüğü, yine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 18.12.2019 tarihli ve … E.- … K sayılı ilamı ile; “1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle tasfiye kesin hesabı çıkartılırken icra dosyasında takibe konulan çeklerle ilgili yapılan ödemelerde, takibe konu çek miktarlarının ödemelere dahil edilerek hesaplama yapılması gerekmekte olup, fazla ödeme yapıldığı ve çeklere dayalı yapılan takipler yönünden borçlu bulunulmadığının saptanması halinde istirdada dönüşen davada ödenen çek bedelleri ile fazladan ödenen fer’ilerinin de istirdadına karar verileceğinin tabii bulunmasına göre davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme talepleri yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.” … “SONUÇ Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacıların diğer karar düzeltme taleplerinin reddine,” şeklinde değerlendirme yapılarak davalı vekilinin bu husustaki itirazlarının karar düzeltme incelemesinde de reddedildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu itirazlarını Yargıtay denetiminden geçtiği ve yerinde olmadığı anlaşılmış, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulü ile 859.000,00 TL alacağın davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine, iş bu miktar alacağın 92,346,41 TL’sine ödeme tarihi 28/01/2014 tarihinden, 212.883,30 TL’sine ödeme tarihi 07/01/2013 tarihinden, bakiyesine ise 25/12/2012 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine,
Koşulları bulunmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 58.678,29 TL karar harcından daha önce yatırılan 11.596,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 60.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yatırılan 14,00 TL başvurma harcı ile 11.596,50 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 14.275,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde YARGITAY Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/11/2021

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.