Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/454 E. 2021/553 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/454 Esas
KARAR NO : 2021/553

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020
KARAR TARİHİ : 07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ‘’Müvekkilim, davalı ……….. Turizm Tic. Ve San. Ltd. Şti.’nin………. Koleji projesinde … güzergah numarasıyla …… güzergahında 09.09.2019 tarihinden itibaren çalışmaktadır. Öncelikli olarak müvekkilimin, davalı şirkete vermiş olduğu bu hizmet ile ilgili müvekkilim tarafından imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmamaktadır. Müvekkil hizmet verdiği sürece davalı şirkete sunmuş olduğu bu hizmet bedelini fatura üzerinden tahsil etmektedir. Ancak davalı şirket tarafından 31.03.2020 tarihli 03921 yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkilden haksız bir şekilde cezai şart talep edilmiştir. Davalı şirket, müvekkilim ile aralarında bir sözleşme varmış gibi;
-Müvekkilin akşam çıkışına aracı göndermemesi nedeniyle şirketin zor durumda kaldığından bahisle Servis Aracı Hizmet Sözleşmesi’nin Araç Sahibinin Görev Ve Sorumlulukları başlıklı 10. maddesinin ihlal edildiğini,
-İlgili düzenleme gereğince müvekkilimin 15.000 TL cezai şart ödemesi gerektiğini,
-Müvekkilin son hak edişinin kendisine ödenmeyeceğini,
-Müvekkilin en son hak ediş tutarının 3 katı tutarında cezai şart ödemesi gerektiğini
-Ve müvekkilin aracı yerine yeni bir araç temin edilinceye kadar geçen süre içinde servis için yapılan tüm harcamaların müvekkilden tahsil edileceğini bildirmiştir.
Oysa ki müvekkilim bahsedilen tarihlerde düzenli bir şekilde servis hizmetini aksatmadan yerine getirmiştir. Buna rağmen davalı şirket müvekkilimin vermiş olduğu hizmete ilişkin faturaların bedeli müvekkilime ödenmemiştir. Üstelik takip konusu yapmış olduğumuz faturaların bedelleri( 3.373,07 TL, 2.453,14 TL, 873,49 TL) incelendiğinde görülecektir ki davalı şirketçe var olmayan bir sözleşme dayanak gösterilerek talep edilen cezai şart müvekkilimin kazancının kat be kat üstündedir. Kaldı ki davalı şirket müvekkilime en son hak edişinin kendisine ödenmeyeceğini ihtar etmişse de zaten bugüne kadar davalı şirket tarafından müvekkilime hiçbir HAK EDİŞ BEDELİ ÖDENMEMİŞTİR.
Davalı şirket iş bu taleplerinde kötü niyetli olup aksine müvekkilimin davalı şirketten fatura alacağı mevcuttur. Müvekkilimin 2019 yılının 10. Ayından 3.373,07 TL , 11. Ayından 2.453,14 TL, 12. Ayından 873,49 TL alacağı mevcut olup davalı şirket tarafından bu aylara ilişkin taşıma bedeli ödenmemiştir. Tüm bu hususlar davalı şirkete Kadıköy …. Noterliği’nin 10.02.2020 tarihli … yevmiye nolu ihtarname cevabında belirtilmiş ve ödeme yapılmaması halinde alacakların tahsili için icra yoluna başvurulacağı bildirilmiştir.
İhtarnamede belirtilen süreler içerisinde müvekkilimin fatura alacağı ödenmediğinden Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ……. Es. Sayılı dosyadan davalı şirkete karşı icra takibi başlatılmıştır. İlgili dosyadan gönderilen ödeme emrine davalı vekilince borca ve feri’lerine itiraz edilmiş ve takip durdurulmuştur. Ancak borçlunun 03.03.2020 tarihli itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler haksız ve yersizdir.
Müvekkilin davalı şirketten 6.699,70 -TL alacaklı olduğu gerek dosyada toplanacak delillerden gerekse yargılama sırasında tarafların ticari defter kayıtları üzerinden yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde sübuta erecektir.’’ Demek suretiyle borçlunun haksız İTİRAZININ İPTALİNE, Bakırköy … İcra Müdürlüğü …….. E. sayılı takibin başlatılan tutar üzerinden DEVAMINA, borçlunun asıl alacakla birlikte takip tarihine kadar işleyen faiz toplamının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; ‘’Yukarıda esası yazılı olan mahkemenizin dosyasında müvekkil şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı olan işbu davaya ilişkin cevaplarımızı sunma zarureti hasıl olmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesi ile birlikte taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığından müvekkil şirketin cezai şart talep edemeyeceğini, davacının düzenli bir şekilde servis hizmetini yerine getirdiğini buna rağmen davacının vermiş olduğu hizmete ilişkin faturaların bedellerinin ödenmediğini iddia ederek söz konusu icra takibinin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Ancak davacı vekilinin iddia ve talepleri haksız ve hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
1- Öncelikle belirtmek isteriz ki davacı vekili Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …….. Esas sayılı takibi ile müvekkil şirket aleyhine fatura alacağına yönelik takip başlatılmış olup müvekkil şirket yönünden davacıya bu miktarda bir fatura borcu olmadığından takibe ve borca itiraz edilmiştir.
2- Davacı tarafından ise bu itiraza binaen itirazın iptali davası açılmış olup dava dilekçesinde dava konusu ile ilgisi olmayan sözleşmelerden ve tarafımızca talep edilen yine davaya konu icra takibi ve işbu davaya konu olmayan cezai şart talebinden bahsedilmiştir. Zannediyoruz ki davacı vekili, dava dışı konularla sayın mahkemenizin dikkatini dağıtmak istemiştir.
3- Davacı, müvekkil şirket nezdinde ………… Koleji projemizde ….. güzergah numarası ile ……… güzergahında çalışmaktadır. Ancak davacı 09/12/2019 tarihinde sabah okul girişlerini yaptıktan sonra “1 haftalık okul tatilinin, yani çalışmadığı günlerin ödemesini istediğini ve ödenmediği için” akşam çıkışında aracını projeye göndermeyeceğini belirterek işini yapmamıştır.
Hal böyle olunca davacı aracının akşam okul çıkışına göndermeyince müvekkil şirket zor durumda kalmış hem ticari anlamda hem de hukuk anlamında hak kaybına uğramıştır. Bu nedenle müvekkil şirket davacı ile iş ilişkisini sonlandırmış ve görevini yerine getirmediği için hak ve kazanç kaybına uğrayan müvekkilimiz davacından bunun karşılığını istemiştir. Ancak davacı durumu farklı göstermeye çalışarak müvekkil şirkete karşı haksız ve hukuka aykırı bir şekilde icra takibi başlatmıştır.
Davacının 09/12/2019 günü akşam çıkısına aracını göndermediğine ve bu duruma ilişkin söylemlerine ilişkin tanıklar mevcut olup sayın mahkemece bu tanıkların dinlenmesini talep etmekteyiz.
4- Davacının icra takip dosyası ile talep etmiş olduğu alacak kalemleri yönünden herhangi bir alacağı bulunmamaktadır. Davacının müvekkil şirketle olan iş ilişkisinin devamı boyunca hak edişleri banka hesabına ödenmiştir. Tarafımıza sunulan hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davacının talep etmiş olduğu 11. aya ilişkin ödemesi yapılmış olmasına karşın davacı haksız ve hukuka aykırı bir şekilde bu aya ilişkin alacağı bulunduğunu iddia etmiştir.
Davacıya yapılan ödemelere ilişkin olarak banka dekontları ve hesap ekstresi sunulmuştur. Bu dekontlardan da anlaşılacağı üzere davacının talep ettiği miktarda bir alacağı söz konusu olmayıp bu talepler haksız ve hukuka aykırı olarak haksız kazanç elde etmeye yöneliktir.
Davacının iddialarına yönelik kabul anlamına gelmemekle beraber davacının müvekkil şirketten alacağı olsa dahi bu alacak icra takibi ile talep edilen miktar olmayıp hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere 2.098,87 TL’dir. Bu durumda anlaşılacağı üzere davacının iddia ve talepleri gerçekle bağdaşmamakta olup fahiş miktarda talep edilen alacak haksız kazanç elde etmeye yöneliktir. Açıklanan tüm bu nedenlerle işbu dava haksız ve hukuka aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmekteyiz.’’ demek suretiyle davacının kötü niyetle icra takibi başlatması nedeniyle ret olunan alacak miktarının %20’sinden aşağı olmayacak şekilde tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Davacının tacir olmadığı işletme esasına göre defter tuttuğu, verdiği beyannameler incelendiğinde beyan değerlerinin esnaf sınırını aşmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK 2. Maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Somut olayda, davacının tacir olmadığı,davacının faturadan kaynaklı alacak talebinde bulunduğu, uyuşmazlık konusunun da Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunan işlerden olmadığı, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
İş bu davanın davacı ile davalı arasında faturadan kaynaklı alacak yönelik olduğu, davacının tacir olmadığı gibi davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı göz önüne alınarak Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır