Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/439 E. 2020/676 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/439
KARAR NO : 2020/676

DAVA : (Ticari Şirket Müdürlüğünden Azil )
DAVA TARİHİ : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının karı-koca olup ……… Yapı Dekorasyon…Ltd.Şti’nde %50’şer pay sahibi olarak ortak olduğunu, müvekkili ile davalının şirket müdürü bulunduğunu, ancak şirketin fiilen davalı tarafından idare edildiğini, müvekkilinin şirkete girmesinin davalı tarafından engellendiğini, taraflar arasında boşanma davası bulunduğunu, açılan davada tedbir istenmesinin ardından davalının şirkete ait ……… plakalı aracı mal kaçırma amacıyla sattığını, şirketin mali konularında davalının müvekkiline bilgi vermediğini, şirkete giden müvekkilinin davalı tarafından darp edildiğini ve hakkında dava açıldığını, davalının müvekkili ile olan husumeti nedeniyle müdürlük görevini kötüye kullandığını ve müvekkiline zarar vermek kastıyla şirketi zarara uğrattığını, yıllık olağan genel kurul toplantılarını yapmadığını, davalının şirket malvarlığını sattığından şüphe ettiklerini, müvekkiline zarar vermek üzere davalının şirket malvarlığını elden çıkarmasının muhtemel olduğunu, TTK’nın şirket müdürüne yüklediği yükümlülüklerin davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek ihtiyati tedbir ile davalının müdürlük görevinden azline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının müvekkilinin eşi olduğunu, aralarında boşanma davası bulunduğunu, davacının öç alma duygusu ile hareket ettiğini, ceza dosyasının bir senaryo olduğunu, davacının duygu sömürüsü yaptığını, davacının başka bir şirkette çalışırken emekli olduğunu ve ortağı bulunduğu şirkette rol ve görev almadığını, muhasebeci olması nedeniyle yıl sonu muhasebe hesaplarında yardımcı olduğunu, şirketi kendisinin kurduğunu, geliştirdiğini, davacının bir maddi katkısının bulunmadığını, şirketi zarara uğrattığı iddiasının yalan ve fantezi düşünce olduğunu, şirketin kendi çaba ve gayreti ile ayakta durduğunu ve kredi borçlarını ödenmesine çalıştığını, kendisinin müdürlük görevini ifa ederken dürüstlükle hareket ederek şirketin ve alacaklılarının menfaatlerini gözettiğini, hasım gibi davrananın davacı olduğunu, azli için şartların oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, Limited şirket müdürünün azli isteğine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacının ve davalının evli olup aralarında boşanma davası olduğu, davacı ile davalının müdürü olduğu ……… YAPI DEKORASYON İNŞAAT GIDA NAKLİYAT TEKSTİL VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin %50’şer payla ortakları bulunduğu, davacının davalının müdürlük yetkisini ve müdürlük görevini kötüye kullandığını ve kendisine zarar vermek kastıyla şirketi zarara uğrattığını, yıllık olağan genel kurul toplantılarını yapmadığını, davalının şirket malvarlığını sattığından şüphe ettiklerini, TTK’nın şirket müdürüne yüklediği yükümlülüklerin davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek davalının şirket müdürlüğünden azli için iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Tarafların bildirdikleri deliler toplanmış; iddia ve savunmalarının irdelenip değerlendirilmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılıp rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu 16/04/2018 tarihli raporlarında özetle:” davalının müdürü olduğu şirketin 2014 ve 2015 yıllarında karlı olduğu,2016 ve 2017 yıllarında zarar ettiği, şirketin aktif büyüklüğün ise 2017 yılında bir önceki yıla göre yarı yarıya düştüğü, öz sermeyesinin 2016 ve 2017 yıllarında erimeye başladığı, şirketin 2015 ve 2016 yılı mizanlarında görülen ……… plakalı aracın 2017 yılında kasko bedelinin %30’unun altında satıldığı, şirketin sadece 2008 model bir aracının kaldığı, diğer demirbaşlarında bir değişiklik ve satış yapılmadığı, şirketin dava dışı ve şirkete olana borçları karşılığında bir adet dükkanının 2017 yılında 160.000,00 TL bedelle satıldığı, satılan bu dükkanın rayiç değerinin 420.000,00 TL olduğunu, dükkanın satıldığı şirketin tarafların ortağı bulunduğu şirkete olan ve şirket kayıtlarında yer alan 12.779,56 TL borcunun nasıl kapatıldığının izaha muhtaç olduğu, bu durumun şirketin kötü yöneltildiğini gösterdiği” bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu raporu kabule şayan bulunarak hükme esas alınmıştır.
Bilindiği üzere TTK 630/2. maddesinde ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmü yer almıştır. Yine TTK 630/3. maddesinde ise “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi ve şirketi iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep kabul olunur.” hükmü yer almıştır. Nitekim davacı ortak da bu madde hükmüne dayanarak şirket müdürünün azlini istemiştir.
Bozma öncesinde Mahkememizin ……. esasında yapılan yargılamada 04/07/2018 tarih ve ……. K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamına göre, davalının müdürü olduğu şirketin daha önce kârlı bir şirket iken 2016 yılından sonra zarar etmeye ve öz sermayesini kaybetmeye başladığı, davacının açmış olduğu davalar ve bu davalarda alınan kararların buna neden olduğu savunulmuş ise de şirkete ait araç ve taşınmazı, bir ortaklar kurulu kararı olmaksızın rayiç bedelden çok düşük fiyatla sattığı, ticari defterlerdeki alacak kaydının kapatılmasının ticari kayıtlardan anlaşılamamasının özen ve bağlılık yükümü ile bağdaşmadığı, davalı müdürün azli için haklı sebeplerin gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının müdürlük görevinden azline, yönetim hak ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, davalının müdürü olduğu şirketteki temsil ve yönetim yetkisinin tedbiren kaldırılmasına ve mali müşavir ………. ’nın şirkete yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi’nce verilen 29/05/2019 tarih ve ……. E-…….. K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay …… Hukuk Dairesi’ nin 24/02/2020 tarihli ve ……..E. , …….. K. sayılı kararıyla; ” … 1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıdaki bent dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, limited şirket müdürünün haklı sebeple azli ve şirkete tedbiren kayyım atanması istemlerine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca davalının şirket müdürlüğünden azline, işbu davadaki talepleri karara bağlanana kadar davalının müdürlük görevinden tedbiren el çektirilmesine ve bu süreçte şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Somut olayda kayyım atanması talebi, geçici olarak davanın devamı sırasında talep edilmiş olup hükümden sonra kayyım atanmasına ilişkin bir talep bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacı vekilinin tedbiren kayyım atanmasına ilişkin talebi yanılgılı değerlendirilmek suretiyle kararın kesinleşmesinden sonraki dönem için kayyım atanması doğru olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. … ” şeklindeki bozma kararı ile bozulmuştur.
Mahkememizin önceki kararı, kayyım ataması yönünden bozulmuş olup, şirket müdürünün azli yönünden bir bozma söz konusu olmadığından, kayyım ataması yapılmadan, davalının şirket müdürlüğünden azline ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ……. sicil numarasında kayıtlı ……… YAPI DEKORASYON İNŞAAT GIDA NAKLİYAT TEKSTİL VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin Müdürü davalı …….’ın TTK. 630 maddesi gereği müdürlük görevinden AZLİNE, yönetim hak ve temsil yetkisinin kaldırılmasına,
2-Kararın Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine,
3-Alınması gereken 54,40 TL karar harcından daha önce yatırılan 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 23 TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte olan A. A. Ü. Tarifesi gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/11/2020 10:21

Başkan …….
e-imzalıdır.
Üye …….
e-imzalıdır.
Üye ……
e-imzalıdır.
Katip……..
e-imzalıdır.