Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/4 E. 2020/338 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/4 Esas
KARAR NO : 2020/338

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2015
KARAR TARİHİ : 06/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkili şirketin boya apre sanayiinde uzun yıllardır faaliyet göstermekte olduğunu, üretim faaliyetlerinin ifası için davalı şirketten 2010 yılı Ocak ayından 2015 yılı Mayıs ayı dahil olmak üzere elektrik hizmeti satın aldığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin iş yerine sağladığı elektrik hizmeti için müvekkili şirkete her ay elektrik faturası düzenlediğini, Müvekkili şirketin de davalı şirketin düzenleyip göndermiş olduğu elektrik fatura bedellerini ödediğini, ancak iş bu elektrik faturalarında, elektrik tüketim bedelinin haricinde, herhangi bir hizmet karşılığı olmayan “ Kayıp-Kaçak Elektrik Bedeli”, “Dağıtım Bedeli”, “ Perakende Satış Hizmet Bedeli” ve “İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli” gibi bedelleri haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalılar elektrik şirketlerinden Ocak 2010 yılı ila 2015 yılı Mayıs ayı arası ve Mayıs ayı dahil müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen, Kayıp-Kaçak Elektrik Bedeli için şimdilik 2.000. TL, Dağıtım Bedeli için şimdilik 2.000. TL, Perakende Satış Hizmet Bedeli için şimdilik 2.000. TL ve İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli için şimdilik 2.000. TL olmak üzere toplamda şimdilik olmak kaydıyla 8.000. TL’nin müşterek ve müteselsilen tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılar şirketlerden tahsil edilerek müvekkil şirkete ödettirilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin de davalılar şirketlere müştereken ve müteselsilen yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, Borçlar Kanununun 82 .maddesi “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Hükmünü havi olduğunu, bu itibarla zamanaşımı itirazında bulunduklarını, Kayıp kaçak bedelinin “ulusal tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmakta olduğunu, Bu tarife de EPDK nun kararı ile belirlendiğini, Tarifelerin uygulanmasında davalının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunduğunu, Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta olduğunu, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, müvekkili şirket tarafından tahakkuk ettirilen başta kayıp kaçak bedeli olmak üzere, faturayı oluşturan diğer kalemlerin, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifelerin, “6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu” uyarınca EPDK tarafından çıkarılan “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”, “Tarife Uygulama Tebliğleri ve Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini, mevzuat kapsamında, 16.12.2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararı ile 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi kayıp kaçak hedefleri belirlenerek, hedef kayıp kaçak oranları ve bu bölgelerde gerçekleşen kayıp kaçak oranlan esas alınarak 28.12.2010 tarih ve 2977-2998 sayılı kurul kararları ile onaylandığını, Tarifelerin bu kurul kararlarında yer alan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alınarak 2999 sayılı kurul kararı ile ulusal bazda ve abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlendiğini ve 01.01.2011 tarihi itibariyle uygulanmaya başlandığını, EPDK tarafından onaylanmış olmasına rağmen bu tarifelerin bazılarının uygulanmamasının ilgili mevzuata aykırılık teşkil edeceği, dağıtım şirketlerinin faaliyetleri kapsamındaki ilgili maliyetlerini karşılayamaz durumda kalacağı, bu maliyetlerin karşılanamaması halinde ise elektrik piyasası hizmetlerinin sunulmasında hem dağıtım şirketleri yönünden hem de tüketiciler yönünden sorunlarla karşılaşılacağını, sonuç itibariyle 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından ülke genelinde uygulanacak tarifeler (perakende satış, kayıp-kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, sayaç okuma ve iletim bedeli) içinde bulunulan uygulama döneminin yıllar bazındaki ilgili tarife dönemleri için dağıtım şirketlerinin dağıtım ve perakende satış lisansı kapsamındaki parametreleri dikkate alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenmekte olduğunu elektrik dağıtım şirketlerinin ilgili mevzuat kapsamındaki maliyetlerinin karşılanması bakımından EPDK Kurul Kararları ile onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren söz konusu tarifelere dağıtım şirketlerince uygulanması yasal bir zorunluluk olduğunu belirtmiş, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 12/06/2017 tarihli 2015/223 E. ve 2017/603 K. Sayılı ilamı ile;
…” gerekçesine yer verilerek bu hususa vurgu yapmış sonuç olarak iş bu davanın açılmasından sonra yapılan yasa değişikliği mahkememiz red gerekçesini oluşturmuş olup dava açıldığı tarihteki davacının haklılık durumu ve sonradan yürürlüğe gire yasa değişikliği karşısında davacı tarafın yargılama giderleri vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması ve tarafların yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılması gerektiği kanaatine varılarak karar verilmiştir.
Mahkememizin yukarıda anılan dosyasında Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …. E. Ve …. K. Sayılı ilamı ile kararın kaldırılmasına, kararın davacı yararına bozulması yönünde bozularak mahkememize iadesine karar verilerek mahkememizin …. esas sayılı sırasına kaydedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 20.maddesi dikkate alındığında; davaya konu bedeller ile ilgili olarak 6719 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden evvel açılmış ve halen devam eden alacak davalarında da 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesine eklenen 10.fıkrasının geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği, bu hali ile de eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Eldeki dava bakımından dava tarihinde yürürlükte bulunan Kanun maddeleri, yerleşmiş Yargıtay içtihatları dikkate alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu’nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı, diğer bir ifadeyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bahsedilen 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 sayılı kararı ve söz konusu karar benimsenerek verilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2016 tarih, 2015/2474 Esas ve 2016/2637 Karar sayılı, 18/02/2016 tarih, 2015/2292 Esas ve 2016/2177 Karar sayılı ve benzeri nitelikteki birçok yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında faturalara elektrik kullanım bedeli dışında yansıtılan ve davaya konu olan bedellerin alınmasının haksız olduğu ve davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak Kanun değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığı, bu hali ile davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluk bakımından; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2012 tarihli 2012/3820-5658 Esas ve Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davacının dava açmakta haklı olup olmadığı hususları tartışılarak,..oluşacak uygun sonuç dairesinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceğinin belirlenmesi…” gerektiği hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından, dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi..” gerektiği hükmü dikkate alınarak davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmesine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere,
1-Yasa değişikliği nedeniyle davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı harçlar yasası uyarınca alınması gereken 54,40- TL karar harcından daha önce peşin alınan 136,62- TL harçtan mahsubu ile bakiye 82,22- TL harcın karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6.madde gereğince hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından ilk dava açılış gideri olarak 168,42- TL harç ve 911,90- TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.080,42-TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından kalan bakiye gider avansının talep halinde ve karar kesinleşince davalıya iadesine,
6-HMK’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereği talep halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde yargıtay kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2020

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.