Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/384 E. 2021/1159 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/384 Esas
KARAR NO : 2021/1159

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :13/01/2022
Davacı vekili tarafından açılan Menfi Tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, bu ticari ilişkiye istinaden davalı tarafın, müvekkiline 6.500 adet ayakkabı koli kutusunun 11.300,- TL karşılığında teslimini taahhüt ettiğini, anlaşmaya göre davacıya, icra takibine konu edilen 27.09.2016 düzenleme tarihli 11.300 TL bedelli senet verildiğini, ancak anlaşma uyarınca ürünlerin tesliminin 27.12.2016 tarihinde yapılacağı ve teslimatın tam ve eksiksiz olması halinde senet bedelinin davacıya en geç vade tarihi olan 30.04.2017’de ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ürünlerin tesliminin gerçekleşmediğini, ürünlere karşılık düzenlenen bononun bedelsiz ve karşılıksız kaldığını, aynı şekilde fatura ve irsaliye düzenlenmesi söz konusu olmadığını, ticari defterlerinde böyle bir kayıt bulunmadığını, mal gönderimi olmaksızın bononun icra takibine konu edilmesinin kabul edilemeyeceğini, işbu takibe konu olan bedelsiz ve karşılıksız bono ile ilgili kötüniyetli olarak başlatılan takibe karşılık TCK 156 uyarınca bedelsiz kalan senedin kullanma suçuna ilişkin suç duyurusunda bulunma hakları saklı olup, soruşturma numarasının bilahare dosyaya sunulacağını, söz konusu malların müvekkiline teslim edilmediği gibi alacağın muaccel olduğu gerekçesiyle müvekkil aleyhine 4 yıl sonra Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü …E. Dosyası ile icra takibi başlattığını ve haciz baskısı altında bırakıldığını, tamamen haksız ve kötüniyetli olarak başlatılan icra takibine süresinde itirazda bulunamayan müvekkilinin bu kez haciz tehdidi altında kaldığını, mahkemece yapılacak yargılama neticesinde müvekkiline vaat edilen ürünlerin teslim edilmediği ve dolayısıyla davacıya borcu olmadığı ortaya çıkacağını, bu süre zarfında haksız ve hukuka aykırı olarak açılan icra takibi neticesinde müvekkilinin uğraması muhtemel ve telafisi güç zararlarını önlemek adına mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, her ne kadar HMK uyarınca arabuluculuk müessesei dava şartı olarak düzenlenmiş ise de, işbu davanın niteliği itibari ile arabuluculuk dava şartı söz konusu olmadığını, nitekim Yargıtay …. HD’nin … E. … K. 10.02.2020 tarihli kararında da bu husus açıkça yer aldığını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde arabuluculuk başvurusu için taraflarına süre verilmesini ve bu süre zarfında müvekkilin uğraması muhtemel ve telafisi güç zararlarını önlemek adına sayın mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, yapılacak yargılama neticesinde müvekkilin borcunun olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, takip çıkışı bedelin %20’den az olmamak şartıyla kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle TTK 448/3 maddesi uyarınca dava konusu genel kurul kararlarının icrasının durdurulması veya kararların iptali halinde müvekkili şirket finansal açıdan dar boğaza gireceğinden talebin değerlendirilebilmesi için muhtemel zararları teminat altına almak üzere şimdilik banka anlaşması ile toplam borçtan indirilen faiz miktarı 4.818.000 Avro bedel kadar teminatın dosyaya ödemesine karar verilmesini, TTK 445. maddesi uyarınca hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın ilk itirazlar kapsamında usulden reddine karar verilmesini, Davanın, hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu değerlendirildiğinde; davacının, Genel Kurul tarihinde pay defterinde henüz kaydedilmemiş olduğundan dava açma ehliyeti bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine, davacının gerek önceki genişletilmiş yönetim kurulu toplantılarına, gerekse butlanını ileri sürdüğü genel kuruldan sonra gerçekleştirilen ve iptalini istediği genel kurulda gündem maddeleri uyarınca yönetim kuruluna verilen görevlerle ilgili olarak yapılan tüm işlemler hakkında bilgilendirme yapılması amacıyla gerçekleştirilen 23.06.2021 tarihli Genel Kurul Toplantısı’na da katılmaması kötü niyetini ortaya koyduğundan, davanın bankaya ihbarı sebebiyle finansal yeniden yapılandırma sürecinin tamamlanması gecikeceğinden ve/veya diğer sebeplerle şirketin uğrayacağı zararlara karşılık olarak şimdilik, banka anlaşması ile indirilen faiz miktarı 4.818.000 Avro teminatın davaya devam edilebilmesi için dosyaya ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki mal alım satım ticari ilişkisine istinaden davacı tarafından davalının teslim edeceği mallara karşılık verdiği senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin .. esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalıya mal alım satım ilişkisinden kaynaklı olarak borçlu olup olmadığının ve taraflar arasında borç bulunması halinde bu borcun sebebinin ne olduğunun tespiti ve davacının davalıya borçlu olup olmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 27/09/2016 düzenleme tarihli, 30/04/2017 vade tarihli, 11.300 TL bedelli bonoya dayalı icra takibi yapıldığı, mahkememizce verilen tedbir kararı üzerine takibin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların BA ve BS formları celbedilmiştir.
Mahkememizin 29/06/2021 tarihli duruşma tutanağının 2 nolu ara kararı gereğince, dosyanın davacının ticari defter ve belgelerinin ihtilaf kapsamında incelenmesi için celse arasında resen seçilecek mali müşavir bilirkişiye tevdi ile rapor alınmasına karar verilmiş, mahkememizce defter ve belge inceleme günü belirlenerek taraflara tebliğ edilmiş, ancak tarafların incelemeye iştirak etmediğine dair tutanak tutulmuştur.
Mahkememizin 14/12/2021 tarihli duruşmada davacı asil yemininde; ” Davalı taraf dava konusu senet karşılığında ayakkabı koli kutu teslim edecekti, ancak teslim etmedi, senedi de yanlış doldurmuşum, karşı tarafın bana dava konusu ayakkabı koli kutularını teslim etmediğine dair namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demiştir.
Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu davacı tarafından davalıya verildiği ihtilaflı olmayan bononun incelenmesinde; keşidecinin ve lehtarın davacı olduğu, keşide tarihinin 27/09/2016 tarihi, vade tarihinin 30/04/2017 tarihi olduğu, 11.300,00-TL bedelli olduğu görülmüştür. 6102 Sayılı TTK.’nun 673.maddesi uyarınca poliçe bizzat keşidecinin emrine yazılı olabileceği gibi keşideci üzerine veya bir üçüncü kişi hesabına da düzenlenebilir. Ancak 6102 Sayıolı TTK.’nun 778.maddesinde aynı Kanunun 673.maddesine atıf yapılmadığından bonolar açısından bononun borçlusu konumunda olan keşideci kendisini lehtar göstermek suretiyle bono düzenleyemez. Yani lehtar ve keşideci sıfatının birleşmesi durumunda düzenlenen senet bono niteliğinde sayılmaz. Somut davamıza konu senette davacı hem keşideci hem de lehtar olduğundan ve her iki sıfat birleştiğinden kambiyo senedi olan bono niteliğinde değildir. Bu nedenle bu belge yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Dolayısıyla kambiyo senedine bağlanan hukuki sonuçlar dava konusu belge açısından geçerli olmayacaktır. Bu durumda taraflar arasındaki temel ilişkiye istinaden somut uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davalarında ise, kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğu için ispat yükü borçlu olmadığını iddia eden taraftadır. Somut dava konumuz olan belge yukarıda açıklanan nedenlerle bono niteliğinde olmadığından ispat yükü somut davamızda alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Davalı tarafından dava ve takibe konu belgenin davacıya teslim ettikleri 6500 adet ayakkabı kutusu teslimi karşılığında davacı tarafından kendilerine verildiği ileri sürülmüştür. Davacı tarafından ise dava konusu belgenin kendisi tarafından düzenlendiğini, bu belgenin davalının teslim edeceği 6500 adet ayakkabı kutusu karşılığında verildiğini, ancak ayakkabı kutularının teslim edilmediğini ileri sürülmüştür. Alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafından alacağa hak kazanılabilmesi için dava konusu ürünlerin davacıya tesliminin ispatlanması gerekmektedir. Ancak davalı tarafından dosyaya sunulan delillerden dava konusu ayakkabıların davacıya teslim edildiği hususu ispatlanamamıştır. Davalı davacıya yemin teklifinde bulunmuş ve davacı da ayakkabı kutularının kendisine teslim edilmediği hususunda yemin etmiştir. Davalı tarafından davacıya alacağın dayandığı ayakkabı kutularının teslimi hususu ve alacaklı olduğu hususu ispatlanamadığından açılan davanın kabulüne ve davacının dava konusu alacak sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatın şartları oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasındaki takibe konu senetten ve takibe konu borçtan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine,
-Kötüniyet tazminatın şartları oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 771,90 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 192,98 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 578,92 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 192,98 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 247,38 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 122,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.