Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/36 E. 2022/1113 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/36 Esas
KARAR NO : 2022/1113

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :16/01/2023
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı/borçluya ait taşıma işlemlerini gerçekleştirdiğini ve neticede karşı tarafın ödemesi gereken hizmet bedeli borcu doğduğunu, Davalı …. A.Ş.’nin talebi üzerine verilen müvekkili tarafından verilen taşımacılık hizmeti neticesinde müvekkilinin, davalı borçludan 1.905,00 USD asıl alacak ve 666,00 TL asıl alacak tutarında alacağı bulunduğunu, bu taşıma hizmetlerine istinaden tutulan cari hesap kayıtlarına göre davalı/borçlunun, borcunu ödemediğini, Alacağın tahsili için davalı tarafa defalarca kez müracaat edilmiş ise de, herhangi bir olumlu netice elde edilmediğini ve bunun üzerine davalı tarafa karşı Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılması zorunluluğu hasıl olduğunu, ancak davalı/borçlunun haksız ve hukuka aykırı itirazı üzerine söz konusu takibin durduğunu, davalının haksız itirazları neticesinde durdurulan icra takibinin devamı amacıyla Müvekkili tarafından ilk olarak, 6102 Sayılı TTK 5/4. Maddesi gereğince arabuluculuk başvurusu yapıldığını; ancak mutabakata varılmadığını ve bu husus 02.09.2019 tarihli anlaşamama tutanağı ile kayıt altına alındığını, Neticeten Müvekkili tarafından başlatılan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı icra takibinin devamı amacıyla işbu itirazın iptali davasını ikame etme zarureti hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan nedenler ile müvekkil ile davalı borçlu arasındaki Türk Lirası ve Dolar bazlı cari hesap kayıtlarına dayalı davacı müvekkilinin davalıdan faturalar toplamı 1.905,00 USD asıl alacak + 666,00 TL asıl alacağının bulunduğunu, davalı borçlu tarafın borca, masrafa, faize ve tüm ferilerine itirazı haksız olduğunu; Müvekkili, davalı şirkete verdiği taşımacılık hizmeti bedelleri ve masraflarına dayalı alacak tutarlarını HMK ve TTK da yer alan düzenlemelere ve usulüne uygun tutmuş olduğu ticari defter ve kayıtlarına işlemiş olup ticari defter ve kayıtları incelendiğinde borcun varlığı sabit hale geleceğini, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olamamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne havidir. Müvekkilinin alacağı, davalı/borçluya verilen hizmeti likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Zira müvekkilinin vermiş olduğu kargo hizmetinin karşılığı olarak düzenlenen cari hesap ile takip konusu alacağın varlığı ve miktarı itibariyle taraflar arasında kesin ve belirli olduğunun açık olduğunu, bu sebeple tamamen alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazların reddedilerek, davalı/borçlu aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olamamak üzere İİK 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. “denilmek suretiyle açıklamalarda bulunarak, … E. Davanın kabulü, davalı/borçlunun Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamını, Davalı taraf aleyhine hükmolunacak meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf müvekkilin borçlu olduğunu iddia ettiği 11.887,78 TL’lik tutar üzerinden Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü ‘nün … E. Sayılı dosyasından takip başlatmışsa da söz konusu haksız takibe taraflarınca yasal süresi içinde itiraz edildiğini, Zira taraflar arasında müvekkilirir takibe konu tutarda ödeme yapma borcu altına sokacak herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı gibi bunun doğal sonucu olarak müvekkile sağlamış herhangi bir hizmetin de bulunmadığını, davacı tarafından öncelikle müvekkilinin böyle bir borcu olduğu ispatlanmalıdır ancak buna ilişkin hiçbir delil ileri sürülmediğini, bu bağlamda davacı tarafın alacak iddialarının son derece soyut ve ispata muhtaç olduğunun açık olduğunu, Mahkememizin de bu durumda ispat yükünün davacıda olduğuna ilişkin kararları mevcuttur; Davacının sonucunda alacak hakkı doğduğunu iddia ettiği hukuki ilişki aksi takdirde bu talebinin dinlenilmemesinin gerektiğini, davacı tarafından takibe konu edilen tutar kadar müvekkilinin açık hesaptan kaynaklı borçlu olduğunun tespit edildiği belirtmişsee de söz konusu iddianın kabulü mümkün olmadığını, Zira davacı dava dilekçesinde delil olarak cari hesap kayıtlarına dayanmış olsa da taraflar arasında hiçbir şekilde cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Madde 89/2’de cari hesap sözleşmesine ilişkin olarak bu durum “Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olamaz.” denilerek açıkça geçersiz olma sonucuna bağlandığını, yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı cari hesap ilişkilerinde, tarafların aralarında sözlü olarak anlaştıkları belirli aralıklarla (aylık, 3 aylık, 6 aylık hesap devreleri gibi) veya belirli bir hesap devresi yoksa en geç yıl sonu itibariyle hesap kesim işlemi yaparak cari hesap bakiyesini tespit etmelerinin gerektiğini, belirlenen cari hesap bakiyenin karşı taraf kabul ettiği takdirde bir hüküm ifade ettiğini, Fakat dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere taraflar arasında herhangi bir şekilde mutabakat bulunmadığını, davacının yazılı cari sözleşmesinin bulunmaması sebebiyle cari hesap kayıtlarına dayanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın elinde alacağını ispata yarar hiçbir delil bulunmayıp cari hesap kayıtları, taraflar arasında buna ilişkin yazılı sözleşme olmadığından alacağı ispatlar nitelikte olmadığını, bu sebeple alacağın cari hesaba dayanarak ispatlanması mümkün olmayıp başkaca delillerle ispatlanması gerektiğini, ancak davacı tarafça dosyaya sunulmuş başka herhangi bir delilin mevcut olmadığını, aynı zamanda davacının iddiasına konu cari hesap ekstresi de dosyaya ibraz edilmediğini, davacı taraf dava dilekçesinde cari hesap kayıtlarından ortaya çıkan alacağın tahsili için davalı müvekkiline defalarca kez müracaat edildiği ancak olumlu netice elde edilmediği ileri sürüldüğünü, ancak bu iddianın da taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, Kaldı ki, davacı taraf da bu iddiasıyla ilgili olarak dosyaya herhangi bir delil ibraz etmediğini, Müvekkiline bu hususla ilgili olarak irtibata geçilmediğini, kendisine gönderilmemiş herhangi bir ihtarname de mevcut olmadığını, alacak iddialarına dayanılarak başlatılan takibin ve itirazları neticesinde açılan bu davanın kötü niyetli olduğu ve müvekkiline zarar verme amacı güttüğünü, İcra inkar talebinde bulunabilmesi için ortada likit bir alacak olması gerektiğini, ancak yukarıdaki açıklamaları kapsamında değerlendirildiğinde müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, bu sebeple öncelikle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, bütün bunlara rağmen davacı tarafından haksız olarak müvekkili aleyhine icra takibine girişildiğini ve huzurdaki dava ikame edilmiş olup tamamen kötü niyetli ve bilinçli olarak davacının müvekkili aleyhine hukuki takibe giriştiğini, bu kapsamda davacı taleplerinin reddi ile birlikte haksız olarak dava açan karşı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etme zorunluluğumuz doğduğunu, kesinlikle davaya konu alacağı kabul anlamına gelmemekle birlikte işbu alacak zamanaşımına uğradığını, davalının aleyhteki hiçbir beyanını kabul etmediklerini ve açıkça itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya taşıma hizmeti verilmesine rağmen davalının hizmet bedelini ödemediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 14.154,73 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların BA ve BS formları, taşımaya ilişkin belgeler celbedilerek incelenmiştir.
Davacının iddiası, davalının savunması, BA ve BS formları, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu, fer’i nitelikteki talepleri, faiz türü ve oranı konusundaki talepleri hususunda rapor alınmasına karar verilmiş, 23/01/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirkete ait ticari defterlerinin TTK. 64/3 hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehlerine delil olma özelliğine sahip olduğu, Davalı şirketin defterlerinin bulunduğu “… Bulvarı … Mahallesi …. Sokak No:… Da: … …” adresinde 15.01.2022 tarihinde tarafıma ibraz edilen 2018 ve 2019 yılı ticari defterler açılışına ilişkin noter tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, ancak davalı şirketin yevmiye defterlerine ilişkin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, 2019 yılına ait yevmiye defterinin yazılmadığı, dolayısıyla 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin TTK. 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmadığı, kendi lehine delil olma (HMK Md. 222/2) özelliğine sahip bulunmadığı değerlendirilmiş olup, Defterler, belgeler ve dava dosyasında yer alan bilgiler doğrultusunda temel mutabakatsızlığın davalı tarafından düzenlenen iade faturalarından kaynaklandığı; “iade ve fiyat farki” adı altında davalı tarafından düzenlenen faturaların hangi amaçla düzenlendiğinin açık olmadığı, ifa edilen bir hizmetin iadesinin söz konusu olamayacağı. Davacının BS formlarına (2018/Temmuz dönemindeki nispeten düşük tutarlı hata dışında) itibar edilebileceği, İthalat veya ihracat işlemlerinin tamamının gümrük idarelerince de kayıt altına alındığı dikkate alındığında, davacı tarafından düzenlenen faturaların incelenmesi sonucunda, taşıma hizmetine (Navlun) ilişkin herhangi bir tereddütün hasıl olmadığı, Anılan tespit ve gerekçelerle davacı tarafın kayıtlarında görünen 666,00 TL ile 1.905 USD tutarında davalıdan alacaklı olduğu, Dava dilekçesinde dava tarihindeki (13.01.2020) USD kurunun 5,8907 TL olarak alındığı, döviz karşılığının (1.905 USD x 5.8907 TL -) 11.221,78 TL olarak hesaplandığı, cari hesap toplamının (666,00 -4 11.221,7! 11.887,78 TL olarak talebe konu edildiği,TCMB’nin 13.01.2020 tarihindeki gösterge niteliğindeki kurlarına bakıldığında USD döviz alış kurunun 5,8529 TL olduğu, dolayısıyla 1.905 USD karşılığının ( 1.905 USD x 5,8529-) 11.149,77 TL olduğu, bu durumda dava tarihi itibariyle davacının toplam cari hesap alacağının (666,004 11.149,77 -) 11.815,77 TL olduğu, sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Mahkememizce davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturalara konu taşıma hizmetini yerine getirip getirmediğinin tespiti için Gümrük Müdürlüğü’nden taşıma evraklar celbedilmiş ve taşıma bilirkişisi ve önceki mali müşavir bilirkişisinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti 29/09/2022 tarihli ek raporda özetle; taraflar arasında süregelen taşıma sözleşmesi ilişkileri olduğu, davacının davalı için taşımalar organize ettiği ve bunun için faturalar tanzim ettiği, bir kısmının ödenmesinden ticari ilişkinin teyit edildiği, davacının akdi ilişkide taşıma işleri organizatörlüğü suretiyle konteyner taşıması yaptığı, davalıya ait kısmi yükleri konsolide ederek taşıttığının değerlendirildiği,
davalının taşıma işi görülmediği, taşıma sözleşmesi olmadığı iddialarına karşın, davacı yanca düzenlenen faturaları alarak ticari kayıtlarında yer verdiği, davacının iş görme faturalarına karşın, davalının ise “iade ve bedel farkı” şeklinde yansıtma faturaları tanzim ettiği, ancak davacı yanca kabul görmediği, davacı tarafın dava konusu ettiği, BS bildirimlerini yaptığı, davalı yanca itiraza uğramayan faturalardaki hizmetin yerine getirildiğinin karine olarak söylenebileceği, kök raporda da belirtildiği gibi, davacının alacaklı olduğunun değerlendirildiği, ancak takip
tarihinde likit ve muaccel alacağın faturalara dayandığı, buna karşın açık hesap bakiyesi şeklinde talep edildiği, davacının takip tarihinde USD ve TL olarak iki ayrı talebi gözetilerek, TL cinsi talep için … kısa vadeli avans faizi, USD talebi için kamu banka en yüksek USD mevduat faizi uygulanabileceği tespit edilmiştir. Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.Somut davada; davacı vekili taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi kapsamında davalıya taşıma hizmeti verildiğini, ancak hizmet bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini, haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi ve cari hesap ilişkisi olmadığını, davacının dava ve takibe konu faturalara konu hizmeti kendilerine vermediğini, davacıya borçlu olmadıklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri ve taşımaya ilişkin belgeler üzerinde ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacının defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil niteliğine haiz olduğu, davalının 2018 ve 2019 yılına ilişkin açılış noter tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, yevmiye defterlerine ilişkin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, 2019 yılına ilişkin yevmiye defterinin yazılmadığı, ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı ve lehine delil özelliğine sahip olmadığı tespit edilmiştir. Davacının defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 1.905,00 USD ve 666,00-TL alacaklı olduğu, davalının defter ve kayıtlarına göre davacının davalıya 8.327,17-TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Tarafların defter ve kayıtları arasındaki bu farkın davalı tarafından davacıya düzenlenen 20/12/2018 tarihli 3.560,35-TL bedelli iade faturası, 31/12/2018 tarihli 1.759,42-TL bedelli iade faturası, 01/02/2019 tarihli 4.748,67-TL bedelli iade faturasının davacının defter ve kayıtlarında kayıtlı olmamasından kaynaklanmaktadır. Tarafların 2018 yılı Haziran, Ağustos, Eylül ve Kasım aylarına ilişkin BA ve BS formlarının birbirleri ile uyuştuğu, Temmuz ayına ilişkin davacı taraf 4 adet fatura tutarını 11.400 TL olarak BS formuna yansıtması gerekirken 667 TL noksanıyla 10.733 TL
olarak intikal ettirdiği görülmüş, buna mukabil davalı taraf BA formuna 4 adet fatura karşılığı olarak 23.032,00 TL intikal ettirdiği, Aralık döneminde davacı taraf 4 adet fatura tutarını 39.969,00 TL olarak BS formuna doğru olarak intikal ettirmiş olup, buna mukabil davalı taraf BA formuna bu hizmet alışlarının hiç birisini intikal
ettirmemiş olduğu, ancak söz konusu faturaların davalı tarafından defter ve kayıtlarına alındığı, kurlardan kaynaklanan farkların düşük miktarda olması sebebiyle sonucu etkilemediği, davalı tarafça düzenlenen iade faturalarına dayanak ve mutabakat sunulmadığı tespit edilmiştir. Mahkememizce davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturalara konu taşıma hizmetini yerine getirip getirmediğinin tespiti için Gümrük Müdürlüğü’nden taşıma evraklar celbedilmiş ve taşıma bilirkişisi ve önceki mali müşavir bilirkişisinden ek rapor alınmıştır. Taşıma evrakları üzerinde inceleme yapılmasına ilişkin ek rapor alınmış, taşıma evraklarından davacının uluslararası deniz taşımada yük organize ettiği tespit edilmiş, taşıma evrakları ile davalı arasında irtibat kurulamadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından düzenlenen tüm faturalar davalı tarafından defter ve kayıtlarına itiraz edilmeksizin alınmış ve düzenlenen faturalardan sonra davalı tarafça itiraz edilmeksizin ödemeler yapılmıştır. Böylelikle davacının faturalara konu taşıma hizmetini verdiğini davalı karine olarak kabul etmiştir. Davalı tarafça söz konusu karinenin aksi ve davacının alacağını ödediği hususu kesin ve geçerli delil ile ispat edilememiş ve davalı vekiline yemin delili hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanmayacağını beyan etmiştir. Davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça kabul edilmeyen iade faturalarına ilişkin davalı tarafça dayanak belge ve mutabakat dosyaya sunulmamış ve bu sebeple Mahkememizce iade faturalarına itibar edilmemiş ve davacı alacağından mahsup edilmemiştir. Davacının alacaklı olduğu hususu tarafların birbirleri ile örtüşen defter ve kayıtları ve faturalar ile sabit olduğundan açılan davanın kabulüne, alacak faturalar ile likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Davalı borçlunun Küçükçekmece …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı icra takip dosyasındaki icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 812,05 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 203,02 TL peşin harcın mahsubu ile 609,03 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 203,02 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 257,42 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.906,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.13/12/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır