Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/27 E. 2022/790 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/27 Esas
KARAR NO : 2022/790

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
KARAR YAZILMA
TARİHİ : 04/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkil şirketin, merkezi İstanbul’da, üretimi “… Bölgesi, … Beldesi, … Mah. 2 Cad. No: 3 Merkez- Düzce” adresinde bulunan laminat üretimi ile iştigal eden kurumsal şirketlerinden biri olduğunu, müvekkil şirketin, 2017 Mart ayında Düzce İlindeki fabrikasına ” … ” kurmaya karar vermiş ve bu konuda Davalı Şirket yetkililerinden teklif almış olduğunu, alınan teklif gereğince Davalı Şirket, müvekkil şirketin Düzce İlindeki fabrikasına mevzuata ve teknik normlara uygun “… ” kuracak, bunun karşılığında müvekkil şirketin, Davalı Şirkete KDV dahil 353.500,00 TL ödeme yapacağını, bunun üzerine Davalı Şirketin 31.03.2017 tarihli Proforma Faturayı düzenlemiş olduğunu, müvekkil şirketin, ayrıca bu konuda 16.05.2017 tarihinde …. A.Ş ile de bu sistem üzerine kiralama sözleşmesi imzalamış olduğunu, tarafların karşılıklı mutabakatı gereğince Davalı Şirket, 2017 yılı 7. Aydan itibaren çalışmalara başlamış ve çalışmaları 2017 yılı Eylül ayı başlarında bitirilmiş, ancak 2018 yılı Şubat aynın sonuna kadar bir türlü sistemin devreye alınmamış olduğunu, buna karşılık müvekkil şirketin de taahhüt ettiği ödemenin 2480 ne kadarını yerine getirmiş olduğunu, 2018 yılı Şubat ayı sonunda sistemin bir türlü devreye alınamaması üzerine Davalı Şirket yetkilileri ile iletişime geçilmiş ve sistemin devreye alınması hususunda en kısa zamanda eksik işlerin tamamlanmasının talep edilmiş olduğunu, bu talep üzerine tarafların teknik ekibi bir araya gelmiş ve 22 Mart 2018 tarihinde tutanak düzenleyerek eksikliklerin giderilmesi hususunda mutabakata varılmış olunduğunu, 22 Mart 2018 tarihli tutanaktan sonra Davalı Şirket bir kısım çalışmalara başlamış ancak bir türlü sistemi devreye alamamış, bunun üzerine müvekkil şirketin teknik ekibi 25.10.2018 tarihinde Teknik Uygunsuzluk Raporu düzenleyerek durumu merkeze bildirmiş olduğunu, yapılan bu tespitin müvekkil şirketin icra kuruluna bildirilmesi üzerine bu kez Davalı Şirkete Bakırköy … Noterliğinden 08 Kasım 2018 tarih ve …. sayılı ihtarname keşide edilerek mevcut sistemdeki eksikliklerin giderilmesi aksi halde doğacak tüm hukuki ve cezai sorumluluğun kendilerinde olduğunun ihtar edilmiş olduğunu, bu ihtara rağmen Davalı Şirketin, taahhüt ettiği sistemi işler hale getirmemiş ve bu zamana kadar müvekkil şirketi mağdur etmiş, müvekkil şirket, konunun çözümü için birden fazla üretici şirketlerle görüşmüş ancak bu şirketler, sistemin projesinin bulunmaması ve başka gerekçelerle sistemi tamamlamaktan kaçınmış olduklarını, Davalı Şirketin, müvekkil şirketin edimlerini yerine getirmesine rağmen kendi taahhüdü olan ” … ” ni bir türlü çalışır vaziyette ve amacına uygun şekilde teslimini sağlayamamış olduklarını, müvekkil şirket, farklı çözüm yollarını ve farklı şirketlerden bu konuda destek alarak mevzuata uygun şekilde baca gazı arıtma ünitesini sağlayacağını, Davalı Şirketin, bu ticari ilişkide haksız zenginleşmiş ve müvekkil şirketi zarara uğratmış, bu zararın en az üniteye ödenen bedel ile bu ünitenin yerine başka şirketlerden satın alınacak üniteye ödenecek tutar arasındaki fark olduğunu, Davanın açıldığı tarihte müvekkil şirketin belirlenebilir ve öngörülebilir zararı miktarı tespit edilemeyeceğinden belirsiz alacak davası olarak davayı açma zorunluluğunun doğmuş olduğunu, Davalı Şirkete karşı her türlü haklar saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulünü, şimdilik 10.000,00 TL nin davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte Davalıdan alınıp müvekkil şirkete verilmesini, yargılama giderleri ile birlikte ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davanın açıldığı sırada var olmayan “hukukî yararın” dava sırasında tamamlanması, mahkemenin “hukukî yarar” eksikliğinin tamamlanmasını beklemesi söz konusu olmadığını, çünkü hukukî yarar dava şartı eksikliği ilgili tarafa belli bir süre verilerek tamamlanabilecek bir dava şartı olmadığını, Hukukî yararın bulunması dava şartı, sadece dava açılırken değil, nihai karar verilinceye kadar var olması gerektiğini, bu dava şartı eksikliğinin mahkemece tespiti üzerine davanın usulden reddine karar verilmesini, davacının “Laminat üretimi ile iştigal eden gerek ülkemizde gerekse dünyada sektörün önde gelen kurumsal şirketlerinden birisi olduğunu, müvekkil şirketin iştigal ettiği konu üzerinde 400 e yakın kişiyi istihdam ettiğini, bu sebepten her türlü iş ve işleminde basiretli tacirden beklenen dikkat ve özeni göstermektedir.” açıklamasını yaptığını, davacının bu açıklamaları gerçeği yansıtmadığını, çünkü, davalı müvekkil firmanın merkezinin adresi, yazışma adresi ve iletişim bilgilerinin ” … Bölgesi, … Caddesi No:10 Malkara-Tekirdağ, Telefon: … – …, Fax: …” olarak değiştiğini, Vergi Dairesinin Malkara VD olduğunu, vergi numarasının …. olarak aynı kaldığını ilişkili oldukları şirketlere mail yoluyla 15.11.2017 tarihinde bildirdiklerini, 2020 yılında açmış oldukları bir davanın dilekçesini müvekkiline bir türlü tebliğ edemediklerini, dosyaya sunulan tek taraflı delillerle dosyanın bilirkişiye gönderildiğini ve sadece davacının beyanları doğrultusunda bilirkişi raporunun oluşturulduğunu, müvekkilinin savunma ve adil yargılanma hakkının yok sayıldığını, taraf teşkili sağlanmadan bilirkişi raporu alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle bilirkişi raporunun taraflarından kabulünün mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesindeki diğer tüm iddiaları hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, davacı ile müvekkilinin arasında akdedilen “…” kurmaya yönelik yazılı sözleşmede yapılacak işler ve ödeme planı düzenlendiğini, bu sözleşme gereğince yapılacak işler projelendirildiğini, mutabık kalındığını, taslaklar imzalanmak suretiyle onaylar alındığını, faturalar kesildiğini, kısmi ödemeler alındığını ve imalata başlanıldığını, İmalat sonrası, muhtelif sevkiyatlar ile ürünler kurulum için …. Laminat A.Ş. Firmasına müvekkili tarafından sevk edildiğini, sevkiyata ilişkin irsaliyeler, davacının şirket yetkili kişilerince onaylandığını, sevkiyat sonrası müvekkilinin montaj ekibi, davacının şirketine defalarca giderek, montaj işlemini tamamladığını, daha sonra davacı ve müvekkili, eksik veya kusur görülen işlemlerin tespitini yaptığını ve neticesinde bu eksiklikler müvekkili tarafından tamamlandığını, kusurların giderildiğni, Şöyke ki; sıkıntıların ana kaynağı davacının, mevcut havalandırma sistemlerini, müvekkiline beyan etmiş oldukları kapasitenin çok üzerinde olmasından kaynaklı olduğunu, öngörülü ve basiretli tacir gibi davranılmaması, bilgi eksikliği vb. benzer, tamamen davacıdan kaynaklı olan, bir takım sıkıntılar olduğunu, problemlerin kaynağı müvekkili olmadığı halde, müvekkilinin bu sıkıntıları, farklı zamanlarda, iki kez basınçlı emiş fanını büyüterek ve motor gücünü artırarak, sisteme bazı müdahalelerde bulunarak çözümlediğini, yapılan denemelerde, banttan her türlü davacının imalatları geçirildiğini ve hiç birinde de baca gazı arıtmasında problem yaşanmadığını, Netice de; sistemin başarılı olduğunun görüldüğünü, bu husus davacının şirketi yetkililerince imza altına alınan tutanak ve belgelerle sabitlendiğini, ancak, davacının fabrika üretiminde farklı mallar çalışılmakta ve üretimleri yapıldığını, yapılan denetimler sonucunda bu ürünlerden sadece birisinden fırından gaz çıkışı oluştuğunu, bunun görülmesi neticesinde müvekkilinin, davacıya fırın üzerinde çalışma yapmalarını ve ayar yapmaları gerektiğini anlattıklarını, ancak müvekkilinin bu önerisi davacı tarafından kabul edilmediğini, zira bu hususun fırının kendi çalışma karakteristiği ile ilgili bir durum olduğunu, müvekkilinin kurduğu Baca Arıtma Ünitesinin denemelerinde fabrikadan çıkan gazların arıtılmasında herhangi bir problem olmadığını, bu hususun davacı şirket yetkililerince onaylandığını ve tutulan tutanak birlikte imza altına alındığını, Davacı ile müvekkilinin, yapımı konusunda anlaştıkları sözleşme kapsamında oluşturulan projede bulunmayan ve müvekkili tarafından karşılanması gerektiği davacı tarafından iddia edilen bazı ilaveler, son kez müvekkilinden talep edilmesi konusunda mutabık kalınmak suretiyle, müvekkili tarafından davacının talepleri kabul edildiğini, davacının bu taleplerinin yerine getirilmesi karşılığında, müvekkilinin, baca gazı emisyon değerlerinden sorumlu tutulmayacağını ve ibra edileceğini, bakiye kalan ödemenin de serbest bırakacağını davacının beyan ettiğini, davacının bitmek bilmeyen istek ve taleplerinin sonu gelmediği için, bu hususun karşılıklı imza altına alınması müvekkili tarafından istenildiğini, bu kapsamda 22.03.2018 tarihinde davacı ile müvekkili arasında, kabul edilen istek ve talepler karşılıklı imza altına alındığını, karşılıklı imza altına alınan bu tutanak gereğince davacı tarafından talep edilen ilave işler müvekkili tarafından tamamlanmak suretiyle işin sonlandırıldığını, daha sonra, imza altına alınan tutanak kapsamında müvekkilinin, davacının kabul ettiği ve serbest bırakacağına dair tutanağı imzalamasına rağmen, kendisinden bu kapsamda ödenmesi istenilen bakiye ödemeyi müvekkiline yapmadığını, halen de müvekkilinin bu ödeme konusunda davacıdan alacaklı durumda olduğunu, dava konusu mezkur sözleşmenin karşılıklı iki tarafa borç yükleyen nitelikte olduğunu, davacının kendi şirketlerinin bünyesinde meydana gelen yönetim değişikliği neticesinde yine davacı şirketin içinde bir takım fikir aykırılıkları yaşanmaya başladığını, davacı şirkette meydana gelen yönetim değişikliği sonucu yeni gelen yabancı uyruklu müdür, müvekkilinden toplantı talep ettiğini, bu toplantı da, yeni gelen yabancı uyruklu müdür, tercüman vasıtasıyla müvekkili ile iş yapmak istemediğini, kendisinden önceki yönetim ile imzalanan sözleşme gereğince yapılması gereken iş kapsamında şirketlerinde bulunan, müvekkiline ait tüm ekipmanları ve malzemelerin hepsini alıp, davacı … terk etmelerini, imzalanan sözleşmenin hükümsüz olduğunu beyan ettiğini, bu beyanı müvekkilinin hiç etik bulmadığını, önceki yönetim ile imzalanmış bir sözleşme olduğunu, bu sözleşme kapsamında yapılmış ve hemen hemen bitmiş olan bir sistemin mevcut olduğunu, bu aşamadan sonra böylesi gayri ciddi bir talebin kendilerince kabul görmeyeceğini, imzalanan sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle işi sonlandıracaklarını beyan ettiklerini, müvekkilinin bu beyanından sonra davacı şirket yeni yönetimi müvekkilinin işini yapamaması yönünde sürekli zorluklar çıkarttığını, davacı, bu fikir ayrılıkları sonucu oluşan çelişkilerinin faturasını davalı müvekkiline, ticari ahlaka uymayan bir şekilde kesmek istediğini, ve bu ticari ahlaka uymayan, etik olmayan faturayı müvekkiline kesmekle yetinmeyip, aynı hukuksuzlukla, huzurdaki davayı açarak tamamladığını, oysa ki müvekkili tüm bunlara rağmen ticari ahlak gereğince yine de iki şirket arasında var olduğu iddia edilen ihtilafın sulh yoluyla halledilmesinin her iki şirket için de daha faydalı olacağını beyan ettiğini, adres değişikliğini müvekkilinin, davacıya bildirmiş olduğu halde, davacı ne arabulucu aşamasında ne de davanın açıldığı 2020 yılından bu güne kadar müvekkilinin adresini dava dosyasına bildirmediğini, kötü niyetli olduğunu, yukarıda arz ve izah olunan veya mahkemenizce resen göz önünde bulundurulacak sebeplerle; haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, taraf teşkili sağlanmadan, yeterli bilgi-belge toplanmadan, tek taraflı beyan, bilgi-belge sunumu ile eksik inceleme neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 11/09/2022 havale tarihli dilekçesi ile; tarafların sulh olması ve dava konusu ödeme gerçekleştiği için davanın davalı şirket açısından konusuz kaldığını, tarafların dava için vekalet ücreti, faiz ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadıklarını beyan etmiştir.
Davacı vekili tarafından tarafların anlaştıklarının beyan edilmesi sebebiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve taraflar vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediğinden davacı lehine vekalet ücret takdirine yer olmadığına ve davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının 170,78 TL peşin harçtan ve 4.611,00-TL tamamlama harcından mahsubu ile 4.701,80-TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin talep olmadığından davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı vekili tarafından vekalet ücreti talep edilmediğinden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacı yargılama gideri talep etmediğinden davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak taraf vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.15/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır