Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/244 E. 2022/347 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/244 Esas
KARAR NO : 2022/347

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2020
KARAR TARİHİ : 29/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …, Fransa’da bulunan restoranında kullanmak üzere, 13/02/2019 tarihinde davalı/borçlu şirketten aşağıda belirtilen mutfak mobilyalarını sipariş ettiğini ve bedelini de peşin olarak ödediğini, ayrıca müvekkil tüm nakliye ücreti ve masraflarını da peşin olarak ödediğini, müvekkilinin, davalı şirketten sipariş ettiği ve bedelini peşinen ödediği mutfak mobilyaları gönderim aşamasındayken Fransa Gümrükler Genel Müdürlüğü, söz konusu ürünlerin, CE belgesine sahip olmadığını, ülke sağlık standartlarına ve gümrük mevzuatına uygun olmadığı gerekçeleriyle ülke sınırına giriş için kabul etmediğini, bunun üzerine davalı şirkete ait mutfak mobilyaları şirkete iade edildiğini, davalı şirket, sipariş sırasında, söz konusu ürünlerin gerekli her türlü belgeye sahip olduğunu, sağlık standartlarına uygun olduğunu, taşıma ve teslimatla ilgili herhangi bir sorun yaşanmayacağını, sürekli yurt dışına ürün satıp gönderdiklerini beyan etmesine rağmen sipariş edilen ürünleri Fransa Gümrük mevzuatına uygun hale getirip müvekkiline teslim etmediği gibi tarafına ödenen satış ve taşıma bedelini de hiçbir şekilde müvekkile iade etmediğini, ayrıca, davalı şirketin komşusu olan başka bir firmadan alınan 7.500,00 TL (Yedi bin Beşyüz TL) bedelli masa ve sandalyelerinin de davalı şirketten sipariş edilen mutfak mobilyaları ile birlikte davalı şirket aracılığı ile taşınıp müvekkiline teslim edileceğinin davalı şirket tarafından müvekkiline taahhüt edilmesi üzerine müvekkili, davalı şirketin firmasına komşu olan başka bir firmadan aldığını ve bedelini de peşinen ödediği 7.500,00 TL bedelli masa ve sandalyeleri kendisine gönderilmek üzere davalıya teslim ettiğini, ancak söz konusu masa ve sandalyeler de davalı şirket tarafından müvekkiline teslim edilmediğini halihazırda davalı şirketin uhdesinde bulunmakta olduğunu, müvekkilinin mobilyalar ve taşıma bedeli için davalı şirkete ödediği toplam 4.160 €’nin ve davalı şirket uhdesinde bulunan müvekkiline ait 7.500,00 TL bedelli masa ve sandalyelerin iadesi talebiyle taraflarınca Büyükçekmece …. Noterliğinin 20/12/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini ve işbu ihtarname davalı şirkete 21/12/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, Söz konusu ihtarnameye rağmen mobilyalar ve taşıma bedeli için davalı şirkete ödenen toplam 4.160 €’nin ve davalı şirket uhdesinde bulunan müvekkiline ait 7.500,00 TL bedelli masa ve sandalyeler davacı müvekkiline iade edilmediğini, bunun üzerine taraflarınca, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile, davalı şirket aleyhine, icra takibi başlatıldığını davalı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, ancak, ödeme emrine karşı ileri sürülen itiraz sebeplerinin yerinde olmadığını, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereğince taraflarınca arabuluculuk bürosuna başvuru yapıldığını ve arabuluculuk görüşmeleri sonunda anlaşma sağlanamadığını, davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptaline ve duran takibin devamına, İcra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalının İİK md. 67/2 gereğince alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkilinin arasında bir takım malların imalat ve satımı ve nakliyesi hususunda anlaşma olduğunu fakat herhangi bir yazılı sözleşme olmadığını, süreç sipariş formları üzerinden devam ettiğini, fakat sürecin hiç bir aşamasında davacı CE belgesi olması gerektiğinden bahsetmediği gibi bu yönde bir talebi de olmadığını, müvekkil firmanında ürünler ile ilgili bir CE standardı vardır şeklinde beyanı olmadığını, müvekkilinin sadece daha önceden yurt dışına mal gönderdiğini, bir sorun yaşanmadığını aktardıklarını, müvekkilinin sipariş edilen ürünleri tüm yasal formlarını düzenleyerek alıcıya göndermiş fakat alıcıdan kaynaklı sebeplerle yurt dışı sorunlar nedeniyle ürün alıcı tarafından alınamadığın, davacının ürünlerde CE belgesi olması gerektiğini müvekkiline iletmediğini, bu müvekkilinden kaynaklı bir sorun değil davacı-alıcıdan kaynaklı bir sorun olduğunu, Davacı-alıcı 25.07.2019 tarihinde yazdığı bir yazıda Avrupa Standartlarından bahsettiğini, bu yazısın da da ” Tamamlanmak üzere geri iadesini yapıyorum” diye bir ifade kullandığını, malların gümrükten alınma ve gerekli işlemlerin yapılmasını beklemeden de ihtarname keşide ettiğini ve dava sürecine girdiğini, müvekkilinin nakliye bedeli adı altında yapılan ödemede daha fazlasını nakliye şirketlerine ödediğini, davacı kendisininde belirttiği gibi bahsedilen masa ve sandalye grubunu başka bir firmadan aldığını ve ödemelerini o firmaya yaptığını, müvekkiline yapılmayan bir ödemeyi müvekkilinden talep etmekte olduğunu, davacının ödemeyi yaptığı firmadan bu bedelleri talep etmesini, Malların teslim edilememesi, davacının anlaşmanın başında müvekkiline CE belgesi durumundan bahsetmemesinden dolayı olduğunu, bu şartlarda Fransa da yaşayan ve ticaret yapan biri olarak davacının bu hususları ve Fransa mevzuatını bilip bu konuda müvekkilini bilgilendirmesi gerekmekte olduğunu, oysa davacının bu bilgilendirmeyi yapmadığını, malların teslim edilmemesinden dolayı kusur müvekkilinde değil tamamen davacı-alıcıda olduğunu, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, yapılacak yargılama neticesinde Davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletinde karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıdan satın alınan ürünlerin bedelinin ödenmesine rağmen ürünlerin teslim edilmemesi sebebiyle ödenen bedelin iadesi ve yapılan masrafın ve ayrıca başka bir firmadan satın alınan ürünlerin davalı tarafından kendilerine teslim edilmemesi sebebiyle bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 4.163,25 EURO ve 7.905,57 TL alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlunun takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Somut davada; taraflar arasında mal alım satım sözleşmesi olduğunda dair ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı bir ticaret şirketi olup tacirdir. Ancak yurtdışında yaşayan gerçek kişi davacının tacir olduğuna dair delillerini dosyaya sunması için davacı vekiline süre verilmesine rağmen davacı vekili davacının tacir olduğuna dair delilleri dosyaya sunmamıştır. Davacı tarafça davacının tacir olduğu ispatlanamadığından davacı tacir değildir. Bu durumda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine ve miktarına göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından ve davacı dava konusu ürünleri kazanç elde etmek için aldığından ve taraflardan biri tüketici konumunda da olmadığından davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi ve Tüketici Mahkemesi olmayıp, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliğine Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114. ve 115. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.29/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır