Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/20 E. 2021/1132 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/20 Esas
KARAR NO : 2021/1132

DAVA : Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :05/01/2022
Davacı vekili tarafından açılan Alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin temsilcisi İran uyruklu ….’ın İstanbul’da kendisine düzenli gelir getirecek bir iş kurma fikri edindiğini, bu yönde araştırmalara başladığını ve bayan kuaförü devralmaya ve işletmenin başına da güvendiği birini yerleştirerek memleketine dönmeye, bu şekilde aylık düzenli gelir sahibi olmaya karar verdiğini, müvekkilinin İstanbul’u hiç tanımaması, Türkçe’yi konuşamaması ve piyasa hakkında bilgisizliğinden faydalanan kötü niyetli emlakçıların ve kişilerin müvekkilini dolandırdıklarını, devir bedeli şuanki piyasa şartlarında bile 40-50 bin TL’yi geçmeyen … Bayan Kuaförü adlı işletmenin, müvekkiline 150.000,00 TL bedelle devredildiğini, bu işletmenin müvekkiline devredilirken kendisine aylık 50 bin TL gelir elde edebileceğinin de vaad edildiğini, buna inanan ve güvenen müvekkilinin davalı tarafa talep ettiği 150.000,00 TL’yi ödediğini ancak aradan geçen birkaç ay zarfında dükkanır iş yapmamaya ve aylık kira fatura vs giderler nedeni ile zarar etmeye başladığını, piyasadan fiyat araştırması yapan müvekkilinin, dükkana ödediği paranın piyasa rayiçlerinin çok üzerinde olduğunu öğrendiğini ve dolandırıldığını anladığını beyanla taraflar arasındaki 12/09/2018 tarihli işletme devir sözleşmesinde taraflar arasındaki edimde BK.28.maddesi gereği orantısızlık olduğunun kabulüne, … Mah. … Sok. … Blok Dış Kap. No:19/5 adresinde faaliyet gösteren … Bayan Kuaförü adlı işletmenin 12/09/2018 tarihi itibarı ile devir bedelinin tespiti ve müvekkilinin ödemiş olduğu 150.000,00 TL bedel ile Mahkemece tespit edilecek bedel arasındaki farkın şimdilik fazlaya dair dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL.sinin devir ödeme gününden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve kötü niyetle açıldığından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davanın esasa girilmeksizin usulden reddini talep ettiklerini, müvekkilinin dava konusu kuaför salonunu sıfırdan baştan kendisi baştan kurduğunu, Kuaför Salonunu kaba inşaat olarak kiraladığını ve dükkanın bir kuaför salonu olması için gerekli tüm techizatı bizzat en başından sonuna titizlikle dekor ettiğini ve görsel açıdan tam teşekküllü hale bizzat gelmesi için tamirat ve dekorasyonunu müvekkil bizzat kendisi yaptığını, dükkanın boyası, fayansları tüm iç dekor malzemeleri birinci kalitede yapıldığını, salon hazır hale geldiğinde kuaför salonunda bulunması gereken mobilya dekorasyon malzemeleri de birinci kalitede özenle seçilerek müvekkili tarafından satın alındığını, kuaför salonunun tüm kamera ve ses sistemi kurulduğunu, müvekkilinin söz konusu kuaför salonunu işletmeye hazır hale getirdiğinde 100.000-TL masrafı doğduğunu, söz konusu masraf ve tadilat, satın almalardaki tüm fatura ve makbuzları dükkan davalı tarafa devredildiğinde bizzat kuaför salonunda dolapta kaldığını, kaliteli hizmet vermek için en iyi kuaför ustalarını çalıştırdığını, müvekkilinin aynı zamanda kuaför salonunda Lazer makinası kiralayarak hizmet verdiğini, bu şekilde aylık 30.000-TL ciro elde ettiğini, davacı yan dava konusu kuaför salonuna tanımadığı emlakçı tarafından getirilmiş ve devredilmesi halinde kaç bin TL bedelinin olduğu sorulduğunu, müvekkilinin 1 yılı aşkın süredir işlettiğini 30.000-TL ciro yaptığını bununda çok iyi ve profesyönel işletmecilikle mümkün olduğunu, 100.000-TL maliyetle söz konusu işletmeyi kurduğunu beyan ettiğini, davacı müvekkiline bir ay süresince kuaför salonunda işi takip etmesi için kendisine müsade edilmesini daha sonra 150.000-TL bedel ile kendisinin söz konusu işletmeyi devralmak istediğini beyan etmesi üzerine müvekkilim en başta kabul etmemiş ancak daha sonra kabul ettiğini, davacı yan müvekkile İran’da kuaför işletmeciliğinin inanılmaz iyi kar ettiğini, kendisinin de bu sektörü çok iyi bildiğini İran’dan çok iyi makyözler getireceğini beyan ettiğini, davacı yanın 1 ay boyunca dava konusu işletmede her gün gelip işi bizzat takip etmiş ve müşteri potansiyelinin çok iyi olduğu kanısına vardığını, davacının işletmeyi devraldıktan sonra tüm çalışanların işine son verdiğini, lazer makinasının kiralık olması nedeniyle iade ettiğini ve işletmeye işten hiç anlamayan kişiler getirdiğini, kendisinin bizzat işinin başında durmadığını ve işini takip etmemesinin sorumlusunun müvekkilinin olamayacağını, davacı yan söz konusu işletmeyi kaç TL ye başka bir kişiye devrettiğini sayın mahkemeye bildirmesi gerektiğini, müvekkilinin söz konusu dava açıldıktan sonra yeni devralan kişilerle irtibata geçtiğinde davacının 150.000-TL bedel ile devrettiğini öğrendiğini, davacı ile müvekkili arasında, dava dilekçesinde iddia edilen hususların, hiç bir zaman gerçekleşmediğini, davacının talepleri, tamamen karşılıksız maddi menfaat temin etmek üzere dile getirildiğini, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri, vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının devir almış olduğu kuaför salonunun değeri üzerinde devir alınması sebebiyle mahkemece bedelin tespit edilerek aradaki farkın davacıya iadesi talepli olup, taraflar arasındaki ihtilafın dava konusu kuaför salonunun değeri üzerinden davacıya devir edilip edilmediği, devir edilmiş olması halinde davacının kuaför salonununu gerçek değeri ile ödediği bedel arasındaki fark olan bedeli talep edip edemeyeceği hususlarındadır.
Dosyada Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabi yazıları incelenmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Vergi Dairesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı bir ticaret şirketi olup tacir ise de, davalı tacir değildir. Bu durumda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir. Tarafların adresinin Büyükçekmece olması sebebiyle davacının Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Ticaret Mahkemesi sıfatı ile dava açtığı, davacının Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu düşünerek Ticaret Mahkemesi sıfatıyla dava açtığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açma iradesinin bulunmadığı, bu nedenle Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının Ticaret Mahkemesi olarak yargı alanımızda olması sebebiyle gönderme kararı niteliğinde olduğundan karşı görevsizlik kararı verilmemiş ve Mahkememizce Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi yerine Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114. Ve 115. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin Büyükçekmece Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Büyükçekmece Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek veya başka bir Mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.