Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/194 E. 2021/843 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/194
KARAR NO : 2021/843

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya sigortalı olan iş yerinde 25/07/2013 tarihinde yangın çıktığını ve yangın neticesinde binada ve makinelerde büyük ölçüde hasar oluştuğunu, durumun 31/07/2013 tarihinde davalı … şirketine bildirildiğini, ayrıca hasarın tespiti için Bakırköy …. ATM’nin … D.iş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunduklarını, bilirkişice makine ve ekipman zararının 1.092.057,00 TL, bina zararının 90.842,00 TL, emtia zararının da 52.194,10 TL olarak toplam zararın 1.235.093,10 TL olarak belirlendiğini, ayrıca 3. kişilerin mallarındaki zararın da 5.440,05 TL olarak belirlendiğini, ayrıca taraflarınca İTÜ’den de rapor alındığını, davalı … şirketince müvekkiline zararlarına karşılık 901.446,27 TL ödeme yapıldığını, makine hasarı olarak bu tutardan 752.524,00 TL ödendiğini, makine hasar bedelinin 1.069.073,00 TL olduğu halde 316.549,00 TL eksik ödeme yapıldığını, müvekkilinin uğradığı zarar nedeniyle sıkıntı içinde olduğundan ibraname imzalamak zorunda kaldığını, davalının müvekkilinin zor durumundan yararlandığını, gabinin şartlarının var olduğunu ileri sürerek 316.549,00 TL bakiye makine hasar bedelinin sigorta şirketine ihbar tarihi olan 31.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zararlarının müvekkilince karşılandığını ve ibra edildiğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmeyeceğini, müvekkilince yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda toplam hasar bedeli olarak 901.446,27 TL tespit edildiğini, bu bedel tutarında tarafların mutabık olmasından sonra müvekkilinin ödeme yaptığını ve davacının müvekkiline ibraname verdiğini,müvekkilinin davacıya borcu kalmadığını, ayrıca davacının haklarını müvekkiline temlik ettiğini ve bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, davanın taşınmaz maliklerine ihbar talepleri olduğunu, ayrıca davacıya ödenen paranın değerinin güncelleştirilmesi gerektiğini,faiz talep edilemeyeceğini, sorumluluklarının limit ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Sigorta Hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; davacının çıkan yangında davacıya ait makineleri yönünden ne kadar zarara uğradığı,davalının ödediği makine zarar tazminat bedeli ile gerçek zarar bedeli arasında fark olup olmadığı, fark var ise davacının davalıyı ibra etmesi nedeniyle aradaki farkı tazminat olarak talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının ne olduğu, faiz istenip istenemeyeceği hususlarındadır.
Bozma ilamından önce; mahkememizin … esasında yapılan yargılamada;
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış; iddia ve savunmalarının irdelenip değerlendirilmesi bakımından bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi kurulu 21/08/2015 tarihli raporlarında özetle. ” Davacının meydana gelen yangın nedeniyle makine hasarı olarak 1.066.074,00 TL zarara uğradığı, davalı … şirketinin ise davalıya makine hasarı olarak 769.917,21 TL ödediği, ödediği bu miktarın mahsubu ile davalı … şirketinin makine hasarı olarak 296.156,79 TL daha ödemede bulunması gerektiği, davalı … şirketinin 10.11/2013 tarihinde temerrüde düştüğü” bildirilmiştir. alınan bilirkişi kurulu raporu hesap tarzı ve gerekçesine nazaran dosya kapsımına uygun bulunmuş ve hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar davalı davacının kendilerini ibra ettiğini ve bakiye talepte bulunamayacağını savunmuş ise de ibraname makbuz hükmünde olup, davacının ödemeyi alabilmesi için imzalamak zorunda bulunması ve uğradığı zarar miktarına göre bakiye zararını talep edebileceği sonucuna varılarak bu savunmaya itibar edilmemiştir. Yine davalı taraf davacının hakkını temlik ettiğini ve talepte bulunamayacağını savunmuş ise de temlik edilen alacak ibranameye konu edilen miktara ilişkin olup, bakiye kısma ilişkin bulunmadığından bu savunmaya da itibar edilmemiş, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre davalının temerrüt tarihi de dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne ilişkin karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/11453 E.- 2019/9478 K sayılı ilamı ile;” … 1 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 21.) maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında “bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir” denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmış. Bu hükümden anlaşılacağı üzere gabinin biri objektif, diğeri de subjektif iki unsuru bulunmaktadır. Objektif unsur, karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkı olup, subjektif unsur ise, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanma halidir. Somut olayda bu zor durumda kalma hali esas itibarıyla ciddi bir mali sıkıntı halini ifade etmektedir. Gabin hukuksal nedenine dayanan fark tazminatı talebine ilişkin davada, müzayaka halinde ibraname imzaladığını iddia eden davacı tarafın bu durumda olup olmadığının, somut deliller ve ayrıntılı incelemeyle tespiti gereklidir. Davacı taraf, büyük hasar meydana gelen imalat atölyesinde ticari hayatını devam ettirebilmek ve vadesi gelen ödemelerini gerçekleştirmek amacı ile davalı … şirketi tarafından yapılan ödemeyi (mutabakatname imzalanmadan ödeme yapılamayacağının belirtildiği iddiası ile) mutabakatname imzalayarak kabul ettiği gerekçesiyle müzayaka halinde olduğunu iddia etmiştir. Mahkemenin bu gerekçesinin hangi somut kanıtlara dayandığı açıklanmadığı gibi, bu konuda yeterli bir araştırma ve inceleme de yapılmamıştır. Oysa; kural olarak irade özerkliği ve sözleşme serbestisi içinde imzalandığı kabul edilmesi gereken ibranamelerin, müzayaka halinde imzalandığı iddiası ile geçersiz kılınmak istendiği; bu biçimde geçersizliği sağlayarak bunun sonuçlarından yararlanacak olan ve istisnai bir yol olan gabinin hukuksal sonuçlarından yararlanmak isteyen davacı taraf iddiasının doğru olup olmadığının araştırılması gerektiği açıktır. Bu nedenle de mahkemece; davacıya zor durumda(müzayaka) kalma halinde olduğuna ilişkin delilleri sorulup, davaya konu yangın olayının meydana geldiği 2013 yılından önceye dönük yakın yıllardaki davacının mali durumunun, ticari defter ve kayıtları ile muhasebe belgeleri üzerinden yapılacak incelemeyle saptanması; bu konuda uzman mali müşavir bilirkişi heyetinden, davacının yangın hasarından önceki yakın yıllara ait işletme kar ve zararı, şirket özkaynakları, davacının hasar tarihinde mevcut borç-alacak miktarları konularında ayrıntılı rapor alınması; davacının hasar tarihinden önceki mali durumuna göre, yangından kaynaklanan hasarı bertaraf etme konusunda yeterli özkaynağı olup olmadığının detaylıca irdelenmesi, bu husustaki taraf delillerinin toplanması ile gabinin subjektif unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenerek oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru değildir. 2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına;” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, Yargıtay bozma ilamındaki bozma gerekçesini karşılayacak şekilde; Davacı vekiline müvekkilinin davalı … şirketince yapılan ödeme tarihi itibariyle zor durumda(müzayaka) kalma halinde olduğuna ilişkin delillerini; davalı vekiline de aksi yönde delillerini bildirmek üzere üç haftalık süre verilmiş, daha sonra davaya konu yangın olayının meydana geldiği 2013 yılından önceye dönük yakın yıllardaki davacının mali durumunun, ticari defter ve kayıtları ile muhasebe belgeleri üzerinden yapılacak incelemeyle saptanması; davacının yangın hasarından önceki yakın yıllara ait işletme kar ve zararı, şirket özkaynakları, davacının hasar tarihinde mevcut borç-alacak miktarları konularında ayrıntılı inceleme yapılarak; davacının hasar tarihinden önceki mali durumuna göre, yangından kaynaklanan hasarı bertaraf etme konusunda yeterli özkaynağı olup olmadığının detaylıca irdelenmesi, ile gabinin subjektif unsuru (zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanma hali)’nun gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenerek rapor hazırlanması için davacının ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Ekonomi ve finans uzmanı Dr. …, SMMM …. ve Yeminli YMM … ‘dan alınan 31.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; Davacının 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin defter ve belgelerinin çıkan yangınlarda zayi olduğu, incelemelerin kurumlar vergisi beyannameleri ve ekli mali tablolar üzerinde yapıldığı, davacının 06.03.2012 tarihinde kuruluş işlemini tamamlayıp, örgütlenme safhasını henüz tamamlamışken, bir üretim işletmesi için çok sınırlı sayılabilecek bir süre içerisinde (25.07.2013) yangına maruz kaldığı, yangınla oluşan zarar dışında, bu durumun karlılık, müşteri ilişkileri, işlelme işleyişini olumsuz yönde etkileyerek zararı daha da artırdığı, davacı şirketin 2012 yılında nispeten düşük bile olsa 18.511,65 TL kârla kapattığı, ancak gerçekleşen yangınla üretim sisteminin, ilk etapta tamamen yok olduğunu, yeniden üretim faaliyetine geçebilmek için çaba sarfedilirken, 2013 yılının 304.678,10 TL zararla kapandığı, davacının hasar tarihinden önceki mali durumunun, yangından kaynaklanan hasarı bertaraf etme konusunda yeterli olmadığı, özkaynağının 31.12.2013 sonu itibariyle neredeyse tükendiği, şirketin 31.12.2012 tarihli bilançosunda 488.399,30 TL banka kredi borcu, 64,954,61 TL ticari borcu, 55.044,24 TL alınan avans borcu, 12.579,93 TL ödenmesi gereken vergi ve SGK borcu, 4.839,63 TL vergi karşılığı olmak üzere, toplam borcunun 625.814,71 TL olduğu,
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin hasar tarihinden önceki mali durumuna göre, yangından kaynaklanan hasarı bertaraf etme konusunda yeterli öz kaynağının bulunmadığı, davacı şirketin banka ve kamu borçları dikkat alındığında, davacının dava konusu ibranameyi “esas itibariyle içinde bulunduğu ciddi bir mali sıkıntıyı bertaraf etmek amacıyla” imzaladığı, bu bakımdan gabinin sübjektif unsuru olan “zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanma” halinin gerçekleştiği, dolayısıyla dava konusu ibranamenin geçersizliğinin ileri sürülebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetince davalının defterlerinin yangında yandığı bildirildiğinden vergi kayıtları üzerinden inceleme yapılarak tespitler yapıldığı belirtilmiş, davalı … vekili, bu incelemenin yeterli olmayacağını, davacının defterlerinin yandığına ilişkin bir karar olmadığını ileri sürmüşse de; bilirkişi raporuna esas alınan vergi kayıtları ile de davacı şirketin genel mali durumu tespit edilebilmiş olmakla, ayrıca sırf davacının defter ve kayıtlarına ulaşılamamış olması ve bu konuda zayi kararı sunulmamış olmasının, davacının müzayaka halinde olmadığı sonucuna ulaşmada yeterli olamayacağı, zaten mevcut vergi kayıtlarına göre davacının müzayaka durumunun tespit edilebildiği kabul edilerek, bilirkişi heyetince yapılan inceleme ve değerlendirmeye itibar edilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiş; Bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda belirtildiği edildiği üzere; davacının meydana gelen yangın nedeniyle makine hasarı olarak 1.066.074,00 TL zarara uğradığı, davalı … şirketinin ise davalıya makine hasarı olarak 769.917,21 TL ödediği, ödediği bu miktarın mahsubu ile davalı … şirketinin makine hasarı olarak 296.156,79 TL daha ödemede bulunması gerektiği, davalı … şirketinin 10.11/2013 tarihinde temerrüde düştüğü tespit edilmiştir.
Davalı … şirketi davacının kendilerini ibra ettiğini ve bakiye talepte bulunamayacağını savunmuş ise de, bozma öncesi yargılamada mahkememizce ibranamenin makbuz hükmünde olup, davacının ödemeyi alabilmesi için imzalamak zorunda bulunması ve uğradığı zarar miktarına göre bakiye zararını talep edebileceği sonucuna varılarak bu savunmaya itibar edilmemiştir. Yine davalı taraf davacının hakkını temlik ettiğini ve talepte bulunamayacağını savunmuş ise de temlik edilen alacak ibranameye konu edilen miktara ilişkin olup, bakiye kısma ilişkin bulunmadığından bu savunmaya da itibar edilmemiştir. Yargıtay bozma ilamında davacının gabinin subektif şartı olan müzayaka halinde olmanın davacı şirket yönünden gerekleşip gerçekleşmediğinin davacının ticari defter ve kayıtlı üzerinden tespiti gerektiği belirtilmiş, yukarıda açıklandığı üzere bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda davacının ekonomik anlamda müzayaka halinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda davalı … şirketinin dayandığı ibraname yönünden yapılan değerlendirmede, gabin kurumuna ilişkin Objektif unsur olan karşılıklı edimler arasındaki açık değer farkının mevcut olduğu, subjektif unsur olan zarar görenin zor durumda kalması halinin de yukarıda açıklandığı üzere mevcut olduğu anlaşılmakla, ibranamenin gabin nedeniyle geçersiz olduğu ve içeriğinde yapılan ödeme için makbuz hükmünde olduğu, davacının teknik bilirkişilerce tespit edilen 296.156,79 TL daha zararının davalı tarafça karşılanması gerektiği anlaşılmakla davanını kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 296.156,79 TL alacağın 10/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans (ticari) faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 20.230,00 TL karar harcından daha önce yatırılan 5.405,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14.824,10 TL karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 29.180,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ile 5.405,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.435,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 4.699,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 4.370,53 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 170,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2,50 TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize gönderilecek veya sunulacak dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup tefhim edildi. 22/09/2021 10:50

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.