Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/187 E. 2020/197 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/187 Esas
KARAR NO : 2020/197

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dışı sigortalı …. Turizm Şirketinin maliki olduğu … plaka sayılı ticari minibüsün ticari kasko sigortacısı olduğunu, ancak 18/07/2018 tarihinde davalı …’ in maliki olduğu diğer davalı …’ nın sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı araç ile sigortalı aracın çarpıştığını, ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, dava dışı sigortalı aracın kazanın oluşmasında %25 oranında kusurlu olduğu için müvekkilinin gerçek zararının 53.400,00 TL olmasına rağmen kusur oranında indirim yapılarak 40.050,00 TL rücu edildiğini, bu nedenle Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas dosyasından icra takibi başlatığını ancak davalıların başlatılan icra takibine itiraz ettiklerini bu nedenle takibin durduğunu, yapılan itirazın kaldırılarak takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.nun 114. maddesi genel olarak dava şartlarını düzenlemiş ve özellikle de 114/c maddesi, dava şartı olan “mahkemenin görevli olması”nı dava şartı olarak saymıştır. Aynı yasanın 115. maddesi de dava şartlarında eksiklik bulunması halinde yapılması gereken işlemleri düzenlemiştir.
Somut olayda;
Davacı … şirketinin dava dışı sigortalısına ait arac ile ,davalı … ‘in maliki olduğu ,davalı … ‘ın işleteni olduğu aracın çarpışması sonucu davacının kendi sigortalısına yaptığı ödemenin rücuen tazmini talepli açılan bu davada ,her ne kadar davacının tacir olduğu anlaşılmış ise de,davalıların tacir olmadığı gerçek kişi oldukları,
“… Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan her uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)…”
Davalıların tacir olmadığı, dava konusunun da mutlak ticari davalardan olmadığı ,Bu nedenle dilekçenin görev yönünden reddi ile görevsizlik verilerek mahkememizin görevsizliğine, Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2020

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.