Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/185 E. 2022/1030 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/185 Esas
KARAR NO : 2022/1030

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :22/12/2022
Davacı vekili tarafından açılan menfi tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı … tarafından T.C Bakırköy …İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleşmiş olduğunu, ( Takip konusu senet bedeli 275.000,00 TL olup takibe konulan miktar 129.411,00 TL dir) müvekkili ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki gerçekleşmediğini, müvekkilinin o tarihlerde iki ortak ve yetkilisi bulunduğundan, davalı ile aralarındaki tanışıklık nedeniyle müvekkili ile davalı arasında borç alıp verme ilişkileri yaşanmış olduğunu, müvekkilinin ortakları arasında T.C Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyasıyla “ortaklıktan çıkma” davası görülmüş olup karara çıkmış ve kesinleşmiş olduğunu, dava neticesinde, müvekkilinin eski ortağı ve davalı … ile yakın dostluğu olan … ortaklıktan çıkarılmış olduğunu, şirketin tek ortağı ve yetkilisi … olduğu ve Mahkeme ilamı ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş, şirketin tek yetkilisi haline gelen …, tescili sonrası önemli ölçüde borca batık olan şirketin tüm defter ve cari hesaplarının mali müşavirlere incelettirilmiş olduğu, Şirket hesaplarının incelenmesi neticesinde davalı senet alacaklısı …’a karşı şirketin herhangi bir borcunun olmadığı, hatta tam tersine şirketin ortakları arasında cereyan eden sorunlar nedeniyle muhasebe hesaplarının sıhhatli tutulmamış olmasından dolayı takibe konu senet de dahil edildiğinde …’ dan halen fazla havale ödemesi nedeniyle alacaklı durumda olduğunun tespit edilmiş olduğu, Davaya konu senedin keşide tarihinin 22.03.2017 ve vade tarihinin 19.06.2017 olduğunu, senedin düzenlendiği tarih de lehdarının müvekkilinin olduğunu, senet borçluları ise biri kefil olmak üzere o tarih de ki her iki şirket ortağı olduğunu, Davalı … ise müvekkilinden ciro yoluyla senedi teslim alan kişi olduğu, Senedin düzenleniş şeklinden de anlaşılacağı üzere, aslında müvekkili ile davalı arasında gerçekleşmiş bir ticari ilişkiden kaynaklı değil, taraflar arasında borç verme- iade ye ilişkin gerçekleşen havalelere teminat olarak düzenlenerek verilmiş bir senet olduğunu, Zira senedin düzenlendiği ve vade olarak belirlenen tarihler de şirket ortaklarının kendi ortak ve yetkilisi oldukları şirkete senet ile borçlanmalarını gerektirecek bir durum da söz konusu olmadığını, Düzenlendiği tarih ve vade tarihi itibariyle senedin tüm bedeli tutarında müvekkilinin davalı …’a herhangi bir borcu olmadığını, tam aksine şirket muhasebesinde ki düzensizlikten dolayı davalıya fazla ödeme yapıldığının da havale tutarları incelendiğinde ortaya çıkacağını, davalıya ait tek bir hesap numarası olduğunu ve tüm havale işlemlerin bu hesabı üzerinden gerçekleşmiş olduğunu, …. Bankası … no.lu hesaptan davacı şirketten borç alıp verme şeklinde havaleler gerçekleşmiş olduğunu, Taraflar arasında borç alıp verme işlemlerinde banka havalesi dışında çek alış verişi de gerçekleşmiş, müvekkili tarafından davalıya verilen bazı çeklerin karşılıksız çıkması neticesi iade alınmış ve yerine başka vadeli çekler verilmiş, Taraflar arasında nakit havaleleri dışında müvekkili tarafından davalıya teslim edilen bazı çeklerin karşılığının çıkmamış olması nedeniyle davalı tarafından icra takibine konu edilmiş, takip neticesi çeklerin ödemelerinin de banka havalesi yoluyla yapılmış olduğunu, Davalı tarafından icra takibine konu edilen çekler; a-Bakırköy ….İcra Müdürlüğü …. … A.Ş ikitelli şubesine ait: 19.11.2016 keşide tarihli 45.000,00 TL bedelli …. çek no.lu, 22.12.2016 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli …. çek no.lu, 20.01.2017 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli …. çek no.lu 3 adet çek. yukarıda ki icra dosyasına ait çeklerin bedelleri, dilekçe ekindeki tabloda görülen 02.08.2017 ve 14.08.2017 tarihinde davalı … ın …. Bankası …. no.lu hesabına ödenmiş, İcra dosyasının harç bedeli ise icra dosyasına ödenmiş olup, ödeme makbuzunun icra dosyası içerisinde mevcut olduğunu, b-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. – … Bankası …. şb ne ait 20.02.2017 keşide tarihli 55.000,00 TL bedelli çek takibe konu edilmiş olup, davalı taraftan iş bu davanın da konusu olduğundan bahisle, davalı …’dan alacaklı olunması nedeniyle ödeme yapılmamış olduğunu, Bu çek ile ilgili halen T.C Bakırköy …. İcra Ceza mahkemesinin …. sayılı dosyasıyla karşılık çek davasının devam etmekte olduğunu, bu dosya da müvekkili şirket yetkilisi … sanık olarak yargılanmakta olup, çek bedelinin ödendiğine dair savunmalarımızı taraflar arasında ki hesap hareketleri ve ticari defterlerin incelenmesi taleplerimize dayandırmış bulunmakta olduklarını, İzah olunan hukuki gerekçeler doğrultusunda, davacı-takip borçlusu davacı şirketin davalı-takip alacaklısından T.C Bakırköy …İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasında talep olunan senet bedeline dayalı herhangi bir borcu olmadığının tespitine ve takibin davacı şirket açısından iptaline karar verilerek, tüm yargılama masrafları ve karşı ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında davacı aleyhine yapılan icra takibinin davacı ve diğer tüm borçlular yönünden kesinleşmesinin üzerinden geçen 2 yılı aşkın süreden sonra böyle bir davanın açılmış olduğunu, müvekkilinin, davacı şirketin eski ortağı olan … ve hâlihazırdaki ortağı … ile olan şahsi dostluğu sebebiyle, ekonomik anlamda sıkıntıları bulunan davacı şirkete ve dostlarına destek olmak amacıyla borç para vermiş, hatta davacı şirketin kredi sicilinin bozuk olması sebebiyle kredi çekilememesinden dolayı, davacı adına kendisinin bankadan muhtelif tarihlerde krediler çekerek, kredi bedellerini davacı şirket hesabına göndermiş olduklarını, müvekkilinin, bu amaçla, …. Bankası A.Ş. … Şubesindeki … Iban numaralı hesabından 03.08.2015 tarihinde 200.000 TL kredi kullanmış ve bunu 253.585,67 TL olarak bankaya geri ödemiş, 09.12.2015 tarihinde 200.000 TL kredi kullanmış ve bunu 263.952,17 TL olarak bankaya geri ödemiş, son olarak 18.04.2016 tarihinde 250.000 TL kredi kullanmış ve bunu da 264.717,39 TL olarak bankaya geri ödemiş olduğunu, Davacı şirket tarafından borç olarak alınan paraların ve davacı namına davalı tarafından kullanılan ve geri ödenen kredilerin toplam maliyetlerinin de eklenmesi suretiyle oluşan borçlarının bir kısmına karşılık olarak birtakım çekler verilmiş, bunlardan bazıları ödenmiş, bazıları ise sürelerinde ödenemediği için yenileri ile değiştirilmiş olduğunu, müvekkilinin, davacı şirketten olan alacaklarının bir kısmına karşılık bu şekilde almış olduğu son çeklerin, … A.Ş. …. Şubesi’ndeki … Iban numaralı hesaptan keşide edilme 19.11.2016 keşide tarihli …. çek numaralı 45.000 TL bedelli, 22.12.2016 keşide tarihli …. çek numaralı 50.000 TL bedelli ve 20.01.2017 keşide tarihli …. çek numaralı 55.000 TL bedelli ile …. Bankası …. Şubesi’ndeki …. Iban numaralı hesaptan keşide edilme 20.02.2017 keşide tarihli …. çek numaralı 55.000 TL bedelli çekler olduğunu, İşbu 4 çekten doğan alacaklar için taraflarınca, davacı şirkete, Beyoğlu ….Noterliği’nin 04.01.2017 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi tebliğ edilerek, ihtarname tarihinden öncesine ait 2 adet çekin 5 gün içinde ödenmesi, diğer 2 çekin ise süresinde ödenmelerinin ihtar edilmiş olduğunu, Davacı şirket tarafından, bu ihtarnameye ve sonrasında yapılan görüşmelere rağmen hiçbir ödeme yapılmamış, bunun üzerine taraflarına, …. A.Ş. …. Şubesi’ndeki … Iban numaralı hesaptan keşide edilme 3 adet çek için Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 21.02.2017 tarihinde, ….Bankası … Şubesi’ndeki … Iban numaralı hesaptan keşide edilme çek için ise İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyalarında 06.03.2017 tarihinde icra takiplerine başlanılmış ve her iki takibin kesinleşmiş olduğunu, Bakırköy …İcra Müdürlüğü dosyasında davacı şirket için haciz işlemleri yapılmış, bunu müteakiben davacı şirket yetkilileri ile müvekkil arasında yapılan görüşmeler neticesinde, davacı şirketin varolan ve icra takiplerine konu olmuş ve olmamış borçlarına, icra dosyalarında yasal mevzuat gereğince işlemiş faiz alacaklarına ve davalının kullanmış olduğu krediler ile bu krediler dolayısıyla ödemek durumunda kaldığı banka maliyetlerine (yani kredi anapara borcu ve diğer feri ödemeler ile masraflarına) karşılık 22.03.2017 keşide tarihli, 19.06.2017 vadeli 275.000 TL bedelli bir senedin tanzim edilerek davalıya verilmesi hususunda mutabakat sağlanmış, bu aşamada davacı şirket tarafından senetteki borç rakamına ve miktarına yönelik hiçbir itiraz ileri sürülmemiş ve davacı şirket ile şirket ortaklarının borçluları olduğu, dava konusu Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasının dayanağı olan işbu senet imzalanarak müvekkiline teslim edilmiş olduğunu, bunun üzerine önce hacizler kaldırılmış, akabinde davacı şirket tarafından Bakırköy ….İcra Müdürli …. esas sayılı dosyası borcuna karşılık toplam 200.000 TL ödeme yapılmış, (Asıl alacak, çek tazminatı, komisyon, işlemiş faiz, icra vekâlet ücreti, icra masrafları olarak) ve işbu dosya alacağının kapanmış olduğunu, İstanbul …İcra Müdürlüğündeki dosyanın ise halen derdest olduğunu, Davacı şirket ve diğer borçlular tarafından, müvekkilinin, bu ödeme sonrasındaki bakiye alacağı olan 129.411 TL için hiçbir ödeme yapılmadığından, taraflarınca, işbu alacak için 13.12.2017 tarihinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki icra takibi başlatılmış, bu dosyadan tüm borçlulara tebligat yapılmış, takip kesinleşmiş, borçlu şahısların taşınmazlarının tapu kayıtlarına hacizler konulmuş, icra müdürlüğünce bu hacizlere ilişkin 103 örnek davetiyeler kendilerine tebliğ edilmiş, Akabinde talepleri üzerine, dosya borçlularından ve davacı şirketin şu anki tek ortağı olan …’na ait Bakırköy ilçesi Kartaltepe mahallesi …. ada | parselde bulunan …. Blok …. nolu bağımsız bölümdeki yarım hissenin satışı için yasal işlemlere başlanılmış ve işbu taşınmaz hissesinin satışının gerçekleşmiş olduğunu, Davacı şirket ya da ortakları tarafından, işbu senedin verildiği tarihten bu dava sürecine kadar geçen yaklaşık 2,5 yıllık sürede, borcun varlığına ve miktarına yönelik hiçbir itiraz ortaya konulmamış, icra dosyasında yapılan onlarca haciz işleminin ve taşınmaz satışının bulunmasına rağmen, borçlarının bulunmadığına dair bir beyanları olmadığını, Davacı şirket adına davalı ya da vekil olarak yapılan tüm görüşmeleri bizzat …. yürütmüş ve tüm bu görüşmeler esnasında dava konusu takibe ait borcu kabul etmiş, nitekim işbu takibin dayanağı olan senedin verildiği görüşmede de kendisi bizzat hazır bulunmuş, borcun miktarı noktasında varılan mutabakata kendisi de katılmış, bu mutabakatı ve borcun varlığını hem davacı şirket adına hem şahsı adına kabul etmiş ve neticesinde de işbu senet tanzim edilmiş olduğunu, Dava dilekçesinde bahsi geçen ve davacı şirket ortaklarından … tarafından Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında açılan davada bu ortak tarafından ortaya konulan beyanlar ve ortaklıktan çıkmaya yönelik olan bu davayı bu şahsın açmış olması ve davanın sabit görülerek kabul edilmesi hususları dikkate alındığında, davacı vekilinin davacı şirketin diğer ortağı … bakımından ileri sürdüğü yukarıdaki iddiaların gerçeği yansıtmadığının anlaşılmakta olduğunu, Davacının haksız ve hukuki dayanaktan açıkça yoksun davasının reddine, kötü niyetli davacının dava konusu takipteki asıl alacağın yüzde yirmi oranında icra inkâr tazminatını davalıya ödemesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava ve takibe konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasıdır.
Bakırköy …. İcra dairesinin …. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular … Ltd. Şti, … ve ….na karşı dava konusu bonoya dayalı olarak toplam 136.788,50 TL tutarında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığı görülmüştür.
Dava ve takibe konu bono incelendiğinde; bononun düzenleme tarihinin 22/03/2017 tarihi, ödeme tarihinin 19/06/2017 tarihi, bedelinin 275.000,00-TL olduğu, keşidecisinin … , … ‘nun avalist olduğu, lehtarının …. Şti, olduğu, bononun ilk cirantasının lehtar … Şti., olduğu, bononun lehtar tarafından davalı …’a cirolandığı görülmüştür.
Davacının
iddiası, davalıların savunması, müzekkere cevapları, tarafların ticari defter ve kayıtları
incelenerek tarafların iddia ve savunmaları, faiz yönünden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına karar verilmiş, 10/01/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı yanın 2015,2016 ve 2017 yılları Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmamış olduğu, davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre, davacı kayıtlara usulüne uygun olarak işlenmemiş olan bir kısım borç ve alacak kalemleri haricen mahsuplaştırılmak suretiyle, davacının 181.767,48 TL davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Ancak ihtilafın temeli mücerret bir kambiyo senedine dayanmaktadır. Yani bir cari hesap ilişkisi kaynaklı değildi.. Öte yandan en önemlisi de davanın tarafları temel ilişki dışında kalmamaktadır. Bu bakımdan ihtilafın çözümü ticari defter ve kayıt bağlamından ziyade kambiyo mevzuatı dahilinde çözümlenmesi gerektiği düşünülmektedir. 3.Davacı bono üzerindeki borçlu ve lehtar ciranta imzalarına itiraz etmemiş olduğu gibi, bononun ödendiğini bir makbuz ya da ibraname ile ispatta etmiş değildir. O halde Mücerret bir bonodan dolayı aksi ispatlanamadığı için iyiniyetli davalı yetkili hamilin haklarının korunması gerektiğinin kabulü halinde, davacının takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu olduğu, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut davada; davacı vekili tarafından davalı ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, şirketin ortakları ile davacı arasında borç para alıp verme şeklindeki ilişki sebebiyle dava konusu bononun davalıya teminat olarak verildiğini, davacı şirketin davalıya borcu olmadığını, davacı şirketin ortakları arasındaki sıkıntılar ve muhasebe kayıtlarındaki düzensizlik sebebiyle davalıdan alınan borca karşılık yapılan ödemeler, havaleler ve çekler dikkate alındığında davalıya fazla ödeme yapıldığını, davacının dava konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiştir. Davalı vekili tarafından davacı şirket ile davalının arkadaşlığına binaen davalının davacı şirkete borç verdiğini, davacı şirket için kendisinin kredi çektiğinin ve kredileri ödediğini, bu borçlara karşılık davacının bir kısım çekler verdiğini, çeklerin bir kısmının ödendiğini, bir kısmının ise karşılıksız çıktığını, davacının ödenmeyen borçlarına ilişkin tarafların anlaşarak dava konusu bononun verildiğini, davacının anlaşma kapsamında borcunun bir kısmını ödediğini, ancak bakiye 129.411,00-TL bedelin ödenmediğini ve bu sebeple dava konusu bononun takibe konulduğunu, davacının iddialarının yersiz olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki borç alacak ilişkilerine istinaden icra dosyaları, banka kayıtları, çek akıbetleri celbedilerek incelenmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Davacının defter ve kayıtlarında davacı ile davalı arasında borç alıp verilmesine ilişkin bir hukuki ilişkinin mevcut olduğu, ancak taraflar arasında cari hesap ilişkisi olmadığı tespit edilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nda düzenlenen kambiyo senetleri ve bunlar arasında bulunan bono sebepten mücerrettir. Kambiyo senetlerindeki taahhüdün mutlaka bir sebebi vardır, ancak bu sebep senet üzerinde açıklanmamıştır ve kambiyo senetlerini temel ilişkiden soyut hale getirmektedir. Aksine davranış yani kambiyo senetlerinin temel ilişki ile ilişkilendirilmesi kambiyo senetlerini hükümsüz hale getirir. Kambiyo senetlerinde alacaklı olan alacağının sebebini açıklamak zorunda değildir. Tam tersi bonodan dolayı alacaklı olanın alacaklı olmadığını, yani borçlu olmadığını iddia eden taraf ispatlayacaktır ve bedelsizlik iddiası ancak kesin deliller ile ispat edilebilir. Somut davamızda ispat yükü davacı üzerindedir.
Mahkememizce davacının defter ve kayıtları üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi ve tarafların beyanlarından davalı tarafından çeşitli zamanlarda davacı şirkete borç para verildiği ve davacının da borcunun bir kısmını para havalesi ve çek ile ödediği anlaşılmaktadır. Davacının borcun tamamının ödenmemesi sebebiyle davalının icra takiplerine başladığı, davacı tarafından tekrar yapılan ödemelere istinaden bir kısım icra dosyalarının kapatıldığı dosyaya celbedilen icra dosyalarından anlaşılmıştır. Davacı tarafından bu icra dosyalarına itiraz edilmemiş ve takiplerde kesinleşmiştir. Ancak davacı tarafından davalıya olan borcunun kapanmaması sebebiyle davalının dava konusu bonoyu icra takibine koyduğu anlaşılmıştır. Davacı dava konusu bononun teminat için verildiğini iddia etmiştir. Davalı tarafından dava konusu bononun davacının kendisine ödenmeyen borçlarının tasfiyesi için verildiği savunmasında bulunulmuştur.
6102 Sayılı TTK.’nın 776/1-b maddesine göre bono “kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini” ihtiva eder ve bono soyut borç ikrarını içerir. Bu sebeple bonoya dayalı olarak borçlu olmadığını iddia eden taraf iddiasını HMK’nun 201 maddesi uyarınca senet veya diğer kesin deliller ile iddiasını ispat yükü altındadır. Ancak bono metninde senedin ihdas sebebi gösterilebilir. Bono metninde senedin ihdas sebebi olarak mal veya nakit olarak belirtilmiş ise bu kayda dayanan taraflar lehine karine mevcut olduğundan bu karineye dayanan ispat yükü altında olmayıp, ispat yükü kaydın aksini iddia edene düşer. Senette malen kaydı bulunması halinde alacaklı malı teslim ettiğini ispat yükü altında değildir. Malın teslim edilmediğini iddia eden borçlu ispat yükü altındadır. Somut davamızda dava konusu bono üzerinde malen kaydı yer almaktadır. Somut davamızda davacı vekili tarafından dava konusu bononun teminat senedi olarak verildiği iddia edilmiştir. Ancak davacı tarafça bu iddiasını ispatlar nitelikte yazılı ve kesin delil dosyaya sunulmamıştır. Davalı vekili dava konusu bononun davacıya ödünç olarak verilen borçların ödenmemesi sebebiyle borçların tasfiyesi için verildiğini, ancak alacağının ödenmediğini savunmuş, davacının defter ve kayıtlarında davalı tarafından davacıya borç verildiği ve davacı tarafından bir kısım ödemeler yapıldığı tespit edilmiş ve davalı savunmaları doğrulanmıştır. Davacı tarafından dava konusu bononun teminat senedi olarak verildiği iddiası ve dava konusu senet bedelinin ödendiği yazılı ve kesin deliller ile ispat edilememiştir. Davacı vekili tarafından hatırlatılmasına rağmen yemin deliline de dayanılmamıştır. Bu sebeplerle davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine, davacının kötü niyeti ispat edilmediğinden ve tedbir kararı verilmediğinden ve bu nedenle kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının 2.210,02 TL peşin harçtan mahsubu ile 2.129,32 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan 20.411,65 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.22/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır