Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/118 E. 2020/432 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/118
KARAR NO : 2020/432

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %25 oranına tekabül eden 12.500 adet pay sahibi olduğunu, müvekkilinin ”Şef Aşçı” olduğunu, davalı tarafından işletilecek olan restoranın müvekkili tarafından kurulduğunu ve diğer pay sahiplerinin de onayı ile başlangıçta müvekkilinin hem pay sahibi hem de restoranın şef aşçısı ve idarecisi olarak çalışmaya başladığını, davalı şirkete ait restoranın müvekkili tarafından başarılı bir şekilde işletilmeye başladığını, restoranın tüm masraflar düşüldükten sonra aylık ortalama karının 60.000 TL – 100.000 TL civarında olduğunu, müvekkilinin davalı şirketten uzaklaştırıldıktan sonra şirketin gerçek kazancının gerçek karının, hakim hissedarlar tarafından şirketin resmi kayıtlarına geçirilmediğini, bilanço ve diğer evrak gerçek duruma uygun düzenlenmediğini, restoranın müvekkili tarafından kurulup düzen oturduktan sonra davalı şirketin hakim hissedarlarının, müvekkilini haksız ve kötü niyetli olarak restorandan uzaklaştırdığını ve pay sahipliğinden kaynaklanan haklarını da kendisine vermediğini, davalı şirketin 2018 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 07/11/2019 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin temsilen toplantıya iştirak etmediğini ve genel kurul toplantısında alınan bir kısım kararlara muhalif kalarak muhalefet şerhini de genel kurul tutanağına geçirttiğini, müvekkili temsilcisi eliyle genel kurul toplantısı esnasında genel kuruldan somutlaştırılmış ve belirlenmiş 8 konu hakkında özel denetim talebinde bulunduğunu ve bu talebini de genel kurul toplantı tutanağına yazdırdığını, ancak davalı şirket genel kurulu tarafından müvekkilinin şirkette özel denetim yapılması talebinin şirket genel kurul tarafından kabul edilmediğini, davalı şirkete özel denetçi atanması için gereken tüm şartların yerine getirildiğini, müvekkilinin ”Azınlık Hakkı” sahibi olarak iş bu davayı açabileceğini, bilgi alma ve inceleme hakkı genel kurul toplantısında kullanıldığını, belirli konuların özel denetimle açıklığa kavuşturulmasının talep edildiğini, zarar ve ispat şartının da yerine getirildiğini, özel denetçi atanması durumunda TTK 444 gereği tüm giderlerin davalı şirket tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı şirkete özel denetçi atanmasına ve dava dilekçesinde bahsedilen 8 konu ile sınırlı olmak üzere özel denetim yaptırılmasına, özel denetçi atanması ile ilgili her türlü giderin davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın, bir takım haksız iddialar ile yine mahkemeniz nezdinde …… E. sayılı dosyadan, müvekkili şirketin haklı nedenle feshini talep ettiğini, işbu davada tedbir mahiyetinde şirkete kayyum atanması talebinde bulunduğunu, mahkemenizce yapılan inceleme neticesinde de, mevcut iddia ve delillerin davacı iddialarının gerçekliğine yönelik yaklaşık ispat seviyesinde olmadığına kanaat getirildiğini, mahkemenizin …… E. sayılı dosyasından talep edilmiş tedbir talebinin reddine yönelik karardan sonra, haksız amacına ulaşamamış olan davacı, salt müvekkili şirket üzerinde baskı yaratmaya amacıyla, üstelik aynı asılsız iddialarla işbu davayı ikame ettiğini, ….. e. sayılı dosyadan, şirkete kayyum atanmasına yönelik davacı iddialarının değerlendirilmiş olması dolayısıyla, aynı mahiyette olan denetçi atanması talebinin de doğrudan reddine karar verilmesi taleplerinin yanında, davacının, müvekkili şirketi “elleriyle kurduğu” yönündeki betimleme asılsız olmakla birlikte, işbu dava/davalar haksız kazanç elde etme amacıyla ikame edildiğini, müvekkili şirketin halihazırda çoğunluk hissesine sahip …… dava konusu restorantı “……” isimli bilinen marka adı altında zaten yıllardır işletmiş olan bir kişi olduğunu, ….., “……” isimli işletmekte olduğu restoranını 200.000 USD bedelle devir etmek konusunda karar vermek üzere iken, eniştesi …… ile arkadaşı davacı …, aynı mekanı birlikte bir başka isimle işletme konusunda …..’a teklifte bulunduklarını, …..’ta bu teklifi kabul ederek, dava dilekçesinde anılan ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, bu aşamada, davacı şirketin kurulmasına dair hiçbir sermaye ödemezken, esasen …..’a ait olan tüm gerekli malzemeler bu yeni işletmeye naklettiğini, dava konusu restoranın halen hizmet vermekte olduğunu, hem de davacının orada olmaması dolayısıyla daha da iyi hizmet verdiğini, yeni bir konsept ile tadilat yapılıp, geleceğe dair planların ve hedeflerin olduğu faal bir işletme söz konusu olduğunu, dolayısıyla şirketin kasten zarara uğratıldığı iddialarının yersiz kaldığını, bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, esasen yargılamaya devam edilmeksizin hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, yargılamaya devam edilmesi durumunda dosyanın mahkeme nezdindeki ….. E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, şirkete özel denetçi tayin edilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili 28/08/2020 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiş, davacı vekilinin bu hususta yetki içeren vekaletnamesinin bulunduğu, davalı vekilinin de aynı taihte sunduğu dilekçe ile vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını bildirdiği anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmıştır.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Davadan feragatin gerçekleştiği safhaya göre alınması gereken 2/3 oranındaki 36,26 TL karar harcının alınan peşin harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
16/09/2020 11:15

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.