Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/929 E. 2021/993 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/929 Esas
KARAR NO : 2021/993

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :22/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.07.2018 tarihinde davalı kiralama şirketi görevlisi … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile …. sevk ve idaresindeki …plakalı aracın çarpışması neticesinde … plakalı araçta yolcu olarak bulunan ….’in sakat kaldığını, trafik tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu tespit edildiğini, kaza sonucu davacı şirketin …. numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi kapsamında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan ….’e 31.880.00 – TL hasar tazminatı ödemesi yaptığını, kaza nedeniyle düzenlenen 17.07.2018 tarihli kaza tespit tutanağında … plaka sayılı araç sürücüsünün firari olması ve aracın hızını yol trafik durumuna uydurmamak sebebi ile kusurlu olduğu belirtildiğini, davacı şirketin … plakalı davalı araç sahibi kiralama şirketinden 31.880.00 -TL alacağı bulunduğunu belirterek davacı vekili davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir..

CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin araç kiralama işi yaptığını davalı şirket adına kayıtlı davaya konu … plaka sayılı araç müvekkil şirket tarafından 29.01.2018 tarihli “uzun süreli araç kiralama sözleşmesi” ile …. Rent a Car/…’a kiralandığını, davacı tarafça dava dilekçesinde davalı şirket görevlisi beyan edilmiş olan …’ ın davalı şirket ile herhangi bir bağı olmadığı ve şirket tarafından da tanınmadığı, aracın mülkiyetinin davalı şirkete ait olduğunu ancak davalı şirketin aracın işleteni olmadığını, davacının araçta yolcu olarak bulunan …’e ödemiş olduğu 31.880,00 TL’nin hangi alacak kalemlerine ilişkin olduğu ile ilgili hiçbir açıklayıcı bilgi verilmediğini belirterek davalı vekili davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını arz ve talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Dava, taraflar arasındaki zorunlu sorumluluk sigortası kapsamında, zarar gören üçüncü kişiye yapılan ödemeden, ZMMS Genel Şartları gereğince, sigortalının sorumlu olduğundan bahisle açılan alacak davasıdır.
Davacı … ile davalı araç maliki arasında … plakalı aracın 22/05/2018 22/05/019 tarihlerini kapsayacak şekilde ZMMS sigorta poliçesi akdedildiği ve de 17/07/2018 tarihinde davalıya ait aracın ,sürücü … sevk ve idaresinde iken …. sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile karıştığı trafik kazası sonucu davacı … şirketinin … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …lehine yaptığı ödemeyi davalıdan rücuen tazmin istediği ,
Davacı … şirketinin .. lehine 31.880,00 TL hasar ödemesine ilişkin dekont dosya arasında yer aldığı görülmüştür.
KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebileceği düzenlenmiştir.
Davalı yan her ne kadar aracın maliki ise de işleteni olmadığını savunmuştur.
Davalı yan dosyaya dava dışı … isimli şahıs ile … plakalı aracın kiralamasına yönelik sözleşme sunmuş ve aracın kiralama ücretine konu dekontları dosyaya ibraz etmişir.Dava dışı … isimli şahıs talimat duruşmasına tanık sıfatı ile ihtaratlı davet edilmiş duruşmaya kayıtlamayarak söz konusu sözleşmedeki imzayı ikrar etmiştir.
Davalının ibraz ettiği kira sözleşmesi 29/01/2018 tarihinde akdedilen 15 ay süreli olduğu görülmüştür.

( T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/(17)4-104 KARAR NO : 2021/818) “..
2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı maddenin 5. fıkrasında da “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” amir hükmüne yer verilmiştir. Kanun bu madde ile zarardan öncelikle araç işletenini sorumlu tuttuğundan ilk olarak zarara sebep olan araç işleteninin belirlenmesi gerekmektedir. İşleten; KTK’nın 3. maddesinde; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi” olarak tanımlanmış; ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edildiği takdirde bu kişinin de işleten sayılacağı belirtilmiştir.
İşleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hâkimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Uzun süre kavramı, belirli bir gün sayısı ile sınırlı olmayıp, her somut olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirilir. Ayrıca bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarına halel getirecek bir sonuç oluşturmaması şarttır. O hâlde; kısa süreli olmamak kaydıyla, araç herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredildiğinde artık üzerindeki fiili hâkimiyetin ortadan kalkması, bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının da bulunmadığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimse işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulacak, araç maliki sorumlu tutulamayacaktır. Örneğin, aracı uzun süreli kiralayan kiracı işleten sıfatını kazanacak, araç malikine husumet yöneltilemeyecek, ona yöneltildiğinde ise davanın husumet nedeniyle reddine karar verilecektir. Burada verilen ret kararının borcun olmadığına dair bir ret kararı olmayıp, davalının borçlu sıfatına (taraf sıfatına) sahip olmadığına ilişkin verilen ret kararı olduğu unutulmamalıdır…”
Yukarıda anılan içtihat uyarınca da davalının araç kiralama şirketi olduğu ve de dava konusu kazaya karışan malik olduğu aracı dava dışı … isimli şahısa uzun süreli kiralama akdi ile kiraladığı ve anılan kazanın iş bu kiralama akdinin geçerli olduğu dönemde gerçekleştiği bu hali ile davalının işleten sıfatından bahsedilemeyeceği ve davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30- TL harcın 544,44 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 485,14‬ TL bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
6-Arabuluculuk masrafı olan 1.320,00-TL’ nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili e-duruşma ile ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır