Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/913 E. 2022/170 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/913 Esas
KARAR NO : 2022/170

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 18/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/03/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından davalı şirkete ürün satışı
yapıldığını, malların teslim edildiğini ve faturalandırıldığını, davalı şirketin ise davaya konu
27.638,00 TL tutarlı faturaları ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine borçlu şirketin itiraz ettiğini ve icra takibini durdurduğunu, davalı şirketin müvekkil şirketin kesmiş olduğu faturalara ilişkin yasal 8 günlük süre içinde herhangi bir iade veyahut itirazda da
bulunmadığını belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhinde % 20’den aşağı
olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa
yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davacı arasında cari hesaba konu olabilecek herhangi
bir ticari ilişki ve cari hesap ilişkisi de bulunmadığını, davacı müvekkile ürün satışı yaptığını,
malları teslim edip faturalandırdığını iddia etmiş ise de; bu iddianın kabulünün mümkün
olmadığını, tarafların ticari defterlerinin incelendiğinde de böyle bir faturanın olmadığını,
faturaların gerçek durumu yansıtmadığı, müvekkile hiçbir şekilde fatura tebliğ edilmediğinin
görüleceğini, belirterek, davanın reddine, davacı tarafın takip konusu alacağın % 20’sinden az
olmamak üzere müvekkile tazminat ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı
tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ürün satışından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra takibine konu taraflar arasındaki ticari ilişkisi kapsamında davacının davalıya vermiş olduğu ürün satışı karşılığında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.

Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 27.638,00 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından gönderilen tarafların BA ve BS formları incelenmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 09/04/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirket vekili tarafından verilen 06.11.2020 ve 03.03.2021 havale
tarihli dilekçelerinde ticari defterlerini ibraz edemeyeceklerini bu nedenle davalının ticari
defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep ettikleri, davalı şirketin incelenen 2018 ve 2019 yılları yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin
açılış ve yevmiye defterlerinin kapanış (görülmüştür) noter tasdiklerinin yasal süresinde olduğu,
davalı şirketin ticari defterlerinin TTK 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi
lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı şirketin incelenen 2018 yılı ticari defterlerinde, davacı şirkete ait fatura kaydı ile benzeri
herhangi bir hesap hareketi bulunmadığı, yılsonu itibariyle davacı şirketin davalı şirketten alacağı
olmadığı, davalı şirketin incelenen 2019 yılı ticari defterlerinde, davacı şirkete ait fatura kaydı ile benzeri
herhangi bir hesap hareketi bulunmadığı, takip ve dava tarihi ile yılsonu itibariyle davacı şirketin
davalı şirketten alacağı olmadığı, Davalı şirketin ticari defterlerinin ise TTK 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu
ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu,
Davacı şirketin ticari defterlerinin ise ibraz edilmemesi nedeniyle inceleme yapılamadığı,
Davalı şirketin ticari defterlerinde davacı şirkete ait fatura kaydı ve benzeri herhangi bir hesap hareketi bulunmadığı, davacı şirketin takip ve dava tarihi ile yılsonu itibariyle davalı şirketten
alacağı olmadığı, davalı şirketin ticari defterlerinde davacı şirkete ait fatura kaydı ve benzeri herhangi bir hesap
hareketi bulunmadığı,
davacı şirketin takip ve dava tarihi ile yılsonu itibariyle davalı şirketten alacağı olmadığı,
tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdiri içinde
kaldığı, kanaati bildirilmiş, davacı vekili tarafların BA-BS formlarının ve cevaplarının dosya içerisine alınarak bilirkişiden ek rapor alınmasını talep ve bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, 14/10/2021 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; şirketlerin bağlı bulunduğu
B. Çekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünden 2015, 2016 ve 2017 yılı karşılaştırmalı B formları
gönderildiği, Tarafların incelenen karşılaştırılmalı B formlarında, davacı şirketin davalı şirkete
düzenlediği fatura bulunmadığı, davalı şirketinde davacı şirketten alınan fatura olmadığı tespit
edildiği, ancak davacı şirket vekilinin (09.04.2021 havale tarihli bilirkişi raporundan sonra)
26.04.2021 havale tarihli dilekçesi ekinde davalı şirkete düzenlediği faturaların fotokopileri sunulduğu, bu faturaların incelenmesi neticesinde faturaların B formu ile beyan sınırı olan KDV hariç 5.000,00 TL’nin altında olduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu faturalar beyan sınırı altında kaldığından taraflarca B
formu ile beyan edilmediği kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte davacı şirket bu faturaların ibrazını
inceleme öncesinde yapmadığından davalı şirketin faturalarının düzenlendiği yıllara ait ticari defterleri
incelenmemiş, 13.10.2020 tarihli ara karar uyarınca davalı şirketin 2018 ve 2019 yılı ticari defterleri
incelenmiş, davalı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yılı ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesi
hususu Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu kanaati bildirilmiş, Davacı vekilinin iddiası, davalı vekilinin savunması, icra dosyası, davacı vekili tarafından sunulan faturalar ve bilirkişi raporuna itirazları, davalı vekili tarafından sunulan tahsilat makbuzları ve rapora beyanları, önceki bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu, fer’i nitelikteki talepleri, faiz türü ve oranı konusundaki talepleri ile birlikte bilirkişiye cari hesaba konu fatura sevk irsaliyesi teslim alan isim soyisim, imza bilgileri kısmını açıkça liste halinde yazmasının ihtaratına, alacağa konu faturanın vade farkı/kur farkına yönelik olması halinde taraf defterlerinde bu hususta bir teamül olup olmadığı, Tarafların defter hareketlerinin açıkça rapora aktarılarak yapılan ödeme bilgilerinin, cari hesapta çek yahut bono kayıtlı ise ilgili bankalardan teyit edilebilecek şekilde açıkça bilgilerinin yazılması hususuda irdelenerek var ise taraflar arasındaki cari hesap farkının sebebi de tespiti için tarafların 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde önceki bilirkişi ile inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 10/12/2021 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; Davacı şirket vekili tarafından verilen 06.11.2020 ve 03.03.2021 havale
tarihli dilekçelerinde ticari defterlerini ibraz edemeyeceklerini bu nedenle davalının ticari
defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep ettikleri, işlerdir. Bununla birlikte 25.11.2021 tarihinde
yapılan incelemeye iştirak etmediklerini, Davalı şirkete ait noter tasdiklerini ihtiva
eden 2018 ve 2019 yılına ait ticari defterleri incelemeye tabi tutulduğu, davalı şirketin incelenen 2015, 2016 ve 2017 yılları yevmiye, defteri kebir ve envanter
defterlerinin açılış ve yevmiye defterlerinin kapanış (görülmüştür) noter tasdiklerinin yasal
süresinde olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin TTK 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun
tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, Davalı şirketin davacı şirketten 2015 ve 2017 yıllarında toplam 27.637,96 TL tutarında 5
adet fatura aldığı, (Bu faturaların tamamı davacı şirket vekili tarafından verilen
12.11.2021 havale tarihli dilekçesi ekinde sunulmuştur)
Bunlardan ilk dört sıradaki (ödeme sütununda nakit yazılan) faturaların bedellerinin şirket
kasasından nakit olarak ödendiği, (tabloda bulunan tüm faturaların ödenmesine dair
düzenlenen tahsilat makbuzları davalı şirket vekilinin 01.07.2021 havale tarihli dilekçesi
ekinde sunulmuştur.)
01.06.2017 tarihli 5.076,36 TL tutarındaki faturanın 07.06.2017 tarihinde davacı şirketin
cari hesabına alacak kaydedildiği, ancak bu fatura bedelinin aynı tarihte şirket ortağının
cari hesabına aktarılarak davacı şirketin cari hesabının kapatıldığı, (bu faturanın
ödenmesine dair düzenlenen tahsilat makbuzu da davalı şirket vekilinin 01.07.2021
havale tarihli dilekçesi ekinde sunulmuştur.)
Faturaların hiç birinde teslim alanın isim ve imzasının bulunmadığı, (faturaları teslim alan
davalı şirketin ticari defterlerinde bu faturaların kayıtlı olması nedeniyle teslim alanın
isim ve imzasının bulunmaması önem arz etmemektedir.)
Faturaların KDV hariç bedellerinin beyan alt sınırı olan 5.000,00 TL’nin altında olması
nedeniyle taraflarca BA-BS formları ile beyan edilmediği,
Davalı şirketin ticari defterlerinin ise TTK 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu,
Davalı şirketin ticari defterlerinde davacı şirketten 27.637,96 TL tutarında 5 adet fatura alındığı
ve bu fatura bedellerinin nakit olarak ödendiği, Davacı şirketin takip ve dava tarihi ile yılsonu itibariyle davalı şirketten alacağı olmadığı,
tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdiri içinde
kaldığı, kanaati bildirilmiştir.

Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.

6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” Hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı taraf davalı tarafa faturalara konu ürünleri satıp teslim ettiğini, ancak davalı tarafça faturalara konu ürünlerin bedelinin ödenmediği ileri sürülmüştür. Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve davalının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davalı lehine delil niteliğinin olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Davacı tarafça ticari defter ve belgelerini ibraz edemeyeceklerini ve davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması talep edilmiştir. Davalı tarafın 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarında davacı şirkete ait fatura kaydı ve benzeri herhangi bir hesap hareketi bulunmadığı tespit edilmiştir. Tarafların BA ve BS formlarında da davacı tarafça davalıya düzenlediği fatura bulunmadığı, davalının da davacı şirketten aldığı fatura olmadığı tespit edilmiştir. Tarafların 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilmiş, davacı tarafça defter ve belgeler sunulmamış, davalının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davalı lehine delil niteliğinin olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Davalının defter ve belgelerinden davacının davalı şirkete 27.637,96-TL karşılığı beş adet fatura düzenlendiği ve bu fatura bedellerinin nakit olarak davacıya ödendiği ve davacının davalıdan alacağı olmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından talep edilen alacağın davacı tarafa ödendiği davalı defter ve belgeleri ile sabittir. Davacı tarafça ödenmediği hususu ispatlanmamıştır ve davacı taraf açıkça yemin deliline de dayanmamıştır. Davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine ve davacının alacaklı olmadığını ve dava konusu ettiği faturaların davalı tarafça ödendiğini bilmesine rağmen hakkında tekrar takip talebinde bulunması sebebiyle takibe konu alacağın % 20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,

-Davacının alacaklı olmadığını ve dava konusu ettiği faturaların davalı tarafça ödendiğini bilmesine rağmen hakkında tekrar takip talebinde bulunması sebebiyle takibe konu alacağın % 20 oranında (5.527,60-TL) kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,

2-Karar tarihinde yürülükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70- TL maktu karar harcının 516,40 TL peşin harçtan mahsubu ile 435,70 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 5,50 TL yargılama giderinin davcıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.18/02/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.