Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/898 E. 2020/562 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/898
KARAR NO : 2020/562

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/11/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 14/06/2019 tarihli taşınmaz satım sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme ile 13 ve 14 nolu dükkanların 2.325.000,00 TL bedelle müvekkillince satın alınmasının kararlaştırıldığını, satış bedelinin ödendiğini ve tapudan kiracılı olarak 21/06/2019 tarihinde devralındığını, ancak müvekkiline 14 nolu bağımsız bölüm olarak gösterilen ve satılan yerin ortak alan olduğunu sonradan öğrendiğini, arabuluculuktan da sonuç alınamadığını ileri sürerek ihtiyati tedbir ile 925.000,00 TL maddi zararın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Buna karşılık davalı- karşı davacı vekili, taraflar arasında 14 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin satımı konusunda 14/06/2019 tarihli taşınmaz satım sözleşmesi yapıldığının doğru olduğunu, satış bedelinin ise 2.325.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, davacının satış bedelinden 815.000,00 TL’yi tapudan sonra ödeyeceğini söylemesine rağmen ödemediğini, davacının bu bedeli tapu devrinden sonra ödediği iddiasının doğru olmadığını, davacıya taşınmazlarda anılan firmaların faaliyette bulunduğu belirtilmediğini, satılan yerlerin de ortak alan olmadığını savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalının karşı davada ise fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL ‘nin 21/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle karşı davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiştir.
Dava, satım sözleşmesine konu taşınmazın taraflar arasındaki anlaşmaya konu nitelikleri taşımadığı iddiasıyla fazla ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir, karşı dava ise aynı taşınmazın satım bedelinin eksik ödendiği iddiasına dayalı eksik sözleşme bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki alım satım sözleşmesi ihtilaflı olmayıp sözleşmenin incelenmesinde, satım konusunun 13 ve 14 nolu bağımsız dükkanlar olduğu, satım bedelinin 2.325.000,00 TL olduğu, sözleşme tarihinin 14/06/2019 olduğu anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı, davalının ve aracı olan emlakçının kendisine satım konusu taşınmazlar olarak apartmanın zemin katındaki … Marketin bulunduğu yeri 13 nolu bağımsız bölüm olarak, bodrum 1.katındaki … Reklamcılık ‘ın bulunduğu yerin ise 14 nolu bağımsız bölüm olarak gösterildiğini, sözleşme bedelinin bu şekilde tespit edildiğini, bedelin 1.500.000,00 TL ‘lik kısmını taşınmazlar üzerindeki ipotek bedeline mahsuben ödendiğini, kalan 815.000,00 TL ‘nin de tapu devir işlemleri sırasında nakden ödendiğini, tapudan devir yapıldıktan sonra yaptığı araştırmada 13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin zemin kattaki … marketi kapsadığını, her iki bağımsız bölümün birleştirilerek tek bir dükkan olarak kullanıldığını öğrendiğini, davalının gerçekte ortak alan olan bodrum 1.kattaki … Reklamcılık ‘ın kiracı olduğu taşınmazın kendisine 14 nolu bağımsız bölüm olarak satmış gibi davrandığını, bu şekilde hileli davrandığını iddia etmiştir. Davalı-karşı davacı ise davacının iddialarını kabul etmeyerek davacının tapu sicildeki evrakları, yönetim planlarını inceleyerek 13 ve 14 nolu bağımsız bölümleri satın aldığını, tapu sicilinin açık olduğunu, kimsenin tapu kayıtlarındaki bilgileri bilmediğini iddia edemeyeceğini, davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu savunmuş, ayrıca davacının dava konusu taşınmazların 1.500.000,00 TL ‘lik ipoteğin kaldırılması ile ödenen kısmı dışındaki kalan bedelini ödemediğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur.
Dava konusu taşınmazların satışına ilişkin tapu kaydı ve resmi senet incelendiğinde, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin satışa konu olduğunu, taşınmazların her birinin bedelinin 750.000,00 TL olmak üzere toplam 1.500.000,00 TL olarak belirtildiği ve satım bedelinin nakden ve tamamen ödendiğinin belirtildiği, bağımsız bölümlerin arsa paylarının ve metre karelerinin de yazılı olduğu anlaşılmıştır. Davacı-karşı davalı iddialarının ispatı için dava dışı … market ve dava dışı …. ile davalı arasındaki kira sözleşmelerini sunmuş, … market ile olan sözleşmede kiralanan yer olarak 13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin gösterildiğinin, … ile olan sözleşme de ise yine 14 nolu bağımsız bölümün kiralanan yer olarak gösterildiğini, esasen … ‘e kiralanan yerin ortak alan olduğunu, fakat sözleşmede 14 nolu bağımsız bölüm olarak gösterildiğini kendisine de bu şekilde anlatıldığını ileri sürmüş ayrıca bu hususta tanık dinletme talebinde bulunmuştur. Davacı tacir olup basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü vardır. Dava konusu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarındaki yüz ölçümleri, binanın hangi katında bulundukları bellidir. Davacı her iki taşınmazın yüz ölçümleri ile zemin kattaki … marketin kullanılan yüz ölçümünü tespit edecek durumdadır. Aksi iddiaların davanın değeri ve uyuşmazlığın niteliğine göre tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Hal böyle olunca asıl davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede;
Bilindiği üzere, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası ile “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü getirilmiştir.
Yine aynı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen “Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesinde ” (1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünün yer aldığı,
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, bu hususta dava dilekçesine bilgi ve belge de eklenmediği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca karşı davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın ispatlanamadığından reddine,
A-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 15.796,69 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
B-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 63.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
2-Karşı davanın zorunlu arabuluculuk şartı eksikliğinden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine,
A-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 1.900,00 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
B-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
14/10/2020 11:39

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.