Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/872 E. 2022/991 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/872 Esas
KARAR NO : 2022/991

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/12/2022
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “….davacı ile davalı şirket arasında, davalı şirket tarafından yayını yapılan okul ders ve ek çalışma kitaplarının Adana bölgesi için satış yetkisinin davacıya verilmiş olduğunu, taraflar arasında bölgesel bazda tek satıcılık sözleşmesinin sözlü olarak yapılmış olduğunu, davacı Adana ve tüm ilçelerinde … Yayıncılığa ait tüm kitapları tek satıcı bayii şeklinde satma yetkisine sahip olduğunu, davacının, yayın evinden ders ve çalışma kitaplarını almaya başlamış olduğunu, fakat davalı gerek tek satıcılık sözleşmesi genel hükümleri gereğince davacının tek satıcı bölgesinde başka bayii kitap satmama yükümlüğüne aykırı davranmış, gerekse de yayını yapılan kitaplarda eksikliler hatalar yanlışlıklar ve geç kitap basımı nedeniyle piyasaya girememe durumu oluşmuş olduğunu, okullar açıldıktan sonra kitapların tedarik edilmiş olduğunu, 8. Sınıfa ait kitapların büyük bölümünün, eski müfredata göre hazırlanmış olup davalının söz konusu kitapları satmasının mümkün olmadığını, 1.sınıflarda Milli Eğitim Bakanlığınca müfredattan çıkarılan el yazısı kitaplarının gönderilmiş olması, (Okullar ve etüt merkezleri eylül ayında açılmakta olup 15 ağustos itibariyle satışlar ve teslimatlar yapılmaktadır.) hikaye kitaplarında baskı kalitesinin yeterli olmadığını, hikaye kitapları küçük çocuklar tarafından kullanılmakta olup ilgi uyandırıcı renklerde baskı kalitesinde olması gerekmekte olduğunu, yayınevi sözleşme yapılırken tüm sınıflara ait kitapların mevcut olduğunu ifade ettiğini, ama 2,3,4 sınıflara ait ingilizce kitaplarının bulunmamakta olduğunu, tanıtım için sadece 2 şer adet örnek kitap gönderildiği ve bu tanıtım için çok az bir sayı olduğunu yine tanıtım için örneklerin 28/09/2016 tarihinde okullar açıldıktan çok sonra gönderildiğini, kitaplarda ..,..,… harflerin el yazması şekli değişmesine rağmen eski yazı şekline göre yazım şekline göre kitaplar basılmış olduğunu, yıl sonu olmasına rağmen ….kitabının gelmemiş olduğunu, özetle yayıncı şirket gerek ürün kalitesi gerekse zamanında ürün tedarik etmemesi gerekse yanlış ve müfredat dışı basım gerekse de tek satıcının bölgesinde başka satıcılara ürün satması nedeniyle tek satıcılık sözleşmesine aykırı davranmış olduğunu, davacının, bu nedenlerle tek satıcılık sözleşmesini sonlandırmış olup elindeki yayıncı şirkete ait tüm kitapları iade etmek istemiş olduğunu, hatalı olan ürünler dahil davalı şirkete kargo ile iade faturaları dahil gönderilmiş olup davalı şirket ürünleri geri almamış olduğunu, dilekçeleri ekinde iade faturaları ile kargo belgelerinin sunulmakta olduğunu, konuya ilişkin olarak dilekçeleri ekinde tek satıcılık sözleşmesinin haklı feshine ilişkin Yargıtay kararlarının, makalenin iade edilecek olan kitap sayıları ve faturalarının da sunulmakta olduğunu, yukarıda açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenlerle tek satıcılık sözleşmesinin feshinin tespiti ile davacı tarafından yapılan ödemelerin iadesine ilişkin olarak şimdilik 100,00 T (raporda iade edilen ürünler ve yapılan ödeme hesaplanarak bakiye rakamın hesaplanması) ‘nin ödenmesi ile karşı vekalet ücretinin ve yargılama giderinin davalı yan üzerine bırakılması…” iddia ve taleplerinde bulunmuşlardır.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…. Yetkisizlik itirazlarına halel gelmemek kaydıyla; davacı tarafından iddia edildiğinin aksine taraflar arasında imzalanmış yahut üzerinde mutabık kalınmış herhangi bir tek satıcılık, aracılık, acentelik veya benzeri sözleşmesi bulunmamakta olduğunu, davacının bu beyanlarının aksi istikametinde dosyaya sunmuş olduğu tüm açıklamaların hilafı hakikat mahiyette olduğunu belirtmek istediklerini, davacının, taraflarca mutabık kalındığını bildirdiği sözleşmenin kurulduğuna ilişkin delil sunmasını talep ediyor olduklarını, fakat gelinen aşamada davacının bu iddiasını destekleyecek bir delili şu ana dek dosyaya sunmadığını, bu sebeple davacının sözde tek satıcılıktan kaynaklı tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep ediyor olduklarını, davalının, sadece davacıya değil, Türkiye’deki birçok bayiye kitap, dergi ve benzeri kırtasiye ürünü satmakta olduğunu, davacının da bunlardan biri olmasının son derece norma ve beklenen bir durum olduğunu, fakat iddia edildiği üzere davalı tarafından davacıya eksik yahut taahhüde rağmen okullar açıldıktan sonra kitap satışı yapılmış olmadığını, davacı da basiretli tacir olduğuna göre, eksik veya geç teslim edilen kitap yahut benzeri ürünlerin mevcut olması halinde bunları zaten teslim almasının beklendiğini, oysa gelinen şu aşamaya dek davacının huzurdaki dava dışında davalıya iletmiş olduğu herhangi bir bildiriminin olmadığını, bu sebeple davacını afaki bu yöndeki tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacı tarafından iddia edildiği üzere satılan ürünlerde bir ayıp mevcut ise de davacının bunları yasal süresi içerisinde bildirerek değiştirilmesini talep etmesi gerekmekte olduğunu, oysa davacını şu ana dek bu yönde bir bildirimde bulunmadığını, bu sebeple davacının iddiasının reddine karar verilmesini talep ediyor olduklarını, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, yetki itirazları çerçevesinde dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde bu kez davacı tarafından açılmış bulunan davanın esastan Reddine, yargılama gideriyle ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi… ” taleplerinde bulunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile iade edilen ürünlerin bedellerinin tahsiline karar verilmesine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı arasında Adana ve çevresinde sözlü olarak tek bayilik, tek satıcılık sözleşmesi kurulup kurulmadığı, davalının davacıya sattığı kitaplarda eksik ve hatalı olup olmadığı, kitapların davacıya davalı tarafından geç teslim edilip edilmediği, davacının davalıdan yapmış olduğu ödemeleri talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarındadır.
Adana …. ATM nin … esas…. karar sayılı kararı ile; “… Taraflar arasındaki uyuşmazlık, şifahi olarak düzenlendiği iddia edilen acentelik sözleşmesinin feshi ile ayıplı olduğu iddia edilen mallar için ödenen bedellerin iadesi noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır. Davalı vekili tarafından ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulduğu için öncelikle yetki sorunun çözümlenmesi gerekmektedir. Davacı taraf ile davalı arasında karşılıklı edimlerini ve sözleşme ifa yerini gösteren yazılı bir sözleşme bulunmasa da, tarafların beyanları karşısında, taraflar arasında kitap alışverişi yapıldığına dair kuşku yoktur. Yazılı bir sözleşme bulunmadığından ötürü, ihtilaflı konu, edimin yerine getirilip getirilmediği ve edimin nerede getirilmesi gerektiği konusunda toplanmıştır. Davacı ile davalı arasındaki kitap alışverişi, 6098 sayılı Borçlar Kanunumuzda düzenlenen “parça borcu” kapsamına girmektedir. Davacının bu alışveriş işleminde ürün talep eden olması nedeni ile sözleşmeden dolayı ödeme yapma yükümlülüğü altındadır.Davalı şirket ise ise ürün teslim yükümlülüğüne karşılık davacıdan bir miktar paranın ödenmesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Davacı iddiasına göre, davalı tarafın yapılan anlaşma sonucu üstlendiği ürünü davacıya ayıplı teslim ettiği için aradaki şifahi acentelik sözleşmesinin feshinin tespiti ve davacıya bu nedenle ödediği bedelin iadesini talep etmektedir. Davalı ise taahhüt edilen malların ayıplı teslim edilmediğini bu hususun ispata muhtaç olduğunu iddia etmektedir. Davacı ile davalı arasındaki şifahi sözleşmenin Adana’da yapıldığının ya da ürünün davacıya Adana’da teslim edilmesi gerektiği iddiası ispat edilememiştir.Bu hali ile sözleşmenin ifa yerinin Adana olduğu kanıtlanamamıştır. Parça borçlarının ifa yerinin 6098 sayılı B.K 89/1-2 maddesi gereği alacaklının yerleşim yeri ile sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yer olduğuna göre davacının HMK’nun 10.ve BK’nun 89.maddeleri uyarınca kendi yerleşim yerinde dava açma hakkına sahip olmadığı kabul edilmiştir. Davalı şirketin yerleşim yeri taraf beyanlarına göre Küçükçekmece/İstanbul olup,HMK’nun 6/1 maddesi uyarınca davanın bu genel yetki kuralı gereğince Bakırköy Mahkemelerinde açılması gerekir iken yetkili olmayan Adana Mahkemelerinde dava açıldığı,bu durumda tercih hakkı kendisine geçen davalının Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmesi nedeni ile mahkememizin yetkisizliğine …” gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir.
Davalı ….’ın bağlı olduğu Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 09/11/2018 tarihinde mahkemeye gönderilmiş cevap yazısı ve eklerine göre davalı …’a ait BA Bildirimlerinin talep edilmiş olduğu, bu nedenle davalı yanın davacı yana satışlarına ait bildirim olmadığı, Davalı yana ait BA BS bildirim karşılaştırmasının … tarafından 19/10/2021 tarihinde mahkemeye gönderilmiş olduğu, cevap yazısı ekleri olan karşılaştırmalı BA BS bildirimlerine göre, davacı yan tarafından davalı yana düzenlenmiş KDV dahil tutarı 122.717,70 TL KDV hariç Tutarı 113.627,-TL olan 17 faturanın BS olarak bildirilmiş olduğu, davalı yan tarafından bilanço esasına geçtiği tarihten sonra kayıtlarına aldığı faturaları bildirmiş olduğu, davalı tarafından bildirilen tutarın 7 adet fatura karşılığı KDV hariç tutarı 38.700 TL KDV dahil tutarı 41.796 TL olduğu, önceki tarihlerde işletme esasına göre defter tutuyor olduğu için davacının BA BS bildirim yükümlülüğünün olmadığı tespit edilmiştir.
İmamoğlu Kaymakamlığı tarafından mahkemeye gönderilmiş 19/10/2021 tarihli cevap yazısı ve eklerine göre, ” davacı …’ın işe başlama tarihinin 28/06/2016 işi terk tarihinin 26/12/2016 olduğu, 2017 yılında faaliyetinin bulunmamakta olduğu, 02/04/2018 tarihinde tekrar işe başlamış olduğu, 31/12/2019 tarihinde işi terk etmiş olduğu, 2016 yılında 1.sınıf bilanço usulüne göre defter tuttuğu, 2018 yılında ise 2. Sınıf işletme defteri tuttuğu ve tüccar olarak değerlenmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilmiş 26/10/2021 tarihli cevap yazısına göre, “ilgide kayıtlı müzekkerenize istinaden, Mersis ve Esbis üzerinden yapılan sorgulamada; davacı …’ın herhangi bir şirket veya ticari işletmede ortaklığının ve esnaf kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.” olarak belirtilmiştir.
İmamoğlu kaymakamlığı Mal Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilmiş 19/10/2021tarihli cevap yazısı ve eklerine göre, davacı …’ın 28/06/2016 tarihinde faaliyete başlamış olduğu, Kitap, Dergi ve gazete toptan ticareti yapmış olduğu, 26/12/2016 tarihinde faaliyetini bırakmış olduğu, davacı yana ait davalı yandan 7 adet belge karşılığı 38.700 TL’lik BA bildirimi yapılmış olduğu, davalı yan tarafından bildirilmiş 10 adet belge karşılığı 74.927 TL’nin bildirilmemiş olduğu tespit edilmiştir. Davacı yan ilk kuruluşundan sonra birkaç ay işletme esasına göre defter tuttuğu, sonrasında bilanço esasına geçmiş olduğu için BA BS bildirim yükümlülüğü bulunmamakta olduğu, bu nedenle ticari defterlerinde kayıtlı olan tüm faturaların BA BS bildirimlerinin olmadığı tespit edilmiştir.
Adana Sanayi Odası tarafından mahkemeye gönderilmiş cevap yazısına göre dava dışı … Yayınları sicil bilgileri gönderilmiştir.
Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilmiş 15/10/2021 tarihli cevap yazısına göre, davacı …-….Kırtasiye’nin Müdürlüklerinde kayıtlı olmadığı belirtilmiştir.
…. Kargo tarafından mahkemeye 02/11/2021 tarihinde gönderilmiş cevap yazısı ve eklerine göre, davacı yan … tarafından davalı …. Yayıncılık’a gönderi detayları gönderilmiştri.
…. Kargo tarafından 04/11/2021 tarihinde gönderilmiş cevap yazısına göre davacı yan… tarafından davalı … Yayıncılık’a 30/05/2017 tarihinde yapılmış 1 paket 1 adet kita içerikli toplam 600KG’lık gönderinin davalı adresinde …. Hanıma teslim edilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tanığı … duruşmadaki beyanında; ” davacı benim kardeşimdir, bende öğretmen olduğum için kardeşimin yaptığı işlerde bilgi sahibiyim, hattı taraflar arasındaki sözleşme yapılırken ben orda idim, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi yapıldı, kardeşim Adana da …. yayıncılığa ait kitapların satışında tek satıcı olarak yetkilendirildi, bu sözleşme sanırım 2016 yılına ait idi, davalı tarafından davacıya zamanında kitap gönderilmedi, okullar eylül ayında açıldığı halde kitaplar Ekim ayında gelmeye başladı, hiç gelmeyen eksik kitaplar vardı, ayrıca birinci sınıflarda harç grupları değiştiği halde eski müfredata ait el yazısı ile ilgili kitaplar geldi, ayrıca talep edilmediği halde davalı taraf kendiliğinde başkaca kitaplar gönderdi, yine …. yayıncılık hikaye kitaplarını başka kırtasiyelerede sattırdı sözleşmeye uymadı, ben bunları biliyorum.” demiştir.
Davalı tanığı … duruşmadaki beyanında; ” Ben davalı şirkette yaklaşık 5-6 yıl çalıştım, Ege ve Akdeniz bölgesinin pazarlama işini yapıyordum, ben Ege ve Akdeniz bölgesine bakıyorum ancak benim işim Mersin ile bitiyor, Adana bölgesine bakan arkadaşım dışarıdaki tanık …. dir, ben şuanda davalı şirkette çalışmıyorum, yaklaşık bir ay önce emekli oldum, davalı şirket okul kitapları üretmektedir, bu kitapları kırtasiyelere ve kitap evlerine götürüp tanıtıyoruz, sipariş veren olunca da satıyoruz, biz hiçbir kırtasiye ya da kitap evi ile tek satıcılık sözleşmeyi yapmayız, bu sebeple de davacı tarafla da birebir muhatap olmadım ancak şirket politikası gereği tek satıcılık sözleşmesi yapılmamıştır, ayrıca bizim şirketimiz davacı tarafa müfredata uygun olmayan ürün teslim etmemiştir, teslim etti ise bu tarihe kadar neden tarafımıza bildirilmedi ya da dava açılmadı, tanıklık ücreti istemiyorum.” demiştir.
Davalı tanığı … duruşmadaki beyanında; ” Ben davalı şirkette yaklaşık 5-6 yıldır çalışıyorum, halen de çalışıyorum ve Akdeniz bölgesinin pazarlamacılık işini yapıyorum, biz tek satıcılık sözleşmesi yaptığımız bayilerde oluyor, ancak bu bayiler genelde küçük iller bazında oluyor, yada ilçeler bazında yapıyoruz, tek satıcılık sözleşmesi yaptığımız bayiler ile ön sözleşme yapıp ön ödeme alıyoruz, bu sözleşmeyi yazılı olarak yapıyoruz, bunun dışındaki kitap evleri ya da kırtasiyelere tanıtım yaptıktan sonra sipariş üzerine okul kitabı satıyoruz, bunlar genelde sözlü oluyor, sipariş üzerine kitap teslimi yapıyoruz, Adana bölgesine ben bakıyorum, davacı … ı hatırlamadım, ancak bu şahısla tek satıcılık sözleşmesi yapılmamıştır, yapılsa ise yazılı sözleşme olurdu, muhtemelen kitap siparişi üzerine teslim ettik, biz bayilerimize müfredata uygun yeni kitap gönderiyoruz ve zamanında teslim ediyoruz, kitaplarımızın baskısı da kalitelidir, öyle olmasa öğrenciler satın almaz, güncel müfredata uygun yazı şekli ve içeriği ile kitapları gönderiyoruz, davacı tarafça dava dilekçesinde iddaa ettiği hiçbir ayıp eksiklik tarafımıza ihbar edilmemiş ve iletilmemiştir, sözlü ya da yazılı olarak tarafımıza bu hususlarda dönüş yapılmamıştır, ödemeleri elden nakit ya da çek ile aldığımızda makbuz karşılığında alıyoruz, banka aracılığı ile göndermelerde de parayı şirket hesabına yatırıyorlar.” demiştir.
Mahkememizce dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadığının tespiti için dava konusu ürünler üzerinde uzman bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmasına karar verilmiş, bu konuda uzman eğitim müfettişi bilirkişi tarafından sunulan 28/03/2022 tarihli raporda özetle; Davacı ile davalı arasında bir sözleşmeye rastlanmadığı, tek satıcılık sözleşmesi dosya muhtevasında bulunmadığı, davalı şirket tarafından davacıya “davalı tarafından davacıya teslim edilen ürünlerin neler olduğu” konusuyla ilgili olarak söz konusu kitapların okul kitapları olmayıp kaynak ve yardımcı kitaplardan oluştuğu, Ders kitaplarının Milli Eğitim Bakanlığınca ücretsiz dağıtıldığı ve bu kitap dışında ders kitabı işlemenin yasak olduğu, “ürünlerde ayıp ya da eksik teslim veya geç teslim söz konusu olup olmadığı”, konusuyla ilgili olarak davalı şirket tarafında toplam 143,971,70 TL lik kitap ve kırtasiyeden (2016-2017 öğretim yılında okulların 19 Eylül 2016 da başladığından) okullar açılmadan önce kesilen teslim edilen fatura tutarı 92.023,70 TL kısmının okullar açılmadan davalı kurum tarafından gönderildiği, dava konusu mallardan 51. 948 TL kısmının ise okullar açıldıktan sonra irsaliyeli fatura düzenlenip davacı kuruma gönderildiği, “bunların kalem, kalem neler olduğu ve miktarları, ayıbın gizli mi açık ayıp mı olduğu” konusuyla ilgili olarak iş yerinin belirtilen adreste bulunamadığı, davacıya avukatı aracılığıyla ulaşıldığında davacı meskeni yanında bulunan bir depoda atıl vaziyette (üzeri akmış ve yıpranmış vaziyette bulunduğu) dolayısıyla kalem kalem sayım yapmanın mümkün olmadığı, “ayıp ihbar sürelerine davacı tarafından uyulup uyulmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı,” konusuyla ilgili olarak herhangi bir ayıp ihbar bildiriminde bulunduğuna dair bir belgeye rastlanmadığı” dava konusu ayıplı ürünler ve eksik ürünler ve geç teslim sebebiyle davacı tarafından davalıya ne kadar miktarda ödeme yapıldığı” konusu ile ilgili olarak; davacı tarafından davalı şirkete peyder pey ( çek yoluyla ) ödeme yapıldığının beyan edildiği ancak dosya muhtevasında ödemeye ait belgenin mevcut olmadığı, eksik olan kitaplarla ilgili bir ödeme yapılmadığı, “bunların faturaları ve ödeme belgelerinin olup olmadığı” konusuyla ilgili dava dosyasında toplam 143.971,70 TL 1lik kırtasiye ürünlerini davacı tarafa gönderdiğine dair fatura ve nakliye belgelerinin bulunduğu, davacı tarafından bu kırtasiye ürünleri karşılığı ödeme belgelerinin bulunmadığı, “ 6098 sayılı TBEK’nun 227 maddesi uyarınca davacının ayıplı ürün sebebiyle bedel iadesinde bulunup bulunmayacağının hakkaniyete uygun olup olmadığı, kanunda yer alan diğer seçimlik hakları kullanıp kullanamayacağı ve tarafların dilekçelerindeki tüm talepleri, iddia ve savunmaları hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlenmesi” konusuyla ilgili olarak Davacı … adına açılan işyerinin … adına 170.659 TL adına fatura edilip, muhtelif kırtasiye yardımcı ders kitabı faturası kesildiği, …” ın bu kitapları tekrar … yayıncılık adına iade etmek istediği, (…”’ ın … ile kardeş olduğu) …” ın sorumluluğunun hukuki değerlendirme kapsamında olduğundan bilirkişiliğimiz alanı dışındadır “ayıplı ürünler ve dosya üzerinde inceleme yaptırılmasına” konusu ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun 05.08.2015 tarih ve …. sayılı karalarında belirtilen İlk okuma yazma süreci ve eğik yazıların yazılış ilkelerini örneklerle belirttiği kararı ile davalı tarafından davacıya gönderilen eğik yazılı çocuk kitapları incelendiğinde sadece “… ve …” harflerinin yazılışında hata bulunduğu bunun dışında bir hata gözükmediği, bu el yazılı kitapların ise “… “ adı altında 100×14 — 1.400 TL ile el yazılı öyküler 44×12 — 528 TL toplam (52841400—) 1928 TL ile sınırlı olduğu, diğer 6-8 sınıflarının harf puntolarında bir problem gözükmediği sonuç ve kanaatine varılmıstır.
Davacı vekilinin iddia ve talepleri, davalı vekilinin savunmaları, taraflar tarafından sunulan belgeler, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi, tarafların defter ve belgeleri, tarafların BA ve BS formları, tanık beyanları, faturalar ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenerek; davalı tarafından davacıya teslim edilen ürünlerin neler olduğu, ürünlerde ayıp yada eksik teslim veya geç teslim söz konusu olup olmadığı, bunların kalem kalem neler olduğu ve miktarları, ayıpın gizli mi açık ayıp mı olduğu, ayıp ihbar sürelerine davacı tarafından uyulup uyulmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, dava konusu ayıplı ürünler ve eksik ürünler ve geç teslim sebebiyle davacı tarafından davalıya ne kadar miktarda ödeme yapıldığı, bunların faturaları ve ödeme belgelerinin olup olmadığı, 6098 Sayılı TBK’nun 227 maddesi uyarınca davacının ayıplı ürün sebebiyle bedel iadesinde bulunup bulunmayacağının hakkaniyete uygun olup olmadığı, Kanunda yer alan diğer seçimlik hakları kullanıp kullanamayacağı ve tarafların dilekçelerindeki tüm talepleri, iddia ve savunmaları hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlenmesi için ve ayrıca bilirkişiye cari hesaba konu fatura sevk irsaliyesi teslim alan isim soyisim, imza bilgileri kısmını açıkça liste halinde yazmasının ihtaratına, alacağa konu faturanın vade farkı/kur farkına yönelik olması halinde taraf defterlerinde bu hususta bir teamül olup olmadığı, Tarafların defter hareketlerinin açıkça rapora aktarılarak yapılan ödeme bilgilerinin, cari hesapta çek yahut bono kayıtlı ise ilgili bankalardan teyit edilebilecek şekilde açıkça bilgilerinin yazılması hususuda irdelenerek var ise taraflar arasındaki cari hesap farkının sebebi de tespiti için tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme yaptırılması, bilirkişi incelemesi için bilirkişi olarak re’sen bir SMMM bilirkişisi, bir dava konusu ürünlere ilişkin sektör bilirkişisi, bir nitelikli hesap uzmanı bilirkişisi olmak üzere bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 05/10/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırılmış olduğu, ancak kebir ve envanter defterlerinin dökümünün yapılmamış olduğu için 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmamış olduğu, hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, davalı yanın ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, ticari defterlerinin HMK 222 mad. Gereğince davalı lehine delil niteliğinin mahkemenin takdirlerinde olduğu, tarafların ticari defterleri ve belgeler birlikte değerlendirilmiş olduğunda, 2016 yılı sonu ve dava tarihi olan 01/10/2018 tarihi itibariyle, davacı yanın davalı yana 22.717,70 TL borçlu olduğu, dosya kapsamında davacı ile davalı taraf arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmadığı, kitapların kalem kalem incelenmesinin imkan dahilinde olmadığı, yardımcı kaynak kitapların okullar açıldıktan sonra da satışının yapılmasının mümkün lduğu, dolayısıyla okullar açıldıktan sonra kitap teslim edilmesinin geç teslim sayılamayacağı, davalının davacıya gönderdiği “….” adlı 100*14=1400 TL tutarındaki ve “….” adlı 44*12=528 TL tutarındaki kitapların MEB TTK’nın kurallarına uymadığı toplamda 528+1400=1928 TL tutarındaki kitabın ayıplı olduğu, ayıpların kitap teslim edilir edilmez anında görülebilir nitelikte olduğundan açık ayıp statüsünde olduğu, ancak ayıp ihbarının süresinde yerine getirilmediği, bu bakımdan davacının iddialarının ispata muhtaç olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut davada; davacı vekili tarafından dava konusu kitap ürünlerin satımına ilişkin taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, davalının bu sözleşme şartlarına uymadığını, ayrıca dava konusu ürünlerin ayıplı ve geç gönderildiğini, sözleşmeyi feshettiklerini ve bu nedenle davalıya iade edilen ürünlerin bedelinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından taraflar arasında acentelik veya tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, dava konusu ürünlerde eksiklik, ayıp veya geç teslim söz konusu olmadığını, kendilerine süresinde yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında dava konusu kitapların davalı tarafından davacıya satımı sözleşmesi olduğuna ve söz konusu kitapların davalıya teslimi hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafından her ne kadar taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olduğunu iddia edilmiş ise de taraflar arasında söz konusu sözleşmenin yapıldığına ilişkin yazılı bir sözleşme sunulmamış, sözlü olarak sözleşme yapıldığ iddia edilmiş ise de davacı tarafça tek satılıcılık sözleşmesi yapıldığı ve şartları geçerli ve kesin delil ile ispat edilememiştir. Davacı tarafından ürünlerin geç teslim edildiği iddia edilmiş ise de; davacı tarafça bilirkişi raporunda belirtilen ve okul açıldıktan sonra teslim edilen ürünler davacı tarafça ihtirazi kayıt ileri sürülmeden kabul edilmiştir. İhtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilen bu ürünlerin daha sonra geç teslim edildiği iddiası ile iadesi mümkün değildir. Davacı tarafça dava konusu kitalarda ayıp olduğu iddia edilmiştir. Ancak dava konusu kitapların teslimi sırasında ayıplı olduğu ispat edilmemiştir. Bunun yanında dava konusu kitapların satışı ile iştigal eden ve tacir olan davacının iddia edilen ve açık ayıp niteliğinde olan söz konusu ayıbı 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca öngörülen yasal süreler içerisinde davalı tarafa ihbar ettiğini de ispat edememiştir. Davacı tarafça davalı ile aralarında tek satıcılık sözleşmesi olduğu, davalı tarafça bu sözleşmeye aykırı davranıldığı ve ayıplı ve geç ürün teslim edildiği hususları ispat edilemediğinden açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile 44,80 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 234,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır