Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/850 E. 2021/914 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/850 Esas
KARAR NO : 2021/914

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2018
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :10/11/2021
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı-borçlu … ile müvekkili firma arasında 2017 yılının 10. Ayı itibariyle çeşitli ticari alışverişler neticesinde cari hesap ilişkisi kurulduğunu, karşılıklı olarak alacak ve borç kalemlerinin bu şekilde oluşturularak 2018 yılının 4. Ayına kadar iş bu ticari ilişkinin sürdürüldüğünü, bu hesapla müvekkilinin satışını gerçekleştirdiği bazı mallarına Türk lirası cinsinden özellikle ithal olarak getirdiği mallara ise USD para cinsinden fiyatlandırma yaptığını ve ödeme para cinsinin de bu para cinsi olacağını her sipariş öncesi aldığı sipariş formu ve tekliflerinde iş bu hususu teyit ettirdiğini, bu sebeple de firma ile arasında Amerikan Doları Cari hesabı ile Türk Lirası Cari Hesabını ayrı Bu sebeple de firma ile arasında Amerikan Doları Cari hesabı ile Türk Lirası Cari Hesabını ayrı olarak tuttuğunu, Amerikan Doları para cinsinden siparişlerin ödeme tarihlerindeki kur farkından kaynaklanan bedel farkı müvekkili tarafından 03.10.2018 tarihinde … seri numaralı fatura ile faturalandırılarak davalı borçluya bildirildiğini, iş bu bedel davalı borçlu tarafından dikkate alınmadığını, bu kez müvekkilinin bu bedelin sebep ve açıklamalarını içerir ihtarname ile birlikte faturanın asıl nüshasını davalı borçluya gönderdiğini, davalı borçlunun ise müvekkiline fatura aslını borcu kabul etmediğini bildiren bir ihtarname ile geri gönderdiğini, sonrasında ise müvekkilinin Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile takibe giriştiğini, ödeme emrini alan borçlu ise vekili aracılığı ile borca itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, iş bu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali için mahkememize başvurmak durumunda kalındığını, iş bu itiraz iptal edilmesi gerektiğini ve davalı-borçlunun icra inkâr tazminatı ödemeye hükmedilmesi gerektiğini, Davalı borçluya ait mevcut menkul ve gayrimenkuller üzerinde müvekkil firmanın alacağı miktarmca dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten tedbir kararı verilmesine, Davalı-borçlu firma tarafından yapılan borca itirazın iptaline ve takibin, takip taleplerindeki oranda faizi uygulanarak devamına, Davalı-borçlu firma aleyhine %20/den asası olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı-borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek öğretide ve gerekse yerleşik Yargıtay kararlarında kur farkı alacağının istenebilmesi için taraflar arasında bu anlamda yazılı bir sözleşme ve/veya ticari teamül olması gerektiğinin kabul edildiğini, oysa taraflar arasında kur farkı ödeneceği yönünde yazılı bir anlaşma olmadığı gibi, bu yönde uygulama görmüş bir ticari teamül de mevcut olmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulan sipariş formunda sadece sipariş konusu ürünün birim fiyatı $ olarak ifade edilmiş olup, bu siparişin dolar bazında fatura edileceği ya da dolar bazında ödemenin yapılacağı veya kur farkı faturası düzenleneceği yönünde en ufak bir hüküm mevcut olmadığını, gerçekten de davacı tarafından sipariş konusu ürünler temin edilerek müvekkili şirkete teslim edildiğinde bu ürünlere ilişkin fatura Türk Lirası olarak düzenlenerek teslim edilmiş olup, fatura bedeli de tarafların mutabakatına uygun olacak şekilde çek verilmek suretiyle kapatıldığını, davacı tarafın faturayı düzenlerken kur farkı uygulayacağını bildirmediği gibi, fatura bedelini tahsil ederken de kur farkından ötürü doğabilecek alacağını talep edeceği yönünde herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, müvekkil şirketin fatura konusu alacağı Türk Lirası çeki vererek kapattığından artık bundan dönerek döviz bazında ödeme talep etmenin mümkün olmadığını, taraflar arasında bugüne kadar gerçekleşen ticari alışveriş kapsamında daha önce de (+ -) kur farkı uygulaması da gerçekleşmediğini, davacı tarafça bildirildiği üzere 2007 yılından beri devam eden ticari alışverişlerin tamamı aynı kapsamda gerçekleşmiş olup, davacı tarafından faturalar Türk Lirası olarak düzenlenmiş ve bugüne kadar bu fatura bedelleri Türk Lirası çeki verilerek kapatıltığını, bu ticari alışverişler de (+-) kur farkı oluştuğu halde taraflar arasında gerçekleşen bu ticari alışverişlerde bugüne kadar (+-) kur farkı faturası düzenlenmediğini, taraflar arasında kur farkı ödemesi yönünde oluşmuş bir ticari teamül ve uygulamanın da mevcut olmadığını, bu nedenle davacının kur farkı talebi yasaya ve taraflar arasındaki ticari teamüle uygun olmadığını, davacının takiple talep ettiği faiz oranının da fahiş olduğunu, davacının dövize %10 yıllık faiz talep ettiğini, Merkez Bankası tarafından dövize uygulanan reeskont faizinin yıllık %4 civarında olduğunu, bu nedenle davacının takip talebindeki faiz talebinin de yasaya uygun olmadığını, taraflar arasındaki mutabakata aykırı olan davanın reddine, takip alacağının %20sinden az olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ürün satışından kaynaklanan kur farkı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra takibine konu taraflar arasındaki ticari ilişkisi kapsamında davacının davalıya vermiş olduğu ürün satışından kaynaklanan kur farkı alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 24.760,56 USD ‘nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 02/04/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı yanın incelenen 2017 ve 2018 yılı yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış, yevmiye defterlerinin kapanış (görülmüştür) noter tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, davacı yanın ticari defterlerinin TTK. 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı yanın incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, 2017 yılında davalı şirkete 136.640,57 TL tutarında 11 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 41.421,77 TL tutarında tahsilat yapıldığı, yıl sonu itibariyle davalı şirketin 95.218,80 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davacı yanın incelenen 2018 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2017 yılından 95.218,80 TL borçlu olduğu, 2018 yılında davalı şirkete 811.321,34 TL tutarında 31 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 699.428,11 TL tutarında tahsilat yapıldığı ve 63.923,17 TL tutarında 2 adet fatura alındığı, takip ve dava tarihi ile yılsonu itibariyle davalı şirketin 143.188,86 TL borçlu olduğu, davalı şirketin incelenen 2017 ve 2018 yılı yevmiye ve defteri kebir açılış e-defter beratları ile yevmiye e-defterlerinin kapanış (görülmüştür) beratları ve envanter defterlerinin noter açılış tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin TTK. 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı şirketin incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, 2017 yılında davacı yandan 136.384,30 TL tutarında 10 adet fatura alındığı, karşılığında 41.421,77 TL ödeme yapıldığı yılsonu itibariyle davacı yanın 94.962,53 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin incelenen 2018 yılı ticari defterlerinde, davacı yanın 2017 yılından 94.962,53 TL alacaklı olduğu, 2018 yılında davacı yandan 662.889,18 TL tutarında 31 adet fatura alındığı, karşılığında 692.746,11 TL ödeme yapıldığı ve 65.105,60 TL tutarında 4 adet fatura düzenlendiği, takip ve dava tarihi ile yılsonu itibariyle davacı yanın alacağı kalmadığı, tarafların ticari defterlerinin TTK 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı yanın ticari defterlerinde davalı şirketin 143.188,86 TL borçlu olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacı yanın alacaklı olmadığı, taraflar arasında 143.188,86 TL cari hesap farkı bulunduğu, davacı yan tarafından inceleme esnasında davalı şirket ile olan hesap hareketlerinin döviz karşılığının hesaplandığı bir tablo sunulduğu, bu tabloda esas alınan kurların T.C.M.B. Efektif. satış kuru olduğu ve davalı şirketin düzenlediği (ve davalı yanın TL cari hesap ekstresinde bulunan) 21.331,04 TL tutarındaki reklamasyon faturasının bulunmadığı, davalı şirketin verdiği 74.000,00 TL çekin 61.723,28 TL’lik kısmının 40.000,00 TL’lik çekin 24.235,13 TL’lik kısmının bu tabloya kaydedildiği, taraflar arasında sözleşme bulunmaması durumunda T.C.M.B. döviz alış kuru esas alınması gerektiği, bununla birlikte davacı yanın davalı şirkete bir kısım faturalarını TL para birimi olarak düzenlediği, diğer bir kısım faturalarını da ABD Doları kurunu belirterek düzenlemiş, ancak bütün işlemleri bir tek cari hesapta takip ettiğini, bu açıklamalar ışığında davacı yanın davalı şirketten döviz karşılığı alacağı bulunduğunu ticari defter kayıtları ile ispatlayamadığı, davacı şirket vekili, takip talebinde 94,61 ABD doları işlemiş faiz talep ettiğini, davacı yanın alacağını ticari defter kayıtları ile ispatlanamadığı, bu nedenle takipten önce işlemiş faiz hesaplaması yapılmadığı, davacı yanın ticari defter kayıtlarında takibe esas olacak dövizli alacağının ispatlanamadığı, bu nedenle davacı yanın davalı şirketten alacağı bulunmadığı, tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, kanaati bildirilmiş, davacı vekilinin rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmasına karar verilmiş, 25/06/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı yan vekilinin kök rapora yaptığı itirazların kök raporda değişiklik yapılmasını gerektirecek mahiyette görülmediğinden kök raporda değişiklik yapılmadığı, davacı yanın ticari defter kayıtlarında takibe esas olacak dövizli alacağının ispatlanamadığı, bu nedenle davacı yanın davalı şirketten alacağı bulunmadığı, tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, kanaati bildirilmiştir.
Kural olarak, kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede, kur farkına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, dosyada bulunan faturalarının incelenmesinde döviz karşılığının gösterildiği ve davacının da bu faturalara itiraz etmediği böylece akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğu görülmektedir. Bu durumda, davalı tarafından düzenlenen faturaların dolar cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davacının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davalının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği gibi, böyle bir durumda kur farkının istenebileceğine dair taraflar arasında sözleşme de yoktur. ( Emsal Bkz. Yargıtay 19 HD, 19/03/2019 tarihli, 2017/3234-2019/1778 E.K; 09/05/2019 tarihli, 2018/2655-2019/3068 E.K ve 13/03/2019 tarihli, 2018/1227 -2019/1611 E.K sayılı ilamları). Davacı tarafça alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez ve davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunduğundan açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
-Davacının kötü niyeti ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu karar harcının 1.624,94 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.565,64‬‬ TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan 16.824,12 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 35,00.-TL yargılama giderinin davcıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine müteakiben Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosya aslının merciine İADESİNE,
Dair, davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek veya başka bir Mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.