Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/834 E. 2022/810 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/834 Esas
KARAR NO : 2022/810

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2019
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin davalı yandan müvekkil ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile de ortaya çıkacağı üzere 94.615,18 TL alacaklı olduğunu, bu hususların davalı yanın da bilgisi dahilinde olduğunu, davalının borcunu ödemesi için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin karşı tarafa herhangi bir borcu olmadığını, aksine müvekkil şirketin davacı taraftan 19.086,22 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 04/03/2016 tarihinde başladığını, müvekkil şirketin davacı şirketten satın aldığı bir kısım gıda maddesini iade ettiği ve iade faturaları düzenlendiğini, düzenlenen faturaların davacı şirket çalışanı …..’ya imza karşılığında teslim edildiğini ve bu faturalara davacı şirketçe sekiz gün içerisinde itirazda bulunulmadığını, iade alınan mallar pazarlık yapılmak suretiyle tekrar alınmış ancak alınan mallara ilişkin faturalandırma anlaşılan fiyat değil liste fiyatı üzerinden yapıldığını, aynı gün fiyat farkı faturaları kesilerek kargo yoluyla davacı şirkete gönderildiğini belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davaya ve takibe konu faturalardaki ürünlerin davalıya teslim edilmesine rağmen davalı tarafından ürünlerin bedelinin ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası uyap sistemi üzrinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 94.615,18 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların BA ve BS formları, SGK kayıtları, davalı tarafın delil olarak sunduğu yazışmalardaki telefon numaralarının sahiplerinin açık kimlik bilgilerine ilişkin cevabi yazılar incelenmiştir.
Davacı şirket yetkilisi Mahkememizin 12/04/2022 tarihli duruşmasındaki isticvap beyanında; ” Ben davacı şirketin yetkilisiyim. Davalı tarafa şurup ve türevi mal satıyorduk. Aramızda cari hesap ilişkisi vardı. Fiyat konusunda karşı tarafla sözlü olarak anlaşma yapıp malı gönderip, fatura düzenliyorduk ve hangi bedel üzerinden anlaşmış isek o bedel üzerinden fatura düzenlemişizdir. Bunun dışında anlaştığımız bir fiyat yoktur. Biz kendilerine fiyat farkı faturası düzenlenmesini söylemedik. … benim amcamın oğludur. ….., üretim bölümünde çalışıyordu. Yerleri temizleyip, şeker taşıma gibi işler yapıyordu. … benim abim olur. … şirketin personel yönetimine yardımcı oluyordu. Müşteriler ile fiyat pazarlığı konusunda … ve ….. yetkili değillerdi. Davalı şirket yetkilisi … ile fiyat konusunda ben görüştüm. Yanındaki bir çalışanı daha vardı, onunla da görüştüm. Adını hatırlamıyorum. … olabilir. Mesajlaşmalara ilişkin bir bilgim yoktur. …yı tanımıyorum. Şirket aile şirketi değildir. Abimin şirket kapsamında şu işi yapıyor diyemem. Davalı taraf ile görüşmüş olabilir. Ancak benim bundan haberim yok ve abimin de bir yetkisi yoktur.” demiştir.
Davalı şirket yetkilisi talimat Mahkemesi aracılığı ile alınan isticvap beyanında; ” davacı şirket ile aramızda bu davaya kadar ticari ilişki bulunmaktaydı, davacı taraf kokteyl şurubu ve limonata üretiyordu, onlar demolarını yapıp ürünü bize satıyordu, biz de pazarlamasını üstlenmiştik, davacı şirket ile aramızda anlaştığımız fiyattan iş yapıyorduk, yazılı bir anlaşmamız yoktu, dava konusu olan son faturalar dışında bir uyuşmazlık yaşamadık, ancak son faturalar anlaştığımız fiyatların üzerindeydi, biz bunu arayıp davacıya bildirdik, davacı da bize liste fiyatı üzerinden fatura kestiğini daha sonra fiyat farkı faturası kesip yollayabileceğimizi söyledi, buna dair aramızda …. yoluyla yazışma yapmıştık, davacıya satılamayan ürünleri iade ettik ve yerine satılabilecek ürünlerden talep ettik, iade işlemi yapıldıktan sonra davacı bize anlaştığımız gibi yerine satılabilecek ürünlerden gönderdi, hatta bunları gönderirken bizden limonata da satın almamızı istediğini söyledi, biz de 194.000,00 TL lik limonata aldık ve çeklerini fiyat farkı düştükten sonra verdik, hatta bizden 20.000,00 TL lik ön avans istediler, çeki verdik, fakat karşılığında bir şey alamadık, çek bedelsiz kaldı, biz iade faturalarını gönderdik, ancak karşı taraf bu faturaları deftere işlememiş, yargılama sırasında öğrendik, davacıya borcumuz yok, bilakis alacağımız vardır, Gökmen davacının muhasebecisi olarak bildiğimiz ve işlem yaptığımız kişidir, …. Bey’ de … ve … beyin amcasıdır, … bey ise şirketin sahibidir diye biliyorduk, biz davacı ile ticari ilişkilerimizde bu kişiler aracılığı ile iş yapıyorduk, ….. ürünleri iade alan davacı tarafından gönderilen nakliyecidir, irsaliyedeki imza ve telefonu biz iade ederken almıştık, ismini buradan biliyorum, bizim ….. ile herhangi bir ilişkimiz yoktur, davacı tarafından gönderilen nakliye şoförüdür.” demiştir.
Tanık ….. talimat Mahkemesi aracılığı ile alınan beyanında; “Tanıklık yapacağım olayı anladım. Ben Antalya ili Kumluca ilçesinde ikamet ederim. 20 yıldır tır şöförlüğü yaparım. Kullanmış olduğum tır abimin üzerine kayıtlı ancak benim kendi aracımdır. Davacı şirketi tanımıyorum. Davalı şirketi hatırlıyorum. Dava konusu nakliye işini yaptığım dönemde aracımın plakası … idi. Ancak bu aracı 3 yıl önce sattım. …. numaralı telefon bana aittir. 2005 yılından buyana bu telefonu kullanırım. Ben herhangi bir şirkete bağlı olarak çalışmadım. Davacı veya davalı şirket bünyesinde de hiç çalışmadım. Bizim işimiz nakliyat ambarları aracılığı ile olur, Nakliyat ambarı bize yük olduğunu, bu yükü götürüp götüremeyeceğimizi sorar, biz istersek fiyatı uygun gelirse nakliyesini yaparız, yükü indirince ücretini alıp oradan ayrılırız, yükün tarafları ile yük hakkında herhangi diyaloğumuz olmaz, aralarında yapmış oldukları ticaret hakkında bilgimiz olmaz, bana gösterdiğiniz ve okuduğunuz dava konusu malları Antalya Merkezden 2-3 yerden aracıma yükledim. Bana gösterdiğiniz irsaliyelerde bulunan isim plaka ve imza bana aittir. Ürünlerin cinsine, miktarına göre irsaliye kesilmiş olabilir. Benim sadece taşımasını yaptığım bu ürünlerin iade olup olmadığı konusunda bilgim yoktur. Ben bu ürünleri Antalya Merkezden davalı …. Turizm Gıda Sanayi ve Tic. AŞ. Den aldığımı biliyorum. Sonrasında yine Antalya ili …. İlçesi, … beldesinde bulunan ismini bilmediğim bir depoya indirdim. Depoda ismi …. olan soyadını bilmediğim biriyle konuştuk, o benden ürünleri teslim aldı. Ben bunların dışında tarafların arasındaki ticari ilişkiyi, alacak miktarlarını, ürünleri bilmiyorum. Benim bilgim bundan ibarettir.” demiştir.
Davalı tarafından davacıya yemin teklifinde bulunulmuş, davacı şirket yetkilisi Mahkememizin 20/09/2022 tarihli duruşmasındaki yemin beyanında; “Davalı şirket tarafından düzenlenen 17.04.2019 tarih, …, …, …, …, …. nolu faturalar ile gönderilen malları almadığıma, bu faturaların tarafımıza ulaştırılmadığına, faturaları teslim alan ….. isimli nakliyeciyi tanımadığıma, kendisi ile hiç bir şekilde iletişim kurmadığıma; 06.05.2019 tarihinde düzenlenen … ve … nolu fiyat farkı faturaları için herhangi bir anlaşma olmadığına, bu faturaların tarafımıza ulaştırılmadığına; Davalı şirket yetkilisi … ile … üzerinden görüşme yapan ….. ve … isimli kişilerin ….. Gıda San ve Tic AŞ firmasında ticari temsilci, ticari vekil ya da tacir yardımcısı sıfatı ile hareket etmediklerine namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demiştir.
Tarafların 2016-2017-2018 ve 2019 yılı ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak tarafların iddia ve savunmalarını, tüm deliler birlikte değerlendirilerek dava konusu alacak hususunda denetime ve hükme elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 16/10/2020 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 94.615,18 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle ise 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlara faiz talep edebileceği, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkemenin takdiri içinde kaldığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. 16/07/2021 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; davalı şirketin 2018 yılında davacı şirkete düzenlediği 5.536,94 TL tutarındaki 4 adet faturanın teslimine dair belge bulunmadığı, SGK Avcılar SGM’den gelen yazıda Davalı şirketin 2019 yılında davacı şirkete düzenlediği 60.436,02 TL tutarındaki 5 adet fatura üzerinde teslim alan olarak görünen ….. isimli şahsın davacı şirketin çalışanı olmadığı, dava dosyasında davalı şirketin 2019 yılında davacı şirkete düzenlediği 47.728,44 TL tutarındaki 2 adet faturanın davalı şirkete teslimine dair belge bulunmadığı, davalı şirket vekilinin BA/BS formlarının ticari defterler ile birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin davacı şirketten alacaklı olduğu anlaşılacağı iddiasının yerinde olmadığı, zira davacı şirketin BA/BS formları ile ticari defter kayıtları birbirleriyle uyumlu olup, davacı şirketin alacaklı olduğu, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 94.615,18 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle ise 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlara faiz talep edebileceği, tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkemenin takdiri için kaldığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. 27/11/2020 havale tarihli alınan Antalya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin talimat bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafın ticari de defterlerine göre, davalı şirketin davacı şirketten mal alınması şeklinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, bu ticari ilişki gereğince davalı şirketin davacı şirketten satın aldığı mallar karşılığında davalı şirketin davacı şirkete bir borcunun olmadığı, aksine faturalar karşılığı fazla ödemelere istinaden takip tarihi itibariyle davalı şirketin bakiye 19.086,22-TL tutarında davacı şirketten alacağının olduğu, davacı tarafından davalı taraftan alacaklı olduğunun iddia edilmesi nedeniyle davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelenmesinden sonra tarafların ticari defter kayıtlarının karşılaştırılması ile taraflar arasındaki borç alacak durumunun netlik kazanacağı kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” Hükmü düzenlenmiştir.
Somut davada; davacı vekili tarafından dava ve takibe konu faturalardaki malların davalı tarafa teslim edildiğini, ancak davalı tarafça bedellerin ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı vekili tarafından dava konusu faturaların davacı ile anlaşılan ürün bedelleri üzerinden düzenlenmediğini, anlaşmaya aykırı olarak liste fiyatı üzerinden düzenlendiği, davacı tarafından teslim edilen bir kısım ürünlerin bu sebeple davacıya geri iade edildiğini, bu ürünlerin tekrar kendilerine gönderilerek anlaşmaya uygun fatura düzenleyeceklerini, ancak yine anlaşmaya aykırı olarak liste fiyatı üzerinden fatura düzenlendiğini ve davacı şirketin adına kendileri ile iletişime geçen kişilerin isteği üzerine fiyat farkı faturası düzenleyerek davacı şirkete gönderdiklerini, ancak iade faturalarının davacı tarafça defter ve kayıtlarına işlemediğini, davacı tarafa borçları olmadığını, aksine davacı taraftan alacaklı olduklarını savunmuştur.
Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacı şirketin ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve davacı lehine delil niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın defter ve kayıtlarına göre davalıdan 94.615,18-TL alacaklı olduğu, davalı tarafın defter ve kayıtlarına göre davalı tarafın davacı taraftan 19.086,22-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Tarafların BA ve BS formlarında davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı tarafça BA larında beyan edildiği, davalı şirketin düzenlediği 2018 yılında beyan ettiği 5.049,00-TL bedelli 4 adet fatura ve 2019 yılında beyan ettiği 100.135,00-TL bedelli 7 adet satış faturasının davacı tarafça beyan edilmediği tespit edilmiştir. Davacı tarafça davalıya düzenlenen satış faturalarını davalı taraf ticari defter ve kayıtlarına kaydetmiş ve BA larında bildirmiştir. Davalı taraf davacının kendisine düzenlediği tüm faturaları itiraz etmeksizin BA larında bildirmekle ve defter ve kayıtlarına kaydetmekle davacının faturalara konu malları teslim ettiğini kabul etmiştir. Nitekim bu hususta taraflar arasında ihtilaf da bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf dava konusu faturaların tarafların anlaştığı bedel üzerinden mi yoksa liste fiyatı üzerinden mi düzenlenmesi gerektiği, davalı tarafça düzenlenen iade ve fiyat farkı faturalarının davacı tarafın defter ve kayıtlarına kaydedilmesi gerekip gerekmediğidir. Davalı vekili tarafından davacının faturaları taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak liste fiyatı üzerinden düzenlediğini, davacı şirket adına hareket eden kişilerin fiyat farkı faturası düzenlemelerini istemeleri üzerine fiyat farkı faturaları düzenlediklerini, buna ilişkin … yazışmaları olduğunu, bu sebeple bu fiyat farkı faturalarının kabul edilmesini talep etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 190/1 maddesi uyarınca iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davalı vekili tarafça iddia ve savunmasına ilişkin … mesajlarına dayanılmış, ancak söz konusu mesajlar davacı şirket ve yetkilisi tarafından kabul edilmemiş, mesajda belirtilen numara sahiplerinin davacı şirketin SGK kayıtlarına göre şirket çalışanı olmadığı tespit edilmiş, iade edilen malların ve iade ve fiyat farkı faturalarının teslim edildiği iddia edilen …..’nın davacı şirketin SGK kayıtlarında çalışanı olmadığı tespit edilmiş, davacı şirket yetkilisi tarafından bu şahsın tanınmadığı beyan edilmiştir. Tanık olarak dinlenen …..’da davacı şirketi tanımadığını ve davacı şirkette çalışmadığını beyan etmiş, davalı şirketten aldığı yükleri davacı şirkete teslim ettiğini beyan etmemiştir. Dolayısıyla tanığın beyanları davalı savunmalarını doğrular ve itibar edilir nitelikte olmadığı gibi uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte de değildir. Davalı şirket yetkilisinin beyanları davacı şirket yetkilisi tarafından doğrulanmamıştır. Davalı tarafça en son yemin deliline dayanılmış, davacı şirket yetkilisi davalının teklif ettiği şekilde yemini eda etmiştir. Böylelikle davacı taraf davalıdan alacaklı olduğunu usulüne uygun tutulmuş tarafların ticari defter ve kayıtları ve tarafların BA ve BS formları ile ispatlamış, ancak alacağın ödendiği ve davalı savunmaları davalı tarafça geçerli ve kesin bir delil ile ispatlanamamıştır. Bu nedenle açılan davanın kabulüne, davacının alacağı tarafların ticari defter ve kayıtları, faturalar ve tarafların BA ve BS formları ile likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Davalı borçlunun Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı icra takip dosyasındaki icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 6.463,20 TL nispi karar ve ilam harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 5.320,47 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.142,73 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 15.138,52 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 1.142,73 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.187,13 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.343,65 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin, davacı şirket yetkilisinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır