Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/83 E. 2019/1080 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/83
KARAR NO : 2019/1080

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2014
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, taraflar arasında davalı …’nın davalı şirket temsilcisi olarak katılımıyla 25/06/2013 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkilinin sözleşme gereğince hemen çalışmalara başladığını, akabinde davalı şirket yetkilisinin müvekkilinden sözleşme dışı taleplerde bulunduğunu, bunun kabul edilmemesi üzerine sözleşmeyi imzalayan davalı şirket yetkilisi …’nın kendisine yasal danışman atandığını ve yasal danışmanın sözleşmeye onay vermesinin gerektiğini bildirdiğini ve karar örneğini gönderdiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı şirkete ihtarname göndererek taraflar arasındaki sözleşmeye yasal danışmanın onay vermesini istediğini, ancak onay verilmediğini, davalı …’nın durumu müvekkilinden gizleyerek müvekkilinin bir takım ödeme yapmasına neden olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye konu taşınmaz için 95.000,00 TL emlakçı ücreti ve 15.241,66 TL noter masrafı ödediğini, davalılar sözleşmeye onay vermedikleri gibi müvekkilinin zararını da ödemediklerini ileri sürerek taraflar arasındaki 25/06/2013 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 110.241,66 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Buna karşılık davalılar vekili, süre uzatım talebinde bulunduğu, talebinin kabul edildiği, ancak süresinde cevap vermediği, bilahare verdiği dilekçe ile sözleşmeyi imzalayan müvekkili hakkında yasal danışman atanmasına ilişkin karar verildiğini, davacının verdiği çekin davacıya iade edildiğini, komisyon ödenmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve sözleşmenin kurulması için yapılan masrafların tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonunda 30/11/2016 gün ve …. E-…K sayı ile özetle:”Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve sözleşmenin kurulması için yapılan masrafların tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili taraflar arasındaki 25/06/2013 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini müvekkili ile davalı şirket adına diğer davalı …’nın davalı şirket temsilcisi olarak imzaladığını, davalı …’nın temsilci sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı sırada kendisine yasal danışman atanmış olduğunu sonradan davalı şirketin bildirimi ile öğrendiklerini, bunun üzerine yasal danışman onayı istediklerini, ancak yasal danışman tarafından onay verilmediğini bildirerek davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin geçersizliğinin tespitini istemektedir.
Davacı ile davalı şirket arasındaki 25/06/2013 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin noterde düzenleme şeklinde tanzim edildiği ve davalı şirket adına sözleşmenin davalı şirketin yetkilisi olduğu anlaşılan diğer davalı tarafından imzalandığı, imza tarihinden iki yıl kadar önce şirket yetkilisi davalı …’ya yasal danışman atandığı, buna ilişkin kararın imzalamadan çok önce kesinleştiği saptanmıştır.
Taraflar arasındaki 25/06/2013 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yasanın öngördüğü şekilde yapıldığından şekil yönünden geçerlidir ve taraflarca da aksi iddia edilmemiştir. Somut olaydaki ilk sorun, sözleşmeyi davalı şirket adına imzalayan diğer davalının yasal danışmanlık altında iken bu sözleşmeyi yaparken yasal danışmanın onayının gerekip gerekmediği, yasal danışman onayı almadan imzalayıp imzalamayacağı, yasal danışman onay vermediği takdirde sözleşmenin geçerli olup olmayacağı noktasındadır.
Bilindiği üzere yasal danışmanlık TMK 429. maddesinde düzenlenmektedir. TMK.’nın 429. maddesi uyarınca, kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye, maddede belirtilen işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır. Yasal danışman vasi gibi genel yetkili bir yasal temsilci olmadığı gibi kayyım gibi özel bir vekil de değildir. Kayyım atanan kişi medeni haklarını kullanma ehliyetini koruduğu halde, yasal danışman atanan kişi bu ehliyetini kısmen kaybeder. Bu kişiler kendilerine danışman atanan konularda yasal danışmanın oyunu almadan medeni haklarını kullanamaz. Aksi halde, yani yasal danışmanın oyu alınmaz veya yapılan işleme yasal danışmanca icazet verilmezse, yaptıkları işlemler kendilerini bağlamaz. Ayrıca anılan maddede yazılı işler sınırlı sayı ilkesine göre sayılmış olup, yasal danışmanın oyunun alınması gereken bu işlerin yorum yoluyla değiştirilmesi veya genişletilmesi de mümkün değildir. Kendisine yasal danışman atanmış kişinin fiil ehliyeti kural olarak vardır, ancak anılan maddede sayılan hususlarda fiil ehliyeti sınırlandırılmış olup, bu sayılanlar dışında fiil ehliyetleri tamdır. Bu nedenle öğretide bu durumdaki kişilere sınırlı ehliyetliler denmektedir.
Somut olayda kendisine bazı işlerde görüşü alınmak üzere yasal danışman atanan ve bu suretle fiil ehliyeti kısmen sınırlandırılan davalı …’nın davalı şirketi temsil edip edemeyeceği, temsilci olarak davalı şirket adına hukuki işlem yapıp yapamayacağına değinilmek gerekmektedir.

Burada temsilci olmanın TMK 429. maddesinde sınırlı sayılan hususlar kapsamına girip girmeyeceğine de değinmek gerekmektedir.
Bilindiği üzere TBK 40/1. maddelere göre yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil edileni bağlar. Yine TBK 43/1. maddesine göre temsil yetkisi, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer. Somut olay bakımından bu sona erme hallerinden sadece temsilcinin “fiil ehliyetini kaybetmesi” halinin değerlendirilmesi gerekir. Burada fiil ehliyetinin kaybından maksat kişinin kısıtlanmasıdır. Yasal danışmanlık durumunda kişi kısıtlanmamakta, sadece kendisinin korunması bakımından bir takım işlemleri yönünden fiil ehliyeti sınırlanmaktadır. Bu husus TMK 429. maddesindeki “kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber” ifadesinden anlaşılmaktadır. Yine maddedeki “korunması bakımından ” ifadesi kendisinin ve dolayısı ile kendi malvarlığının korunması” şeklinde anlaşılması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakığımızda davalı …’ya yasal danışman atanmış olması kendisinin davalı şirketin temsilcisi olmasını engellemeyeceği gibi temsilci sıfatıyla yaptığı sözleşmedeki hak ve yükümlülükler de temsil ettiği şirket nezdinde doğacağından kendisinin korunmasını gerektirecek bir durum da sözkonusu olmayacağından davalı …’nın diğer davalının temsilcisi olarak imzaladığı sözleşmeye kendisine atanan yasal danışman tarafından onay verilmesi gibi bir zorunluluktan söz edilmesi mümkün değildir. Kısaca belirtmek gerekirse kendisine yasal danışman atanan kişinin, TMK 429. maddesinde sayılan hususlarda da olsa temsilci sıfatıyla sözleşme yapmak için kendi yasal danışmanından onay alması zorunluluğu bulunmamaktadır. Aksine bir kabul dolayısı ile temsil olunanın ehliyetinin sınırlanması sonucunu doğuracağının da dikkate alınması gerekir.
Bu durumda kendisine yasal danışman atanmış olan davalı …’nın diğer davalının temsilcisi olmasına yasal bir engel bulunmadığı, temsilci sıfatıyla diğer davalı nam ve hesabına TMK 429. maddesinde sayılan hususlarda da olsa temsilci sıfatıyla sözleşme yapmak için kendi yasal danışmanından onay alması zorunluluğu bulunmadığı, sözleşmenin aranan yasal şekil şartlarını da haiz olduğu ve geçersizliğine ilişkin başka bir iddia da bulunulmadığı hususu dikkate alındığında sözleşmenin geçerli olduğu sonucuna varılarak geçersizliğin tespiti talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının diğer talebi sözleşmenin geçersizliğine bağlı olarak yapılan masraf alacağının tahsili isteğine ilişkin ise de mahkememizce sözleşme geçerli kabul edildiğinden geçersizliğe ilişkin menfi zarar niteliğindeki alacağın bu aşamada istenemeyeceği kabul edilmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine BAM …. H.D.sinin 18/04/2017 gün ve… E- … K sayılı kararı ile özetle:”Dava, kendisine yasal danışman atanan davalı … ile imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve sözleşme nedeniyle yapılan masrafların tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar arasında görülen eldeki davada, davalılardan … şirketinin imzaya yetkili müdürü diğer davalı …’ya Küçükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21/04/2011 tarih, … esas ve … karar sayılı kararı ile MK. 429.maddesi gereğince anılan maddede belirtilen işlemlerde görüşü alınmak üzere eşi …’nın yasal danışman olarak atandığı, uyuşmazlık ise, kendisine yasal danışman atanan bir kimsenin yetkilisi olduğu şirket nam ve hesabına arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalayıp imzalamayacağı noktasındadır. MK. 429.maddesi uyarınca, kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye, maddede belirtilen işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal daşınman atanır. Yasal daşınman vasi gibi genel yetkili bir yasal temsilci olmadığı gibi kayyum gibi özel bir vekil de değildir. Kayyum atanan kişinin medeni haklarını kullanma ehliyeti korunduğu halde, yasal danışman atanan kişi bu ehliyetini kısmen kaybeder. Bu kişiler kendilerine danışman atanan konularda yasal danışmanın oyunu almadan medeni haklarını kullanamaz. Aksi halde, yani yasal danışmanın oyu alınmaz veya yapılan işleme yasal danışmanca icazet verilmez ise, yaptıkları işler kendilerini bağlamaz. Ayrıca anılan maddede yazılı işler sınırlı sayı ilkesine göre sayılmış olup, yasal danışmanın oyunun alınması gereken bu işlerin yorum yoluyla değiştirilmesi veya genişletilmesi de mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta ise, taraflar arasında açıklandığı üzere arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır.
İki tarafa borç yükleyen ve taşınmaz mülkiyeti naklini de içerdiği için noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunlu olan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin bedeli para olan ani edimli sözleşmelerden farklı olarak bu sözleşmelerden dönülmesi (feshi) için ya tarafların anlaşmaları veya feshi konusunda iradelerinin birleşmesi, olmadığı takdirde mahkeme kararıyla feshedilmesi gerekir. Eldeki davada davacı yüklenici şirket davaya konu sözleşmenin geçersizliğini belirterek talepte bulunmuş, davalı arsa sahibi şirkette cevabında sözleşmenin geçersiz olduğunu ve tarafları bağlamayacağını kabul etmiştir. Bu durumda sözleşmenin geçersizliği ve feshi konusunda taraf iradelerinin birleştiğinin kabulü ile, geçersizliğinin tespiti, davacının talep edebileceği kalem ve miktarlar yönünden inceleme yapılması gerekirken taraf beyan ve kabullerinin aksine sözleşmenin ayakta olduğundan bahisle esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın karar verilmesi hatalı olduğundan yerel mahkeme kararının bu gerekçelerle kaldırılmasına, gereğinin ifası için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararın kaldırılmıştır.
Mahkememizin kararının kaldırılması üzerine, taraflar yeniden duruşmaya davet edilerek yargılamaya devam edilmiştir. İstinaf kararında belirtildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık, kendisine yasal danışman atanan bir kimsenin yetkilisi olduğu şirket nam ve hesabına arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalayıp imzalamayacağı; imzalamış ise yasal danışmanın onay vermemesi halinde sözleşmenin geçersiz olup olmadığı noktasındadır. Mahkememiz önceki kararında ” Kendisine yasal danışman atanmış olan davalı …’nın diğer davalının temsilcisi olmasına yasal bir engel bulunmadığı, temsilci sıfatıyla diğer davalı nam ve hesabına TMK 429. maddesinde sayılan hususlarda da olsa temsilci sıfatıyla sözleşme yapmak için kendi yasal danışmanından onay alması zorunluluğu bulunmadığı, sözleşmenin aranan yasal şekil şartlarını da haiz olduğu ve geçersizliğine ilişkin başka bir iddia da bulunulmadığı hususu dikkate alındığında sözleşmenin geçerli olduğu sonucuna varılarak geçersizliğin tespiti talebi yerinde görülmemiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf dairesince ise ” Eldeki davada davacı yüklenici şirket davaya konu sözleşmenin geçersizliğini belirterek talepte bulunmuş, davalı arsa sahibi şirkette cevabında sözleşmenin geçersiz olduğunu ve tarafları bağlamayacağını kabul etmiştir. Bu durumda sözleşmenin geçersizliği ve feshi konusunda taraf iradelerinin birleştiğinin kabulü ile, geçersizliğinin tespiti, davacının talep edebileceği kalem ve miktarlar yönünden inceleme yapılması gerekirken taraf beyan ve kabullerinin aksine sözleşmenin ayakta olduğundan bahisle esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın karar verilmesi hatalı olduğundan ” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı tarafın talebi kendisine yasal danışman atanan bir kimsenin yetkilisi olduğu şirket nam ve hesabına arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı ve yasal danışmanın onay vermemesi nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğuna ilişkin geçersizliğin tespiti ve tazminat isteğine ilişkindir. Geçersizlik iddialarında tarafların iradelerinin birleşmesi halinde hakimin bu irade ile bağlı bulunmadığı kabul edilmelidir. Çünkü geçersizlik kamu düzenini ilgilendiren bir husustur. Davacının sözleşmenin feshi yönünde açık bir talebi yoktur. Dava, sözleşmenin geçersizliği iddiasına dayandırılmıştır. Ancak, bu iddia mahkememizce kabul edilmemiştir. Diğer yandan geçersizliğe ve feshe kanunun bağladığı sonuçlar birbirinden farklıdır. Ne var ki, istinaf dairesi gibi sözleşmenin geçersiz olduğu yönünde taraf iradelerinin birleştiği, bu hususun sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme oluşu da dikkate alınarak sözleşmenin feshi olarak yorumlanması gerektiği kabul edildiğinde tarafların sözlemenin feshi yönündeki birleşen iradeleri nedeniyle sözleşmenin fesih nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar sözleşmenin geçersizliğine bağlı olarak yapılan masraf alacağının tahsili istenmiş ise de davacının fesih bildiriminin davalı tarafça kabul edildiği, feshin haklı bir nedene dayanmadığı, fesih yönünden davalının temerrüdünün ispat edilemediği, karşılıklı fesh iradesi nedeniyle tarafların yaptıkları masraflara katlanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile Taraflar arasındaki İstanbul …. Noterliğinin 25/06/2013 tarihli ve …. yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin karşılıklı feshi nedeniyle geçersiz olduğunun TESPİTİNE,Tazminat talebinin REDDİNE,
2- Alınması gereken 44,40 TL karar harcından daha önce yatırılan 1.882,70 TL peşin harç ve 17.927,20 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 19.765,50 TL’nin davacıya iadesine,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 58.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 88,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekilinin yüzünde oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/12/2019 10:39

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVALILAR
3 Tebligat – 27,00 TL
İstinaf Gideri – 61,00 TL
Toplam = 88,00 TL