Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/795 E. 2022/266 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/795 Esas
KARAR NO : 2022/266

DAVA : İtirazın İptali (Vade Farkı Faturasından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :11/04/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile Davalı aralarında ticari hesap ilişkileri kapsamında oluşan cari hesapta davalı şirket’in 03.01.2019 tarihi itibariyle Müvekkil Şirkete toplam 7.092,15 TL borcu bulunduğunu bu tutar defaatle Davalı’dan talep edildiğini ancak Borçlu-Davalı şirketin herhangi bir ödeme gerçekleştirmediğini ödeme tarihini şifahi olarak erteleyerek müvekkili olan şirketi oyalaladığını, ve herhangi bir ödeme taahhüdünde bulunmadığını, Bu bağlamda mezkûr cari hesap bakiyesi veçhile Davalı’nın Müvekkili olan Şirkete 7.092,15 TL tutarındaki borcunun tahsili amacıyla 10.05.2019 Tarihinde Çatalca İcra Dairesi’nin …. Esas Sayılı İcra Takip Dosyasıyla Davalı aleyhinde tarafınca icra takibi başlatıldığını, takibine haksız ve kötü niyetli itiraz en Davalının vaki itirazının iptali ve takibin devamı ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; Müvekkil şirketin borçlu olduğu yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, ticari defterlerin ve ödemelerin bilirkişi marifetiyle incelenmesi ile bunun görülebileceğini, müvekkili şirkete ait ticari defterlerin incelenmesi ile açıklığa kavuşacağı üzere, takip tarihi itibariyle müvekkilin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, talep edilen ferilere ve faize, faiz oranına itiraz ettiklerini, süregelen ticari ilişkiye ve teamüllere aykırı olduğunu ifade ettiğini, davanın reddi ile kötü niyetli ve haksız icra takibinde bulunan davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tarafların ticari hesap ilişkileri kapsamında oluşan cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra takibine konu taraflar arasındaki ticari hesap ilişkisisi kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Çatalca İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 8.634,86 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya Çatalca … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 30/10/2020 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan 2018 yılı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, Davacının 2018 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, bu itibarla HMK 222. Md. Ve 6102 sayılı TTK. Md. 64/3 gereğince mevcut haliyle davacının 2018 yılı defterlerinin lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, Davalının 2017, 2018 ve 2019 yılları ticari defterleri ile ilgili olarak davalının 2017, 2018 ve 2019 yılları defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, bu itibarla HMK 222. Md. Ve 6102 sayılı TTK. Md. 64/3 gereğince mevcut haliyle davalının 2017, 2018 ve 2019 yılları defterlerinin lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, Davacının ticari defterlerine göre; davacının davalıya 2018 yılında çok sayıda fatura ile satış yaptığı, davalının muhtelif çeklerle davacıya ödeme yaptığı, bu ödemeler sonrası 31.12.2018 tarihi itibariyle davalının davacıdan 142.907,85 TL alacaklı duruma geçtiği, bu durumun davacının defter kayıtlarına * Alınan Sipariş Avansı” olarak kaydedildiği, ancak daha sonra davalıdan önceden ödeme olarak alınmış olan 150.000,00 TL bedelli 31.12.2018 vadeli …. Nolu çekin davalıya geri iade edilmesi sonucu davacının (150.000,00 -142.907,85)— 7.092,15 TL alacaklı duruma geçtiği ve defter kayıtlarına göre 03.01.2019 tarihi itibariyle davalıdan 7.092,15 TL alacaklı gözüktüğü tespit edildiği, Davalının ticari defterlerine göre; 31.12.2018 tarihi itibariyle davacıdan 15.327,85 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir. Davacının defter kayıtlarına göre davacı davalıdan 7.092.,15 TL alacaklı gözükmekte ve davalının defter kayıtlarına göre ise davalı davacıdan 15.327,85 TL alacaklı gözükmektedir. 15.327.85 TL417.092,15 TL —22.420.,00 TL tarafların üzerinde anlaşamadıkları tutardır. Bu tutar ise davacı tarafından davalıya düzenlenen 27.12.2018 tarihli … nolu ve 22.420.00 TL tutarlı vade farkı faturasına isabet etmektedir. Davacının davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosyada bilgi belge bulunmadığı, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüde ilişkin herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalı tarafa gönderilmiş borç ihtarnamesi bulunmadığı, davacının takip talebinde işlemiş faiz talebi bulunmadığı, temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, Davacının dava dilekçesinde faiz talebinin bulunmadığı, Davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların üst kısmı imza edilen açık fatura olarak tabir edilen faturalar olduğu, faturalarda teslim alan ve teslim eden kısmının boş olduğu, faturanın üst kısmını imza edenlerin bilgisinin yer almadığı, davacı vekilinin 04.03.2020 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği muavin defterde yer alan 27.12.2018 tarihli … nolu faturanın 07.01.2019 tarihinde … tarafından imzalanıp teslim alındığının davacı tarafından sunulan faturadan tespit edildiği, İncelemeye sevk irsaliyesi ibraz edilmediği, Neticeten; davacının defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 7.092.,15 TL alacaklı gözüktüğü ve davalının defter kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 15.327.85 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir. Tarafların defter kayıtlarındaki farklılığın sebebinin davacı tarafından kayıtlara alınan 27.12.2018 tarihli 921828 nolu ve 22.420,00 TL tutarlı vade farkı faturası olduğu, davalının söz konusu faturayı kayıtlarına almadığı, davacı tarafından ibraz edilen 27.12.2018 tarihli 921828 nolu vade farkı faturasının 07.01.2019 tarihinde … tarafından imzalanıp teslim alındığının davacı tarafından sunulan faturadan tespit edildiği, vade farkı faturasının neden kaynaklandığı ve içeriğine dair taraflarca dosyaya bilgi belge sunulmadığı, davacı taraf ticari defterleri, dosyaya ibraz edilen belge, bilgi, takip dosyası ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan 2018 yılı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, Davacının ve davalının ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davacının davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosyada bilgi belge bulunmadığı, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüde ilişkin herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalı tarafa gönderilmiş borç ihtarnamesi bulunmadığı, davacının takip talebinde işlemiş faiz talebi bulunmadığı, temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, Davacının dava dilekçesinde faiz talebinin bulunmadığı, İncelemeye sevk irsaliyesi ibraz edilmediği, Davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların üst kısmı imza edilen açık fatura olarak tabir edilen faturalar olduğu, faturalarda teslim alan ve teslim eden kısmının boş olduğu, faturanın üst kısmını imza edenlerin bilgisinin yer almadığı, davacı vekilinin 04.03.2020 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği muavin defterde yer alan 27.12.2018 tarihli …. nolu faturanın 07.01.2019 tarihinde … tarafından imzalanıp teslim alındığının davacı tarafından sunulan faturadan tespit edildiği, Neticeten: davacının defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 7.092,15 TL alacaklı gözüktüğü ve davalının defter kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 15.327,85 TL gözüktüğü tespit edilmiştir. Tarafların defter kayıtlarındaki farklılığın sebebinin davacı tarafından kayıtlara alınan 27.12.2018 tarihli 921828 nolu ve 22.420,00 TL tutarlı vade farkı faturası olduğu, davalının söz konusu faturayı kayıtlarına almadığı, davacı tarafından ibraz edilen 27.12.2018 tarihli 921828 nolu vade farkı faturasının 07.01.2019 tarihinde …tarafından imzalanıp teslim alındığının davacı tarafından sunulan faturadan tespit edildiği, vade farkı faturasının neden kaynaklandığı ve içeriğine dair taraflarca dosyaya bilgi belge sunulmadığı, kanaati bildirilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtlarının tekrar incelenmek suretiyle davacının vade farkının dayanağı olarak gösterilen belgelerin çeklerin tarafların ticari defter ve kayıtlarına işlenip işlenmediği, tarafların defter ve kayıtlarında aralarında vade farkı hususunda ticari teamül veya sözleşme bulunup bulunmadığı, söz konusu çeklerin olması halinde bankalardan teyit edilecek şekilde çek bilgilerinin tespit edilmesi ve tarafların iddia ve savunmaları hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, 17/12/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacının ve davalının ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
Davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların üst kısmı imza edilen açık fatura
olarak tabir edilen faturalar olduğu, faturalarda teslim alan ve teslim eden kısmının boş
olduğu, faturanın üst kısmını imza edenlerin bilgisinin yer almadığı, davacı vekilinin
04.03.2020 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği muavin defterde yer alan 27.12.2018 tarihli
… nolu faturanın 07.01.2019 tarihinde … tarafından imzalanıp teslim alındığının
davacı tarafından sunulan faturadan tespit edildiği,
Neticeten; davacının defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 7.092,15 TL alacaklı
gözüktüğü ve davalının defter kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 15.327,85 TL alacaklı
gözüktüğü tespit edilmiştir. Tarafların defter kayıtlarındaki farklılığın sebebinin davacı
tarafından kayıtlara alınan 27.12.2018 tarihli … nolu ve 22.420,00 TL tutarlı vade farkı
faturası olduğu, davalının söz konusu faturayı kayıtlarına almadığı, davacı tarafından ibraz edilen
27.12.2018 tarihli …. nolu vade farkı faturasının 07.01.2019 tarihinde …
tarafından imzalanıp teslim alındığının davacı tarafından sunulan faturadan tespit edildiği, Vade farkı faturasının sebebinin davalının davacı şirkete daha önceden vermiş olduğu
150.000-TL bedelli, 31.12.2018 vadeli, … nolu çekin iade edilmesi olduğu, söz konusu
çekin alış ve iade kayıtlarının her iki tarafın defterlerine işlendiğinin görülmekte olduğu,
dolayısıyla çekin iade edildiği hususunun tarafların defter kayıtlarına göre kabul edildiğinin
anlaşılmakta olduğu, Tarafların defter ve kayıtlarında aralarında vade farkı hususunda ticari teamül
olduğuna dair bir tespit yapılamadığı, aralarında bu hususta sözleşme bulunmadığı, bu hususun
genel hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği,
Vade farkına konu 150.000-TL bedelli, 31.12.2018 vadeli, … nolu çekin
Mahkeme tarafından bankadan teyit edilmek istenmesi halinde tarafların çek görüntüsünü
dosyaya ibraz etmelerinin yerinde olacağı, kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğu ve davacı tarafça cari hesap alacağının davalı tarafça ödenmediği ileri sürülmüştür. Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, tarafların inceleme konu ticari defter ve kayıtlarının yasal şartları taşıdığı ve kendi lehlerine delil niteliğinde olduğunun tespit edildiği, davacının defter ve kayıtlarından davacının davalıdan 7.092,15-TL alacaklı olduğu, davalının defter ve kayıtlarından davalının davacıdan 15.327,85-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, tarafların kayıtları arasındaki farkın davacı tarafından düzenlenen 27/12/2018 tarihli … nolu ve 22.420,00-TL vade farkı faturası olduğu anlaşılmıştır. Vade farkı faturasının düzenlenmemiş olması halinde tarafların defter ve kayıtlarının birbirini teyit ettiği ve davalının davacıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Kural olarak, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Somut davamızın tarafları arasında vade farkının isteneceğine dair bir sözleşme olmadığı gibi ticari defter ve kayıtlarından da aralarında vade farkı talep edebilecekleri hususunda ticari teamül olduğuna dair bir tespit de yapılmamıştır. Davacı tarafça düzenlenen vade farkı faturası davalı tarafça defter ve kayıtlarına da alınmamıştır. Bu nedenle davacı tarafça vade farkı talep edilemeyeceğinden açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
-Davacının kötü niyeti ispatlanmadığından ve kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70- TL maktu karar ve ilam harcının 121,12 TL peşin harçtan mahsubu ile 40,42 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.