Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/782 E. 2020/73 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/782
KARAR NO : 2020/73

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/10/2019
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %91 hissesine sahip … AŞ. adına davalı şirketin …. üyesi olduğunu, bu nedenle TTK 447. maddesi gereğince genel kurul toplantısında alınan kararların batıl olduğunun tespiti veya TTK 446/d maddesi gereğince iptalini talep etme hakkı bulunduğunu, davalı şirketin 17/07/2019 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığını, ancak toplantı çağrısının TTK 410. maddesinde belirtilen kişilerce değil şirket avukatı tarafından yapıldığını, faaliyet raporunun yetkisiz kişilerce hazırlandığını ve geçersiz bulunduğunu,anılan toplantıda müvekkilinin tasfiye edildiğini ve kararların kanuna,esas sözleşmeye ve iyineyet kurallarına aykırı olduğunu,ibranın usulüne uygun bulunmadığını ileri sürerek ihtiyati tedbir ile 16/07/2019 tarihli genel kurul toplantısının ve alınan kararların yokluğunun ve butlanının tespitine, iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu genel kurul toplantısının usulüne uygun çağrı ile yapıldığını, alınan kararların da yasaya uygun olarak gerekli çoğunlukla alındığını, davacının müvekkili şirket ortağı bulunmadığını, yapılan genel kurul toplantısı ile şirketin organsız kalmasının engellendiğini ileri sürerek ihtiyati tedbir talebi ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, AŞ Genel kurul toplantısının ve alınan kararların yokluğunun ve butlanının tespitine veya iptali talebine ilişkindir.

Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davalı şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinin mahkememiz yetki alanında kalması nedeniyle mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu saptanmıştır. Dava konusu genel kurul toplantısının ise 17/07/2019 tarihinde yapıldığı gözetildiğinde butlan talebi yönünden hak düşürücü sürenin söz konusu bulunmadığı. İptal talebi yönünden ise davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Gerek davacı vekilinin beyanlarından gerekse getirtilen ticaret sicil kayıt dosyasından davacının davalı şirketin ortağı bulunmadığı, davacının, davalı şirketin ortaklarından olan dava dışı …. AŞ’yi temsilen davalı şirket yönetim kurulunda yer aldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere A.Ş. genel kurul kararlarının iptalini düzenleyen TTK 446. maddesinde iptal davasını açabilecekler sayılmıştır. TTK 446 maddesinin a bendine göre kural olarak toplantıda hazır bulunup da alınan karalara olumsuz oy veren ve muhalefetini toplantı tutanağına geçiren pay sahipleri ile aynı maddenin b bendi gereğince toplantıya katılsın veya katılmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, aynı maddeni b bendinde sınırlı sayılan hususları ileri süren pay sahipleri ile aynı maddenin c bendi gereğince A.Ş.’nin yönetim kurulu ile aynı maddenin d bendi gereğince kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri genel kurul kararlarının iptali için dava açabilir.
Somut davada, davacının davalı şirketin ortağı olmadığından, TTK 446 maddesinin a ve b bentlerine göre şirket ortaklarına tanınan iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı, davalı şirketin ortaklarından olan dava dışı …. A.Ş.’yi temsilen davalı şirket yönetim kurulu üyesi ise de davacı yanında başka yönetim kurulu üyeleri bulunduğundan ve TTK 446 maddesinin c bendi gereğince davanın ….. adına açılması gerektiği, davacının kendi adına dava açma hak ve yetkisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Diğer yandan davacının TTK 446. maddesinin d bendine göre Yönetim kurulu üyesi olarak iptal davası açabilmesi söz konusu olabilir ise de davalı şirketin ortaklarından olan dava dışı …. AŞ’yi temsilen davalı şirket yönetim kurulu üyesi olduğundan ve ayrıca anılan maddenin d bendinde dava açma hakkı için aranan ” kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa” koşulunun gerçekleştiği iddia ve ispat edilmediği gibi alınan kararlar incelendiğinde dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların uygulanması halinde davacının kişisel sorumluluğuna sebep olacak bir karar bulunmadığı, aksine ibra kararı gibi lehine karar bulunduğu saptandığından davacının bu gerekçe ile de iptal davası açamayacağı sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan davacının TTK 447. maddesi gereğince butlan talebine gelince az yukarıda iptal davası yönünden yapılan açıklamalar yokluğun veya butlanın tespitine ilişkin talep yönünden de geçerlidir. Ne var ki gerek Yargıtay uygulamalarında, gerekse doktrinde 3. kişilerin kural olarak menfaatlerinin ihlal edilmesi halinde menfaatlerini ihlal eden genel kurul kararlarının butlanını talep edebileceği kabul edilmekte olduğundan davacının dava açma yetkisinin bulunup bulunmadığının bu yönden de incelenmesi gerekir. Dava konusu A.Ş. genel kurul kararları ve davacının iddiaları incelendiğinde 3. kişi konumundaki davacının şahsi menfaatlerinin ihlal edildiği iddia edilmediği gibi bu yöndeki iddianın da varit olmadığı sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca iş bu davada davacı yönünden dava takip yetkisi eksikliği bulunduğu sonucuna varılarak HMK 53 ve HMK 114 ve 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava takip yetkisi eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıdan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oybirliği ile karar verildi. 22/01/2020 11:21

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …