Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/778 E. 2020/675 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/10/2019
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketin %30 payına sahip B grubu ortağı bulunduğunu, davalı şirketin 16/07/2019 tarihli genel kurul toplantısı yaptığını, ancak toplantı çağrısının TTK 410. maddesinde belirtilen kişilerce değil şirket avukatı tarafından yapıldığını, faaliyet raporunun yetkisiz kişilerce hazırlandığını, toplantıda alınan kararların da kanuna, esas sözleşmeye ve iyiniyet kurullarına aykırı olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir ile 16/07/2019 tarihli genel kurul toplantısının ve alınan kararların yokluğunun ve butlanının tespitine, iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu genel kurul toplantısının usulüne uygun çağrı ile yapıldığını, alınan kararların da yasaya uygun olarak gerekli çoğunlukla alındığını, yapılan genel kurul toplantısı ile şirketin organsız kalmasının engellendiğini ileri sürerek ihtiyati tedbir talebi ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, genel kurul kararının hükümsüzlüğüne, aksi taktirde iptaline ilişkindir.
Taraflara dayanmış oldukları delillerinin dosyaya ibraz etmişlerdir
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı ve ekleri dosyaya celbedilmiştir.
Ticaret İl Müdürü’ne müzekkere yazılarak iptali talep edilen genel kurul toplantı tutanak ve ekleri dosyaya celbedilmiştir.
Davacı açmış olduğu dava ile davalı şirketin 16/07/2019 tarihinde yapılan 2016,2017,2018 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların hükümsüzlüğüne, aksi taktirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Genel kabul gördüğü üzere genel kurul kararları iki şekilde sakatlanabilir. îlk ihtimalde kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık genel kurulda alman kararın normatif kurallara aykırılığı biçiminde ortaya çıkabilir. Bu durumda kararın içeriğinin norma aykırılığından bahsedilir. İkinci ihtimalde genel kurulu kararı şekli açıdan yani kararın alınması sürecindeki aykırılıklar dolayısıyla da norma aykırılık teşkil edebilir. Bu durumda ise usule aykırılıktan bahsedilir.
Davacının hükümsüzlük iddiası çağrı usulüne aykırılığa dayanmaktadır. Davacı genel kurulun yetkili organ tarafından toplantıya çağrılmamış olduğu bu nedenle yokluğunun/butlanının tespitini talep etmektedir. Anonim şirketlerde genel kurulun toplantıya daveti sıkı merasim koşuluna bağlanmıştır. Bu bağlamda çağrı usulüne ilişkin düzenlemeler esas itibarıyla emredicidir. Bununla birlikte çağrı usulüne aykırılık her zaman genel kurul kararlarının yokluğu sonucu doğurmaz.
Genel kurul kararlarının yokluğu, bir kararın meydana gelmesi için kanunun öngördüğü unsur ve şartların hiçbirisinin mevcut olmaması durumunda gerçekleşen sakatlık halidir. Bir başka deyişle, bir kararın doğabilmesi için uyulması gerekli bulunan kurucu ve şekli nitelikte emredici hukuk kurallarına aykırılık halinde yokluk söz konusu olur. Bu sakatlık hali şekil ve usul hakkındaki emredici hükümlere aykırı kararlar hakkında uygulanmakta ve bu şekilde alman kararlar “yok” sayılmaktadır. Yok hükmünde kararlar ex tunç baştan itibaren hüküm ve sonuç doğurmazlar (Forstmoser/Meier-Hayoz, Schweizerisches Aktienrecht, 2. Aufl. Bern 1996, § 25 Nr-128; BGE 71 1 388).
Genel kurulu çağrıya yetkili organ şirketin yönetim kurulu olup bu görev yönetim kurulunun devredemeyeceği görev ve yetkileri arasındadır. Toplantıya çağrı yönetim kurulunun bir üyesi tarafından değil kurul tarafından yapılır. Türk doktrininde de çağrının, yetkili olmayan bir kimse veya organ tarafından yapılması hainde bir iptal edilebilirlik değil yokluk müeyyidesinin söz konusu olacağı görüşü hakimdir (Bkz. Moroğlu, Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 5. Bası, İstanbul 2005, 74 ve dn. 17 de anılan kararlar ve literatür).
Davacı terditli olarak genel kurul kararlarının iptalini de talep etmektedir.
Anonim şirketler hukukunda yokluk ve butlan hallerinin yanı sıra genel kurul kararlarının hükümsüzlük hallerinden birisi de iptal edilebilirliktir. Genel kurul kararlarına karşı iptal davasını açma hakkını düzenleyen TTK. m. 446 hükmüne göre: “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri,… iptal davası açabilir”.

Söz konusu hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, kural olarak pay sahiplerinin iptal davası açabilmeleri için toplantıda hazır bulunmaları, iptale konu ettikleri karara karşı olumsuz oy kullanmaları ve bu muhalefetlerini tutanağa yazdırmaları gerekir. Toplantıda hazır bulunan, karara muhalif olan ve keyfiyeti zapta geçiren pay sahiplerinin açmış oldukları iptal davasının kabul edilebilmesi için ayrıca bu kararların yasaya, esas sözleşmeye veya iyi niyet kuralına aykırı olduklarının da kanıtlanması gerekir (TTK. m. 445).
Yapılan davete rağmen toplantıya katılmayan ve muhalefet şerhini tutanağa yazdırmayan bir pay sahibi ancak,
-usulüne uygun toplantı davetinin yapılmamış olması, gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olması,
-genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullanmaları,
-müktesep hakların ihlal edilmiş olması, hallerinden birinin varlığı ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu kanıtlaması durumunda, iptal davası açabilir.

Mahkememizce davalı şirketin tüm ticari defter kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, Prof. Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacının, huzurdaki davada davalı şirketin ticaret sicil kayıtları ve sicil gazetesi ilanları incelendiğinde toplantıya çağrının davacının iddiasının aksine davalı şirket avukatı tarafından değil görev süresi 16.06.2019 tarihinde dolan yönetim kurulu tarafından 16.07.2019 tarihinde alınan karara istinaden gerçekleştiği, toplantıya davetin yasal sürelere uyularak ve 26.07.2019 sicil gazetesinde ilan edildiğinin açıkça görüldüğü, bu durumda öncelikle TTK md. 410’un görev süresi dolan yönetim kuruluna genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi veren açık hükmü karşısında davetin yetkisiz kimse veya organ tarafından yapıldığının söylenemeyeceği, davacıya gönderilen gündemi yönetim kurulu kararını ve ticaret sicil gazetesi içeren ihtarnamenin ise dava dışı vekil tarafından yapılan bir toplantı daveti anlamına gelmeyip TTK md. 414 gereği nama yazılı pay sahiplerine gönderilmesi gereken bildirim olduğu, bu durumda çağrı usulüne aykırılık söz konusu olmadığından kararın yokluk veya butlan ile malul olduğundan bahsedilemeyeceği,
Davalı şirket genel kurulunda alınan kararların iptali talebi incelendiğinde; Davacı iptali talep edilen genel kurula katılmamış olmakla birlikte davetin usulüne uygun yapılmadığını ileri sürdüğünden iptal davası açma hakkını haiz olup olmadığının değerlendirildiği, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan ilanlar davalı şirket genel kurulunun toplantıya davetinde herhangi bir usuli eksiklik olmadığını davetin kanuna uygun biçimde davalı şirketin görev süresi dolan yönetim kurulu tarafından gerçekleştirildiği, TTK md. 410’a istinaden çağrıya yetkili organ konumunda olan görev süresi sona eren yönetim kurulunca gerçekleştirilen ve ticaret sicil gazetesinde kanundaki sürelere uygun biçimde yapılan çağrının ardından davacı da dahil nama yazılı pay sahiplerine toplantıya çağn ve gündem şirket vekili tarafından noter kanalıyla gönderildiği, Davalı şirketin toplantıya çağrı usulünde herhangi bir kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık bulunmadığından esasen davacının TTK md. 446 ‘ya dayalı olarak yani kararın alınma sürecindeki usuli eksikliklerden çağrı usulüne aykırılık nedeniyle alman kararların iptalini talep etme hakkı bulunmadığı, toplantıya katılmayan pay sahibinin TTK md. 446’ya istinaden iptal davası açabilmesi için çağrı usulüne aykırılığın yanı sıra bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu da kanıtlaması gerektiği, etki kuralı gereği kararının alınması sürecindeki şekli eksiklik ile kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık arasında bir sebep sonuç ilişkisi olup olmadığına bakılması gerektiği, genel kurul kararının alınma sürecindeki eksiklik olmasaydı da aynı doğrultuda karar alacak idiyse yani sebep sonuç ilişkisi gerçekleşmemiş ve bu eksiklik alman kararı etkilememişse iptale gerek olmadığı, buna karşın meydana gelen eksiklik kararın alınmasında etkili olmuş ise kararın iptal edilmesi gerektiği, artık bu noktada içeriğinin kanuna esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olup olmamasını hiçbir önem arz etmediği, davacı söz konusu usuli eksikliğin kararların alınmasında etkili olduğunu yani çağrı usulündeki aykırılıklar dolayısıyla kararların bu şekilde alındığını ispat ile yükümlü olduğu, ancak bu iddiasını kanıtlayacak bilgi ve belge dosya içeriğinde tespit edilemediği,
Bununla birlikte mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline karşın aşağıda alınan kararlar iptal edilebilirlik açısından da değerlendirmeye tabi tutulduğunda, iptali talep adilen 16.07.2019 tarihli Olağan Genel kurul Toplantısının diğer maddeleri yönünden yapılan değerlendirmede iptali şartlarının oluşmadığı, gündemin 6. (altıncı) maddesi yönünden yapılan incelemede ise; maddenin “Şirketin Yönetim Kurulu üyeliğine 3 yıl süre ile görev yapmak üzere toplantıda hazır bulunan ve görevi kabul ettiklerini sözlü olarak beyan eden: A Grubu Üye: …, C Grubu Üye : … ile D Grubu Üye : … katılanların oy birliğiyle yönetim kurulu üyeliğine seçilmişlerdir, B grubu pay sahibinin ise, kendisine yapılan genel kurul toplantı çağrışma ve genel kurul ilanına rağmen genel kurul toplantısına katılmadığı gibi toplantıda da yönetim kuruluna aday göstermediği, şirket esas sözleşmesinin amir hükümleri gereği şirket yönetim kurulu pay sahibi dört kişi tarafından oluşması gerektiğinden ve halihazırda B grubu pay sahibi toplantıya katılmadığından ve aday göstermediğinden şirketin organsız kalmasının önlenmesini teminen; … Mahallesi … Sokak No:… Blok … adresinde mukim … T.C, kimlik no’lu ….’ın 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesine, B grubu hissedarın esas sözleşmenin kendine tanıdığı hakka dayanarak yönetim kurulu üyesi atanmak üzere aday göstermesi halinde yeni bir genel kurul toplantısı yapılmasına gerek kalmaksızın dışarıdan atanan ….’ın istifası sureti ile yerine B grubu pay sahibinin TTK 363/1 maddesine göre yönetim kurulunca, yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına, toplantıya katılanların oybirliği ile karar verildi.
Şirket tarafından verilecek, belgelerin veya akdedilecek sözleşmelerin geçerli olabilmesi, şirketi temsil ve ilzam için;
(A) Grubu … T.C. Kimlik No’lu …, (B) grubu … T.C. Kimlik No’lu …, (C) Grubu … T.C. Kimlik No’iu … ve (D) Grubu …. T.C. Kimlik No’lu … olmak üzere 4 (dört) Yönetim Kurulu Üyesinden herhangi üçünün şirket ünvanı altında atacakları müşterek imzaları ile 3 yıl süre ile şirketi temsil ve ilzam etmelerine katılanlarm oy birliği ile karar verildi.” şeklinde olduğu,
Yapılan değerlendirmede; öncelikle davalı şirketin iptali talep edilen genel yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurulun uhdesinde bulunan bu yetki ve kullanılışı bakımından kanuna aykırılık bulunmadığını, ancak genel kurul kararlarının iptali sadece kanuna aykırılık hali ile sınırlı olmadığını, o nedenle alınan kararın esas sözleşmeye aykırılık teşkil edip etmediğinin de irdelenmesi gerektiğini, bu noktada dosyaya ibraz edilen ve tarafından kaleme alınan mahkememizin …. E Sayılı dosyasına ibraz edilen Bilirkişi raporuna konu olaydaki davalı şirket esas sözleşmesi ile huzurdaki davaya konu davalı şirket esas sözleşmeleri arasında yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olarak farklı düzenlemeler öngörüldüğünden değerlendirmede bu durum doğal olarak dikkate alındığını, Şöyle ki; Davalı şirketin 23 Ocak 2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan esas sözleşmesinin 11. Maddesinde yönetim kurulu seçimine ilişkin olarak şirket yönetim kurulunun hissedarlar arasından seçilen dört üyeden oluşacağı hükmünü içerdiğini, görüldüğü üzere Yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olarak davalı şirket esas sözleşmesi ile belirli grup pay sahiplerine yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmadığı, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin hissedarlar arasından seçileceğinin açıkça hükme bağlandığı, dolayısıyla iptali talep edilen 6 nolu genel kurul kararı bakımından …. E. Sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporunda TTK md. 360‘a dayalı olarak yapılan değerlendirme aynen esas alınamayacağı, bir başka ifade ile dava konusu genel kurul kararı davalı şirket esas sözleşmesinin 11. maddesinde yer alan hükme göre değerlendirilmesi gerektiği, böyle bir durumda genel kurulda alınan kararın geçerli olabilmesi için dört kişilik yönetim kurulunun tamamının pay sahipleri arasından seçilmesi gerektiği, huzurdaki davada bir aday önerme hakkı söz konusu olmadığı için örnek gösterilen raporda olduğu gibi bu hak kullanılmamış olacağından Genel Kurulun kanundan aldığı yetkiye dayanarak Yönetim Kurulu üyesi seçebileceğinin de söylenemeyeceği, davalı şirket genel kurulunda alınan bu karar yönetim kurulu üyelerinin tamamı pay sahipleri arasından seçilmediği için esas sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğinden iptal koşulunun gerçekleştiği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu toplanan delillere göre ve alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere göre; davacı taraf, davalı şirketin 16.07.2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin toplantıya çağrının davalı şirket avukatınca yapıldığını, bu husuta yetkisinin bulunmadığını, toplantıya çağırma yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğunu, toplantıda müvekkilinin tasfiye edildiğini, hukuka esas sözleşmeye iyiniyet kurallarına aykırı karar alındığını, alınan kararların geçersiz olduğunu, ileri sürerek ihtiyati tedbir ile 16.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının ve alınan kararların yokluğunun ve butlanının tespitini, olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini talep etmişse de; toplantıya çağrının davacının iddiasının aksine davalı şirket avukatı tarafından değil görev süresi 16.06.2019 tarihinde dolan yönetim kurulu tarafından 16.07.2019 tarihinde alınan karara istinaden gerçekleştiği, toplantıya davetin yasal sürelere uyularak ve 26.07.2019 sicil gazetesinde ilan edildiğinin açıkça görüldüğü, bu durumda öncelikle TTK md. 410’un görev süresi dolan yönetim kuruluna genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi veren açık hükmü karşısında davetin yetkisiz kimse veya organ tarafından yapıldığının söylenemeyeceği, davacıya gönderilen gündemi yönetim kurulu kararını ve ticaret sicil gazetesi içeren ihtarname ise dava dışı vekil tarafından yapılan bir toplantı daveti anlamına gelmeyip TTK md. 414 gereği nama yazılı pay sahiplerine gönderilmesi gereken bildirim olduğu, bu durumda çağrı usulüne aykırılık söz konusu olmadığından kararın yokluk veya butlan ile malul olduğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla; davalı şirketin 16.07.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve alınan kararların yokluğunun ve butlanının tespitine ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Bununla beraber genel kurulun 6. gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin alınan karar esas sözleşmesinin 11. Maddesinde yönetim kurulu üyelerinin tamamı pay sahipleri arasından seçileceği açıkça düzenlenmesine rağmen, bu hükme aykırı olduğundan iptal edilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabul ile kısmen reddine ilişkin aşağıdaki şekildi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalı şirketin 16.07.2019 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısının ve alınan kararların yokluğunun ve butlanının tespitine ilişkin talebin REDDİNE,
2-Aynı genel kurul toplantısında yönetim kurulunun seçimine ilişkin 6. gündem maddesinde alınan kararın davalı şirket esas sözleşmesinin 11. maddesine aykırı olması nedeniyle İPTALİNE, diğer gündem maddelerine ilişkin iptal talebinin reddine,
3-Alınması gereken 54,40 TL karar harcından daha önce peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiyesinin davalıdan tahsiline,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/11/2020 10:44

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.