Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/751 E. 2020/521 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/751 Esas
KARAR NO : 2020/521

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından keşide edilmiş olan çekin ciro yolu ile müvekkili şirkete geldiğini, ancak çekin süresi içinde müvekkili tarafından ibraz edilemediğini, davalı ile şirket arasında yapılan görüşmelerde davalının ödemeler ile ilgili yardımcı olacağına ancak herhangi bir işlem yapılmadığını, müvekkili şirket tarafın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün …e. Sayılı dosyası ile ilamsız takibe geçildiğini ancak davalının başlatılan icra takibinde takibe, ödeme emrine ve ferilerine, faize itiraz ettiğini ve icra takibinin bu nedenle durdurulduğunu, davalının itirazının haksız ve hukuki dayanağının olmadığını bu nedenle yapılan itirazın iptaline karar verilerek takibin kaldığı yerden devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini, davalının i%20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili tarafından verilen 04.11.2019 tarihli dilekçesinde özetle ve mealen; Adına çek düzenlenen firma olan … Ajans – …’in usule aykırı işlemleri nedeniyle (sahte belge düzenleme) müvekkil şirketin yaklaşık 17.000,00 TL civarında KDV iadesinden mahrum kaldığım ve aslında bu firmaya borçlu değil uğradığı zarar nedeniyle alacaklı olduğunu, dolayısıyla dava konusu çekin ödenmemesi gerektiğini, müvekkil şirketin zararda olduğunu, sebepsiz zenginleşmediğini belirterek, davacının haksız ve kötü niyetli davasımn reddine, davacı tarafin haksız ve kötü niyetli takip ve davası nedeniyle % 20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
05/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre
Davacı ticari defterleri: Davacı şirket tarafından ticari defterleri bulunamadığı belirtilmiş ve bu nedenle ibraz edilemeyeceği bildirilmiştir. Takdir Sayın Mahkemenize aittir.
Davalı ticari defterleri: Davalı şirkete ait aşağıda tabloda gösterilen e-defter beratları ile noter tasdiklerini ihtiva eden 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterleri incelemeye tabi tutulmuştur.
İncelenen davalı şirkete ait 2017, 2018 ve 2019 yılı yevmiye ve defteri kebir e-defterlerinin açılış beratları ile dönem sonunda yapılması gereken yevmiye e-defterlerinin kapanış (görülmüştür) beratının ve envanter defterinin açılış noter tasdiklerinin yasal süresinde olduğu (2019 yılı yevmiye e-defterlerinin kapanış (görülmüştür) berat yükleme zamanı gelmemiştir), davalı şirkete ait ticari defterlerinin TTK. 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin incelenen 2017, 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinde, davalı şirket ile herhangi bir ticari ilişkileri bulunmadığı, ancak davalı şirket ile dava dışı … Ajans – … arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu ticari ilişki kapsamında davalı şirketin dava dışı bu şirkete 25.08.2017 tarihinde takip ve dava konusu olan 5.236,25 TL tutarındaki çeki teslim ettiği, taraflar arasındaki ticari ilişki yılsonuna kadar devam etmiş ve dava dışı şirketin 15.12.2017 tarihindeki 33.382,20 TL tutarındaki cari hesap alacağım davalı şirket çek teslim ederek ödemiş ve dava dışı şirketin cari hesabım kapatmıştır. Dava dışı … Ajans -… firmasına ait cari hesapta, davalı şirketin dava konusu ceki cari hesap borcunu ödemek için dava dışı şirkete teslim ettiği ve dava dışı şirketin cari hesabından bu çeki düştüğütespit edilmiştir.
B formlarının değerlendirilmesi: Sayın Mahkeme’ nizin talebi üzerine davacı şirketin bağlı bulunduğu Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden 2017 ve 2018 yılına ait BA ve BS formları ile davalı şirketin bağlı bulunduğu Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden 2017 ve 2018 yılı BA ve BS formları gönderilmiştir. Tarafların BA/BS formu beyanlarının karşılaştırması sonucunda karşılıklı olarak herhangi bir ticari ilişkileri bulunmadığı ve birbirlerine fatura düzenlemedikleri tespite edilmiştir.
Mali açıdan değerlendirme:
* Davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava dışı … Ajans – … firmasına ait cari hesapta, davalı şirketin dava konusu çeki cari hesap borcunu ödemek için dava dışı şirkete teslim ettiği ve dava dışı şirketin cari hesabından bu çeki düştüğü tespit edilmiştir.
* Davalı şirketin ticari defterlerinin TTK 64/3. Madde hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
* Taraf şirketlerin BS/BA formlarında karşılıklı olarak herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığı görülmüştür.
* Davacı şirket ticari defterlerini bulamadığım bu nedenle ibraz edemeyeceklerini belirtmişlerdir. Davacı şirket ticari defter kayıt ve belgelerini ibraz etmediğinden dava konusu çekin davacı şirket tarafından dava dışı …. Ajans – … firmasından alınıp alınmadığı tespit edilememiştir.
* Davalı şirket vekili davaya cevap dilekçesinde davacı şirketin kendilerini zarara uğrattığım, dolayısıyla dava konusu çekin ödenmemesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak davalı şirket dava konusu çeki ödemediği halde ticari defterlerinde çeki keşide eden dava dışı şirkete olan borcundan düşmüştür. Davalı şirketin ödemediğini belirttiği dava konusu çek nedeniyle borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Takdir Sayın Mahkemenize aittir.
10. Faiz: Davacı şirket vekili, takip talebinde 441,57 TL takip öncesi diğer faiz talep etmiştir. Bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Dosya incelemelerimizde, davacı şirket takip öncesinde dosyaya karşılıklı bir anlaşma ve belirlenmiş bir vadeye ilişkin belge ya da takip öncesi bir ihtar sunmamıştır. Bu nedenle takipten önce işlemiş faiz hesaplaması yapılmamıştır.
Ğ) GEREKÇELİ SONUÇ:
1. Davalı şirketin ödenmeyen çek nedeniyle davacı şirkete 5.236,25 TL borçlu olduğu,
2. Davacı şirketin takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlara faiz talep edebileceği, yönünde rapor tanzim edilmiştir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Dava ibraz edilmeyen çek karşılığı bakiye alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … E. Sayılı takip dosyası ile ödenmeyen çek tutarı 5.236,25 TL asıl alacak 441,57 TL işlemiş faiz toplamı 5.677,82 TL üzerinden takip başlattığı ,davalının borcu olmadığı savı ile süresinde takibe itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde ve dava değeri 5.677,82 TL üzerinden açıldığı anlaşılmakla ;
Takibe konu çek incelendiğinde; keşidecisi davalı olan 26.01.2018 keşide tarihli 5.236,25 TL tutarlı çek olduğu ,
İcra takibinin 03.01.2019 tarihinde başlatıldığı ,
Davalı yan her ne kadar çeki emrine düzenlediği dava dışı … Ajans Matbaa Reklam Hizm-… ‘ isimli firmaya borçlu olmadığı hatta KDV iadesinden mahrum kalmakla alacaklı olduğu savında bulunmuş olup sebepsiz zenginleşmediğini iddia etmiş ise de;
Tarafların incelenen defter ve belgelerine göre ; dava dışı … Ajans firmasına ait cari hesapta ,davalı şirketin dava konusu çeki cari hesap borcunu ödemek için dava dışı şirkete teslim ettiği ve dava dışı şirketin cari hesabından bu çeki düştüğü tespit edilmekle,
Ciro silsilesi uyarınca davacı tarafın lehtar olduğu iş bu çek dolayısı ile ibraz süresi içerisinde ibraz edilmeyen çekten kaynaklı davacının alacak iddiası TTK 732 madde uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda incelenmiş;

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1185
KARAR NO : 2018/49


…..
Kambiyo senedinin düzenlendiği hallerde, taraflar arasında kural olarak iki ayrı borç ilişkisi meydana gelmektedir. Bu durumda hem kambiyo münasebetine hem de asıl borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunulabilecektir. Asıl borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunabilmek, ancak doğrudan doğruya münasebette bulunanlar arasında, yani ciro yoluyla henüz devredilmemiş poliçelerde mümkündür. İşte her zaman asıl borç ilişkisine dayanmak suretiyle alacağın tahsilinin mümkün olmadığı göz önünde tutularak kambiyo senetleri hukukunun sertliğini yumuşatabilmek amacıyla hamile sebepsiz iktisap davası açabilme imkanı tanınmıştır (ÖZTAN Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. B., Ankara 1997, s. 904).
Kambiyo senetleri hukukuna dayanan sebepsiz zenginleşme davası, Borçlar Hukuku’nun sebepsiz iktisap davasından farklı bir davadır ve TBK’da düzenlenen sebepsiz iktisap davasının bir türü değildir. Sebepsiz zenginleşme talebi hukuki nitelikçe, poliçeden doğan hakkın, bunun korunması ve/veya kullanılması için gereken işlemlerin yapılmaması nedeniyle düştüğü (TTK m. 730) veya zamanaşımına uğradığı (TTK m. 749) hallerde, senet borçlusu nezdinde oluşan sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak, poliçe alacağını elde edemeyen ve bu nedenle malvarlığında hakkaniyete aykırı bir değer kaybı oluşan hâmile, yine poliçe hukuku tarafından tanınmış olan yeni bir haktır. Bu anlamda TTK’nın 732. maddesinde işaret olunan zenginleşme aslında Kanun’un bir hükmüne dayanmakta olup Borçlar Kanununda düzenlenen sebepsiz zenginleşmedeki başkasının zararına sebepsiz zenginleşenin bu zenginleşmesinin haklı bir sebebe dayanmaması şartından ayrılmaktadır.
TTK’nın 732. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için, hâmilin hakkı koruyucu işlemleri yapmamış olması yani müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Bunun yanında keşidecinin, muhatabın, kabul edenin, ikametgahlı poliçeyi ödeyecek olanın zenginleşmiş olması da gerekmektedir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır. Zararın varlığının kabulü için, hâmile ait ve tahsili mümkün olan bir alacak hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğraması sonucu borçlu nezdinde oluşan zenginleşmenin, bundan başka bir sebebinin bulunmaması, yani sebepsiz olması yeterlidir (ÖZTAN, a.g.e., s. 911-926; BOZGEYİK Hayri, “Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme”, AÜEHFD, C. VII, S. 1-2, Haziran – 2003, s. 589 vd.).
İspat yükü bakımından TTK’nın 732. maddesinin 4. fıkrasında açıkça ispat külfetinin sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene ait olduğu belirtilmiştir. Diğer bir deyişle keşideci, sebepsiz zenginleşmediğini ya da senet bedelini cirantalardan birine veya hâmile ödediğine ilişkin bu ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir. Zira, hâmilden temel ilişkiyi ve bu temel ilişkiden ötürü keşidecinin bir borcunun bulunmadığını ispat etmesi beklenemez. Bu nedenle keşidecinin, sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını ispat etmesi gerekir.
Zamanaşımı süresi ise, müracaat hakkının TTK’nın 730. maddesine göre düştüğü veya borçlunun 749. maddesine göre zamanaşımı defini dermeyan edebilme hakkının doğduğu tarihten başlayarak 1 yıldır (TTK m. 732/4).
TTK’nın 732. maddesinde açıkça sebepsiz zenginleşme davasının davacı alacaklı tarafını hamil, davalı borçlu tarafını ise keşideci, kabul etmiş muhatap, ikametgahlı poliçelerde poliçeyi ödeyecek olan, hesaba çekilen poliçelerde ise hesabına poliçe keşide edilen şahıs olarak sınırlı sayıda tespit edilmiştir.
Yeri gelmişken somut olayda lehtar tarafından keşideciye karşı davanın açılmış olması ve doktrin ve yargı içtihatlarındaki farklı görüşler nedeni ile davacı olabilecek hamile değinmekte yarar bulunmaktadır.
Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme davasını, zamanaşımının gerçekleştiği ya da hakkı koruyucu işlemlerin yapılmaması sebebiyle müracaat hakkının yitirildiği anda kural olarak poliçe üzerinde maddi hukuk açısından hak sahibi olan meşru hamilin ikame edebilmesi hem doktrinde hem de Yargıtay kararlarında baskın surette kabul gören bir görüştür. Dar anlamda hamil kavramı ise, ciro yoluyla tedavül etmemiş senetlerde senedin lehdarı, ciro yoluyla tedavül etmiş senetlerde ise senedi vadesi geldiğinde ya da senet vadesinden sonra ciro edilse de ödenmeme protestosundan, ödenmeme protestosundan muaf tutulmuş senetlerde protesto keşidesi için muayyen olan süreden önce yapılan en son ciro neticesinde elinde bulunduran poliçe alacaklısı olarak tanımlanabilir (YASAN Mustafa, Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme, Doktora Tezi, İstanbul 2007, s. 133).
6098 sayılı TBK’nın 133. maddesinin 2. fıkrasına göre kambiyo senedinin düzenlenmesi kural olarak tecdidi tazammun etmeyeceği, bir başka ifadeyle, kambiyo taahhüdünde bulunulması temel borç ilişkisinin varlığını sona erdirmeyeceği için hamil açısından kambiyo senedinden kaynaklanan talep hakkı ile temel borç ilişkisinden kaynaklanan talep hakkının yarışması söz konusu olacaktır. Kambiyo senedindeki alacağını kaybeden hamil, TBK 133/2. maddesinde kural gereği borcun tecdit edilmediği hallerde hakkını elde edebilmek için, temel borç ilişkisinden de yararlanabilmektedir ve bu durumda, temel borç ilişkisi ile sebepsiz zenginleşme müesseseleri birbiriyle yarışan taleplerdir (YHGK., 22.02.1984 T. 1981/11-716 E. 141 K., bkz. YKD., Ağustos 1984, s.1155; ÖZTAN, a.g.e., s. 912).
Hamilin doğrudan doğruya borç ilişkisi içerisinde olacağı kişi ise tedavül etmemiş yani ciro yoluyla henüz devredilmemiş poliçelerde keşidecinin bizzat kendisidir ki burada hamil lehdardır. Bu anlamda ciro yolu ile tedavül etmemiş senetlerde hamil/lehtar da TBK’nın 133/2. maddesi uyarınca asıl borç ilişkisinden kaynaklı talep hakkını yitirmediği hallerde hem asıl borç ilişkisine dayalı olarak hem de TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükmüne dayalı olarak talepte bulunabilir (YHGK., 13.11.1974 T. 1973/641 E. 1185 K., Bkz. YKD., Temmuz 1975, s. 16). …”

Davacı taraf müracaat hakkını kaybetmesi sonucu çekin lehtarı olarak iş bu davayı TTK 732 madde hükümlerine göre açmakta hukuki yararı olduğu ,davalı taraf iş bu çeki borcunu ödemek için cari hesaba kaydettiği ancak çekin ibraz edilmediği bu hali ile keşidecinin ödeme yapmadığının anlaşıldığı ,zira ödeme savında da bulunmadığı ,ispat külfeti kendisine ait olmakla sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemediği bu hali ile davacının çek tutarı kadar alacaklı olduğunun anlaşıldığı,
Davacının takipteki işlemiş faiz talebi yönünden ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 10.maddesinde “Aksine sözleşme yoksa ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü bu hükümler gereğince, davacı alacaklının takip tarihi itibariyle işlemiş faiz talep edebilmesi için davalı borçluyu icra takibinden önce temerrüde düşürmüş olması gerektiği, 6098 sayılı TBK 117.maddesi uyarınca da davalının temerrüde düşürülmesi gerektiği Borçlunun/davalının BK. 117. Maddesi uyarınca temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından, alacaklının takip tarihinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı borçlunun Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin asıl alacak yönünden (5.236,25 TL) aynen devamına fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Hüküm altına alınan asıl alacak (5.236,25 TL) üzerinden davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
4- 492 sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 357,68-TL karar harcından peşin alınan 96,97- TL harcın mahsubu ile bakiye 260,71 – TL ilam harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 44,40 -TL başvurma harcı, 96,97- TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 845,70 -TL(bilirkişi + posta) yargılama gideri olmak üzere toplam 993,47- TL yargılama giderinin kabul (%92,22 ) red (%7,78) oranına göre hesaplanan 916,17- TL’nin davalıdan tahsiliyle alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen nispi 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen nispi 441,57 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya verilmesine,
9-Arabuluculuk sarf ücretin davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.
06/10/2020

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.