Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/667 E. 2021/217 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/667
KARAR NO : 2021/217

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26/03/2018 tarihli danışmanlık sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin danışmanlık hizmetini verdiğini,bu sözleşmeye göre kararlaştırılan bedelin ödenmesi için davalılara ihtarname çekildiğini,ancak sonuç alınamadığını, bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını,davalıların itiraz ettiğini, arabuluculuk başvurusundan da sonuç alamadıklarını ileri sürerek itirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracılık sözleşmesi yapabilmek için gerekenehliyeti ve yetkisinin bulunmadığını, sözleşmenin geçersiz bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmenin tarafı bulunmadığını, davanın SPK’ya ihbarı gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yerleşim yerine göre İstanbul mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, davacı ile münhasarlık anlaşmasının bulunmadığını,davacının aracılığı ile kurulmuş bir sözleşmenin bulunmadığından davacının alacak hakkı bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı … ile yaptığı 02/02/2018 tarihli sözleşme ile hissenin …’ye satıldığını, davacının borsada işlem yapmaya ehil ve yetkili de olmadığını savunarak davanın reddine ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının komisyon sözleşmesinden dolayı davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise takip miktarı kadar alacaklı olup olmadığı, mahkememizin yetkili bulunup bulunmadığı hususlarındandır.
Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 350.000,00-TL asıl alacak ve 11.372,61-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 361.372,61-TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu süresinde itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali davasının mahkememizde süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme yapılarak, taraflara arsındaki uyuşmazlık konularında ve özellikle davacının aracılık ettiğini iddia ettiği hisse satışlarının borsada işlem gören hisseler olup olmadığı, bu kapsamda SPK mevzuatına tabi olup olmadığı, buna göre davacının dava konusu hisse satışlarına aracılık etmesinde SPK mevzuatı açısından bir engel bulunup bulunmadığı hususlarının tespiti için SPK alanında uzman bilirkişi … ‘ten rapor alınmasına karar verilmiş. 15/02/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; a)Taraflar arasında ihtilaf konusu olan temel problemlerin; geçerli bir sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, dolayısıyla da bir ücrete hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı, b)Taraflar arasındaki sözleşmede yer alan “… Adına … San. Ve Tic. A.Ş. S. …” ifadesinden sözleşmeden kaynaklanan bedelin ödenmesini davalı şirketin taahhüt ettiğinin anlaşıldığı dolayısıyla davalı şirketin sözleşmenin tarafı olarak kabul edilmesi gerektiği, c)Yine her ne kadar davalı …, yapılan sözleşmede taraf olarak gözükmemekte ise de, vermiş olduğu dilekçede sözleşmenin tarafı olduğunu ikrar etmesi nedeniyle anılan davalının da taraf sıfatının bulunduğunun kabulü gerektiği, d)Dava konusu olayda SerPK’nın ve buna bağlı Tebliğ hükümlerinin uygulanması olanağının bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmesinin, sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde yapılmış TBK. m. 520 vd. hükümlerine tabi bir simsarlık sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerektiği, e)Davacının ücrete hak kazanabilmesi için simsarlık sözleşmesine ilişkin TBK. m. 520 hükmünde yer alan “sözleşme kurulması imkânının hazırlanması” ve TBK. m. 521 hükmünde yer alan “yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulması”, yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiği, f)Davacı tarafın, sözleşmeye aracılık ettiğini bir başka deyişle sözleşmenin verdiği hizmetin sonucunda kurulduğunu ispat etmeye yönelik olarak “davalılar ile davacı müvekkil arasındaki sözleşme tarihi 26.03.2018 olup, akabinde hemen 28.03.2018 tarihinde ise KAP’ta yayınlanan özel durum açıklamalarından da anlaşılacağı üzere şirket hisseleri …’a satılmıştır. Dolayısıyla sözleşme tarihi ile şirket hisselerinin satım tarihleri dikkate alındığında, bu hisselerin satışlarına aracılık eden kişinin müvekkil olduğu izahtan varestedir” ifadelerini kullanmakla yetindiği, herhangi bir somut delil sunmadığı, bu bakımdan davacının dava konusu ücreti hak kazanmadığının kabul edilmesi gerektiği, kanaatinin bildirildiği.

Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf taraflara arasındaki 26/03/2018 tarihli sözleşme gereği danışmanlık ücretinin ödenmesine ilişkin yaptığı icra takibine itirazın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı şirket sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının serPK hükümleri doğrultusunda aracılık yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu, davalı … ise sözleşmeye konu aracılık hizmetinin davacı tarafça verilmediğini savunmaktadır.
Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere taraflar arasındaki sözleşme metni incelendiğinde, sözleşmenin ” … Adına … San Ve Tic A. Ş. S….” denilerek imzalandığı, sözleşme içeriğine … firma satışından ifadesinden davalı şirketin ortaklarına ait hisselerinden tamamının el değiştirdiği kastedildiği, sözleşme bedelinin ödenmesini davalı şirketin taahhüt ettiği, her ne kadar davalı şirket hisselerin şirket ortaklarına ait olduğu, şirkete ait olmadığı, şirketin satışından kaynaklanan bir menfaat bulunmadığını ileri sürerek şirketin sorumlu olmadığını savunmuşsa da davalı şirketin başka kimse adına taahhütte bulunmasına, kefil olmasına, garanti vermesine veya borcu üstlenmesine engel bir durum bulunmadığından davalı şirketin sözleşemeye konu danışmanlık ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekmiştir. Yine davalı … sözleşmede ayrıca taraf olarak belirtilmese de davalının cevap dilekçesinde ki beyanında davacı ile yapılacak aracılık konusunda görüşmeler yapıldığını ve bu çerçevede aracılık sözleşmesinin imzalandığını beyan etmesi nazara alındığında sözleşmenin tarafı olduğu anlaşılmaktadır.
SerPK madde 37 ve 39 maddeleri incelendiğinde söz konusu hükümlere göre düzenlenen aracılık hizmetlerinin aracı kurum vasıtasıyla yatırımcıya yapılan, borsa da işlem gören sermaye piyasası araçlarının alım satımı şeklinde olması gerekmektedir. Dava konusu hisselerin alım satımı belirtilen şekilde olmayıp, davalı şirkette bulunan şirket ortaklarının sahip olduğu sermaye paylarının belli bir bedel karşılığı 3. Kişiye devredilmesinin söz konusu olduğu, davalı şirket ortaklarının merkezi kayıt kuruluşuna vermiş oldukları dilekçelerden de, paylarına düşen hisse senetlerinin borsa dışında satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda SerPK ve buna bağlı tebliğ hükümlerinin uygulanması söz konusu olmayıp uyuşmazlılığın TBK 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında yazılı bir simsarlık sözleşmesi mevcut olup TBK 521 maddesi gereğince simsarın ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacağı düzenlenmiştir. Bilirkişi raporunda taraflar arasında bir sözleşme kurulu, sözleşmenin her iki davalıyı da bağladığı, uyuşmazlığın SerPK hükümlerine göre değil, TBK 520 ve devamı maddelerine göre değerlendirilmesi gerektiği görüşü bildirilmiş olup, mahkememizce yukarıda belirtildiği gibi bu yöndeki tespitlere itibar edilmiştir. Buna mukabil bilirkişi raporunda davacının sözleşmeye konu aracılık faaliyetini yerine getirdiğini somut bir delil ile ispatlayamadığı yönündeki görüşü bildirilmiş ise de mahkememizce yapılan incelemede taraflar arasındaki 26/03/2018 tarihli sözleşmenin akabinde 28/03/2018 tarihinde hisse satışlarının gerçekleştiği, talimat ile dinlenen davacı tanığı …’ın beyanında özetle; hisselerin satıldığı, alıcı …’ın temsilcisi olarak 5-6 kez yapılan toplantılara katıldığını, davacının da toplantılarda bulunduğunu, alıcının temsilcisi olarak …’nun da 1-2 kez toplantılara katıldığı, satış ile ilgili prosedürleri kendisinin hazırladığını, davacının da davalı şirketin temsilcisi olarak görüşmelere katıldığını, bu görüşmeler sonucunda davalı şirketin … tarafından satın alındığını, toplantıların son gününde davalı … ile davacının danışmanlık ücretine ilişkin pazarlık ve sonunda da sözleşme yapıldığını beyan ettiği nazara alındığında davacının verdiği aracılık hizmeti sonucunda hisse satışının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacının davasını ispatladığı anlaşılmakla davanın kabulüne, alacak miktarı sözleşme ile belirlenip likit olduğundan icra inkar tazminatı verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile Bakırköy ..İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına,
Asıl alacağın % 20 ‘si oranında 70.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 24.685,36 TL karar harcının peşin alınan 4.364,69 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.320,67 TL ‘sinin davalıdan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 33.746,08 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ile 4.364,69 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.412,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair hazır taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2021 12:09

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.