Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/663 E. 2023/262 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/663 Esas
KARAR NO : 2023/262

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 14/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :14/04/2023
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı taraf arasında yapılan salım sözleşmesi gereğince uzun süreli gelen alım satım ilişkisinin bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten 16.01.2012 tarihi itibariyle toplam 202.214,42 TL alacağının bulunduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu bu satışların ve ticari işlemleri kayıt altına almış olduğunu, davalı şirketin ise Türkiye çapında isim yapmış bir şirket olduğunu her iki şirketin ticari defterlerinin bu alım satım İlişkisine konu bakiye yönünden ilişkilere ışık tutabileceğini, ifade ederek, davalarının kabulü ile şimdilik 70,000 TL alacaklarının ticari faizi ile birlikte talisi üne, yargı lama ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişler.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu bu sebeple yetki yönünden davanın reddini, davacı tarafın dava dilekçesi ile talep ettiği alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığı, müvekkilinin davacıdan olan alacağının takas ve mahsup edildiğinde dahi, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı, … Tic,Ltd. Şti( MGB) müvekkili şirket nam ve hesabına , davacı şirket ile imzalamış olduğu 2009 tarihli ticari şartlar anlaşması İle taraflar arasında imzalanmış bulunan 2011 tarihli “ticari şartlar anlaşması” ve diğer anlaşmalar çerçevesinde taraflar arasında ticari ilişkilerin devam ettiğini, tarafların karşılıklı faturalar kestiğini, davacının müvekkilinden hiçbir alacağının olmadığım hatta 44,359,92 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki imzalanan anlaşmalar çerçevesinde müvekkili tarafından tanzim edilen faturalar ve mal iadeleri nedeniyle davacı şirketten alacaklı olduklarını, bu anlaşmalar çerçevesinde davacı şirkete hizmet pazarlama ve mal iadesi gibi faturalar kesildiğini, müvekkili şirket tarafından imzalanan rican şartlar anlaşmasının 9, maddesindeki düzenleme gereğince yapılmak istenen mal iadelerinin davacı yanca kabul edilmeyerek kargo firmasından teslim alınmadığım, cari hesaplar arasındaki farkların iş bu ma! iadelerinden kaynaklandığının tahmin edildiğini, ayrıca davacı tarafın cari hesap ekstresi ve alacağına dayanak gösterdiği faturaları da davadosyasına sunmadığı tara 11 arına tebliğ etmediğini, davacının sadece fatura tanzim etmiş olmasının alacak talebinde bulunması İçin yeterli olamayacağını, fatura konusu malları da müvekkili şirkete tebliğ ve teslim etmesi gerektiği ve bunu da ispat etmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu sebeplerden dolayı da; davacının yetki yönünden reddi İle yetkili vc görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, HMK 107 vc 109 maddeleri gereğince, davacının iddia ettiği talep konusunun miktarı açıkça belli olduğundan ve talep konusu açıkça belirli olduğundan davacının kısmi dava açamayacağından huzurdaki davanın daha İleri bir araştırma ve inceleme yapılmadan bu sebeple reddine, zamanaşımı deflerinin göz önüne bulundurulmasına, Takas ve mahsup taleplerinin dikkate alınarak davanın reddine, Davanın esastan reddine, her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile, yargılama avukatlık vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesi kapsamında davacının davaya konu faturalara konu ürünleri davalıya satım teslim etmesine rağmen bakiye fatura bedellerinin ödenmemesi sebebiyle alacağın tahsiline karar verilmesine ilişkindir.
Tarafların ba-bs formları, iş yeri tescil bilgileri, dönem bordroları, iş yeri çalışan bilgileri celp edilmiştir.

Mahkememizin 16/06/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkememiz kararının taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 03/04/2019 tarih, …. esas ve … karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece, bilirkişiden 1 asıl ve 4 tane ek rapor alınarak hüküm kurulmuş ise de hem bilirkişi kök raporu hemde ek raporları Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Bu itibarla bu rapora istinaden hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş, dosyanın konusunda uzman bir bilirkişiye tevdi edilerek tarafların ticari defter ve kayıtları titiz bir şekilde incelettirilerek, taraf defterleri arasındaki farkın sebebi buldurularak, bu farkın irdelenerek sonuca gidilmesi gerekir. Bu bağlamda öncelikle davacının davalıya satıp teslim ettiği mal miktarı saptanmalıdır. Bu saptamada davacı mal satım faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olması veya kayıtlı olmayanların irsaliye ile teslim edildiğinin ispatı üzerinde durulmalıdır. Davalı tarafından borcun ödenmesi için davacıya yapılan ödemelerin davacı tarafından benimsenip kendi defterine kaydedilmemiş olanlar için davalının ödeme vasıtaları olarak kıymetli evrakla tahsil veya nakit ödemelerin yazılı belge ile ispatı aranmalıdır. Davalının sözleşme gereği davacıya kestiği hizmet bedeli v.s. faturaların ise davacı defterinde kayıtlı olmaması halinde, bu hizmetlerin davalı tarafından fiilen verildiğinin yazılı delille ispatı gerekir. Davalının mal iade faturalarının davacı defterinde kayıtlı olmayanlar için irsaliye ile teslim aranmalıdır. Davalı tarafından mal iade faturası düzenlenip davacının defterine kaydedildikten sonra, aynı konuda davacının iade faturası kesmesinin davalı tarafca benimsenmemesi halinde davacının borcunu eksiltmeyeceği üzerinde durulması gerektiği, yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına ” gerekçesi ile bozulmuştur.

Davacının iddiası, davalının savunması, dosyadaki mevcut deliller, Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirilerek, tarafların 2009-2012 ticari defterleri üzerinde ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 13/11/2020 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Uyuşmazlığın; tarafların birbirlerine düzenlediği bazı faturaların diğer tarafın defterlerine kaydedilmemesi neticesinden kaynaklandığı, tarafların birbirine düzenlediği ve tebliğ yükümlülüğünü yerine getirdiği faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde gerekli düzeltmeler yapılması sonucu davacının davalıdan 54.417,08 TL alacağının olduğu sonucuna ulaşıldığı, 02/12/2021 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; Yapılan incelemeler neticesinde Kök raporda yapılacak bir değişiklik olmadığı, zamanaşımı iddiası ve sözleşmeye dayalı davalı itirazlarının yüce mahkemeniz tarafından değerlendirilmesi gerektiği, sonucuna ulaşıldığı, 04/07/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun, taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin, davacı yan tarafından bakiye 202.214,42 TL alacağının tahsili talebinden ibaret olduğu, Davacı tarafın talebi doğrultusunda 18.02.2013 tarihinde T.C. Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı huzurdaki davanın ikame edildiği, T.C. YARGITAY … HD 03.04.2019 tarihli …. E. …. K. sayılı kararı ile bozulduğu, … E. sayılı dosya üzerinden davanın devam ettiği, Davacının 2009-2010-2011-2012 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, bu itibarla HMK 222. Md. Ve 6102 sayılı TTK. Md. 64/3 gereğince mevcut haliyle davacının defterlerinin lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, Dosya muhteviyatında bulunan davalı tarafın defterlerinin incelendiği bilirkişi raporuna göre, Davalının 2009-2010-2011-2012 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, bu itibarla HMK 222. Md. Ve 6102 sayılı TTK. Md. 64/3 gereğince mevcut haliyle davalının defterlerinin lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, Davacı şirketin kendi ticari defterlerine göre; 16.01.2012 tarihi itibari ile davalı şirketten 202.214,42 TL alacaklı olduğu, Davalı şirketin kendi ticari defterlerine göre davacı şirketten 13.01.2012 tarihi itibariyle 44.359,92 TL alacaklı olduğu, Tarafların ticari defter ve kayıtları arasında bir çok uyuşmazlığın olduğunu, tarafların birbirine iade, fiyat farkı, ciro primleri gibi işlemlere ilişkin düzenledikleri faturaların, cari hesap farklılıklarına neden olduğu ve tutarsızlıkların bu nedenlerle kaynaklandığı, taraflar arasında belgelenemeyen işlemleri kin rapor içerisinde değerlendirmelerin yapılı ve tevsik belgeler ışığında sonuca gidildiği, Davacı tarafından ticari defter ve kayıtlarında 202.214,42 TL alacaklı olduğu, davalı adına düzenlenen 50.515,02 TL faturanın davalı defter ve kayıtlarına alınmadığı, 44.179,02 TL toplam tutarın davalıya tebliğ edilmediği, 6.336,00 TL sini belgelediği, 202.214,42 TL -44.179,02TL =158.035,40TL. Davalı tarafından davacıya düzenlenen ve davacı adına teslim alınan 103.618,32 TL tutarlı faturaların davacı kayıtlarında yer almadığı, 158.035,40 TL — 103.618,32 TL = 54.417,08 TL olduğu , 27/02/2023 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; Davalı tarafın itirazlarının yerinde olmadığı, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunmadığı, yapılan incelemede ticari defter ve kayıtlarının bulunmadığı,davacı tarafın borcu yada alacağı olup olmadığı ticari defter ve kayıtları/belgeleri karşılıklı olarak ispat etmesi gerektiği, takas— mahsup talebinin ispata muhtaç olduğu, davalı tarafın yapmış olduğu hesaplamanın kendisi açısından hükmü olduğu tekrar etmek gerekirse ticari defter ve kayıtlarla bu borç alacak durumunun sabitlenmesin gerektiği,davalı tarafın düzenlemiş olduğu tek taraflı ticari defterlerinde tek taraflı kayıtlı olduğunu iddia ettiği faturaların içeriğini ispat etmesi gerektiği, kök rapor hazırlanırken davacı “ticari defter ve kayıtları ile davalı tarafa ait cari hesap ekstreleri karşılaştırmalı olarak irdelendiği, sonuca bu mimbalde gidilerek fatura fatura, belge belge cari hesap alacağının tespit edildiği, davacı tarafın itirazında beyan ettiği 103.618,32 TL tutarlı faturaların davacı tarafça teslim ‘ alındığı ancak davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturalar ile ilgili herhangi bir itirazında dosya muhteviyatında yer almadığı, davacı tarafın itirazında beyan ettiği faturalara haiz – malların teslim edilmesi hususunun davalı tarafça ispat edilmesi yönündeki görüşün mahkememize ait olduğu, alacağın seçenekli olarak hesap edilerek; mahkememiz tarafından davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 103.618,32 TL tutarlı faturaları mahsup ettiğimizde davacının 54,417,08 TL alacaklı olacağı, mahsup işleminin kabul edilmemesi halinde ise davacının 158.035,40 TL alacaklı olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davalı vekili tarafından her ne kadar Mahkememizin yetkisiz olduğu ve yetkisizlik kararı verilmesi talep edilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 6. Maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, yine aynı Kanunun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, taraflar arasındaki sözleşmede davacının alacağı para borcu yönünden ifa yerinin belirtilmediği, 6098 Sayılı TBK’nun 89. Maddesine göre para borcunun götürülecek borç olması sebebiyle davacı alacaklının yerleşim yeri Mahkemesi’nin de yetkili olduğu, davacı alacaklının yerleşim yerinin Mahkememiz yargı sınırları içerisinde olması sebebiyle Mahkememizin iş bu yargılamada yetkili olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekili tarafından davanın zamanaşımına uğradığı ve bu sebeple reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; dava konusu alacağın 6098 sayılı TBK’nun 146/1 maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
Somut davada; davacı vekili, taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesi kapsamında cari hesaba konu faturalardaki ürünlerin davalıya satılıp teslim edilmesine rağmen davalı tarafından bakiye alacaklarının ödenmediğini ve alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen ticari şartlar anlaşması kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, davacının davalıdan hiç bir alacağının olmadığını, aksine davalının davacıdan alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki ticari şartlar anlaşmasının 9. maddesi uyarınca kendilerinin düzenlediği iade faturaları ve hizmet faturalarından dolayı davacıdan alacaklı olduklarını, alacaklarının takas ve mahsubu halinde davacının alacaklı olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında ticari şartlar anlaşması akdedildiğine ve bu kapsamda aralarında ticari ilişki olduğuna dair bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf tarafların birbirlerine düzenledikleri ve defter ve kayıtları arasındaki farka sebep olan faturalara konu malların teslim edilip edilmediği, davalı tarafından düzenlenen iade faturalarına konu malların davacıya iade edilip edilmediği ve davalı tarafından düzenlenen fiyat farkı, reklam primi, diğer primler ve hizmet faturalarına dayanak hizmetlerin davalı tarafından verilip verilmediği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri, faturalar ve sevk irsaliyeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve taraflar lehine delil niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Davacı şirketin defter ve kayıtlarına göre 13/01/2012 tarihinde davacının davalıdan 202.214,42 TL alacaklı olduğu, davalının defter ve kayıtlara göre davalının davacıdan 44.359,92 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Tarafların defter ve kayıtları arasındaki farkın ayrıntılı Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere davacı tarafından düzenlenen ancak davalı kayıtlarına alınmayan toplam bedeli 50.515,02 TL olan faturalardan, davalı tarafından düzenlenen ancak davacı kayıtlarına alınmayan toplam bedeli 196.059,08 TL olan faturalardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere tarafların birbirlerinin defter ve kayıtlarına alınmayan ve ihtilafa sebep olan faturaların dayanak belgelerinin sunulması için taraf vekillerine süre verilmiş, ancak taraf vekilleri tarafından söz konusu faturaların dayanak belgeleri ve delilleri sunulmamış ve faturalara konu hizmetin verildiği ve malın teslim veya iade edildiği hususları ispat edilememiştir. Bu sebeple her iki tarafından defter ve kayıtlarında ihtilafa sebep olan faturaların alacaktan düşüldüğünde ve gerekli düzeltmeler yapıldığında davacının davalıdan 151.699,40 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekili tarafından ısrarla sözleşmenin 9. maddesine göre iade faturalarına konu malların davacıya kargo ile iade edildiği ve sözleşme hükümleri çerçevesinde diğer faturalardaki hizmetin verildiği savunmasında bulunulmuş ve maillerde buna ilişkin yazışmalar yapılmış ise de malların iadesi ve hizmetin verildiği hususlarına ilişkin geçerli ve kesin bir delil dosyaya sunulmamış ve hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanılmamıştır. Davacı tarafından da gerek maillerde gerekse yargılama sırasında malların iade alındığı kabul edilmemiştir. Tek başına tek taraflı olarak fatura düzenlenmesi, tebliğ edilmesi ve faturaya itiraz edilmemesi alacağın varlığı için yeterli değildir. Düzenlenen faturanın tebliğ edilmemesi hususu da fatura konusu malın teslim edilmediği veya hizmetin verilmediğini göstermemektedir. Fatura düzenleyen tarafın fatura konusu malın teslimi veya hizmetin verildiği hususunu ispat külfeti altındadır. Taraflarca birbirlerine düzenlenen ve birbirlerinin defter ve kayıtlarında kayıtlı olmayan ve ihtilafa sebep olan fatura dayanakları ispat edilememiştir. Bu sebeple söz konusu fatura bedellerinin tarafların alacaklarından mahsubu gerektiğinden Mahkememizce mahsup edilmiş ve tarafların birbirlerine düzenlediklerini ve birbirlerinin defter ve kayıtlarında bulunan ve birbirlerini teyit eden faturalar dikkate alındığında davacının tespit edilen 151.699,40 TL alacağı hüküm altına alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacının davalıdan bakiye alacağı olan 151.699,40 TL bedelin dava tarihi olan 18/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 10.362,58 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan toplam 3.453,35 TL peşin harcın mahsubu ile 6.909,23‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 23.754,91 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı, 3.453,35 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.477,65 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 4.262,14 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 283,13 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.14/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır