Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/662 E. 2022/529 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/662 Esas
KARAR NO : 2022/529

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 31/10/2013
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; :Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı arasında bulunan ticari ilişki nedeniyle davalı tarafından 300.000,00 TL bedelli ve 21/02/2008 vade tarihli senet düzenlendiğini, davalının vadesi gelen iş bu senedi ödemediğini, bunun üzerine Bakırköy … İcra müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile takip yapıldığını,davalının takibe itiraz etmediğini, ancak borcunu da ödemediğini, senedin ikinci alacaklısı olan müvekkili …’in ve diğer müvekkili …’ın … Bankasına olan borçlarını zamanında ödemediğini ve iflas aşamasına gelerek ticareti terk etmek zorunda kaydıklarını, davalının kötüniyetle hareket ettiğini ve müvekkillerinin zor durumundan yararlanarak borcunu düşük miktar ile ifa etmek istediğini, BK ve TBK hükümlerine göre müvekkillerinin faizi aşan munzam zarara uğradığını ve bundan davalının sorumlu olduğunu, müvekkillerinin tuttukları vekiline yüksek miktarda avukatlık ücreti ödemek ve taşınmazları üzerine ipotek koydurmak suretiyle tüketici kredisi kullanmak zorunda kaldıklarını, davalının borcunu ödememesi nedeniyle müvekkillerinin bankaya ve gelirler idaresine olan borçlarını ödeyemediklerini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere BK 105 (TBK 122)maddesi gereğince davalının kusurlu olduğunun tespitine, 20.000,00 TL munzam zararlarının davalıdan tahsiline, bu alacağa 13/10/2010 tarihinden itibaren en yüksek oranda ticari faiz uygulanmasına karar verilmesini istemiştir. Bilahare davasını ıslah ederek istediği alacak miktarını artırmıştır.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesini özetle : davacıların husumet ehliyeti bulunmadığı itirazı ile birlikte icra takibi konusu bononun davalı tarafından davacı …’e davalının da ortak olduğu …. Yapı Firması ile davacı … ile hissedarları arasında 26/05/2008 gün …. yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, davacı …’in bonoya vade ve tanzim tarihinin atılmamasından yararlanarak sözleşme öncesi tarihleri tanzim ve vade tarihi olarak bonoya yazdığını, bonoyu anlaşma hilafına doldurduğunu, menfi tespit davası açılarak tedbir kararı alınması ihtimalini dolanmak için bonoyu karısına sözde ciro ettiğini, davacı anlatımlarının gerçek dışı olduğunu, avukatlık ücreti ödemesinin kurgu olduğunu, davacı …’in … Bankası A.Ş. ile kredi ilişkisinin çok önce başladığını, kredi ilişkisini …. Bankası A.Ş. ile …Firması arasında bulunduğunu, davacılarla ilgisi olmadığını, vergi ve SGK borçlarının da davacılarla ilişki bulunmadığını, bu borçların da …ve … Yapı Firmasına ait olduğunu, davacıların borçları var ve ödememiş iseler kendi kusurları olduğunu, davacı …’in Gaziosmanpaşa Tapu Sicil Müdürlüğünde 31/12/2008 tarihinde …. yevmiye numarası ile taşınmaz sattığını, elde ettiği para ile borçlarını ödemediğini, avukatının ücretini bile ödemediğini, avukatın Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinde … E. Sayılı dosya ile dava açtığını, davacıların kötü niyetli olduklarını, davalı ve vekili arasındaki ücreti ödemesi gerektiğini, mahkemenin görev iş bölümü itirazlarını kabulünü, davacıların dava ehliyeti ve husumet bulunmaması sebebiyle davanın reddini, haksız ve dayanaksız davanın reddini, davalı ile vekili arasındaki 10.000,00 TL adli vekalet ücretinin davacıdan alınmasını, HMK m. 329 gereğince idari para cezası iİle cezalandırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Aşkın “Munzam” zarardan kaynaklanan tazminat davası olup, Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mahkememizin görevli olup olmadığı, davacıların davalılardan munzam zarar adı altında alacak talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarı ile davacılar hakkında HMK 329. maddesi hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususundadır.
Bozma öncesi, mahkememizin … esasında yapılan yargılamada -…. karar sayılı ve 27/01/2016 tarihli karar ile; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı …’nin alacağın dayanağı bonoyu ciro etmekle bu bonodan dolayı hak iddia edemeyeceği, davacı …’nin ciro yolu ile aldığı alacağının dayanağı olan bonoyu protesto işlemine tabi tutmadığı gibi vadesinden yaklaşık iki yıl sonra icra takibine konu ederek kendi kusuru ile zarara uğradığı, bir kimsenin kendi kusurlu davranışıyla uğradığı zararı talep etmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, davacı …’nin uğradığını iddia ettiği zararlar ile alacağın geç ödenmesi arasında uygun illiyet bağının olmadığı, davacı …, kredi borçları yüzünden munzam zarara uğradığını ileri sürmüş ise de kredi sözleşmelerini kefil sıfatıyla imzaladığı ve asıl borçlunun borcu ödememesi nedeniyle takibe maruz kaldığı, vekiline ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretine kendi kusurlu davranışı ile sebebiyet verdiği, böylece munzam zarar talep etme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı …’nin davasının usulden reddine, davacı …’nin davasının ise esastan reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin …. E, … K sayılı ve 05/10/2017 tarihli karar ile, mahkememiz kararının onanmasına karar verilmişse de; davacılar vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine bu kez Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin .. E, … K sayılı ve 27/06/2019 tarihli kararı ile;
” … Davacı taraf ödemede temerrüde düşülen alacağın dayanağı olarak 21/02/2008 vadeli 300.000,00 TL bedelli bonoyu göstermiş, söz konusu bononun borçlusunun davalı …, lehtarının davacı … olduğu, davacı …’in işbu bonoyu davacı …’a ciro ettiği ve davacı … tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası ile icra takibine konu edildiği, icra takibine konu edilen alacağın munzam zarar hariç tutularak 07/06/2012 tarihinde dava dışı ….’e temlik edildiği ve takibe temlik alacaklısı tarafından devam edildiği anlaşılmıştır.
TBK’nun 122.(Mülga BK’nun 105.) maddesinde alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür hükmü düzenlenmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın munzam zarar hakkı saklı kalmak koşuluyla bonoyu devrettiği anlaşılmakla senedin vade tarihinden, 07/06/2012 temlik tarihine kadar olan zaman dilimi için Dairemizin yerleşik içtihatları (Dairemizin 13.06.2013 tarih 2011/9235E. 2013/12377K. Sayılı ilamı) doğrultusunda munzam zarar hesabı yapılması gerekmektedir. Munzam zararın tespit edilebilmesi için dava konusu senedin vade tarihinden, icra takibine konu alacağın temlik edildiği 07.06.2012 tarihine kadar geçen süre içerisinde her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri davacıdan istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurum veya kuruluşlardan araştırmak, bu sahada uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılmak suretiyle bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarının yukarıda değinilen unsurların toplanıp, ortalamaları bulunarak belirlenmek ve istenilen alacağın temel hukuki yapısı nedeniyle bir tazminat alacağı niteliğinde olduğundan ve bu zararın oluşmasında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal ortamın da etkili bulunduğu ve bundan ülkede yaşamını sürdüren gerçek veya tüzel kişilerin etkilenmemesinin kaçınılamaz olduğu ve nihayet her somut olayın özelliği de dikkate alınarak, bulunacak miktarın TBK’nun 51 ve 52. (mülga BK’nun 42 ve 43.) maddeleri çerçevesinde değerlendirmeye de tabi tutularak belirlenmesi ve bundan sonra bulunan bu zarar miktarından asıl alacak tahsil edilirken alınan temerrüt faizi miktarı düşülerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde davacı …’nin munzam zararının olup olmadığı ve miktarı tayin ve tespit edilmesi gerektiğinden kararın davacı … yararına bozulması gerekirken, anılan davacının temyiz itirazları reddedilerek yazılı şekilde onanmış olduğundan, davacı … vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin 05.10.2017 tarih, … E. … K. Sayılı onama kararın kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin davacı … bakımından ileri sürdüğü karar düzeltme istemlerinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin davacı … bakımından ileri sürdüğü karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 05.10.2017 tarih, … E. … K. sayılı onama kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı … yararına BOZULMASINA, … ” şeklinde mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Uyulan Yargıtay bozma kararı uyarınca davacı vekiline, Munzam zararın tespit edilebilmesi için dava konusu senedin vade tarihinden, icra takibine konu alacağın temlik edildiği 07.06.2012 tarihine kadar geçen süre içerisinde her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listelerini sunması için gelecek oturuma kadar süre verilmiş, davacının sunduğu beyan dilekçesi dosyamız arasına alınmış ve sonrasında; dosyanın bilirkişiye tevdi ile davacının iddiası, davalının savunması ve uyulan Yargıtay kararı gereğince davaya konu senedin 21/02/2008 vade tarihinden alacağın temlik edildiği 07/06/2012 tarihine kadar geçen süre için taraf vekillerince sunulan listeler de değerlendirilmek suretiyle Yargıtay bozma kararında belirtilen şekilde munzam zarar hesabı konusunda denetime ve hüküm kurumya elverişli rapor alınmasına karar verilmiştir.
Prof. Dr. ….’dan alınan bilirkişi raporunda özetle :
Yargıtay bozma ilamı gereğince söz konusu halde borcunu ödemekte kusuru sabit olan davalının 300.000,00 TL olan bono bedelini 21/02/2008 tarihinde ödemiş olsa idi davacı …’nin ödemek zorunda kalmayacak olduğu tutarların;
1. Bakırköy … . İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasında alacağı 06/06/2012 tarihli sözleşme ile …’in temlik aldığı, davacı …’nin davalı aleyhine 14/10/2010 tarihinde 300.000,00 TL bono sebebiyle 472.163,00 TL takip çıkışıyla başlattığı takipte 397.000,00 TL’nin haricen tahsil edilmiş olduğunun belirtilmiş olması sebebiyle kalan 75.163,01 TL
2. Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinde … E. Sayılı dosyasında 26/12/2013 tarihinde kesinleşen hüküm gereğince davacı …’nin davacı/avukat ….’na ödemekle yükümlü olduğu 55.275,29 TL + 6.330,28 TL + 935,89 TL = 62.541,46 TL
3. Davacı …’nin SGK’ya olan borcu 33.791,72 TL olmak üzere toplam 171.496,19 TL aşkın zararı bulunduğu, 171.496,19 TL aşkın anapara zararına işleyen faiz miktarlarının 88.027,83 TL olduğu,
171.496,19 TL + 88.027,83 TL = 259.524,02 TL toplam aşkın zararı bulunduğu, 94.506,95 TL temerrüt faizi miktarı çıkarıldığında …’nin munzam zararının 259.524,02 TL – 94.506,95 TL = 88.027,83 TL aşkın zarar bedelini davalıdan talep edebileceği kanaati bildirilmiştir.
Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunun bozma gereklerine göre hazırlanmadığı ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı değerlendirilmiş ve yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, Mali Müşavir …., Sektör Bilirkişisi … ‘ten oluşan bilirkişi heyetinden alınan 01.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle :
a) Yargıtay bozma ilamında belirtmiş olduğu gibi senedin vade tarihi olan 21.02.2008 tarihinden 07.06.2012 temlik tarihine kadar olan ana para alacağı ve faiz hesabı tespit edilerek; bu süre içerisinde her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarının artış oranları dikkate alınarak para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı bir zarar varsa bu zararın munzam zarar olarak kabul edilmesi gerektiği,
b) Yapılan hesaplamalar neticesinde, anılan tarihlerde faiz oranının, yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarının artış oranları gibi oranlarının ortalamasının üstünde kalması nedeniyle munzam bir zarardan söz edilemeyeceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.

Davacılar vekilinin 01.03.2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz etmesi üzerine her iki bilirkişi raporundaki mübayenetin giderilmesi için Mali Müşavir …., Sektör Bilirkişisi Prof. … ‘den rapor alınmasına karar verilmiş, 21/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
a) Davacı/…, dava konusu bonoyu davacı/…’a ciro yoluyla devrettiğinden, davacı/…’in munzam zarar talep etme hakkı bulunmamakta olup, sadece davacı/…’ın munzam zarar talep etme hakkı bulunduğu,
b) Davacı, ödemede temerrüde düşülen alacağın dayanağı olarak 21/02/2008 vadeli 300.000,00 TL bedelli bonoyu gösterdiğini, söz konusu bononun borçlusunun davalı …, lehtarının davacı … olduğu, davacı …’in işbu bonoyu davacı …’a ciro ettiği ve davacı … tarafından Bakırköy … icra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası ile icra takibine konu edildiği, icra takibine konu edilen alacağın munzam zarar hariç tutularak 06/06/2012 tarihinde dava dışı ….’e temlik edildiği ve takibe temlik alacaklısı tarafından devam edildiği,
c)İcra takibine konu 300.000,00 TL alacağın temlik edildiği 07.06.2012 tarihine kadar güncellenmiş tutarın toplam (300.000 TL anapara + 125.099,59 TL) 425.099,59 TL olarak tespit edildiği,
d) Dr. … ile .. tarafından hazırlanmış olan 01.03.2021 tarihli Bilirkişi raporunda 300.000 TL’lik asıl borca, 21.02.2008 vade tarihinden alacağın temlik edildiği tarihe kadar geçen süre için işlemiş temerrüt faizi tutarı 249.499,31 TL olarak hesaplanan tutar tarafınca da teyit edildiği,
e) Gerek bu raporda gerekse Dr. .. ile … tarafından hazırlanmış olan 01.03.2021 tarihli Bilirkişi Raporunda hesaplanan munzam zarar temlik tarihine kadar işlemiş faiz tutarının altında kaldığından davacının munzam zarar olmadığı,
f) Bununla birlikte, icra takibi neticesinde davalıdan ne miktarda temerrüt faizi alacağı tahsil edildiği hususu dava dosyası içeriğinde tarafınca anlaşılmadığı görüş ve kanaatini varılmıştır.

Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir.
Türk Borçlar Kanunun’nun “Aşkın zarar” başlıklı 122. maddesine göre; Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.
Davacı …’ın icra takibine konu 300.000,00 TL bedelli ve 21/02/2008 vade tarihli bonodan dolayı davalıdan alacaklı olduğu ve alacağın vadesinden sonraki bir tarihte cebri icra yoluyla tahsil edildiği, dolayısıyla davacının faizi aşan zararının olması halinde talep edilebileceği açıktır.
İcra takibine konu bono alacaklı … tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası ile icra takibine konu edilmiş olup, icra takibine konu edilen alacak munzam zarar hariç tutularak 07/06/2012 tarihinde dava dışı …’e temlik edilmiş ve takibe temlik alacaklısı tarafından devam edilmiştir. Bu durumda davacının talep edebileceği munzam zarar hesaplamasında 21.02.2008 vade tarihinden alacağın temlik edildiği 07/06/2012 tarihe kadarki sürenin nazara alınması gerekecektir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulması sonrasında alınan ilk bilirkişi raporunda bozma ilamında belirtilen “dava konusu senedin vade tarihinden, icra takibine konu alacağın temlik edildiği 07.06.2012 tarihine kadar geçen süre içerisinde her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri davacıdan istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurum veya kuruluşlardan araştırmak, bu sahada uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılmak suretiyle bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarının yukarıda değinilen unsurların toplanıp, ortalamaları bulunarak belirlenmek ve istenilen alacağın temel hukuki yapısı nedeniyle bir tazminat alacağı niteliğinde olduğundan ve bu zararın oluşmasında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal ortamın da etkili bulunduğu ve bundan ülkede yaşamını sürdüren gerçek veya tüzel kişilerin etkilenmemesinin kaçınılamaz olduğu ve nihayet her somut olayın özelliği de dikkate alınarak, bulunacak miktarın TBK’nun 51 ve 52. (mülga BK’nun 42 ve 43.) maddeleri çerçevesinde değerlendirmeye de tabi tutularak belirlenmesi ve bundan sonra bulunan bu zarar miktarından asıl alacak tahsil edilirken alınan temerrüt faizi miktarı düşülerek hasıl olacak sonuç” a göre değerlendirme yapılması gerekirken, davacınını iddiasına konu icra dosyası kendi vekiline ödediği vekalet ücreti ve geç ödenen SGK borçları gibi kriterler esas alınarak hesaplama yapıldığından, bu rapor hükme esas alınmamıştır. Sonrasında alınan ve mahkememizce itibar edilen ikinci ve üçüncü bilirkişi raporlarında, Yargıtay uygulamasına uygun şekilde yapılan hesaplamada tespit edildiği üzere; davacının icra takibine konu bononun geç tahsili nedeniyle vade tarihi ile temlik tarihi arasında uğradığı zararının işlemiş faizden daha fazla olmadığı dolayısıyla davacı …’ın aşkın zarar talebinin yerinde olmadığı, diğer taraftan Davacı …’in, dava konusu bonoyu davacı …’a ciro yoluyla devrettiğinden, davacı …’in munzam zarar talep etme hakkı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL karar harcının peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile 260,85 bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın mevcut avans kullanılarak taraflara tebliğine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
18/05/2022

Başkan …. Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır