Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/599 E. 2019/1010 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/599
KARAR NO : 2019/1010

DAVA : Ticari Şirkete Kayyım Atanması ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/08/2019
KARAR TARİHİ : 12/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirkete Kayyım Atanması ve tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirket ortağı olduklarını, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan diğer davalı … ‘ün yönetim kurulu başkanı olduğu davalı şirketle aynı konuda faaliyet gösteren şahıs işletmesi kurduğunu ve bu şekilde TTK 396.maddesinde düzenlenen rekabet yasağını ihlal ettiğini, müvekkillerinin ilgili sıfatıyla şirketin TTK 396.maddesinde doğan haklarını kullanmaya yetkili bir temsil kayyımı atanmasını isteme haklarının bulunduğunu ileri sürerek diğer yönetim kurulu üyelerinin harekete geçmemesi nedeniyle müvekkillerinin ortak olarak haklarının ve şirket menfaatlerinin korunması amacıyla şirketin TTK 396.maddesinde doğan haklarını kullanmaya yetkili TMK 426 madde uyarınca temsil kayyımı atanmasına, ikincil talep olarak davalı … ‘ün rekabet yasağı ihlali nedeniyle TTK 396 madde uyarınca şirketin uğradığı zararın şirket kayıtlarında tespitiyle şirket adına tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davada arabuluculuk dava şartı eksikliği bulunduğunu, dava değerinin gösterilmeden dava açıldığını, yönetim yetkili olmayan davacıların dava ehliyetine haiz olmadığını, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, daha önce davacılar tarafından açılan fesih davasının neticesinin beklenmesi gerektiğini, davacıların iyi niyetli olmadıklarını, genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerine TTK 395 . 396. Maddelerindeki izinlerin verildiğini, müvekkili … ‘ün işletmesi ile müvekkili davalı şirketin faaliyet kolunun tamamen farklı olduğunu, kayyım atama koşullarının bulunmadığını savunarak davanın usulden veya esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, TTK 396.maddelerine dayalı olarak şirket ortaklarınca açılmış rekabet yasağının ihlali nedeniyle kayyım atanması ve tazminat talebine ilişkindir.
Bilindiği üzere TTK 396.maddesinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan sorumlulukları, yine TTK 553 vd maddelerinde düzenlenen yöneticilerin sorumluluklarına ilişkin düzenleme farklı düzenlemelerdir.
Davacıların dava dilekçelerindeki anlatım ve talepleri değerlendirildiğinde eldeki davanın TTK 396.maddesinde düzenlenen rekabet yasağının ihlaline ilişkin bulunduğunun kabulü zorunludur.
Bilindiği üzere TTK 396.maddesi rekabet yasağı konu başlığı altında ” yönetim kurulu üyelerinden birinin genel kurulun iznini almaksızın ticari şirketin işletme konumuna girer ……,” hükmü ile yönetim kurulu üyelerine rekabet yasağı getirmiştir. Bu yasak mutlak bir yasak olmayıp şirket genel kurulunca yasağın kaldırılması mümkündür. Yine TTK 396/1 maddesinde devamla “Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemin şirket adına yapılmış saymakta veya üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmeden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir” dedikten sonra aynı maddenin 2.fıkrasında “Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra hükmüne aykırı hareketle bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir,” hükmünü getirmiştir.
TTK 396.maddesine göre yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan sorumlulukları bakımından şirket adına seçimlik hakları kullanma yetkisi rekabet yasağını ihlal eden yönetim kurulu üyesi dışındaki üyelere verilmiştir. Dolayısı ile diğer yönetim kurulu üyelerinin varlığı ve yeter sayıda olmaları halinde yönetim kurulu üyesi olmayan şirket ortaklarına doğrudan dava hakkı tanımamıştır.
Eldeki davada TTK 396.maddede düzenlenen rekabet yasağını ihlal eden davalı … ‘ün yönetim kurulu başkanı olduğu, şirket yönetim kurulunun sekiz kişiden oluştuğu anlaşılmaktadır. Davalı dışındaki yönetim kurulu üyelerinin toplanıp TTK 396.maddeden kaynaklanan seçimlik haklarını kullanma yönünde karar almaları mümkündür. Bu durumda somut davada şirket ortağı olan ancak yönetim kurulu üyesi olmayan davacıların dava takip yetkilerinin bulunduğunun kabulü mümkün değildir.
Her ne kadar şirket ortağı bulunan davacıların TMK 426.maddesine göre temsil kayyımı atanmasını talep etme hakları mevcut ise de somut davada temsil kayyımı atanmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından bu yöndeki talep esastan ret edilmiştir.
Tespit edilen ve varılan bu sonuç itibariyle davalıların davalıların diğer savunmalarının irdelenip değerlendirilmesi için duruşma açmaya gerek görülmemiştir.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin talebinin reddine,
2-Davacıların tazminat taleplerine ilişkin davanın dava takip yetkisi dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın taraflara tebliğine, masrafının mevcut avanstan karşılanmasına
7-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 12/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …